CİHADIN FAZİLETİ ARAPÇA TÜRKÇE HADİSİ ŞERİFLER RİYAZUS SALİHİN
434- وعنْ أَنَسٍ ، رضي اللَّه عنهُ ، أنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قَالَ : « لَغَدْوَةٌ في سبِيلِ اللَّهِ ، أوْ رَوْحَةٌ ، خَيْرٌ مِن الدُّنْيَا وَمَا فِيها » . متفقٌ عليهِ .
1288-434 Enes (r.a.)’dan bize bildirildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allah yolunda yapılan bir sabah ve akşam yürüyüşü şüphesiz dünyadan ve dünyadaki varlıklardan daha hayırlıdır.” (Buhari, Cihad, 5; Müslim, İmara, 112)
435- وعَنْ فضَالةَ بن عُبيد ، رَضيَ اللَّه عنْهُ ، أَنَّ رسُولَ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قَالَ : « كُلُّ مَيِّتٍ يُخْتَمُ على عَملِهِ إلاَّ المُرابِطَ في سَبيلِ اللَّهِ ، فَإنَّهُ يُنَمَّى لهُ عَمَلُهُ إلى يوْمِ القِيامَةِ ، ويُؤمَّنُ فِتْنةِ القَبرِ » . رواه أبو داودَ والترمذيُّ وقَالَ : حديثٌ حسنٌ صحيحٌ .
1292-435: Fedale ibni Ubeyd (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Her ölenin amel defteri kapanır yalnız Allah rızası için İslam memleketinin sınırlarında nöbet tutanların defteri kapanmaz. Yaptığı işlerin sevabı kıyamet gününe kadar artarak devam eder, kabir fitnesin-den de güvenlik içerisinde olur.” (Ebu Davud, Cihad, 15; Tirmizi, Fedailu’l-Cihad, 2)
436- وعنْ أبي هُريرةَ ، رضِي اللَّه عَنْهُ ، قال : مَرَّ رَجُلٌ مِنْ أصْحَاب رسُولِ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم ، بشِعْب فيهِ عُيَيْنَةٌ مِن ماءٍ عَذْبةٍ ، فأَعجبتهُ ، فَقَالَ : لَو اعتزَلتُ النَّاسَ فَأَقَمْتُ في هذا الشِّعْبِ ، ولَنْ أفعلِ حَتى أسْتأْذنَ رسُولَ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم ، فذكر ذلكَ لرسُولِ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم ، فَقَالَ : « لا تفعلْ ، فإنَّ مُقامَ أحدِكُمْ في سبيلِ اللَّهِ أفضَلُ مِنْ صلاتِهِ في بيتِهِ سبْعِينَ عاماً ، ألا تُحبُّونَ أنْ يَغْفِر اللَّه لَكُمْ ويُدْخِلكَمُ الجنَّةَ ؟ اغزُوا في سبيلِ اللَّهِ ، منْ قَاتَلَ في سَبيلِ اللَّهِ فُوَاقَ نَاقَة وَجَبتْ له الجَنَّةُ » . رواهُ الترمذيُّ وَقالَ : حديثٌ حَسَنٌ .
1297-436: Ebu Hureyre (r.a.) şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından bir kişi içerisinde tatlı su kaynağı bulunan bir dağ yolundan geçmişti, burası çok hoşuna gitmişti.
“Ah ne olaydı da insanlardan ayrı bir halde şurada otursaydım, fakat Rasûlullah (s.a.v.)’dan izin almadan bunu asla yapmam” dedi. Sonra da durumu Rasûlullah (s.a.v.)’a arzetti. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.):
“Aman ha, böyle bir şey yapma. Çünkü sizden birinizin Allah yolunda çalışıp gayret etmesi, evinde oturup yetmiş sene namaz kılmasından daha faziletlidir. Allah’ın sizi bağışlamasını ve cennete koymasını istemez misiniz? O halde Allah yolunda cihada çıkınız. Kim deve sağılacak kadar bir zaman Allah yolunda cihad ederse cenneti hak etmiş olur.” (Tirmizi, Fezailu’l-Cihad)
437- وعن ابن عبَّاسٍ ، رضي اللَّه عَنْهُمَا ، قَالَ : سمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم يقُولُ: «عيْنَانِ لا تَمسُّهُمَا النَّارُ : عيْنٌ بكَت مِنْ خَشْيةِ اللَّهِ ، وعيْنٌ باتَت تحْرُسُ في سبِيلِ اللَّهِ». رواه الترمذيُّ وقال : حديثٌ حسنٌ .
1305-437 İbni Abbas (r.a.)’dan bildirildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “İki göze cehennem ateşi dokunmaz. Biri Allah korkusundan ağlayan göz, diğeri Allah yolunda Allah rızası için nöbet bekleyerek geceleyen göz.” (Tirmizi, Fedailu’l-cihad, 12)
438- وعَنْ جابرٍ رضي اللَّه عَنْهُ ، قالَ : قالَ رَجُلٌ : أين أنَا يا رسُولَ اللَّهِ إنْ قُتِلتُ؟ قال : « في الجَنَّةِ » . فألقى تَمَرَاتٍ كُنَّ في يَدِهِ ، ثُمَّ قاتَلَ حتَّى قُتِلَ ، رواهُ مسلم .
