YARDIMCI FİİL OLARAK KÂNE (كاَنَ)
Türkçe’de …idi, …mıştı ile biten fiiller Arapça’daكَانَ (oldu, idi) yardımcı fiili ile mâzî fiili yanyana getirmekle yapılır. Türkçe’de …yordu ile biten fiillerكَانَ fiili ile muzâri fiili yanyana getirmekle gerçekleşir. Fiilleri bu tarzdaki geçmiş zamana göre söylemeye hikâye denir.
كَانَ يَكْتُبُ |
yazıyordu |
كَانَ كَتَبَ |
yazdıydı yazmıştı |
Diğer fiillerle birlikte kullanacağımız için önce yardımcı fiil olan (كَانَ) … idi, oldu fiilinin çekimini yapalım:
Mâzî Çekim Tablosu |
||||
Cemi |
Tesniye |
Müfred |
|
|
كَانُوا |
كَانَا |
كَانَ |
Gâib | |
(Onlar) idiler |
(İkisi) idiler |
(O) idi, oldu |
||
كُنَّ |
كَانَتَا |
كَانَتْ |
Gâibe | |
كُنْتُمْ |
كُنْتُمَا |
كُنْتَ |
Muhatap |
(Sizler) idiniz |
(Siz) idiniz |
(Sen) idin |
|
كُنْتُنَّ |
كُنْتُماَ |
كُنْتِ |
Muhâtaba |
كُنَّا |
كُنَّا |
كُنْتُ |
Mütekellim |
(Biz) idik |
(İkimiz) idik |
(Ben) idim |
F كَانَ fiilinin muzâri çekiminde orta harf (يَكُونُ ) zamme olduğundan gâibe cemi müennes de ötre olarak (كُنَّ şeklinde) bağlanır. Çünkü Arapça kaideye göre illet harfleri dediğimiz uzatan و ي ا den sonra cezim getirilmez. İllet harfi atılarak yanındaki harfe cezm konur. Fiilin geriye kalanındaki zamirler, gâibe cemi müennesteki değişiklikten sonra aynen ilave edilir(كُنْتَ) gibi.
FŞayet orta harfi illetli olan mâzî fiilin muzârisi, (orta harfinde) esre ya da üstün harekeli ise; mâzîdeki gâibe cemi müennes nûnuna esre ile bağlanır[1]. Özet olarak;
Orta harfi illetli (ecvef) fiillerin muzârisi üç şekilde gelir. Örnekler:
1- (كاَنَ) benzeri muzâri orta harfi zamme olanlar:
يَصُومُ |
صاَمَ | oruç tuttu |
يَقُولُ |
قالَ | dedi, söyledi |
Bu fiillerin de mâzî ve muzâri çekimi (كاَنَ يَكُونُ) gibidir. Muzâri orta harfi zamme olduğundan gâibe cemi müennes nûnundan itibâren mâzîde zamme ile bağlanıp illet harflerini düşürürler:
يَقُولُ يَقُولاَنِ يَقُولُونَ |
|
قَالَ قَالاَ قَالُوا |
تَقُولُ تَقُولاَنِ يَقُلْنَ |
|
قَالَتْ قَالَتَا قُلْنَ |
تَقُولُ تَقولاَنِ تَقُولُونَ |
|
قُلْتَ قُلْتُمَا قُلْتُمْ |
تَقُولِينَ تَقُولاَنِ تَقُلْنَ |
|
قُلْتِ قُلْتُمَا قُلْتُنَّ |
أَقُولُ نَقُولُ نَقُولُ |
|
قُلْتُ قُلْنَا قُلْنَا |
2- Muzâri orta harfi üstün olanlar:
يَناَمُ |
ناَمَ |
uyudu |
يَخَافُ |
خَافَ |
korktu |
Bu fiillerin muzâri orta harfi üstün olduğu için gâibe cemi müennes nûnundan itibâren mâzîde esre ile bağlanırlar:
