Arapça GramerArapça Gramer Kitabı Online Fihrist

Kane Ve Kardeşleri – Kane Ve Benzerleri

İrab (hareke) bakımından “إِنَّ ve Kardeşleri”nin tam tersine isimlerini ref haberlerini nasbederler. Kâne ve kardeşleri sekiz adet fiil-i mâzîden oluşur. Bu sekiz fiili mâzîden her birinin muzâri ile emri de aynı işi yapar. Yani, isim cümlesi olan mübtedâ ve haberin önüne gelip  mübtedâyı merfû haberi de mansûb okutur. Bunlara nâkıs (eksik) fiiller de denir. Nâkıs fiil denmesinin sebebi; merfû ismiyle birlikte tek bir mânâ ifâde etmeyip ikinci ismi istemeleridir. حَضَرَ الْوَلَدُ (Çocuk geldi) deyince cümle anlamı yeterli olur fakat كاَنَ الْجَوُّ  (Hava idi) deyince yetmez, mana eksik kalır. Yanına ikinci bir isim ilâve edilerek كاَنَ الْجَوُّ باَرِداً (Hava soğuk idi) deyince mana tamamlanır.

Nâkıs veya Kâne benzeri  olan fiiller ve işlevleri şunlardır:

باَتَ ظَلَّ أَضْحَى أَمْسَى أَصْبَحَ لَيْسَ صاَرَ كاَنَ

Şimdi bunları sırasıyla görelim:                                                 

 

كاَنَ: ..idi, oldu

Bir önceki konuda mâzî ve mûzari çekimini verdiğimiz كاَنَ fiilinin asıl manası ..idi olup nâkıs fiildir. Tam fiil olarak kullanıldığında ismi haberi şeklinde söylenmez. Çünkü o zaman mübtedâ haberin önünde değil bir fiil cümlesinin içinde (birleşik fiil olmak üzere) yardımcı fiil vazifesini görür.

كاَنَ وُجِدَ

bulunmuştu

كاَنَ يَقْرَأُ

okuyordu

كاَنَ كَتَبَ

yazdı idi, yazmıştı

(قَدْ)lı mâzî fiil olursa mişli geçmiş zamanın hikayesi olur:

كُنْتُ قَدْ عَلِمْتُ.

bilmiştim

كاَنَ (diğer benzerleri gibi) isim cümlesinin önüne geldiği zaman ise mübtedâyı olduğu gibi bırakır, haberini(n son harfinin harekesini) mansûb (fethalı) yapar. En çok kullanılan nâkıs fiildir.

Cümle örnekleri:

كاَنَ الْبَرْدُ شَدِيداً.

Soğuk şiddetliydi.

اَلْبَرْدُ شَدِيدٌ.

Soğuk şiddetlidir.

كاَنَتِ الرِّحْلَةُ مُمْتِعَةً.

Yolculuk faydalıydı.

اَلرِّحْلَةُ مُمْتِعَةٌ.

Yolculuk faydalıdır.

كاَنَ الْأُسْتاَذُ غاَئِباً.

Hoca yoktu.

الْأُسْتاَذُ غاَئِبٌ.

Hoca yoktur.

كاَنَ الدَّرْسُ سَهْلاً.

Ders kolaydı.

اَلدَّرْسُ سَهْلٌ.

Ders kolaydır.

كاَنَ الْبَيْتُ نَظِيفاً.

Ev temiz idi (temiz oldu) .

اَلْبَيْتُ نَظِيفٌ.

Ev temizdir.

كاَنَ الزِّحاَمُ شَدِيداً.

Kalabalık şiddetli idi.(çok kalabalık oldu)

اَلزِّحاَمُ شَدِيدٌ.

Kalabalık şiddetlidir.
           

* İsim cümlesinin başına sadece كاَنَ  nin gâib müfred mâzî hali gelmez. Çekimli olduğunda كاَنَ nin ismi fiille birlikte olur. Ardından haberi gelir. (كاَنَ) ve kardeşlerinin ismi bazen müstetir [(هُوَ هِيَ) gibi fiilin içinde saklı zamir] olarak veya (كاَنَ) nin çekimi içinde (كُنْتَgibi fiil+fâil) olarak da gelebilir.

كاَنَ ياَسِرُ تِلْمِيذاً فِي الْمَدْرَسَةِ الْمُتَوَسِّطَةِ.

Yâsir ortaokulda öğrenciydi.  

كاَنَ تِلْمِيذاً فِي الْمَدْرَسَةِ الْمُتَوَسِّطَةِ.

Ortaokulda öğrenciydi.  

كاَنَتْ مُباَراَةً جَمِيلَةً.

Güzel bir maçtı.  

كُنْتَ مَرِيضاً.

Hastaydın.  

كُنْتُ فِي الْمُسْتَشْفَى.

Hastanedeydim.  

كُنْتَ مَشْغوُلاً.

(Sen) meşguldün.
Örneğin bu cümlede (تَ) zamiri (كاَنَ) nin ismi olup mahallen merfûdur. (مَشْغوُلاً) de (كاَنَ)nin haberi olup mansûbtur. Diğer örnekler:

هَلْ كُنْتَ سَعِيداً هُناَكَ ؟

Orada mutlu muydun?

سَتَكُونُ[2] رِحْلَةً مُمْتِعَةً.

Faydalı bir gezi olacak.

