Riyazus Salihin Arapça Türkçe Hadisler

İLİM BÖLÜMÜ ARAPÇA TÜRKÇE HADİSİ ŞERİFLER RİYAZUS SALİHİN

 

447- وعَنْ مُعاوِيةَ ، رضي اللَّه عنْهُ ، قال : قَال رسُولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « مَنْ يُرِد اللَّه بِهِ خيْراً يُفَقِّهْهُ في الدِّينِ » متفقٌ عليه .

1376-447: Muaviye (r.a.)’dan bildirildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır: “Allah kimin hakkında hayır isterse onu din hususunda bilgi ve anlayış sahibi kılar.” (Buhari, İlim, 10; Müslim, İmara, 175)

448- وعَنْ سَهْلِ بن سعدٍ ، رضي اللَّه عنْهُ ، أنَّ النبي صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قَالَ لِعَليًّ ، رضي اللَّه عنْهُ : « فو اللَّهِ لأنْ يهْدِيَ اللَّه بِكَ رجُلاً واحِداً خَيْرٌ لكَ من حُمْرِ النَّعم » متفقٌ عليهِ.

1379-448: Sehl ibni Sa’d (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) Ali (r.a.)’a şöyle dedi:

“Allah’a yemin ederim ki Allah’ın senin aracılığınla bir tek kişiyi hidayete eriştirmesi, senin en kıymetli dünya malı olan kırmızı develere sahip olmandan daha hayırlıdır.” (Buhari, Fezailu’l-Ashab, 9; Müslim, Fezailu’s-Sahabe, 34)

449- وعن عبدِ اللَّه بن عمرو بن العاص ، رضي اللَّه عنْهُما ، أنَّ النبي صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال: «بلِّغُوا عَنِّي ولَوْ آيَةً ، وحَدِّثُوا عنْ بني إسْرَائيل وَلا حَرجَ ، ومنْ كَذَب علَيَّ مُتَعمِّداً فَلْيتبَوَّأْ مَقْعَدهُ من النَّار » رواه البخاري .

1380-449 Abdullah ibni Amr ibni As (r.a.)’dan bildirildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdular: “Benim vasıtamla size ulaştırılan Kur’an’dan bir ayet bile olsa insanlara ulaştırınız. Sizden önce yaşayan toplumlardan olan İsrailoğullarının ibretli kıssalarından bahsetmenizde de bir sakınca yoktur. Kim bile bile bana yalan uydurarak hadis isnad ederse cehennemdeki yerine hazırlansın.” (Buhari, Enbiya, 50)

450- وعنْ أبي هُريرةَ ، رضي اللَّه عَنْهُ ، أنَّ رسُول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم ، قالَ : « …. ومَنْ سلَك طرِيقاً يَلْتَمِسُ فِيهِ عِلْماً ، سهَّلَ اللَّه لَهُ بِهِ طَرِيقاً إلى الجَنَّةِ » رواهُ مسلمٌ .

1381-450 Ebu Hureyre (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kim Kur’an ve sünnet ilmini öğrenmek için bir yola girerse Allah o kişiye cennetin yolunu kolaylaştırır.” (Müslim, Zikr, 39)

451- وَعَنْ أبي الدَّرْداءِ ، رضي اللَّه عَنْهُ ، قَال : سمِعْتُ رَسُول اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم ، يقولُ: « منْ سلك طَريقاً يَبْتَغِي فِيهِ علْماً سهَّل اللَّه لَه طَريقاً إلى الجنةِ ، وَإنَّ الملائِكَةَ لَتَضَعُ أجْنِحَتَهَا لِطالب الْعِلْمِ رِضاً بِما يَصْنَعُ ، وَإنَّ الْعالِم لَيَسْتَغْفِرُ لَهُ منْ في السَّمَواتِ ومنْ في الأرْضِ حتَّى الحِيتانُ في الماءِ ، وفَضْلُ الْعَالِم على الْعابِدِ كَفَضْلِ الْقَمر عَلى سائر الْكَوَاكِبِ، وإنَّ الْعُلَماءَ وَرَثَةُ الأنْبِياءِ وإنَّ الأنْبِياءَ لَمْ يُورِّثُوا دِينَاراً وَلا دِرْهَماً وإنَّما ورَّثُوا الْعِلْمَ ، فَمنْ أَخَذَهُ أَخَذَ بِحظٍّ وَافِرٍ » . رواهُ أبو داود والترمذيُّ .

1388-451: Ebu’d-Derda (r.a.) şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’i şöyle buyururken işittim:

“Her kim ilim tahsili için bir yola girerse Allah ona cennetin yolunu kolaylaştırır. Şüphesiz melekler de ilim yoluna girenin yaptığından mem-nun oldukları için onun üzerine kanat gererler. Göklerde ve yerde bulu-nan varlıklar hatta suyun içindeki balıklar bile, ilim adamları için Allah’tan bağışlanmasını dilerler. Alim bir kimsenin bilgisizce ibadet eden bir kimseye üstünlüğü, ayın diğer yıldızlara üstünlüğü gibidir. Alimler peygamberlerin varisleridir. Peygamberler altın ve gümüşü miras olarak bırakmazlar, onlar sadece ilmi miras bırakmışlardır. İşte o mirasa konan kimse de bol nasib ve kısmet almış olur.” (Ebu Davud, İlim, 1; Tirmizi, İlim, 19)

452- وعنِ ابن مسْعُودٍ ، رضي اللَّه عنْهُ ، قال : سمِعْتُ رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم يَقُولُ : «نَضَّرَ اللَّه امْرءاً سمِع مِنا شَيْئاً ، فبَلَّغَهُ كما سَمعَهُ فَرُبَّ مُبَلَّغٍ أوْعى مِنْ سَامِع » . رواهُ الترمذيُّ وقال : حديثٌ حَسنٌ صَحيحٌ .

1389-452: İbni Mes’ud (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

“Benim sözümü işitip ezberledikten sonra aynen başkalarına ulaştıran kimsenin Allah yüzünü ağartsın. Kendisine bilgi ulaştırılan nice insan vardır ki, o bilgiyi bizzat işiten kimseden daha iyi anlayışlı ve kavrayışlı olabilirler.” (Tirmizi, İlim, 7)

453- وعنْ عبدِ اللَّه بن عمرو بن العاص رضي اللَّه عَنهُما قال : سمِعتُ رسولَ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم يقول : « إنَّ اللَّه لا يقْبِض العِلْم انْتِزَاعاً ينْتزِعُهُ مِنَ النَّاسِ ، ولكِنْ يقْبِضُ العِلْمَ بِقَبْضِ العُلَماءِ حتَّى إذا لمْ يُبْقِ عالماً ، اتَّخَذَ النَّاسُ رُؤوساً جُهَّالاً فَسئِلُوا ، فأفْتَوْا بغَيْرِ علمٍ ، فَضَلُّوا وأَضَلُّوا » متفقٌ عليه

1392-453: Abdullah ibni Amr ibni As (r.a.) şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’i şöyle derken işittim: “Allah ilmi, insanların hafızalarından silmek, kalplerinden söküp çıkarmak suretiyle almaz, ilim adamlarının ölümüyle almış olur. Böylelikle ortada alim kalmamış olur da insanlar bazı cahilleri önder edinirler. Bu kimseler kendilerine sorulan sorulara bilmedikleri halde fetva verirler ve böylece hem kendilerini, hem de başkalarını saptırırlar.” (Buhari, İlim, 34; Müslim, İlim, 13)

 

İlgili Makaleler