Ay: Ocak 2014

  • A- Ferd-i Mutlak: Hadis Usulü Online Oku


    a- Ferd-i Mutlak:

     

    Eğer garâbet, senedin aslında yani Sahâbî’ye
    bakan cihetinde, daha açık tâbiriyle Tâbiîde ise tek râvisi var, ikinci bir
    râvisi yok demektir. Tâbiî’nden sonra râvi sayısı artar veya artmayıp tek
    kalabilir. Her iki halde de hadîs, ferd-i mutlak vasfını korur.

    Mesela vela’yı[1]
    başkasına hibe etmeyi veya satmayı yasaklayan hadîs ferd-i mutlaktır. Çünkü bu
    hadisi Abdullah İbnu Ömer (radıyallahu anh)’den sadece Abdullah İbnu Dinâr
    rivâyet etmiştir. İbnu Dinâr’dan ise pek çok kimse rivâyet etmiştir.

    Keza, “İman altmış küsur şûbedir, haya da
    imandan bir şubedir”
    hadîsi de ikinci bir örnektir. Bunu Ebu Hüreyre (radıyallahu
    anh)’den sadece Ebu Sâlih, Ebu Sâlih’ten de sâdece Abdullah İbnu Dinâr rivâyet
    etmiştir.[2]



     




    [1]

    Bir köle azad edilince, köle ile eski efendisi arasında hukuki bir bağ devam
    eder. Kölenin ölümü halinde eski efendisi köleye vâris olabilir. İşte
    azadlıktan gelen bu şer’i bağa velâ-yı ıtak denir. Bir de velâ-yı muvâlât
    vardır, bu bir yabancı ile yapılan akid sonu teessüs eden karâbet, hükmî
    akrabalıktır. (İbrahim Canan)



    [2]

    İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/79-80.

  • B- Ferd-i Nisbî: Hadis Usulü Online Oku


    b- Ferd-i Nisbî:

     

    Bu, teferrüdün bir cihete nazaran vukûa
    gelmesiyle hâsıl olur. Yâni senedin herhangi bir yerinde bir şahsın rivâyette
    teferrüd ettiği hadîstir. Ferd-i nisbîye ıstılahda garîb de denir. Burada
    teferrüd, hadîsi sahâbeden alan kimsede değil senedin ondan sonra gelen
    devamındadır. Nisbî teferrüdde hadîs başka vecihlerden aziz veya meşhur olarak
    gelmiş bulunabilir. Bir veçhindeki duruma göre bu vasfı olmasına mânî değildir.
    Her halukârda, teferrüdün durumuna göre, nisbî teferrüd üç şekilde meydana
    gelebilmektedir.


    1-

    Bir şahsın diğer bir şahısta teferrüdü. Mesela Abdurrahman İbnu Mehdî’nin
    Sevrî’den, onun da Vâsıl’dan, Abdullah İbnu Mes’ud’un şu rivâyetiyle teferrüd
    etmesi gibi:

    Abdullah İbnu Mes’ud diyor ki: “Ey Allah’ın
    resulü, en büyük günah hangisidir?” diye sordum. Şu cevabı verdi: “Seni
    yaratmış olduğu halde, Allah’a şirk koşmandır.”
    Tekrar sordum, sonra
    hangisidir? “Komşunun karısıyla zina etmendir” cevabını verdi”.


    2-

    Bir şehir halkının bir şahıstan teferrüdü. Bu sözden, mezkûr şehre mensub
    birinin hadîsi rivâyette teferrüd ettiği anlaşılır.

    Bunun misali İbnu Büreyde’nin şu rivâyetidir:

    “Ebu Büreyde’den Hz. Peygamber (aleyhissalâtu
    vesselâm)’in şu sözünü duyduktan sonra bir meselede hüküm veremem. Resûlullah (aleyhissalâtu
    vesselâm) buyurdu ki: “Kadılar üç sınıftır. İki sınıfı cehennemlik, bir
    sınıfı da cennetliktir. Cehenneme gideceklerden biri bilerek haksız hüküm veren
    kadı, öteki de bilmeyerek haksız hüküm veren kadıdır. Cennetlik olanı ise,
    hakkıyla hüküm veren hâkimdir.”
    El-Hâkim en-Neysâbûrî: “Bu hadîste
    Horasanlılar teferrüd etmiştir, zira son kısımlardaki râvîler Mervlidir.”


