I) İSİMLERDE TESNİYE
Daha önce gördüğümüz gibi mâzî fiilleri tesniye yaparken (iki kişiye çevirirken) gâibte elif (اَ ) muhatapta (تمُاَ ) mütekellimde ise ناَ getiriyorduk:
كَتَبْناَ | كَتَبْتُماَ | كَتَبْتُماَ | كَتَبَتاَ | كَتَباَ |
İsimlerin tesniye durumu ise fiillerinkinden başkadır:
İsimlerin tesniye yapılmasında kaide:
a) Fâil ya da mübteda haber gibi merfû (ötre) olması gereken durumlarda müfred (tekil) ismin sonuna (آنِ-) takısı eklenir. Örnekler:
اَلْبَيْتُ | ev | اَلْبَيْتاَنِ | iki ev | |||
اَلْبِنْتُ | kız | اَلْبِنْتاَنِ | iki kız | |||
اَلْمَرْأَةُ | kadın | اَلْمَرْأَتاَنِ | iki kadın | |||
خَالِدٌ | Halit | خاَلِداَنِ | iki Halit | |||
اَلْاِبْنُ | oğul | اَلْاِبْناَنِ | iki oğul | |||
اَلرَّجُلُ | adam | اَلرَّجُلاَنِ | iki adam | |||
فَرَسٌ | kısrak | فَرَساَنِ | iki kısrak | |||
حِصاَنٌ | at | حِصاَناَنِ | iki at | |||
فَاطِمَةُ | Fatma | فاَطِمَتاَنِ | iki Fatma | |||
وَلَدٌ | çocuk | وَلَداَنِ | iki çocuk | |||
ذَهَبَ الْوَلَدانِ هُنَاكَ. | İki çocuk oraya gitti. | |||||
اَلْوَلَداَنِ صَغِيرَانِ. | İki çocuk küçüktür. | |||||
Not: Kelimenin başında harf-i tarif olursa o kelime marife, olmazsa nekredir.
هُماَ مُؤْمِناَنِ. | O ikisi mü’mindir. | أَنْتُماَ مُؤْمِناَنِ. | İkiniz müminsiniz (müz). | ||
Haber Mübtedâ | Haber Mübtedâ | ||||
Genel Cümle Örnekleri:
هُوَ مُؤْمِنٌ. | O mü’mindir. | أَنْتَ مُؤْمِنٌ. | Sen mü’minsin (müz). | |||||||
هِيَ مُؤْمِنَةٌ. | O mü’mindir (müe). | أَنْتِ مُؤْمِنَةٌ. | Sen mü’minsin (müe). | |||||||
هُماَ مُؤْمِنَتاَنِ. | O ikisi mü’mindir. | أَنْتُماَ مُؤْمِنَتاَنِ. | İkiniz müminsiniz (müe). | |||||||
أَناَ مُؤْمِنٌ. | Ben mü’minim. | أَنْتُماَ طاَلِباَنِ. | İkiniz öğrencisiniz. | |||||||
نَحْنُ مُؤْمِناَنِ. | İkimiz mü’miniz. | أَيْنَ الْقَلَماَنِ ؟ | İki kalem nerede? | |||||||
أَيْنَ التِّلْميِذاَنِ ؟ | İki öğrenci nerede? | أَيْنَ السَّياَّرَتاَنِ؟ | İki araba nerdedir? | |||||||
أَيْنَ التِّلْميِذَتاَنِ ؟ | İki öğrenci nerede? (müe) | هُماَ مُساَفِراَنِ. | O ikisi yolcudur. | |||||||
اَلْمُديِراَنِ جَديِداَنِ. | İki müdür yenidir. | اَلْحَقيِبَتاَنِ جَديِدَتاَنِ. | İki çanta yenidir. | |||||||
هَذاَنِ كِتاَباَنِ. | Bu iki kitaptır. | وَصَلَتْ تِلْمِيذَتاَنِ أَمْسِ. | İki öğrenci dün vardı (ulaştı). | |||||||
أَيْنَ الْوَلَدُ وَ واَلِدُهُ ؟ | Çocuk ve babası nerede? | |||||||||
هُماَ فِي الصَّيْدَلِيَّةِ. | O ikisi eczanededir. | |||||||||
اَلتِّلْميِذاَنِ فَهِماَ الدَّرْسَ. | İki öğrenci dersi anladı. | |||||||||
فَهِمَ التِّلْميِذاَنِ الدَّرْسَ. | İki öğrenci dersi anladı. | |||||||||
b) Tesniye ismin mecrûr (esreli) veya mansûb (üstün) okunması gereken durumlarda müfred (tekil) ismin sonu üstün yapılarak (يْنِ- ) eklenir.
