Mana Yoluyla Hadis
Rivayeti
Mana yoluyla hadis rivayeti: Kendisinden hadis rivayet
edilenin kullandığı lafızlardan başka lafızlar kullanarak hadisi nakletmek
demektir.
Ancak üç şartla caizdir:
1-
Dil ve kendisinden rivayette bulunulanın maksadı açısından hadisin anlamını
bilmesi.
2-
Ravinin hadisin anlamını ezberlemiş olmakla birlikte lafzını unutması sebebiyle
bunu gerektiren bir zorunluluğun bulunması.
Eğer lafzını hatırlıyor ise muhatabın dili ile
ona anlatmaya gerek duyulması hali dışında değişiklikte bulunması caiz değildir.
3-
Lafzın zikir ve benzeri hadislerde olduğu gibi telaffuzları ile ibadet olunan
türden olmaması.
Eğer hadisi manasıyla rivayet ederse bunu
hissettirecek ifadeler kullanarak hadisin sonunda: “Yahut nasıl buyurmuşsa öyle”
ya da “buna yakın ifadelerle…” demesi gerekir. Nitekim Enes Radıyallahu anh‘ın
rivayet ettiği; mescidde küçük abdestini bozan bedevi ile ilgili olayı anlatan
hadis te böyledir: Daha sonra Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem onu
çağırdı ve ona dedi ki:
“Bu mescidlerde bu türden küçük abdest ve
pisliklerin yapılması uygun değildir. Mescidler ancak yüce Allah’ı zikretmek,
namaz kılmak ve Kur’ân okumak içindir.”
Ya da Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem‘in buyurduğu ifadeler gibi…
Namazda bilmeden konuşan Muaviye b. el-Hakem’in
hadisinde de nakledildiği üzere Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem
namaz kıldıktan sonra ona şunları söylemişti:
“Şüphesiz bu namazda insanların sözleri türünden
şeyler konuşmak uygun değildir. Onda söylenebilecek sözler tesbih, tekbir ve
Kur’ân kıraatidir.” Yahut Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem‘in
söylediği gibi.