1314-438 Cabir (r.a.) şöyle dedi: Bir adam, “Ya Rasulallah, Allah yolunda öldürülürsem yerim neresidir?” diye sordu. Rasûlullah (s.a.v.), “Cennettir” diye cevap verdi. Bunun üzerine adam elindeki hurmaları attı ve savaştı ve sonunda şehid oldu. (Müslim, İmara, 143)
439- وعن أبي حمّادٍ ويُقال : أبو سُعاد ، ويُقالُ : أبو أَسدٍ ، ويقال : أبو عامِرٍ، ويقالُ : أبو عَمْرو ، ويقالُ : أبو الأسْودِ ، ويقال : أبو عَبْسٍ عُقْبةُ بنِ عامِرٍ الجُهَنيِّ ، رضي اللَّه عَنْهُ ، قال : سمِعْتُ رسُولَ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم وَهُوَ عَلى المِنْبرِ ، يقولُ : «وَأَعِدُّوا لهُم ما استَطَعْتُم من قُوَّةٍ ، ألا إنَّ القُوَّةَ الرَّمْيُ ، ألا إنَّ القُوَّةَ الرَّمْيُ ، ألا إنَّ القُوَّةَ الرَّمْيُ » رواه مسلم .
1332-439 Kendisine Ebu Suad, Ebu Esed, Ebu Amir, Ebu Amr, Ebu’l-Esved, Ebu’l-Abs de denilen Ebu Hammad Utbe ibni Amir el-Cüheni (r.a.) şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’i minberde şöyle derken işittim: “Düşmanlarınız için elinizden geldiği kadar kuvvet hazırlayınız. Dikkat ediniz, kuvvet atmaktır. Yine dikkat ediniz, kuvvet atmaktır. Yine dikkatli olunuz ki kuvvet atmaktır.” (Müslim, İmara, 167)
440- وعن أبي حمّادٍ رضي اللَّه عنْهُ ، قالَ : سمِعْتُ رسُول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم يقولُ : « إنَّ اللَّه يُدخِلُ بِالسهمِ ثَلاثةَ نَفَرٍ الجنَّةَ : صانِعهُ يحتسِبُ في صنْعتِهِ الخير ، والرَّامي بِهِ ، ومُنْبِلَهُ، وَارْمُوا وارْكبُوا ، وأنْ ترمُوا أَحَبُّ إلَيَّ مِنْ أنْ تَرْكَبُوا . ومَنْ تَرَكَ الرَّميَ بعْد ما عُلِّمهُ رغبَةً عنه . فَإنَّهَا نِعمةٌ تَركَهَا » أوْ قال : « كَفَرَهَا » رواهُ أبو داودَ .
1335-440 Yine Ebu Hammad Ukbe ibni Amir (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.)’den işittim şöyle buyurdu: “Allah bir ok yüzünden üç kişiyi cennetlik eder. Hayır ve sevap umarak o oku yapan sanatkarı, o oku Allah yolunda kullanıp atanı, oku atana yardımcı olanı. Atıcılık ve binicilik öğreniniz. Atıcılık öğrenmeniz binicilik öğrenmenizden daha çok benim hoşuma gider. Kim atıcılık öğrendikten sonra onu hiçe sayarak bırakırsa o nimeti elden kaçırmış olur veya nankörlük etmiş olur.” (Ebu Davud, Cihad, 23)
441- وعنْ أبي أُمامَةَ ، رضي اللَّه عنْهُ ، أنَّ رَجُلاً قالَ : يا رسولَ اللَّه ائذَن لي في السِّياحةِ . فَقالَ النبي صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « إنَّ سِياحةَ أُمَّتي الجِهادُ في سبيلِ اللَّهِ ، عَزَّ وجلَّ » رواهُ أبو داود بإسناد جيِّد .
1345-441 Ebu Umame (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre bir adam: “Ya Rasulallah, seyahata çıkmam için bana izin ver” dedi. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.)
“Ümmetimin seyahati Allah yolunda cihada gitmesidir.” buyurdular. (Ebu Davud, Cihad, 6)
442- عنْ أبي هُرَيْرةَ ، رضي اللَّه عَنْهٍُ ، قالَ : قالَ رَسُولُ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « الشُّهَدَاءُ خَمسَةٌ : المَطعُونُ ، وَالمبْطُونُ ، والغَرِيقُ ، وَصَاحبُ الهَدْم وَالشَّهيدُ في سبيل اللَّه » متفقٌ عليهِ .
1353-442 Ebu Hureyre (r.a.)’den bildirildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdular: “Şehidler beş kısımdır: Bulaşıcı hastalıklara yakalananlar, ishale tutulanlar, suda boğularak ölenler, göçük altında kalarak can verenler ve Allah yolunda savaşırken şehid olanlar.” (Buhari, Cihad, 20; Müslim, İmara, 164)