اَلْبَيْتُ | ev | اَلْبَيْتَيْنِ | iki ev |
اَلْبِنْتُ | kız | اَلْبِنْتَيْنِ | iki kız |
اَلْمَرْأَةُ | kadın | اَلْمَرْأَتَيْنِ | iki kadın |
خَالِدٌ | Halit | خاَلِدَيْنِ | iki Halit |
اَلْاِبْنُ | oğul | اَلْاِبْنَيْنِ | iki oğul |
اَلرَّجُلُ | adam | اَلرَّجُلَيْنِ | iki adam |
فَرَسٌ | kısrak | فَرَسَيْنِ | iki kısrak |
حِصاَنٌ | at | حِصاَنَيْنِ | iki at |
فَاطِمَةُ | Fatma | فاَطِمَتَيْنِ | iki Fatma |
Cümle Örnekleri:
كَتَبْتُ دَرْسِي بِقَلَمَيْنِ. | Dersimi iki kalemle yazdım. | |
شاَهَدْتُ الْوَلَدَيْنِ فِي السُّوقِ. | İki çocuğu çarşıda gördüm. | |
جَلَسَ الْوَلَدَانِ عَلَى الْكُرْسِيَّيْنِ. | İki çocuk iki sandalyeye oturdular. | |
أَخَذْتُ كِتاَباً مِنَ الرَّجُلَيْنِ. | İki adamdan bir kitap aldım. | |
وَجَدَ الْمَرْأَتَيْنِ. | İki kadını buldu. | |
قَرَأْتُ كِتاَبَيْنِ فيِ الشَّهْرِ. | Ayda iki kitap okudum. | |
ذَهَبْتُ فيِ الشَّهْرِ اِلَى صَديِقَيْنِ. | (Bir) Ayda iki arkadaşa gittim. | |
حَضَرَ أَخِي قَبْلَ سَنَتَيْنِ. | Kardeşim iki sene önce geldi. | |
شَرَحَتِ الْأُسْتاَذَةُ الدَّرْسَيْنِ. | Öğretmen iki dersi açıkladı. | |
كَتَبَتْ فاَطِمَةُ الدَّرْسَيْنِ. | Fatıma iki ders yazdı. | |
شَكَرَتِ الْمُدِيرَةُ الطاَّلِبَتَيْنِ. | Müdür iki öğrenciye teşekkür etti. | |
أَخِي كَتَبَ رِساَلَتَيْنِ فِي الشَّهْرَيْنِ. | Kardeşim iki ayda iki mektup yazdı. | |
ذَهَبَتِ الْمُدِيرَةُ إِلَى الْمَدْرَسَةِ مَعَ الْمُدَرِّسَتَيْنِ. Müdür okula iki öğretmenle gitti. | ||
¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯
İSİMLERİN TESNİYESİYLE İLGİLİ AYETLER
1- مَثَلُ الْفَرِيقَيْنِ كاَلْأَعْمىَ وَاْلأَصَمِّ وَالْبَصِيرِ وَالسَّميِعِ. | |||||||||||||||||||||||||||||
(11/HÛD 24). Bu iki zümrenin (müminlerle kâfirlerin) durumu, kör ve sağır ile gören ve işiten kimseler gibidir. | |||||||||||||||||||||||||||||
اَلْمَثَلُ | misal, örnek, durum | كَ | gibi | اَلْفَرِيقُ | grup, zümre | ||||||||||||||||||||||||
اَلْأَعْمَى | âma, kör. (Sonu illet harfi ile bittiği için esre almaz) | ||||||||||||||||||||||||||||
اْلأَصَمُّ | sağır | اَلْبَصِيرُ | gören | اَلسَّميِعُ | işiten | ||||||||||||||||||||||||
2- وَدَخَلَ مَعَهُ السِّجْنَ فَتَيَانِ. | |||||||||||||||||||||||||||||
(12/YÛSUF 36). Onunla birlikte zindana iki delikanlı (daha) girdi. | |||||||||||||||||||||||||||||
السِّجْنُ | hapishane, zindan | فَتَيَانِ | iki genç, iki delikanlı | اَلْفَتَى | genç, delikanlı | ||||||||||||||||||||||||
