sıfat-fiile “ism-i mef‘ûl” denir.
Söz gelimi sırasıyla “Yazdı, denetledi, örtündü” anlamlarına gelen “ , كَتَبَ
فَتَّشَ، تَسَتَّرَ ” fiillerinin ism-i mef‘ûlleri aynı sırayla “yazılan, denetlenen,
örtünülen” anlamındaki “ مَكْتُوب، مُفَتَّش، مُتَسَتَّر ” kelimeleridir.
a. Yapılışı
1. Sülâsî (Üç harfli) fiillerde ( (كَتَبَ ← مَكْتُوب؛ نَصَرَ ← مَنْصُور؛ جَذَبَ ← مَجْذُوب
örneklerinde olduğu gibi مَفْعُول vezninde gelir.
2. Dört veya daha fazla harften oluşan fiillerde (rubâî mücerred ve mezîd
fiillerde) muzâri fiilin ma‘lûmunun (etgen formunun) muzâraât harfi atılır,
yerine zammeli bir mim getirilir. Sondan bir önceki harfin harekesi fetha
değilse fetha yapılır.
Örnek: ( ← حَدَّثَ ← يُحَدِّثُ ← مُحَدَّث؛ جَاهَدَ ← يُجاهِدُ ← مُجَاهَد؛ تَفَكَّرَ ← يَتَفّكَّرُ
(مُتَفَكَّر
Aşağıdaki fiillerden ism-i mef‘ûl türetiniz.
بَلَغَ، ثَقَبَ، جمََعَ، عَلَّمَ – يُعَلِّمُ، أَكْرَمَ – يُكْرِمُ، شَاهَدَ – يُشاهِدُ، تَكَلَّمَ – يَتَكَلَّمُ، تَشَابَهَ – يَتَشابَهُ،
اِحْتَرَصَ – يَحْتَرِصُ، اِسْتَهْلَكَ – يَسْتَهْلِكُ، تَرْجَمَ – يُتَرْجِمُ
b. Çekimi
Sülâsî (üç harfli) fiillerden türemiş ism-i mef‘ûl aşağıdaki gibi çekilir.
Cemi (Çoğul) Müsennâ (İkil) Müfred (Tekil)
مَكْتُوبُونَ / مَكَاتِبُ
Yazılanlar (çoğul)
مَكْتُوبَانِ
yazılanlar (ikil)
مَكْتُوبٌ
yazılan
Müzekker
(eril)
مَكْتُوبَاتٌ
Yazılanlar (çoğul)
مَكْتُوبَتَانِ
yazılanlar (ikil)
مَكْتُوبَةٌ
yazılan
Müennes
(dişil)
Dört veya daha fazla harfli fiillerden türemiş ism-i mef‘ûller ise şu şekilde
çekilir:
Cemi (Çoğul) Tesniye (İkil) Müfred (Tekil)
مُعَلَّمُونَ
Öğretilenler (çoğul)
مُعَلَّمَانِ
öğretilenler
(ikil)
مُعَلَّمٌ
Öğretilen
Müzekker
(eril)
مُعَلَّمَاتٌ
öğretilenler (çoğul)
مُعَلَّمَتَانِ
öğretilenler
(ikil)
مُعَلَّمَةٌ
Öğretilen
Müennes
(dişil)
-
- İsm-i Mef’ul, Hakkında Derlenen Bilgiler :
- İsm-i Mef’ul : وَذَاكَ مَنْصُورٌ Yardım edilmiş, yardım olunmuş (zahiren, meçhul ve batınen, seyirci gibi olmak) : İsmi mef’ulün durumu, NASB ameli yapmak hususunda ismi fâilin durumu ve hâli gibidir.
- Hadesin vâki olduğu zata delâlet etmek için, meçhul bir fiili muzariden türetilen isme, İsm-i Mefûl denir. Şöyle de tarif edilir:
- (1) Sülasi mücerred fiilden alınan ve yapılan işten etkilenen kişi veya nesneyi gösteren kelimeye ism-i mef’ul denir. Lâzım fiillerin ism-i mef’ulu olmaz.
