UYKU ve MECLİS ADABI ARAPÇA TÜRKÇE HADİSİ ŞERİFLER RİYAZUS SALİHİN
316- وعن حُذَيْفَةَ رضي اللَّه عنه قال : : كان النبي صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم إذا أَخَذَ مَضْجَعَهُ مِنَ اللَّيْلِ وَضَعَ يَدهُ تَحْتَ خَدِّهِ ، ثمَّ يَقُولُ : « اللَّهُمَّ بِاسْمِكَ أمُوتُ وَ أَحْيَا » وإذا اسْتيْقَظَ قَالَ : «الحَمْدُ للَّهِ اَلَّذي أَحْيَانَا بعْدَ مَا أَمَاتَنَا وإليه النُّشُورُ » . رواه البخاري .
817-316 Huzeyfe (r.a.) şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) geceleyin uyumak istediği zaman elini sağ yanağının altına koyar sonra da: “Senin isminle ölür, senin isminle dirilirim” derdi. Uykudan uyandığında da “Bizi öldürdükten (uyuttuktan) sonra tekrar dirilten (uyandıran) Allah’a hamdolsun, dönüş de onadır” derdi. (Buhari, Deavat 7) (Benzeri için bkz. 1459, 1461)
317- وعن جابر بن سمرة رضي الله عنه قال : « كان النبي صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم إذَا صَلَّى الْفَجرَ تَرَبَّعَ في مَجْلِسِهِ حتَّى تَطْلُعَ الشَّمسُ حَسْنَاء » حدِيث صحيح ، رواه أبو داود وغيره بأسانيد صحيحة.
821-317 Cabir ibni Semure (r.a.) şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v) sabah namazını kıldıktan sonra güneş iyice doğuncaya kadar yerinde bağdaş kurarak otururlardı.” (Ebu Davud, Edeb 26)
318- وعن أبي هريرة رضي الله عنه قال : قال رسول الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « مَنْ جَلَسَ في مَجْلس فَكثُرَ فيهِ لَغطُهُ فقال قَبْلَ أنْ يَقُومَ منْ مجلْسه ذلك : سبْحانَك اللَّهُمّ وبحَمْدكَ أشْهدُ أنْ لا إله إلا أنْت أسْتغْفِركَ وَأتَوبُ إليْك : إلا غُفِرَ لَهُ ماَ كان َ في مجلسه ذلكَ » رواه الترمذي وقال : حديث حسن صحيح
832-318 Ebu Hüreyre (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bir kimse bir mecliste oturup uzun uzadıya faydasız sözlerle vakit geçirir de o meclisten kalkmazdan önce: Sübhane-kellahümme ve bihamdike eşhedü en la ilahe illa ente estağfiruke ve etubu ileyke = Allah’ım seni her türlü noksan sıfatlardan tenzih ve hamdinle tesbih ederim. Senden başka ilah olmadığına şehadet ederim. Senden bağışlanmamı diler ve sana tevbe ederim, derse o toplantıda yapmış olduğu hatalar bağışlanır.” (Tirmizi, Deavat 39)
319- وعن ابن عمر رضي الله عنهما قال : قَلَّمَا كان رسول الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم يقوم من مَجْلس حتى يَدعُوَ بهؤلاَءِ الَّدعَوَاتِ « الَّلهمَّ اقْسِم لَنَا مِنْ خَشْيَتِكَ ما تحُولُ بِه بَيْنَنَا وبَينَ مَعٌصَِيتِك، ومن طَاعَتِكَ ماتُبَلِّغُنَا بِه جَنَّتَكَ، ومِنَ اْليَقيٍن ماتُهِوِّنُ بِه عَلَيْنا مَصَائِبَ الدُّنيَا . الَّلهُمَّ مَتِّعْنا بأسْمَاعِناَ، وأبْصَارناَ، وِقُوّتِنا ما أحييْتَنَا ، واجْعَلْهُ الوَارِثَ منَّا ، وِاجعَل ثَأرَنَا عَلى مَنْ ظَلَمَنَا، وانْصُرْنا عَلى مَنْ عادَانَا ، وَلا تَجْعلْ مُِصيَبتَنا في دينَنا ، وَلا تَجْعلِ الدُّنْيَا أكبَرَ همِّنا ولا مبلغ عِلْمٍنَا ، وَلا تُسَلِّط عَلَيَنَا مَنْ لا يْرْحَمُناَ » رواه الترمذي وقال حديث حسن .