    3-

    Bir şehir halkının diğer bir şehir halkından rivâyetiyle meydana gelen teferrüd.
    Bazan “Bu hadîsi rivayette Ehl-i Basra, Ehl-i Kûfe’den veya Horasanlılar,
    Kûfelilerden rivâyette teferrüd etmiştir, diye beldelere nisbetle teferrüdden
    bahsedilir.

    Buna örnek, Mısırlı olan Hâlid İbnu Nizâr’ın
    Mekkeli olan Nâfi İbnu Ömer’den yaptığı şu meâldeki rivayettir: “Allah’ın en
    ziyâde nefret ettiği kimse sığırın yiyeceğini diliyle toplaması gibi, (belağatla
    halkı aldatarak) geçimliğini) diliyle sağlayan beliğ kimsedir”.

    Bu hadîsin senedi Nâfi İbnu Ömer el-Cumahî an
    Bişr İbni Âsım an Ebîhi an Abdillah İbni Amr İbni’l-As an-Resûlullah (aleyhissalâtu
    vesselâm) şeklindedir. Hâkim en Neysâburî: “Bu hadîs, Mısırlıların Mekkelilerden
    teferrüd ettiği rivâyettir, zira Hâlid İbnu Nizâr Mısırlı, Nâfi İbnu Ömer ise
    Mekkelidir” demiştir.[1]


    Notlar:


    1-

    Muhaddislerin ıstılahında çoğunluk itibariyle Ferd tâbiri mutlak kullanılınca
    ferd-i- mutlak kastedilir. Ferd-i nisbî de garîb kelimesiyle ifâde edilir.


    2-

    Garîb kelimesinin başka bir kullanılışı daha vardır. İltibası önlemek için bir
    kere daha hatırlatmalıyız: Garîbu’l-hadîs tabirinde garib, hadîslerde geçtiği
    halde, mânâsı herkesçe anlaşılmayan, az kullanılan, izâha muhtaç kelime
    demektir.


    3-

    Bir hadîsin garib olması zayıf olmasına delâlet etmez. Hadîsin meşhur veya azîz
    olması sıhhatini garantilemez. Sadece mütevâtir hadîs sahihtir, onun sıhhatinde
    tereddüde düşülmez, hakkında sıhhat araştırılması yapılmaz. Bunun dışında kalan
    hadîslerin -sened sayısı yönünden- vasfı ne olursa olsun sahîh de olabilir zayıf
    da. Binaenaleyh tek bir tarîkden gelmiş olan ferd (veya garib) hadîs teferrüdü,
    yalnızlığı sebebiyle “zayıftır” denemez. Muttasıl bir senede sahipse, rivâyet
    eden raviler sika ve bir başka rivâyete muhalif de değilse bu hadîs sahîhtir.


    4-

    Hadîsin birçok tarikten gelmesi onun sıhhatini güçlendirir. Meselâ iki ayrı
    zayıf tarîkden gelen (azîz) bir hadîsle tek bir zayıf tarikden gelen hadîsin
    durumu bir değildir. Keza üç ayrı tarikten gelen ve her biri tek tek alındıkta
    üçü de zayıf olan hadîsle, aynı şekilde iki ayrı zayıf tarîkden gelen zayıf
    hadîsin durumu bir değildir. Üç tarikden gelen daha kuvvetlidir. Sözgelimi üç
    tarîkli zayıfla iki tarîkli zayıf teâruz etseler (birbirine zıt hüküm taşısalar)
    üç tarîkli hadîs râcih düşer ve kabûl edilir; iki tarîkli olan mercûh düşer ve
    reddedilir.[2]



     




    [1]

    İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/79-81.



    [2]

    İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/81-82.

  • B6) Tasavvuf Ehli Nezdinde Meşhur Hadisler: Hadis Usulü Online Oku


    b6) Tasavvuf Ehli Nezdinde Meşhur Hadisler:

     


    “Sen olmasaydın alemleri yaratmazdım.”


    [1]

    Bu hadis uydurmadır.

