3. Takriri Sünnet:
Hz. Peygamber’in görüp işittiği bir işe karşı
çıkmaması ve onu kabul etmesidir. Çünkü Allah’ın Rasûlü bir işin yapıldığını
gördüğü veya işittiği halde onu reddetmemiş ve susmuşsa, bu durum onun bu işi
tasvip ve kabul ettiği anlamına gelir.
Meselâ; Bir gün Hz. Peygamber. kabir başında
ağlayan bir kadına rastlar. Ona; “Allah’tan kork ve sabret” der. Kadın
Rasûlüllah (s.a.s)’ı tanımadan; “Benim başıma gelen, senin başına gelmediği için
beni anlayamazsın” diye cevap verir. Daha sonra onun Allah elçisi olduğunu
öğrenince de, evine giderek özür diler. Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle
buyurur: “Asıl sabır, olayla ilk karşılaşmada gösteren sabırdır”[1]
Burada Allah’ın Rasûlünün kadının kabir
ziyaretine ses çıkarmadığı görülmektedir. Bu, erkekler gibi kadınlar için de
kabir ziyaretinin caiz olduğunu gösteren bir takrirdir.
Yine Amr b. el-Âs (r.a), Zâtü’s-Selâsil gazvesi
sırasında, çok soğuk bir gecede ihtilam olmuş, su ile yıkanırsa canının
tehlikeye düşeceğini anlayınca da teyemmümle topluluğa sabah namazını kıldırdı.
Gazve dönüşü durum Hz. Peygamber’e anlatılınca, Amr’a; “Cünüp olduğun halde
arkadaşlarına imam oldun öyle mi?” diye sordu. Amr; “Kendinizi
öldürmeyin. Şüphesiz Allah size karşı çok merhametlidir” (en-Nisâ: 4/29)
âyetini hatırlayarak teyemmüm yaptığını ve namazı kıldırdığını bildirdi. Bunun
üzerine Hz. Peygamber tebessüm etmiş ve susmuştur. İşte bu tebessüm ve susma, su
bulunsa bile çok soğuk havada teyemmümle namaz kılınabileceğini gösterir.[2]
Takriri Sünnet iki türlüdür.
[1]
Buhârî Cenâiz: 32. Bu namaz Rasulullah’a farz ümmetine müstehaptır.
[2]
Zekiyüddin Şa’ban, Usulül-Fıkh, Terc. İbrahim Kafi Dönmez, Ankara 1990, s.
66; Hamdi Döndüren, Şamil İslam Ansiklopedisi: 5/456.