1. Söz
خَيْرُ مِرْآةٍ تَرَى فِـيهَا نَفْسَكَ .. هِيَ بِيئـتُـكَ
|
Hayru mir’âtin terâ fîhâ nefseke, hiye bîetuke.
|
Kendini göreceğin en iyi ayna, çevrendir.
|
En iyi, en hayırlı
|
Hayru
|
خَيْرُ
|
Ayna
|
Mir’ât
|
مِرْآة
|
Görürsün, görüyorsun (eril)
|
Terâ
|
تَرَى
|
Onun içinde
|
Fîhâ
|
فِـيهَا
|
Kendini
|
Nefseke
|
نَفْسَكَ
|
O (dişil)
|
Hiye
|
هِيَ
|
Senin çevren
|
Bîetuke
|
بِيئـتُـكَ
|
2. Söz
أَرْضُنَا أَمَانَةٌ لِمُسْتَـقْـبَـلِنَا ضَمَانَةٌ.
|
Ardunâ emâne(tun). Li müstakbelinâ damâne(tun).
|
Toprağımız emanettir. Yarınımızın garantisidir.
|
Toprak, dünya, yeryüzü
|
Ard
|
أَرْضٌ
|
Toprağımız, dünyamız
|
Ardunâ
|
أَرْضُنَا
|
Emanet
|
Emâne(t)
|
أَمَانَةٌ
|
…İçin, …-ya ait
|
Li
|
لِ
|
Bizim geleceğimiz
|
Müstakbelunâ
|
مُسْتَـقْـبَـلُنَا
|
Sigorta, emniyet, garanti
|
Damâne(t)
|
ضَمَانَةٌ
|