MÜTEADDÎ VE LÂZIM FİİLLER
(Geçişli ve geçişsiz fiiller)
Yukarıda gördüğümüz cümlelerde bazen fiilin üstün harekeyle harekelenen açık bir meful aldığını, bazen de açık mef’ûl almayıp harf-i cerle devam ettiğini görürüz. İşte açıkça mef’ûl alan fiillere müteaddî fiil, fâiliyle yetinip mef’ûl almayan ya da mef’ûlünü harf-i cerle alan fiillere de lâzım fiiller denir.
Müteaddi yani mef’ûl alan fiilde fâilin yaptığı iş başkasına geçer veya herhangi bir şeyle alakası bulunur. Türkçe karşılığı geçişli fiildir.
أَكَلَ فَرِيدٌ الْخُبْزَ. Ferit ekmeği yedi.
Bu cümlede “Ferit neyi yedi?” sorusunu mutlaka sorarız, yani fiil mef’ûl istemektedir.
ضَرَبَ خَالِدٌ الْوَلَدَ. Halit çocuğu dövdü.
Bu cümlede de “Halit kimi dövdü?” sorusunu sorarız. Halid’in yaptığı iş başkasıyla alakalı olup onlara geçmektedir.
Lâzım fiil ise; fâiliyle yetinip mef’ûl almayan fiildir. Fiilin yaptığı iş kendisinde kalıp başkasını etkilemez. Türkçe karşılığı geçişsiz fiildir.
جَلَسَ خَالِدٌ. Halit oturdu. دَخَلَ خَالِدٌ. Halit girdi.
Bu cümlelerde mefulü gerektiren neyi, neye ve kimi, kime gibi soru akla gelmemektedir. Yani mef’ûle gerek yoktur. Bu konuyu şu şekilde de ifade edebiliriz:
KAİDE: Arapça’da fiiller mef’ûllerine göre çeşitli kısımlara ayrılırlar:
a) Hiç mef’ûl almayan fiiller: Yukarıda işlediğimiz gibi fâiliyle yetinip mef’ûl almayan “Lâzım fiiller” bu grubtandır.
b) Mef’ûlünü harf-i cerle alan fiiler: Bazı fiiller beraberlerindeki (kendine ait) harf-i cerle birlikte tek bir mana ifade ederler. Artık yanındaki harf-i cer aslî manasında tercüme edilmez. Dikkat edilmesi gereken nokta; bu harf-i cerlerin fâilin başında değil, mef’ûlün başında geldiğini unutmamaktır. Söz konusu bu fiiller mef’ûllerini aşağıdaki harf-i cerlerden biri ile alabilirler:
|
بِ |
لِ |
عَلَى |
عَنْ |
فِي |
إِلَى |
مِنْ |
|||||
|
|
Örnek: |
بَحَثَ عَنْ |
aradı, araştırdı |
|
|||||||
|
بَحَثَ عَلِيٌّ عَنِ الْحَقِيبَةِ فِي الصَّفِّ. |
Ali çantayı sınıfta araştırdı. |
|
|||||||||
|
قاَلَ لِ |
(Birine) dedi, söyledi |
|
|||||||||
|
قاَلَ اللَّهُ لِلرَّسُولِ: |
Allah peygamber’e dedi: |
|
|||||||||
قاَلَ اللَّهُ فِي الْقُرْآنِ: |
Allah Kur’ân’da (şöyle) dedi (buyurdu)[2]: |
|
||||||||||
c) Mef’ûlünü harf-i cersiz alan fiiller: Yukarıda örneklerini gördüğümüz müteaddî fiiller bu grubtandır. Harf-i cere ihtiyaç olmaksızın direk mefullerine bağlanırlar. İlerdeki konularda göreceğimiz gibi bazı fiiller yine harf-i cere ihtiyaç olmaksızın iki ya da üç mef’ûl alarak da tam bir cümle oluştururlar:
وَجَدَ الْإِنْساَنُ الْعِلْمَ ناَفِعاً. |
İnsan ilmi faydalı buldu. |
Şu bilgiyi akılda tutmamız bundan sonraki konular için zorunludur:
Üstün harekeye fetha, böyle harekelenmiş kelimeye mansûb, bu duruma da nasb hali deriz. Ötre harekeye zamme, böyle harekeli kelimeye merfû veya mazmûm, bu duruma da ref hali deriz. Esre harekeye kesre, böyle harekeli kelimeye mecrûr veya meksur, bu duruma da cer hali deriz. Aynı şekilde tutarlı işarete de cezm, böyle harekeli kelimeye de meczûm deriz.