يَخَافُ يَخَافانِ يَخَافُونَ |
خَافَ خَافَا خَافُوا |
تَخَافُ تَخَافَانِ يَخَفْنَ |
خَافَتْ خَافَتا خِفْنَ |
تَخَافُ… |
خِفْتَ.. |
3- Muzâri orta harfi esre olanlar:
يَبِيعُ |
باَعَ |
sattı |
يَسيِرُ |
ساَرَ |
yürüdü |
Bu fiillerin de muzâri orta harfi esre olduğu için gâibe cemi müennes nûnundan itibâren mâzîde esre ile bağlanırlar:
يَبِيعُ يَبِيعَانِ يَبِيعُونَ |
بَاعَ بَاعَا بَاعُوا |
تَبِيعُ تَبِيعَانِ يَبِعْنَ |
بَاعَتْ باَعَتَا بِعْنَ |
تَبِيعُ… |
بِعْتَ… |
(كاَنَ) yi tanıtmak için zorunlu olarak kısaca açıklama verdiğimiz bu orta harfi illetli fiillerin mâzîsinin muzâri orta harfine göre cemi müennes nûnu’ndan itibaren çekime girdiği unutulmamalıdır:
سِرْنَ |
(o bayanlar) yürüdüler |
سِرْتَ |
(sen) yürüdün |
خِفْنَ |
(o bayanlar) korktular |
خِفْتُ |
(ben) korktum |
كَانَyardımcı fiili ile kurulan birleşik fiillerin çekim tablosu aşağıdaki gibidir:
Mâzî Hikaye: كَانَ كَتَبَ yazdıydı, yazmıştı
Çekim Tablosu |
||||||||
Cemi |
Tesniye |
Müfred |
||||||
كَانُوا كَتَبُوا |
كَانَا كَتَبَا |
كَانَ كَتَبَ |
Gâib | |||||
(Onlar) yazdıydı |
(O ikisi) yazdıydı |
(O) yazdıydı |
||||||
كُنَّ كَتَبْنَ |
كَانَتَا كَتَبَتَا |
كَانَتْ كَتَبَتْ |
Gâibe | |||||
|
||||||||
كُنْتُمْ كَتَبْتُمْ |
كُنْتُمَا كَتَبْتُمَا |
كُنْتَ كَتَبْتَ |
Muhatap | |||||
(Sizler) yazdıydınız |
(Siz ikiniz) yazdıydınız |
(Sen) yazdıydın |
||||||
كُنْتُنَّ كَتَبْتُنَّ |
كُنْتُما كَتَبْتُمَا |
كُنْتِ كَتَبْتِ |
Muhâtaba | |||||
كُنَّا كَتَبْنَا |
كُنَّا كَتَبْنَا |
كُنْتُ كَتَبْتُ |
Mütekellim | |||||
(Bizler) yazdıydık |
(İkimiz) yazdıydık |
(Ben) yazdıydım |
|
|||||
Muzâri Hikaye: كَانَ يَكْتُبُ yazıyordu
Çekim Tablosu |
|||||||||
Cemi |
Tesniye |
Müfred |
|
||||||
كَانُوا يَكْتُبُونَ |
كَانَا يَكْتُبَانِ |
كَانَ يَكْتُبُ |
Gâib | ||||||
(Onlar) yazıyordular |
(O ikisi) yazıyordu |
(O ) yazıyordu |
|||||||
كُنَّ يَكْتُبْنَ |
كَانَتَا تَكْتُبَانِ |
كَانَتْ تَكْتُبُ |
Gâibe | ||||||
كُنْتُمْ تَكْتُبونَ |
كُنْتُمَا تَكْتُبَانِ |
كُنْتَ تَكْتُبُ |
Muhatap | ||||||
(Sizler) yazıyordunuz |
(İkiniz) yazıyordunuz |
(Sen) yazıyordun |
|||||||
كُنْتُنَّ تَكْتُبْنَ |
كُنْتُمَا تَكْتُبَانِ |
كُنْتِ تَكْتُبِينَ |
Muhâtaba | ||||||
كُنَّا نَكْتُبُ |
كُنَّا نَكْتُبُ |
كُنْتُ أَكْتُبُ |
Mütekellim | ||||||
Bizler yazıyorduk |
İkimiz yazıyorduk |
(Ben) yazıyordum |
|||||||
Olumsuz şekli:
مَا كَانَ كَتَبَ |
