وَ الثَّانِى إِمَّا تَامُّ الْاِعْرَابِ وَ هُوَ أَنْ يَكُونَ رَفْعُهُ بِالْوَاوِ وَ نَصْبُهُ بِالْاَلِفِ وَ جَرُّهُ بِالْيَاءِ، وَ ذَلِكَ الْاَسْمَاءُ السِّتَّةُ الْمُعْتَلَّةُ الْمُضَافَةُ إِلَى غَيْرِ يَاءِ الْمُتُكَلِّمِ مُفْرَدَةً وَ مُكَبَّرَةً، وَ هِيَ أَبُوهُ وَ أَخُوهُ وَ حَمُوهَا وَ هَنُوهُ وَ فُوهُ وَ ذُومَالٍ، نَحْوُ؛ جَاءَنَا أَبُو الْقَاسِمِ عَلَيْهِ السَّلاَمُ وَ صَدَّقْنَا أَبَا الْقَاسِمِ عَلَيْهِ السَّلاَمُ وَ آمَنَّا بِأَبِى الْقَاسِمِ عَلَيْهِ السَّلاَمُ
وَ الثَّانِى ikincisi, yani sadece harf ile tam irab (huruf-u mahza irab-ı tam), إِمَّا تَامُّ الْاِعْرَابِ ya tam irab olur, وَ هُوَ أَنْ يَكُونَ ve o huruf-u mahza irab-ı tam isimlerin, رَفْعُهُ بِالْوَاوِ ref hali vav ile olur, وَ نَصْبُهُ بِالْاَلِفِ nasb hali elif ile olur, وَ جَرُّهُ بِالْيَاءِ ve cerr hali ise ya harfi ile olur. وَ ذَلِكَ bu haller, الْاَسْمَاءُ السِّتَّةُ esma-i sitte ( 6 isim) içindir. الْمُعْتَلَّةُ mutel (illetli) olan 6 isim içindir. Öyle ki, الْمُضَافَةُ izafe edilmiştir, إِلَى غَيْرِ يَاءِ الْمُتُكَلِّمِ ya-i mütekellim haricine, مُفْرَدَةً müfred olduğu, وَ مُكَبَّرَةً ve mükebber (tasgir edilmemiş) olduğu halde. Kafiye kitabından bu derse bakabilirsiniz. وَ هِيَ ve esma-i sitte; أَبُوهُ وَ أَخُوهُ وَ حَمُوهَا وَ هَنُوهُ وَ فُوهُ وَ ذُومَالٍ olmak üzere 6 tanedir. نَحْوُ misale gelince; جَاءَنَا أَبُو الْقَاسِمِ عَلَيْهِ السَّلاَمُ “Bize Ebu Kasım geldi” gibidir. Nasb haline misal; وَ صَدَّقْنَا أَبَا الْقَاسِمِ عَلَيْهِ السَّلاَمُ “Ebu Kasım’ı tasdik ettik” gibidir. Cerr haline misal; وَ آمَنَّا بِأَبِى الْقَاسِمِ عَلَيْهِ السَّلاَمُ “Ebu Kasım’a inandık” gibidir.
Metnin Toplu Manası; Birinci kısım sadece hareke ile tam veya nakıs irabtı. İkincisi de aynı şekilde harf ile tam veya nakıs irabtır. Bu kısım Huruf-u mahza irab-ı tam (sadece harfler ile tam irab) kısmıdır. Huruf-u mahza irab-ı tam’ın ref hali vav ile, nasb hali elif ile ve cerr hali ise ya iledir. İşte bu harflerin fail (merfu-vav), meful (mansub-elif) ve muzafun ileyh veya mecrur (meksur-ya) olma halleri esma-i sitte (6 isim) dediğimiz isimlerde geçerlidir. Bu esma-i sitte illete sahiptir. Yoksa harf tebdili olamazdı. Esma-i sitte’de bile şöyle bir kural vardır; Müfred veya Mükebber mütekellim ya’sından başkasına izafe olması gerekir esma-i sittenin. Yoksa bahsedilen tam irab olmaz.