    Halk arasında hadis diye dolaşan sözlerin hadis
    olup olmadıklarını tetkik için el-Acluni’nin “Keşfu’l-Hafa ve muzil’l-libas
    ammeş’tehara mine’l-ehadis ala elsineti’n-nas” adlı iki cildlik alfabetik
    eserine müracaat edilmelidir.[2]



     




    [1]

    Talat Koçyiğit, Mücteba Uğur, İ. Hakkı Ünal, İmam-Hatib Liseleri İçin Hadis
    Usulü, 12. sınıf: 36.



    [2]

    İsmail Lütfi Çakan, Hadis Usulü, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
    Yayınları: 113.  

  • 3) Garîb (Ferd) Hadis: Hadis Usulü Online Oku


    3) Garîb (Ferd) Hadis:

     

    Hangi tabakada olursa olsun tek bir şahsın
    rivâyette teferrüd ettiği (yalnız kaldığı) hadistir. Esâsen garîb, lügat olarak,
    “yalnız”, “vatanından uzakta bulunan” kimse mânasına gelir. Böylece bir
    rivâyete, kendisine benzeyen bir başka rivayet bulunmadığı veya muhâlefet etmek
    sûretiyle emsâline katılmadığı için “yalnız kalmış” mânasına garîb denmiş
    olmaktadır.

    “Garîb”e ferd veya münferid de denir.

    Teferrüd (veya garâbet), senedin sahâbeye bakan
    cihetinde veya esnâsında olmasına göre iki çeşittir: Mutlak veya nisbî garâbet.
    Şöyle ki:[1]



     




    [1]

    İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/79.

  • 2) Azîz Hadis: Hadis Usulü Online Oku


    2) Azîz Hadis:

     

    Bu, her tabakada en az iki râvisi olan hadîsdir.
    Daha teknik tarifiyle ibtidadan intihaya kadar râvisi ikiden az olmayan
    haberdir. Şu halde herhangi bir tabakada iki raviye sahipken diğer tabakalarda
    daha fazla râviye sâhip olsa hatta hadd-i tevâtüre ulaşsa o habere yine azîz
    denir.

    Yalnız şurası da var ki, meşhur ve azîz haberde
    sahâbe tabakasında üç veya iki râvi şart tutulmamıştır. Umumiyetle muhaddisler
    ilk tabakada tek râvi de olsa, sonraki tabakaların durumuna bakarak rivâyete
    meşhûr veya azîz demişlerdir.Bir hadîse aziz-i meşhur dendiği de olur. Bu ilk
    tabakada iki râvisi olduğu halde sonradan çok râvizi olan hadîslere verilen bir
    unvandır. “Biz kıyamet günü, önce gelen sonuncular olacağız” hadîsi buna
    misaldir. Çünkü bunu sahâbe’den Huzeyfe İbnu’l-Yemân ile Ebu Hüreyre (radıyallahu
    anhüma) rivâyet ettiği halde sonradan bunu yedi Tâbiî rivâyet etmiştir. Böylece
    hadîs birinci tabakada azîz iken arkadan meşhur olmuştur.[1]



     




    [1]

    İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/79.

  • Meşhur Hadisin Hükmü Hadis Usulü Online Oku


    Meşhur Hadisin Hükmü:


     

    Haber-i meşhur, ekseriyete göre, tıpkı haber-i
    vâhid’in a’ziz ve ferd çeşitlerinde olduğu üzere, ilm-i zannî ifâde eder.
    Bazıları yakîn ifade eder demişlerdir. Tevatür’ü açıklarken de belirttiğimiz
    gibi, “yakîn değil tuma’nine ifâde eder” diyen de olmuştur. Tuma’nîne, yakîn’le
    zan ortası bir mertebedir. Bu görüş müteahhirîn’in müşterek görüşüdür. Netice
    olarak haber-i meşhurla sâbit olan bir şeyin inkârı fısk olsa da tekfir îcâb
    ettirmez.[1]



     




    [1]

    İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/78-79.

