F) Maklûb Hadîs:
Maklûb kelime olarak kalb kökünden gelir.
Alt-üst olarak demektir. Maklûb, lügatta “tersine çevrilmiş, altı üstüne veya
içi dışına döndürülmüş, değiştirilmiş, başka bir şekle sokulmuş”
anlamlarındadır. İsmi Mef’ül olan maklûb kelimesi, istılahda, hadîste meydana
gelen bir alt-üst olma işini ifade eder.
İsnadında bir veya birkaç râvinin isim veya
nesebleri yahutta metninde bazı kelimeleri, bilerek veya bilmeyerek
takdîm-tehire uğramış veya senet ve metinleri değiştirilmiş hadîslere maklûb
hadîs denir.[1]
Hadis ıstılahında; râvi zincirindeki bir şahsın
isminin önce geçmesi gerektiği halde sonra, sonra geçmesi gereken ismin de önce
zikredilmesi veya aynı şeyin hadis metni üzerinde yapılması halinde ortaya çıkan
hadise maklûb hadis denilmektedir. Yani râvi, gerek senette ve gerekse metindeki
bilgilerin yerlerini değiştirip hadisi birbirine karıştırmakta ve alt-üst
etmektedir. Maklûb hadis sahih olarak rivayet edildiği şekilden başka bir hale
sokulduğu için, muhaddisler bu tür hadisleri zayıf hadislerden saymışlardır.
Maklûb hadisin zayıf sayılmasının sebebi, ondaki takdim, tehir ve bir şeyin
diğeri ile değiştirilmesi suretiyle meydana gelen zabt eksikliğidir. Maklûb
hadis, okuyanın hataya düşmesine de sebep olur.
Maklûb hadiste yer değiştirme iki ayrı şahısta
olduğu gibi bizzat tek bir kişinin isminde de vuku bulabilmektedir. Örneğin ravi
Ka’b b. Mürr diyecek yerde Mürr b. Ka’b şeklinde rivayet ettiği zaman, baba
oğul; oğul da babanın yerine geçmiş olduğundan hadis maklûb olur.
Hadisteki kalb, sehven yapıldığı için hadis
zayıf sayılmaktadır. Eğer kalb sehven değil de bilinerek yapılırsa hadis, maklûb
değil, mevzu (uydurma) hadis kabul edilir. Râvi, hadisin sahih olarak rivayet
edildiği senedi terk edip onun yerine halkın rağbet ettiği başka bir senedi
koyarak naklettiği zaman hadis “mevzu” olmuş olur.
[2]
[1]
İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/124.
[2]
Ömer Tellioğlu, Şamil İslam Ansiklopedisi: 4/51.