أَبٍ | أَبًا | أَبٌ |
Muzafun İleyh | Meful | Fail |
Cerr mahali | Nasb mahali | Ref mahali |
Ya iledir | Elif iledir | Vav iledir |
Misaldeki أَبٌ ve أَبًا ve أَبٍ lafızları hiç birşeye izafe edilmemişlerdir. Müfred olarak kullanılmışlardır. Tam irabı almaları için böyle müfred halde olmamaları lazımdır. Bunlar muzaf değiller, izafe edilmemişlerdir. Bunları izafe etmemiz için zamir eklememiz lazımdır.Evvela zamire izafe edildiklerindeki huruf-u mahza irab-ı tam hallerini görelim. جَاءَنِى أَبُوهُ “Onun babası bana geldi” terkibinde أَبُوهُ lafzındaki هُ zamiri muzafun ileyhtir. Gelen kişi هُ zamiri ile ifade edilen kişinin babası olduğu için faildir. Ref mahallindedir ve أَبٌ müfred lafzı esma-i sitteden olduğu için zamire izafe edilip fail konumunda bulunursa irabı vav iledir. أَبُوهُ şeklinde gelmiştir. أَبُو lafzı muzaftır, yani izafe edilmiştir. رَأَيْتُ أَبَاهُ “Onun babasını gördüm” terkibinde أَبَاهُ lafzındaki هُ zamiri muzafun ileyhtir. görülen kişi هُ zamiri ile ifade edilen kişinin babası olduğu için görme işi ona geçtiğinden mefuldür. Nasb mahallindedir ve أَبًا müfred lafzı esma-i sitteden olduğu için zamire izafe edilip meful konumunda bulunursa irabı elif iledir. أَبَاهُ şeklinde gelmiştir. مَرَرْتُ بِأَبِيهِ “Onun babasına uğradım” terkibinde بِأَبِيهِ lafzındaki هِ zamiri muzafun ileyhtir. أَبِي lafzı بِ harf-i cerriyle cerr edilmiştir. أَبٍ müfred lafzı esma-i sitteden olduğu için zamire izafe edilip mecrur konumunda bulunursa irabı ya iledir. أَبِيهِ şeklinde gelmiştir. Bu misallerdeki vav, elif ve ya’nın halleri, zamire izafe edilen tüm esma-i sitte için geçerlidir.
أَبٌ ve أَبًا ve أَبٍ lafızları hiç birşeye izafe edilmemişlerdir ve müfred olarak kullanılmışlardır. Bu lafızların ism-i tasgirlerine gelince sırayla أُبَىٌّ ve أُبَيًّا ve أُبَىٍّ şeklinde gelir. Görüldüğü böyle halde iken huruf-u mahza irab-ı tam olamazlar. Gelelim mütekellim ya’sına; أَبْ “Baba” lafzı mütekellim ya’sını aldığında أَبِى olur ve hangi konumda bulunursa bulunsun hep böyle kalır. O halde bu da huruf-u mahza irab-ı tam olamaz. Huruf-u mahza irab-ı tam için tek durum zamire izafedir. Gelelim esma-i sittedeki isimlere (Kafiye kitabında da bulabilirsiniz)
Cerr | Nasb | Ref | Aslı |
أَبِيهِ | أَبَاهُ | أَبُوهُ | أَبٌ |
أَخِيهِ | أَخَاهُ | أَخُوهُ | أَخٌ |
حَمِيهَا | حَمَاهَا | حَمُوهَا | حَمٌ |
هَنِيهِ | هَنَاهُ | هَنُوهُ | هَنٌ |
ذِي | ذَا | ذُو | ذُو |
فِيهِ | فَاهُ | فُوهُ | فُو |
Misale gelince; جَاءَنَا أَبُو الْقَاسِمِ”Bize Kasım’ın babası geldi” terkibinde أَبُو lafzı muzaftır ve الْقَاسِم ismine izafe edilmiştir. أَبُو lafzı cümlede fail konumda bulunduğundan ve أَبْ lafzı esma-i sitteden olduğu için huruf-u mahza irab-ı tam olarak vav ile irablanmıştır. صَدَّقْنَا أَبَا الْقَاسِمِ “Kasım’ın babasını tasdik ettik” terkibinde ise أَبَا lafzı cümlede meful konumda bulunduğundan ve أَبْ lafzı esma-i sitteden olduğu için huruf-u mahza irab-ı tam olarak elif ile irablanmıştır. آمَنَّا بِأَبِى الْقَاسِمِ “Kasım’ın babasına iman ettik” terkibinde ise أَبِى lafzı cümlede mecrur konumda bulunduğundan ve أَبْ lafzı esma-i sitteden olduğu için huruf-u mahza irab-ı tam olarak ya ile irablanmıştır.
Cerr Hali | Nasb Hali | Ref Hali | Kelimenin |
اَلِفٌ | يَاءٌ | وَاوٌ | Esma-i Sitte |