- (2) İsmi mef’ul, fiil kendisi üzerine vâki olduğu durumda, hadesten türetilen bir isimdir.
- Örnek, 7/201 ( إِنَّ الَّذِينَ اتَّقَوْا إِذَا مَسَّهُمْ طَائِفٌ مِنَ الشَّيْطَانِ تَذَكَّرُوا فَإِذَا هُمْ مُبْصِرُونَ ) “Şüphesiz sakınan o kimseler – kendilerine şeytandan bir tâife dokunduğu zaman – tezekkür ederler – hemen o vakit onlar basiretleriyle bakarlar.”
- Bu Ayeti Kerimedeki ( مُبْصِرُونَ ) kelimesinde ; “Onlar bakarken, ism-i meful olur ama, ism-i fâil olamazlar. Çünkü onlara GÖSTERİLDİĞİ an GÖRÜRLER, gösterilmez ise görmezler ve görmediğini de idrak edemezler. Tezekkür etmeyen sakınana (takva ehline) ise, gösterilmez.” anlamları saklıdır. Şöyle de söylenebilir : Tezekkür eden takvâ ehli basiretle bakar ve tezekkür etmeyenin görmediklerini görür, bilir ve idrâk eder. Çünkü o an için, bir “Mubsirûn” dur.
- İsm-i mef’ul, meçhul mânasındadır ve kendisinden türetildiği meçhul fiilin amelini yapan bir lafzî kıyasi âmildir. Bu ifadenin bir anlamı da: İsmi meful, nâibi fâili REF eder fakat, mefulün bihi NASB etmez demektir. Çünkü; İsmi meful, nâibi fâili ile bir cümle olmayan mükerreb bir lafızdır, lafzen merfudur ve mübtedanın haberidir. Şöyle de söylenebilir; nâibi fâili bulunmayan meful, lafzî kıyasi âmil görevini yapamaz.
- Sülasi mücerred fiillerin KIYASİ_ ism-i mef’ulu, (A) Sülasi mücerred den ise ( مَفْعُولٌ ) veznindedir. Fiil-i mazinin malumunun; (a) evveline meftuf bir “mim” getirilir, (b) fael fiili cezimlenir, (c) aynel fiili çeken “ism-i mef’ul vav’ı getirilir ve (d) isim alameti olarak, lamel fiili tenvin’lenir. Şayet, ismin evvelinde “lamı tarif” konulmuş ise, tenvin yerine “ötre” gelir. (B) Sülasi mücerredin gayrısından olduğu halde ismi mef’ul, son harften bir önceki harfi fethalı olduğu halde, ismi fâil sigası üzeredir.
- Sülasi mücerred fiillerin SEMÂİ_ism-i mefulu, ( كَثِيرٌ ) veznindedir. (Örnek: Nur Suresi, 26.) Bu vezin ; hem semâi ism-i meful, hem mübalağalı ism-i fâilin, hemde sıfat-ı müşebbehenin veznidir. Ayet-i Kerimenin mânasını tefekkür ederken bu husus, mutlaka dikkate alınmalıdır. Yani “Bu vezinde gelen kelime, cümlede hangi görevi yapıyor ?” diye incelenmeli ve düşünülmelidir. Çünkü mübteda, hem zahiren (zahiri beş duyu ile algılanan) fâil görevini yapar, hem de batınen (manevi beş duyu ile algılanan) mef’ul görevini yapar.
- Diğer fiillerin ism-i mefulu, ( مُسْتَخْرَجٍ ) lafzında görüldüğü gibi; (a) evveline meftuh bir “mim” getirilir, (b) son harften önceki harf FETHA yapılır.
- Sülasi mücerred fiillerinden alınan KIYASİ_ ism-i mef’ulün sîgaları:
- Müfred – Müzekker – REF hâli : ( مُخْلوُقٌ ) gibi.
- Tesniye – Müzekker – REF hâli : ( مُخْلوُقَانِ ) gibi.
- Cemî – Müzekker – REF hâli : ( مُخْلوُقوُنَ ) gibi.
