وَ أَمَّا الْمَرْفُوعُ فَتِسْعَةٌ. اَلْأَوَّلُ الْفَاعِلُ، نَحْوُ؛ رَحِمَ اللهُ التَّائِبَ وَ الثَّانِى نَائِبُ الْفَاعِلُ، نَحْوُ؛ رُحِمَ التَّائِبُ وَ الثَّالِثُ الْمُبْتَدَأُ وَ الرَّابِعُ الْخَبَرُ، نَحْوُ؛ مُحَمَّدٌ خَاتِمُ الْأَنْبِيَاءِ عَلَيْهِمُ الصَّلاَوةُ وَ السَّلاَمُ وَ الْخَامِسُ اِسْمُ كَانَ وَ أَخَوَاتُهَا، نَحْوُ؛ كَانَ اللهُ تَعَالَى عَلِيمًا حَكِيمًا وَ السَّادِسُ خَبَرُ بَابِ إِنَّ، نَحْوُ؛ إِنَّ الْبَعْثَ حَقٌّ وَ السَّابِعُ خَبَرُ لاَ لِنَفْىِ الْجِنْسِ، نَحْوُ؛ لاَ عَمَلَ مُرَاءٍ مَقْبُولٌ وَ الثَّامِنُ اِسْمُ مَا وَ لاَ الْمُشَبَّهَتَيْنِ بِلَيْسَ، نَحْوُ؛ مَا التَّكَبُّرُ لاَئِقًا لِلْعَالِمِ وَ لاَ حَسَدٌ حَلاَلاً وَ التَّاسِعُ الْفِعْلُ الْمُضَارِعُ الْخَالِى عَنِ النَّوَاصِبِ وَ الْجَوَازِمِ، نَحْوُ؛ يُحِبُّ اللهُ تَعَالَى التَّوَاضُعَ
وَ أَمَّا الْمَرْفُوعُ dört kısımda (merfu, mansub, mecrur ve meczum) incelenen ve toplamda 25 adet olan mamulü bilasale’nin birinci kısmı olan merfuya gelince; فَتِسْعَةٌ mamulü merfu 9 tanedir. اَلْأَوَّلُ birincisi; الْفَاعِلُ faildir. نَحْوُ buna misal; رَحِمَ اللهُ التَّائِبَ “Allah tövbe edeni bağışlar” gibidir. وَ الثَّانِى ikincisi; نَائِبُ الْفَاعِلُ naibül faildir, yani failin yerine geçen demektir. نَحْوُ buna misal; رُحِمَ التَّائِبُ “Tövbe eden bağışlandı” gibidir. وَ الثَّالِثُ üçüncüsü; الْمُبْتَدَأُ mübteda ve وَ الرَّابِعُ dördüncüsü; الْخَبَرُ haberdir. نَحْوُ Mübteda ve haberin misali; مُحَمَّدٌ خَاتِمُ الْأَنْبِيَاءِ عَلَيْهِمُ الصَّلاَوةُ وَ السَّلاَمُ “Muhammed nebilerin sonuncusudur” O nebilerin tamamına salat ve selam olsun. وَ الْخَامِسُ beşincisi; اِسْمُ كَانَ kane’nin ismi, yani kane ve وَ أَخَوَاتُهَا kardeşlerinin ref ettiği ve kendine isim aldığı şeyler mamuldür. نَحْوُ buna misal; كَانَ اللهُ تَعَالَى عَلِيمًا حَكِيمًا “Allah-u Teala Alim ve Hakim’dir” gibidir. وَ السَّادِسُ altıncısı; خَبَرُ بَابِ إِنَّ inne babının (inne ve benzerleri) haberi, نَحْوُ buna misal şu şekildir; إِنَّ الْبَعْثَ حَقٌّ “Muhakkak ki diriliş haktır” gibidir. وَ السَّابِعُ yedincisi; خَبَرُ لاَ لِنَفْىِ الْجِنْسِ cinsten hükmü nefy eden (linefyil cins) lâ’nın haberi; نَحْوُ buna misal şu şekildir; لاَ عَمَلَ مُرَاءٍ مَقْبُولٌ “Riya ile yapılan amel kabul değildir” gibidir. وَ الثَّامِنُ sekizincisi; اِسْمُ مَا وَ لاَ mâ ve lâ’nın ismi, öyle mâ ve lâ ki; الْمُشَبَّهَتَيْنِ بِلَيْسَleyse’ye müşabih olan. نَحْوُ misali şöyledir; مَا التَّكَبُّرُ لاَئِقًا لِلْعَالِمِ وَ لاَ حَسَدٌ حَلاَلاً “Tekebbür (kibirlenmek) alime layık değildir ve hased helal değildir” gibidir. وَ التَّاسِعُ dokuzuncusu; الْفِعْلُ الْمُضَارِعُ muzari fiildir, öyle muzari ki; لْخَالِى halidir, yalındır; عَنِ النَّوَاصِبِ nasb edicilerden (en, len, key, izen), وَ الْجَوَازِمِ ve cezm edicilerden (in, lem, lemma ilaahiri..). نَحْوُ bunun misali; يُحِبُّ اللهُ تَعَالَى التَّوَاضُعَ “Allah-u Teala tevazuyu sever” gibidir.
