İKİNCİ KISIM
HABERİN, KENDİSİNE İZAFET
EDİLDİĞİ KİMSE BAKIMINDAN KISIMLARI
Haber kendisine izafet edildiği kimse itibariyle
üç kısma ayrılır: merfû’, mevkûf ve maktû’.
a- Merfû’:
Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem‘e izafe edilendir. Bu da iki kısma
ayrılır. Sarih (açık) merfû’ veya hükmen merfû’:
I- Sarih merfû’:
Bizzat Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem‘e izafe edilen söz, fiil,
takrir, ahlakî vasıf ya da yaratılışının niteliği ile alakalı şeylerdir.
Söze misal:
Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki:
“Kim
bizim bu işimiz üzere olmayan bir iş yaparsa o merduttur.”
Fiile misal:
Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem evine girdiği vakit misvak
kullanmakla başlardı.
Takrire misal:
Cariye’ye: Allah nerede diye sorduğunda onun: Göktedir demesi üzerine bu hususta
Peygamberimizin ona itiraz etmeyip, ikrarda bulunmasıdır.
İşte Peygamberimizin bildiği halde karşı çıkıp
reddetmediği herbir söz ya da fiil, sarihan merfû’ takrirî bir hadistir.
Onun ahlakî niteliğine dair örnek: Peygamber
Sallallahu aleyhi vesellem insanların en cömerdi, insanların en kahramanı
idi. Ondan bir şey istenip de hayır dediği görülmemiştir. Daima güleç yüzlü idi.
Yumuşak huylu idi, sert değildi. İki iş arasında muhayyer bırakıldı mı mutlaka
onların kolay olanını tercih ederdi. Eğer günah ise o vakit insanlar arasında o
işten en uzak kalan o olurdu.
Yaratılışındaki niteliğine dair örnek: Peygamber
Sallallahu aleyhi vesellem orta boylu idi. Ne uzun, ne de kısaydı.
Omuzları genişti. Saçı kulak yumuşaklarına kadar varırdı. Bazan omuzlarına
vardığı da olurdu. Sakalı güzeldi. Sakalında birkaç beyaz kıl vardı.
II- Hükmen merfû’:
Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem‘e izafe edilmiş hükmünü taşıyan
rivayetlerdir. Bu da birkaç türlüdür:
1-
Kişisel görüş ile söylenmesi mümkün olmamak, tefsir mahiyetinde olmamak, o sözün
sahibi İsrailiyatı kabul etmekle tanınan birisi olmamak şartıyla, sahabenin
sözü. Mesela bu söz kıyametin alametleri yahut kıyametin halleri ya da amellerin
karşılıkları ile ilgili bir haber ise, şayet kişisel görüş türünden olursa o
zaman bu mevkûf olur.
Eğer tefsir mahiyetinde ise aslolan kendi
hükmünü almasıdır. Tefsir türü rivayetler mevkûf olur.
Şayet o sözü söyleyen İsrailiyatı kabul etmekle
tanınmış birisi ise, bu durumda bu söz İsrailiyata dair bir haber yahut merfû’
bir hadis olmak arasındadır. Bu husustaki şüphe dolayısıyla hakkında hadis
olduğu şeklinde hüküm verilmez.
Abdullah b. Abbas, Abdullah b. ez-Zübeyr,
Abdullah b. Ömer b. el-Hattab ve Abdullah b. Amr b. el-Âs diye bilinen “el-Abadile”nin
Kâb el-Ahbar’dan yahut başkasından İsrailoğullarına dair birtakım haberleri
aldıkları muhaddisler tarafından zikredilmiş bulunmaktadır.
2-
Kişisel görüş kabilinden olmasına imkân bulunmayan sahabi fiili. Buna örnek Ali
Radıyallahu anh‘ın küsuf namazını herbir rekatte iki rükû’dan fazla rükû’
yaparak kılmasını göstermişlerdir.
3-
Sahabinin herhangi bir hususu Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem
dönemine izafe etmekle birlikte peygamberin bu işi bildiğini sözkonusu etmemesi.
Ebu Bekr Radıyallahu anh‘ın kızı Esma Radıyallahu anha‘nın: Biz
Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem döneminde Medine’de iken bir at
kestik ve onu yedik, şeklindeki sözü buna örnektir.
