5- Muhalefet-Muhalefetu’s-sikat:
Ravinin, gerek senedde ve gerekse metinde başka
ravilere muhalif olan rivayette bulunmasıdır. Bu ya sika’nın evsâk’a veya
zayıf’ın sikât’a muhalefeti şeklinde olur. Her iki halde de derecesi daha düşük
olanın kendinden daha üstün olana muhalefeti şeklinde tecellî eder. Muhalefet,
temelde vehim hatasından ileri geldiği için, kendinden üstün olana muhalefet
eden ravi za’fını ortaya koymuş olur, dolayısıyla mecrûh addedilir. Rivâyeti de
zayıf ve merdûd olur.
Muhâlefet çeşitli şekillerde olur ve ortaya
çıkan muhâlif hadisler bu şekillere göre farklı isimler alırlar. Sözgelimi sika
bir ravi, kendisinden daha sika (=evsak) bir raviye veya sika ravilere muhalefet
ederse, rivayetine şâz, muhalefet ettiği evsak’ın veya sikaların rivayetine de
mahfuz denir.
Sika’ya muhalefet eden zayıf bir ravi ise,
rivayetine münker denir. Bu durumda sika’nın rivayetine de ma’ruf denir.
Bazan muhalefet, senedde yapılan değişiklik
sebebiyle meydana gelir. Şöyle ki: Bir hadisi, muhtelif isnadlarla bir cemaat
rivayet eder. Bir ravi, aynı hadisi, cemaatten sadece birinin isnâdıyla
birleştirerek rivâyet eder ve fakat isnadlar arasında mevcut olan farkları
belirtmez. Böylece, bu isnad, cemaat tarafından rivayet edilmiş olan isnadlara
muhalif düşer. İsnâdında ortaya çıkan bu muhalefet sebebiyle değişikliğe uğrayan
hadise müdrecü’l-isnâd denir.
Bir de müdrecü’l-metn denen muhalefet çeşidi
vardır. Bu, ravinin, hadisin metnine birşeyler ilave etmesiyle meydana gelir.
İlâve, hadiste geçen garib bir kelimeyi açıklamak maksadıyla olduğu gibi,
hadisin ihtiva ettiği bir hükme dikkat çekmek maksadıyla da olabilir. Her iki
halde de ilave edilen sözü ravi asıl metinden belirtip ayırmaz. Hadîsi ondan
alanlar da ayıklama yapmaksızın rivayet ederler. Böylece o ilave hadisin
aslından zannedilir. Ancak tahkik ehli bu hadisi başka tariklerden gelen
vecihleriyle karşılaştırmak suretiyle bu ziyâdeyi ortaya çıkarabilirler.
Tahrîf veya tashîf denen bir ameliye ile de
hadiste muhalefet hasıl olur. Şöyle ki: Ravi, bazan -herhangi bir kasda mebni
olmaksızın- senette geçen isimlerin veya metinde geçen kelimelerin harflerinde
değişiklik yapar. Harfleri takdim, tehir, değiştirme, kelimenin tabiatını
bozacak şekilde noktaları yanlış koyma veya koymama gibi. Bu durum metinde ise,
manayı tağyîr eder, senette ise raviyi değişik gösterir. Rivayet, bazı
harflerinde meydana gelen değişikliğe maruz kalmışsa muharref, noktalamada
değişikliklere maruz kalmışsa musahhaf ismini alır.
Muhalefet bazan kalb denen bir tasarrufla
meydana gelir. Kalb’in çeşitleri var ise de, esas itibariyle, bazı isim, kelime
ve hatta ibarelerin senet ve metinde takdim ve tehîre uğramasıyla hâsıl olur. Bu
çeşit hadîslere de maklûb denir.
Muhalefet bazan, ravinin, kendisinden daha
mutkın ravilerin (veya ravinin) zikretmediği bir ismi senede ilave etmesiyle
meydana gelir. Mezîd fi Muttasılı’l-Esânid adı verilen bu hadiste, ziyade ismin
olduğu yerde semaya delalet eden semi’tu, ahbaranî gibi bir siga kullanılmamış
ise ziyadeli rivayetin tercihi esas olmuştur.
Hangi çeşidinde olursa olsun muhalefet bulunan
rivayetlerde sikanın rivayet ettiği hadis tercih edilir. Bazı durumlarda raviler
ve senette aranan başkaca şartlar eşit derecede ise birini diğerine tercih
zorlaşabilir. Bu durumdaki hadislere muzdarîb denmiştir ve birini tercih
ettirici bir karîne çıkıncaya kadar tevakkuf esas alınmıştır.[1]
Kısacası böyle hadislere de münker, müdrec,
maklub, muztarib, musahhaf ve muharref gibi isimler verilir.
Bu on tenkid noktasının en ağırından en hafifine
göre sıralanması da şöyledir:
1)
Kizbu’r-ravi
2)
İttihamu’r-navi bi’l-kizb
3)
Kesretu’l-ğalat
4)
Fartu’l-ğafle
5)
Fısku’r-ravi
6)
Vehm
7)
Muhalefetu’s-sikat
8)
Cehaletu’r-ravi
9)
Bid’atu’r-ravi
10)
Suu’l-hıfz.
[2]
Bu duruma göre bir ravinin gerek özel hayatında
gerekse hadis rivayetinde bu hallerden biri veya bir kaçı tesbit edilirse o ravi
cerh edilmiş olur. Cerh edilen bir raviye mecruh veya mat’un denir. Mecruh bir
ravinin hadisi ise zayıf sayılır.
Aksine, bu hallerden uzak olduğu tesbit edilmiş
olursa adaletli, yani rivayetlerine güvenilebilecek olduğu açığa çıkarılmış
demektir. İşte ravilerin hadislerinin değerini tesbit edebilmek için bu şekilde
tenkit edilmesine cerh ve ta’dil denir.[3]
[1]
İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/21-23.
[2]
İsmail Lütfi Çakan, Hadis Usulü, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Yayınları: 95-96.
[3]
Talat Koçyiğit, Mücteba Uğur, İ. Hakkı Ünal, İmam-Hatib Liseleri İçin Hadis
Usulü, 12. sınıf: 62.