yazmadıydı, yazmamıştı |
مَا كَانَ يَكْتُبُ |
yazmıyordu |
Gelecek zamanın hikayesi:
كَانَ سَيَكْتُبُ |
yazacaktı |
كُنَّا سَنَكْتُبُ |
yazacaktık |
كَانُوا سَيَكْتُبُونَ |
yazacaktılar |
كُنَّا سَنُكْتَبُ |
yazılacaktık |
Gelecek zamanın hikayesinin olumsuzu:
كُنْتُ لاَ أَكْتُبُ |
yazmayacaktım |
كُنْتَ لاَ تَكْتُبُ |
yazmayacaktın |
لَنْ أَكتُبَ |
hiç yazmayacağım |
كُنْتُ لَنْ أَكْتُبَ |
hiç yazmayacaktım |
F كَانَ fiiline قَدْ (gerçekten, hakikaten) eklenirse manayı kuvvetlendirir:
كَانُوا قَدْ كَتَبوُا |
gerçekten yazdıydılar, cidden yazmıştılar |
كاَنَile ifade edilen hikayeli fiillerin başına إنْ şart edatı getirilebilir. Fakat araya كَانَ girdiğinde muzâri fiilin sonu cezimli olmaz. Şart cümlesinin başına nevâsihtan (inne ve kardeşleri, kâne ve kardeşleri gibi) birisi gelirse şart edatı cezmetmez.
إنْ كَانَ كَتَبَ |
yazdıysa,yazmışsa |
إنْ كَانَ يَكْتُبُ |
yazıyor idiyse |
إنْ كَانَوا كَتَبُوا |
yazdıysalar,yazmışlarsa |
إنْ كَانَوا يَكْتُبُونَ |
yazıyor idiyseler |
Olumsuzu: إنْ كَانَ مَا كَتَبَ yazmadıysa, yazmamışsa
إنْ كَانَ لاَ يَكْتُبُ |
yazmıyor idiyse |
F كَانَ kullanıldığı zaman gelecek zamanın hikayesi şartlı yapılabilir:
إنْ كَانَ سَيَكْتُبُ |
yazacak idiyse |
إنْ كَانُوا سَيَكْتُبوُنَ |
yazacak idiyseler |
Olumsuzu:
إنْ كَانَ لاَ يَكْتُبُ |
yazmayacak idiyse |
إنْ كَانَ لَنْ يَكْتُبَ |
asla yazmayacak idiyse |
إنْ كَانَ مَا كَتَبَ |
yazmadıysa, yazmamışsa |
إنْ كَانَ لَمْ يَكْتُبْ |
yazmadıysa, yazmamışsa |
Cümle Örnekleri:
1- كاَنَ صَديِقيِ يَجْلِسُ وَسَطَ حَديِقَةِ الْمَدْرَسَةِ.
2- كاَنَ التَّلاَميِذُ يَرْكَبوُنَ حاَفِلَةً سَريِعَةً.
3- سَتَكوُنُ الصَّلاةُ فيِ الْمُصَليَّ – سَيَكوُنُ الْمُدَرِّسُ فيِ الصَّفِّ .
4- إنْ كَانَ عمِّي رَجَعَ مِنَ السُّوقِ لاَ أَذْهَبُ إليْكُمْ.
5- إنْ كَانَ أَخُوكَ لَمْ يَرْجِعْ مِنَ الْمَدِينَةِ فَاكْتُبْ اليَّ رِسَالَةً (فَاكْتُبْ = فَ + أُكْتُبْ).
6- إنْ كَانَ مَا كَتَبَ أَبِي رِساَلةً إلى عَمِّي سأَكْتُبُ.
7- إنْ كَانَ ذَهَبَ أبِي إلى المَدْرَسَةِ لاَ أَذْهَبُ.
Tercüme:
1- Arkadaşım okulun bahçesinin ortasında oturuyordu.
2- Öğrenciler hızlı bir otobüse biniyorlardı.
3- Namaz musallâda (namaz kılınan büyük yer) olacak. Öğretmen sınıfta olacak.
4- Amcam çarşıdan dönmüşse size gitmem.
5- Kardeşin şehirden dönmediyse hemen bana bir mektup yaz.
6- Babam amcama bir mektup yazmadı idiyse hemen yazacağım.
7- Babam okula gitmişse ben gitmem.