4-
Sahabinin herhangi bir hususun sünnetten olduğunu söylemesi. İbn Mesud
Radıyallahu anh‘ın: -Namazdakini kastederek- teşehhüdü gizli yapmak
sünnettir, demesi gibi.
Şayet bu sözü tabiînden birisi söylerse bunun
merfû’ olduğu söylendiği gibi, mevkûf olduğu da söylenmiştir. Ubeydullah b.
Abdullah b. Utbe b. Mesud’un: İmamın iki bayramda aralarını bir oturuşla
ayıracağı iki hutbe okuması sünnettir, sözü gibi.
5-
Sahabinin: Biz emrolunduk, bize yasak kılındı, insanlara emrolundu ve benzeri
sözler söylemesi.
Um Atiyye Radıyallahu anha‘nın söylediği:
Bize iki bayramda hür kadınları (namazgaha) çıkarmamız emredildi; sözü ile;
bizlere cenazelerin peşinden gitmek yasaklandı. Bununla birlikte bu hususta
kesin bir ifade kullanılmadı, sözü; İbn Abbas Radıyallahu anh‘ın:
İnsanlara (hac sırasında) yapacakları son iş Beytullah’a veda etmeleri olsun
diye emrolundu; Enes Radıyallahu anh‘ın: Bıyıkların kesilmesi,
tırnakların kesilmesi, koltuk altlarının yolunması, eteğin traş edilmesi için
bize vakit tayin edildi ve kırk günden daha fazla bunları bırakmamamız istendi,
şeklindeki sözleri gibi.
6-
Sahabinin herhangi bir şey hakkında masiyet hükmünü vermesi. Ebu Hureyre
Radıyallahu anh‘ın ezandan sonra mescidden çıkıp giden kimse hakkındaki:
Buna gelince Ebu’l-Kasım Sallallahu aleyhi vesellem‘e isyan etti, sözü
gibi.
Aynı şekilde sahabinin
herhangi bir şeyin itaat olduğu hükmünü vermesi de böyledir. Çünkü bir şeyin
masiyet ya da itaat olması ancak şariîn nassı ile tesbit edilebilir. Sahabi ise
bu hususta şari’den gelen bir bilgi sahibi değilse, bunu kesin olarak ifade
etmez.
7-
Hadisi rivayet edenlerin sahabi hakkında hadisi (peygambere) ref’ etti ya da
rivayet etti, demeleri. Said b. Cübeyr’in, İbn Abbas Radıyallahu anh‘dan
şöyle dediğine dair rivayeti gibi: Şifa üç şeydedir. Bir içim bal, hacamat
bıçağının yırtması ve bir ateşle dağlamaktır ve ben ümmetime dağlamayı
yasaklıyorum, deyip hadisi (peygambere) ref’ etti.
Said b. el-Müseyyeb’in, Ebu Hureyre
Radıyallahu anh‘dan rivayetle naklettiği şu hadis: Fıtrat beş şeydir,
yahutta beş şey fıtrattandır: Sünnet olmak, etek traşı yapmak, koltuk altını
yolmak, tırnakları kesmek, bıyıkları kesmek.
Aynı şekilde sahabi hakkında: ve hadisi nakletti
yahut ona nisbet etti yahut hadisi peygambere kadar ulaştırdı ve buna benzer
ifadeler kullanılması da böyledir. Bu tür ibareler açık (sarih) merfû’
hükmündedir. Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem‘e hadisi izafe etmekte
sarih olmasalar dahi bunu hissettirmektedirler.
b- Mevkûf:
Sahabiye izafe edilmekle birlikte merfû’ hükmü sabit olmayan rivayettir. Mesela,
Ömer b. el-Hattab Radıyallahu anh‘ın şu sözü böyledir: Alimin yanılması,
münafığın kitap ile mücadele etmesi ve saptırıcı imamların hükümleri yıkar.
c- Maktû’:
Tabiîye ve ondan sonra gelenlerden birisine izafe edilendir.
Örnek: İbn Sîrin’in şu sözü: Bu ilim bir dindir.
Buna göre dininizi kimden aldığınıza dikkat ediniz.
İmam Malik’in şu sözü: Açıkta işlemen senin için
güzel kaçmayan şeyleri gizlice yapmayı da terket.