- Müfred – Müennes – REF hâli : (مُخْلوُقَةٌ) gibi.
- Tesniye – Müennes – REF hâli : (مُخْلوُقَتَانِ) gibi.
- Cemî – Müennes – REF hâli : (مُخْلوُقَاتٌ) gibi.
- Müfred – Müzekker – NASB ve CER hâli : ( مُخْلوُقًا ) gibi.
- Tesniye – Müzekker – NASB ve CER hâli : ( مُخْلوُقَيْنِ ) gibi.
- Cemî – Müzekker – NASB ve CER hâli : ( مُخْلوُقِينَ ) gibi.
- Müfred – Müennes – NASB ve CER hâli : (مُخْلوُقَة) gibi.
- Tesniye – Müennes – NASB ve CER hâli : (مُخْلوُقَتَيْنِ) gibi.
- Cemî – Müennes – NASB ve CER hâli : (مُخْلوُقَاتٍ) gibi.
- Cemi Müzekker Mükesser vezinleri: ( مَكَاتِبٌ مَكَاتِيبٌ )
- Üç harften fazla harfli fiillerinden alınan KIYASİ_ ism-i mef’ulün sîgaları:
- Üç harften fazla harfli fiillerden alınan ism-i mef’ul, o fiilin fiil-i muzarilerinin meçhullerinden alır. Örnek : ( يُقَاتَلُ )’nin muzaraat harfi atılır ve yerine ötreli bir “mim” getirilir. Elif Lâm’sız munsarif bir isim olduğu için de sonuncu harfin harekesinden sonra bir tenvin getirilir. Bu işlemden sonra, ism-i mef’ul sîgası ( مُقَاتَلٌ ) hâsıl olur.
- Müfred – Müzekker : ( مُقَاتَلٌ ) gibi.
- Tesniye – Müzekker : ( مُقَاتَلاَنِ ) gibi.
- Cemî – Müzekker Musahhah : ( مُقَاتَلوُنِ ) gibi.
- Müfred – Müennes : ( مُقَاتَلَةٌ ) gibi.
- Tesniye – Müennes : ( مُقَاتَلَتَانِ ) gibi.
- Cemî – Müennes Musahhah : ( مُقَاتَلاَتٌ ) gibi.
- Sülasi Mücerredden Alınan İsm-i Mef’ul Mânasındaki Semâî Sîgalar : Bu vezinler beş tanedir.
- Masdarlar, mecâzi olarak ism-i mef’ul mânasında kullanılabilir. Bu takdirde, böyle bir masdardan ism-i mef’ulün tesniye, cemî ve müennes mânası irade edilse bile, bu masdar müfred olarak zikredilir. Örnek :
- 31/11 : ( هَذَا خَلْقُ اللَّهِ فَأَرُونِي مَاذَا خَلَقَ الَّذِينَ مِنْ دُونِهِ بَلِ الظَّالِمُونَ فِي ضَلَالٍ مُبِينٍ ) “İşte Alla’ın yarattığı bu – gösterin bana O’ndan başkaları ne yaratmış – hayır! o zâlimler açık bir sapıklık içindeler.” Ayet-i Kerimesindeki ( خَلْقُ ) lafzı, ( خَلَقَ ) fiilinin masdarıdır. ( هَذَا خَلْقُ اللَّهِ ) Kelâm ile de ( هَذَا مَخْلُوقُ اللَّهِ ) “Şu, Ellah’ın mahlûkudur.” terkibinin mânası kastedilir.
- Birincisi (فَعِيلٌ) veznidir. (قَتِيلٌ) “öldürülmüş” gibi.
- İkincisi (فَعُولٌ) veznidir. (حَلُوبٌ) “sağılmış” gibi.
- Üçüncüsü (فِعْلٌ) veznidir. (ذِبْحٌ) “boğazlanmış” gibi.
- Dördüncüsü (فَعَلٌ) veznidir. (قَنَصٌ) “avlanan av” gibi.
- Beşincisi (فُعْلَةٌ) veznidir. (غُرْفَةٌ) “avuçla alınan su” gibi.