834-319 İbni Ömer (r.a.) şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’in şu duayı yapmadan önce bir meclisten kalktığı pek az olurdu:
“Allahım sana karşı işlenecek günahlardan aramızda perde olacak korkundan, bizi cennete ulaştıracak kulluğundan ve dünya musibetlerine karşı tahammülümüzü kolaylaştıracak güçlü bir iman nasib et. Allahım bizi yaşattıkça, kulaklarımız, gözlerimiz ve her türlü gücümüzden bizi faydalandır. Aynı şeyleri soyumuza da nasib et. Bize zulmedenlerden intikamımızı al. Düşmanlarımıza karşı bize yardım et. Bizi dinimizden yaralama. Dünyayı en büyük gayemiz eyleme. Dünyalık bilgi ve yaşantılarla da sonumuzu getirme. Bize acımayanları üzerimize güçlü ve kuvvetli kılma.” (Tirmizi, Deavat 80)
320- وعن أبي هريرة رضي الله عنه قال : « إذَا اقتَربَ الزَّمَانُ لَمْ تَكَدْ رُؤْيَا الُمؤْمن تَكذبُ ، وَرُؤْيَا المُؤْمِنِ جُزْءٌ منْ ستَّةٍ وَأرْبَعيَنَ جُزْءًا مِنَ النُبُوةِ » متفق عليه . وفي رواية:« أصْدَقُكُم رُؤْيَا: أصْدُقكُم حَديثاً ».
839-320 Ebu Hüreyre (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ahir zaman yaklaşınca mü’minin rüyası neredeyse yalan çıkmaz. Çünkü mü’minin rüyası nübüvvetin kırkaltı parçasından biridir.” (Buhari, Tabir 26, Müslim, Rüya 6)
Müslim’in diğer bir rivayeti şöyledir: “Sizden hanginiz en doğru sözlü ise onun rüyası da en doğrudur” şeklindedir. (Müslim, Rüya 11)
321- وعن أبي هريرة رضي الله عنه قال: « مَنْ رآني في المنَامِ فَسَيَرَانيِ في الَيَقَظَةِ أوْ كأنَّمَا رآني في اليَقَظَةِ لايَتَمثَّلُ الشَّيْطانُ بي » . متفق عليه .
840-321 Ebu Hüreyre (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Beni rüyada gören kimse ahirette de uyanıkken öylece görecektir veya sanki beni uyanıkken görmüş gibidir. Çünkü şeytan benim şeklime giremez.” (Buhari, İlim 38, Müslim, Rüya 11)
322- وعن أبي قتادة رضي الله عنه قال : قال النبي صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « الرّؤيا الصَّالَحِةُ وفي رواية الرُّؤيَا الحَسَنَةُ منَ الله ، والحُلُم مِنَ الشَّيْطَان ، فَمَن رَأى شَيْئاً يَكرَهُهُ فَلْيَنْفُثْ عَن شِمَاله ثَلاَثاً ، ولْيَتَعَوَّذْ مِنَ الشَْيْطان فَإنَّها لا تَضُرُّهُ » متفق عليه . « النَّفثُ » نَفخٌ لطيفٌ لاريِقَ مَعَهُ.
842-322 Ebu Katade (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “İyi rüya bir rivayete göre güzel rüya Allah’tandır. Fena rüya da şeytandandır. Bir kimse hoşuna gitmeyecek bir rüya görürse sol tarafına üç defa nefes etsin, üflesin ve şeytandan da Allah’a sığınsın. Bu takdirde o rüya kendisine zarar vermez.” (Buhari, Tabir 4, Müslim, Rüya 1)