سَيَكُونُ كِتاَباً جَيِّداً.

İyi bir kitap olacak.

سَأَكُونُ مَشْغُولاً فِي ذَلِكَ الْوَقْتِ.

O vakitde meşgul olacağım.
         

 

 كاَنَ  nin ismi de haberi de  tamlama şeklinde gelebilir. Bu özellikler  كاَنَnin diğer benzerleri için de geçerlidir:

كاَنَ طَواَفُ الْمُسْلِمِينَ بِالْكَعْبَةِ سَهْلاً أَمْسِ

Müslümanların Kabe’yi tavafı dün kolaydı.

كاَنَ عُمَرُ بْنُ[3] الْخَطاَّبِ خَلِيفَةً عاَدِلاً.

Ömer İbnu’l-Hattab (Hattab’ın oğlu Ömer) âdil bir halife idi.

لَمْ يَكُنِ الراَّعِي غاَئِباً هَذِهِ الْمَرَّةَ بَلْ كاَنَ مَوْجُوداً.

Çoban bu sefer yok değildi bilakis mevcuttu (vardı) .

لَمْ يَكُنِ الراَّعِي مَرِيضاً هَذِهِ الْمَرَّةَ بَلْ كاَنَ صَحِيحاً.

Çoban bu sefer hasta değildi bilakis iyiydi.

كاَنَ أَخِي مَحْبُوباً مِنْ جَمِيعِ زُمَلاَئِهِ.

Kardeşim tüm arkadaşları tarafından seviliyordu.

 

كاَنَ الرَّجُلُ سَعِيداً بِأَوْلاَدِهِ الناَّجِحِينَ.

Adam başarılı çocuklarıyla mutluydu.

أَ أَنْتَ مُواَفِقٌ عَلَى الْعَمَلِ هُناَ.

Burada çalışmaya muvafık mısın? (uygun görüyor musun) ?

أَ كُنْتَ مُواَفِقاً عَلَى الْعَمَلِ هُناَ.

Burada çalışmaya muvafık mıydın? (uygun görüyor muydun) ?
     

 

*Harf-i cer ya da zarfla başlayan (“var” manası ifade eden) cümle parçası mübtedâ değil öne geçmiş haberdir (haber mukaddem). Var olan şey de muahhar mübtedâ olur. Böylece dolayısıyla (كاَنَ)’nin haberi de öne geçmiş haber, (كاَنَ) nin ismi de sonradan gelen isim olmuş olur:

فِي الْغُرْفَةِ رِجاَلٌ.

Odada adamlar var.  

كاَنَ فِي الْغُرْفَةِ رِجاَلٌ.

Odada adamlar vardı.  

بَيْنَهُمْ طاَلِبٌ نَشِيطٌ.

Aralarında çalışkan bir öğrenci var.  

أَ كاَنَ بَيْنَهُمْ طاَلِبٌ نَشِيطٌ.

Aralarında çalışkan bir öğrenci var mıydı?  

لاَ ، لَمْ يَكُنْ بَيْنَهُمْ طاَلِبٌ نَشِيطٌ.

Hayır, aralarında çalışkan bir öğrenci yoktu.  

أَماَمَهُنَّ حَدِيقَةٌ جَمِيلَةٌ.

(Bayanların) Önlerinde güzel bir bahçe var.  

أَ كاَنَتْ أَماَمَهُنَّ حَدِيقَةٌ جَمِيلَةٌ ؟

Önlerinde güzel bir bahçe var mıydı?  

لاَ ، لَمْ تَكُنْ أَماَمَهُنَّ حَدِيقَةٌ جَمِيلَةٌ.

Hayır, önlerinde güzel bir bahçe yoktu.  

فِي ذَلِكَ الْمَكاَنِ صَدِيقاَنِ.

O mekanda iki arkadaş var.  

كاَنَ مَعَكَ فِي ذَلِكَ الْمَكاَنِ صَدِيقاَنِ.

Seninle birlikte o mekanda (orda) iki arkadaş vardı.

كاَنَ مَعَكُمْ  فِي ذَلِكَ الْمَكاَنِ مُدَرِّسُونَ.

Sizinle birlikte orda öğretmenler vardı.  

*İsmi fâil “Kâne” fiilinin haberi olunca geçmiş zamanın sürekli halini oluşturur.

هُوَ كاَنَ ساَجِداً لِلَّهِ.

O Allah’a secde ederdi.

*كاَنَ fiili Allah ile kullanıldığında anlamı zamanla sınırlı değildir. Sadece geçmişi anlatmaz, durumu bildirir ve haberin sonsuz devamlılığını gösterir. كاَنَ يَكُونُebedidir, ezelidir manalarına da gelir.

كاَنَ اللَّهُ عَلِيماً حَكِيماً.

Allah bilir ve hakîmdir.

وَ كاَنَ اللَّهُ غَفُوراً رَحِيماً.

Allah bağışlayıcı ve merhametlidir.

*Olumsuz  كاَنَnin haberi muzâri olduğunda başında esreli bir (لِ) bulunabilir. Buna inkar lâmı (lâmul cuhûd) denir ve yanında gizli bir (أَنْ) olduğu düşünülür:

ماَ كاَنَ الصَّدِيقُ لِيَخُونَ[4] صَدِيقَهُ.

Arkadaş arkadaşına asla ihanet edecek değildir.

 

 

İlgili Makaleler