  • B5) Halk Nezdinde Meşhur Hadisler: Hadis Usulü Online Oku


    b5) Halk Nezdinde Meşhur Hadisler:

     

    Buna misal olarak şu hadisleri verebiliriz:

    Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:


    “Halka iyi muamele etmek sadakadır.”[1]


    “Yolculuk bir çeşit azabtır.”[2]


    “Bizi aldatan bizden değildir.”[3]


    “Harb hiledir.”[4]


    “Mü’min, mü’ninin aynasıdır.”[5]


    “Haber almak gözle görmek gibi olmaz.”


    “İnsanların cefasına tahammül sadakadır.”


    “Acele şeytandandır.”

    Bu hadisler zayıftır.

    [6]



     




    [1]

    Acluni, Keşfu’l-Hafa: 2/200.



    [2]

    Buhari, Umre: 19; Cihad: 136; Et’ime: 30; Müslim, İmare: 179; Ahmed b.
    Hanbel, Müsned: 2/236, 445, 496.



    [3]

    Müslim, İman: 164; Ebu Davud, Buyu: 50.



    [4]

    Buhari, Cihad: 157; Müslim, Cihad: 18, 19; Ebu Davud, Cihad: 92; Tirmizi,
    Cihad: 5; İbn Mace, Cihad: 28.



    [5]

    Ebu davud, Edeb: 49; Tirmizi, Birr: 18.



    [6]

    Talat Koçyiğit, Mücteba Uğur, İ. Hakkı Ünal, İmam-Hatib Liseleri İçin Hadis
    Usulü, 12. sınıf: 35.

  • B4) Usulcüler (Fıkıh Usulcüleri) Nezdinde Meşhur Hadisler: Hadis Usulü Online Oku


    b4) Usulcüler (Fıkıh Usulcüleri) Nezdinde Meşhur
    Hadisler:

     

    Buna misal olarak şu hadisleri verebiliriz:

    Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:


    “Hakim, ictihad ederek hüküm verdiği zaman
    isabet ederse, iki sevab; hata ederse, bir sevab kazanır.”[1]


    “Ümmetim hata, unutkanlık ve zorlama sonucu
    yaptığından sorumlu tutulmayacaktır.”[2]



     




    [1]

    Buhari, İ’tisam: 21; Müslim, Akdiye: 15; Ebu Davud, Akdiye: 2; Tirmizi,
    Ahkam: 2; Nesai, Kudat: 3; İbn Mace, Ahkam: 3; Ahmed b. Hanbel, Müsned:
    2/187; 4/198, 204, 205; İsmail Lütfi Çakan, Hadis Usulü, Marmara
    Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayınları: 113.  



    [2]

    İbn Mace, Talak: 16.

  • B3) Fakihler (İslam Hukukçuları) Nezdinde Meşhur Hadisler: Hadis Usulü Online Oku


    b3) Fakihler (İslam Hukukçuları) Nezdinde Meşhur
    Hadisler:

     

    Buna misal olarak şu hadisleri verebiliriz:

    Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:


    “Allah Teala’nın en çok buğzettiği helal,
    boşanmaktır.”[1]


    “Müslümanlar koştukları şartlara bağlıdırlar.”[2]

     



     




    [1]

    Ebu Davud, Talak: 3; İbn Mace, Talak: 1.



    [2]

    Tirmizi, Ahkam: 17; İsmail Lütfi Çakan, Hadis Usulü, Marmara Üniversitesi
    İlahiyat Fakültesi Yayınları: 113.

  • B2) Hadisçiler-Ulema ve Halk Nezdinde Meşhur Hadisler: Hadis Usulü Online Oku


    b2) Hadisçiler-Ulema ve Halk Nezdinde Meşhur
    Hadisler:

     

    Buna misal olarak şu hadisi verebiliriz:

    Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:


    “Müslüman müslümanın kardeşidir.”[1]


    “Müslüman, elinden, dilinden diğer müslümanların
    selamette kaldığı kimsedir; muhacir de Allah’ın yasakladığı şeylerden
    kaçınandır.”


    [2]



     




    [1]

    Buhari, Mezalim: 3; İkrah: 7; Müslim, Birr: 58; Ebu Davud, Eyman: 7 İmare:
    36; İsmail Lütfi Çakan, Hadis Usulü, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
    Yayınları: 112.



    [2]

    Talat Koçyiğit, Mücteba Uğur, İ. Hakkı Ünal, İmam-Hatib Liseleri İçin Hadis
    Usulü, 12. sınıf: 35.