Hadis Usulü

Mütevatir Hadisin Hükmü Hadis Usulü Online Oku


Mütevatir Hadisin Hükmü:


 

Serahsî’nin, Usûl’ünde belirttiğine göre, Hanefi
fakîhleri, haber-i mütevatir’in zaruri ilim ifâde edeceğine kanidirler. Eğer,
haber-i mütevâtire rağmen kesin ilme ulaşmayan olursa onun aklında noksanlık var
demektir. Binaenaleyh mütevatir hadîsle sâbit olan bir meseleyi inkâr, küfürdür.

Ancak, asıl itibariyle âhâd olmasına rağmen
sonradan ümmetin ittifakla kabûlü ve kendisiyle amel etmesi sebebiyle mütevatir
derecesine çıkan bir hadîs söz konusu ise, bunun kesinliği tevâtürle değil
istidlâlle sübut bulmuştur. Bu çeşit rivâyetler amel yönünden vücub ifâde ederse
de îtikad yönünden kesin ilim değil “kalbî tuma’nîne” ifâde eder, dolayısıyla
inkâr eden tekfir edilmez. Şafiîler, bu çeşit tuma’nîne ifâde eden (yâni
ihtilaflı olan mütevatirlere) mükteseb demişlerdir.

Mütevâtir bahsi ile alâkalı olarak, Hanefi
mezhebinde olanların şunu da vâzıh olarak bilmesi gerekir: Hanefi uleması aslen
haber-i vâhid bile olsa, Tabiîn ve Etbauttabiîn nesillerince makbûl addedilmiş
ve amel edilmiş bir rivâyeti hükmen mütevâtir addetmiş ve onunla amelin vücûb
ifâde ettiğini söylemiştir. “Çünkü, der Serahsî[1]
ikinci ve üçüncü asırlarda akdedilen icmalar da şer’an uyulması gereken delîl
olmaktadır”. (Bu ifâde dahi selef telâkkîsinin iyi anlaşılmasını gerekli
kılmaktadır).[2]

Mütevâtir hadisler, Akâid konularında bile tek
başına delil sayılırlar. Bu yüzden mütevâtir olan haber-i Rasûlü inkâr eden
küfre girer. Çünkü böyle bir haberi inkâr etmek, Peygamberi inkâr demektir. O da
şüphesiz küfürdür.[3]

Mütevatir hadisler, kesinkes sahih oldukları
için yakin ifade ederler ve bu sebeple ravilerinden bahsetmeye, onları
incelemeye gerek duyulmaksızın, mütevatir hadisle amel etmek vacip olur.

Mütevatir hadisler, hadis usulü prensiplerine
göre tetkik ve tenkide tabi değildirler. Hadis usulünün tetkik ettiği hadisler,
tevatür şartlarını taşımayan ahad hadislerdir.

Senedin başında veya sonunda ya da herhangi bir
yerinde tevatür şartını yitirmiş olan hadisler, diğer yerlerinde tevatür
şartlarını taşısalar bile mütevatir hadis sayılmazlar. Bu tür hadisler ahad
hadislerden sayılmak kaydıyla Meşhur veya Müstefiz diye adlandırılarlar. Bu
duruma göre sahih, hasen ve zayıf diye nitelendirilen bütün hadisler ahad
hadisler içinde yer alacaklardır.

Mütevatir hadislerin tasdiki, ravilerinin
güvenilir oluşuna bağlı değildir. Yani mütevatir bir hadisin ravileri arasında
zayıf ravilerin bulunuşu neticeye tesir etmez. Çünkü ortada yalan üzere
berleşmeleri mümkün olmayan kalabalıkların haberi söz konusudur.[4]  


 



 




[1]

Serahsî’de âhâdu’l-Asl (ilk tabakada âhâd), mütevâtirü’l-Fer’ (müteakip
asırlarda (Tabiîn ve Etbauttâbiîn’de mütevâtir) tâbirleri kullanılır.



[2]

İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/76-77.



[3]

Ahmed Naim, Tecrid-i Sarîh Tercemesi, Ankara 1976, Mukaddime, s. 102.



[4]

İsmail Lütfi Çakan, Hadis Usulü, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Yayınları: 107-108.

İlgili Makaleler