KANAAT, TOK GÖZLÜLÜK VE ORTA YOLU SEÇMEK ARAPÇA TÜRKÇE HADİSİ ŞERİFLER RİYAZUS SALİHİN
220- عن أبي هُرَيْرَةَ رضي اللَّه عنه عن النبي صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : « لَيس الغِنَي عَن كثْرَةِ العَرضِ ، وَلكِنَّ الغنِيَ غِنَي النَّفسِ » متفقٌ عليه .
522-220 Ebu Hüreyre (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Gerçek zenginlik malın fazla olması değil, kalb zenginliği gönül tokluğudur.” (Buhari, Rikak 15, Müslim, Zekat 130)
221- وعن عبد اللَّه بن عمرو رضي اللَّه عنهما أَن رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : « قَدْ أَفلَحَ مَنْ أَسَلَمَ ، وَرُزِقَ كَفَافاً ، وَقَنَّعَهُ اللَّه بما آتَاهُ » رواه مسلم .
523-221 Abdullah ibni Amr (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Müslüman olup yetecek kadar malı da olan ve verilene kanaat etmesini bilen kurtulmuştur.” (Müslim, Zekat 125)
222- وعن حَكيم بن حِزَام رضي اللَّه عنه قال : سَأَلْتُ رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم فَأَعطَاني ، ثم سَأَلْتُهُ فَأَعطَاني ، ثم سَأَلْتُهُ فَأَعطَاني ، ثم قال : « يا حَكيمُ ، إِنَّ هذا المَالَ خَضِرٌ حُلْوٌ، فَمن أَخَذَهُ بِسَخَاوَةِ نَفس بُوركَ لَهُ فِيه ، وَمَن أَخَذَهُ بِإِشرَافِ نَفْسٍ لَم يُبَارَكْ لهُ فيهِ ، وكَانَ كَالَّذِي يَأْكُلُ ولا يَشْبَعُ ، واليدُ العُلَيا خَيرٌ مِنَ اليَدِ السُّفلَى » قال حَكيمٌ فقلتُ : يا رسول اللَّه وَالَّذِي بَعثَكَ بالحَقِّ لا أَرْزَأُ أَحداً بَعدَكَ شَيْئاً حَتَّى أُفَارِقَ الدُّنيَا ، فَكَانَ أَبُو بكرٍ رضي اللَّه عنه يَدْعُو حَكيماً لِيُعطيَهُ العَطَاءَ ، فَيَأْبَى أن يَقْبَلَ مِنْهُ شَيْئاً . ثُمَّ إِنَّ عُمر رضي اللَّه عنه دَعَاهُ لِيُعطيهُ ، فَأَبَى أَن يَقْبلَهُ . فقال : يا مَعشَرَ المُسْلمينَ ، أُشْهِدُكُم عَلى حَكيمٍ أَنِي أَعْرضُ عَلَيه حَقَّهُ الَّذِي قَسَمَهُ اللَّه لَهُ في هذا الْفيءِ ، فيَأْبَى أَن يَأْخُذَهُ . فَلَمْ يَرْزَأْ حَكيمُ أَحداً مِنَ النَّاسِ بَعْدَ النَّبِيِّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم حَتَّى تُوُفي . متفقٌ عليه .
524-222 Hakîm ibni Hizam (r.a.) şöyle demiştir. Rasulullah (s.a.v.)’den mal istedim verdi, bir daha istedim yine verdi, tekrar istedim yine verdi ve sonra şöyle buyurdu: “Ey Hakîm şu dünya malı gerçekten çekici ve tatlıdır. Kim onu hırslanmaksızın gönül hoşluğuyla tok gözlülükle alırsa onun hesabına bereketli olur. Kim de ona göz dikerek aç gözlülükle alırsa o malın bereketi olmaz. Böylesi kişi yediği halde doymayan kimse gibidir. Veren el alan elden daha üstün ve hayırlıdır.” Hakîm diyor ki: Bunun üzerine ben:
-Ya Rasulallah, yaşadığım sürece senden başka kimseden bir şey almıyacağım, dedim. Gün geçti Ebubekir halife oldu. Hakîm’i kendisine ganimet malından hisse vermek için çağırdı. Fakat Hakîm onu almadı. Sonra Hz. Ömer halifeliği döneminde kendisine bir şeyler vermek istedi. Ondan da hiçbir şey almayınca Hz. Ömer:
-Ey müslümanlar, Hakîm hakkında şahid olunuz bu ganimetten Allah’ın ona ayırdığı hissesini veriyorum da o almak istemiyor, dedi.
İşte bu şekilde Hakîm Rasulullah (s.a.v.)’in vefatından sonra ölünceye kadar kimseden bir şey kabul etmedi. (Buhari, Vesaya 9, Müslim, Zekat 96)
223- وعن حَكيمِ بن حِزامٍ رضي اللَّه عنه أَنَّ النَّبِيَّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قالَ : « اليدُ العُليا خَيْرُ مِنَ اليَدِ السُّفْلى ، وابْدَأ بمنْ تَعُولُ ، وَخَيْرُ الصَّدَقَةِ ما كان عنْ ظَهْرِ غِني ، ومَنْ يَسْتعْففْ يُعفُّهُ اللَّه ، ومَنْ يَسْتغْن يُغْنِهِ اللَّه » متفقٌ عليه . وهذا لفظ البخاري
527-223 Hakim İbni Hizam (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: “Üstteki el alttaki elden daha hayırlıdır. Harcamada önce geçimini üstlendiğin kimselerden başla. Sadakanın iyisi ihtiyaç fazlası maldan verilendir veya fakiri bolluğa kavuşturacak olandır. Halktan bir şey istemekten sakınan kimseyi Allah iffetli kılar, kimseye muhtaç etmez. Kim de kendini halka karşı tok gözlü davranarak başkasına muhtaç görmezse Allah da onu muhtaç olmaktan korur.” (Buhari zekat 18 Müslim zekat 95)