3- وَمِنْ كُلِّ الثَّمَراَتِ جَعَلَ فِيهاَ زَوْجَيْنِ اثْنَيْنِ. | |||||||||||||||||||||||||||||
(13/RA’D 3). ( ..ki O) orada bütün meyvelerden çifter çifter yarattı. .. | |||||||||||||||||||||||||||||
اَلثَّمَراَتُ | meyveler, ürünler | زَوْجَيْنِ | (iki) çift | جَعَلَ | yarattı, kıldı, yaptı | ||||||||||||||||||||||||
زَوْجَيْنِ اثْنَيْنِ | çifter çifter | كُلُّ | her, bütün | اِثْنَيْنِ | iki | ||||||||||||||||||||||||
4- وَسَخَّرَ لَكُمُ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ دَائِبَيْنِ وَسَخَّرَ لَكُمُ الَّليْلَ وَالنَّهاَر. | |||||||||||||||||||||||||||||
(14/İBRÂHÎM 33). Düzenli seyreden güneşi ve ayı sizin için boyun eğdirdi; geceyi ve gündüzü de istifadenize verdi. | |||||||||||||||||||||||||||||
سَخَّرَ | boyun eğdirdi, faydalı kıldı, istifadesine verdi | ||||||||||||||||||||||||||||
دَائِبٌ | devamlı ve düzenli olan, istirahate çekilmeyen | ||||||||||||||||||||||||||||
5- وَضَرَبَ اللهُ مَثَلاً رَجُلَيْنِ… | |||||||||||||||||||||||||||||
(16/NAHL 76). Allah, (şu) iki kişiyi misal verir.. | |||||||||||||||||||||||||||||
ضَرَبَ مَثَلاً | misal verdi | ||||||||||||||||||||||||||||
رَجُلٌ | adam, kişi (Kur’ân’da durum anlatan birçok mevzu da mâzî fiil kullanılır, Türkçe’ye geniş zaman olarak tercüme edilir). | ||||||||||||||||||||||||||||
6- …هَذاَنِ خَصْماَنِ اخْتَصَمُوا فيِ رَبِّهِمْ … | |||||||||||||||||||||||||||||
(22/HACC 19). Şu iki (gurup), Rabb’leri hakkında tartıştı (Şu iki grub Rabb’leri hakkında çekişen iki hasımdır.). | |||||||||||||||||||||||||||||
خَصْمٌ | hasım, düşman | اِخْتَصَمَ | tartıştı, çekişti | هَذاَنِ | bu ikisi | هَذاَ | bu | ||||||||||||||||||||||
7- إذْ أَرْسَلْناَ إِلَيْهِمُ اثْنَيْنِ فَكَذَّبوُهُماَ.. | |||||||||||||||||||||||||||||
(36/YÂSÎN 14). İşte o zaman biz, onlara iki elçi göndermiştik. Onları yalanladılar… | |||||||||||||||||||||||||||||
إذْ | işte o zaman, hani bir zamanlar (Mâzî fiilin önünde mişli geçmiş zaman ifadesini verir). | ||||||||||||||||||||||||||||
أَرْسَلَ إِلَى | elçi gönderdi | اِثْنَيْنِ | iki | كَذَّبَ | yalanladı | ||||||||||||||||||||||||
8- وَ هَدَيْناَهُ النَّجْدَيْنِ. | |||||||||||||||||||||||||||||
(90/BELED 10). Ona (insana) iki yolu (doğru ve eğriyi) gösterdik. | |||||||||||||||||||||||||||||
هَدَي | hidayet etti, yol gösterdi | النَّجْدُ | açık yol / yüksek yer | ||||||||||||||||||||||||||