Tahric:
İstinbat (hüküm, netice çıkarmak), tedrib
(eğitmek) ve tevcih (yönlendirmek).
Muhaddislerin bir hadis hakkında söyledikleri “ahrecehü’l-Buharî”
sözü, o hadisi insanlara açıkladı, kaynağını yani hadisin kendi yollarıyla
zikreden isnadındaki ricali zikretmek suretiyle beyan etmesi anlamına gelir.
Muhaddislerin bir hadis hakkında söyledikleri “harrecehü’l-Buharî” sözü de
kaynağını zikretti anlamındadır.
Muhaddislerin ıstılahında “tahric” bir çok
anlamlarda kullanılmaktadır. Bunları şu şekilde özetlemek mümkündür:
1-
Tahric, kaynağını, çıktığı yeri insanlara açıklamak anlamına gelen “ihrac”ın
müteradifidir. Muhaddisler, mesela “bu Buharî’nin ihrac ettiği bir hadistir”
derler. Bunun manası, rivâyet etti ve isnadını müstakilen zikretti demektir.
2-
Tahric, hadisleri kitaplardan çıkarıp rivayet etmek anlamında da
kullanılmaktadır. Sehavî, tahrici, muhaddisin hadisleri cüzlerden, meşihattan,
kitap vb. yerlerden çıkarması ve bizzat kendisinin hocalarından ya da akranından
birinin merviyatından nakletmesi şeklinde tarif etmektedir.
3-
Hadisin asli kaynaklarını göstermek ve bu kaynaklara nisbet etmek anlamında da
kullanılmaktadır. Bu da hadisi müelliflerden kimlerin rivâyet ettiğini açıklamak
suretiyle olur.[1]
Bu tanımda geçen, hadisin kaynağını göstermek o hadisin bulunduğu kitapları
zikretmek suretiyle olur. Bu tür durumlarda “Buharî bu hadisi Sahih’inde
zikretti” veya “Bu hadisi Tabarânî Mu’cem’inde irad etmiştir” gibi ifadeler
kullanılır.
Yine bu tanımda geçen aslı hadis kaynakları
sözünden maksat ise, aşağıda açıklanacak olan kitaplardır.
1-
Müelliflerinin hocalarından Hz. Peygambere uzanan isnadlarla aldıkları hadisleri
topladıkları sünnet kitapları, Meselâ Kütüb-i Sitte, Muvatta, Ahmed b. Hanbel’in
Müsned’i, Hakim’in Müstedrek’i ve Abdurrazzak’ın Musannaf’ı hadisin aslî
kaynaklarındandır.
2- Az
önce zikredilen kitaplara tabi olan sünnet kitapları, önceki kitaplardan bir
kaçını bir araya toplayan Humeydî’nin el-Cem’u beynes-Sahihayn”ı türündeki
kitaplar veya bazı kitapların etrafını toplayan, Mizzî’nin “Tuhfetu’l-eşref bi
marifeti’l etraf” türü kitaplar veya hadis kitaplarının özetlenmesiyle oluşan
kitaplardır.
3-
Tefsir, fıkıh ve tarih gibi başka ilim dallarında te’lif edilmiş ve hadislerle
istişhad eden kitaplar. Bu tür kaynaklar için, müelliflerin hadisleri müstakilen
rivâyet etmeleri şartı koşulmaktadır. Yani o müellifin hadisleri kendinden önce
yaşamış olan bir müellifin kitaplarından alması gerekmemektedir. Bu tür
kaynaklara misal olarak Taberî’nin Tefsir’i, İmam Şâfiî’nin el-Ümm adlı eseri
gösterilebilir. Müellifleri, bu kitapları sünnet naslarını toplamak için te’lif
etmemişlerdir. Aslında bu müellifler kitaplarını başka ilimler hakkında
yazmışlardır. Fakat araştırmalar içerisinde ayetlerin tefsiri, hükümlerin
açıklanması ve diğer hususlarda hadisleri delil göstermektedirler. Hadisleri ele
alırken, hocalarından Hz. Peygamber’e ulaşan isnadla kendilerine gelen
senetlerle zikretmektedirler. Bu hadisleri önceki kitaplardan direkt iktibas
etmemektedirler. İşte bunlar hadisin aslî kaynaklarıdır.
Bir kitapta bulunan hadisleri isnadları ile
birlikte çıkarmak ve her bir hadisin, varsa diğer isnadlarını göstererek sıhhat
durumlarına işaret etmek gayesiyle pek çok tahric niteliğinde kitap yazılmıştır.
Meselâ Irakî’nin, İmam Gazzalî’nin İhyâ’sında yer alan hadisleri “Tahricu
Ehadisi’l-İhya” adlı kitabında toplamıştır. Bu kitapta bazı hadislere vakıf
olmaması dolayısıyla ikinci defa, takat daha küçük bir kitap tasnif etmiş ve bu
kitaba da “el-Muğni an hamli’l-isfar fi’l esrar fi tahrici mâ fi’l-İhya mine’l-ahbar”
adını vermiştir. Irakî kitabında her hadisin geliş yollarını (turukunu), sahabi
ravilerini, mahrecini, sıhhat ve zayıflık derecesini göstermiştir. Zeynuddin
Kâsım b. Kutlubuğa da, “Tuhfetu’l-İhya fima fate min tahrici ehadisi’l-İhya”
adında bir kitap tasnif etmiştir.[2]
Bunların dışında kırkı aşkın tahric kitabı yazıldığı bildiriliyor.[3]
Tahric usulünü ve ilmini bilmenin hadisle meşgul
olanlar için büyük önemi vardır. Çünkü tahric yardımıyla hadislerin asli
kaynaklarını tesbit etme imkanına ulaşılmaktadır.[4]