Metnin Toplu Manası; 25 adet olan mamulü bilasale 4 kısımda (merfu, mansub, mecrur ve meczum) ele alınır. Birinci kısım diye nitelendirebileceğimiz merfuyla başlayalım. Merfuya gelince 9 tanedir. Yani Mamulu Merfu 9 tanedir. Bu şu demektir: Amillerin etki ettiği ve merfu olan 9 tane mamul var demektir. Amilleri hatırlayalım, 60 tane amil vardı. Bu amillerin etki ettikleri isimler ve muzari fiil 4 kısım üzere merfu, mansub, mecrur ve meczum olarak ele alınırsa eğer, bu 4 kısımın merfu olanları bu dersimizdir. Bakıyoruz, amiller hangi mamulünü ref etti? İşte bunlar 9 tanedir. Mesela, mecrur anlatılırken şu gelir aklımıza; har-i cerrler cer eder demekki cerr edilen bir mamuldür, yada en, len, key, izen muzariyi nasb eder demekki mansub muzari bir mamul, muzafun ileyh mecrurdur demek ki mamuldür, muzariyi cezm edenleri düşünelim; demekki meczum muzari mamul olmuştur. Özet budur, amil etki eder, mamul ondan etkilenip iraben merfu, mansub, mecrur ve meczum olur. İşte bu mamul alameti 25 tanedir ve biz buna asaleten mamul diyoruz. Hiç birşeye tabi olmaksızın has bir şekilde amilinden etkilenip hakiki mamullerdir. Toplu manaya devam edelim; Dokuz tane olan mamulü merfunun birincisi İsm-i Fail’dir. İsm-i faile misal; رَحِمَ اللهُ التَّائِبَ “Allah tövbe edeni bağışlar” cümlesinde رَحِمَ fiil-i mazi, bina-i malum, müfred müzekker gaib bir fiildir ve bu fiilin hadesini gerçekleştiren ve fail olan اللهُ lafzıdır ve faillik alameti ref iledir. Dolayısı ise ism-i fail mamulü merfu (amilden etkilenip ref olan)’dur. İkincisi; Naib-i Fail’dir. Naib; yerine geçen demektir. Bazı kitaplarda niyabetle fail de diyebilir. Buna misal; رُحِمَ التَّائِبُ “Tövbe eden bağışlandı” görüldüğü gibi bağışlayan belli değildir (aslında bellidir ve Allahtır. Bu misal tam olmamış, ben size başka bir misal vereceğim). Daha doğru misal; فُهِمَ الطًّالِبُ “Öğrenci anlaşıldı” gibi. Burada kimin anladığı belli değildir. Aslında birisi anlasaydı gerçek fail o olurdu ama olmadığı için niyabetle الطًّالِبُ fail olur ve merfudur. Bu naibliğin en büyük nedeni fiilimizin meçhul olmasıyla alakalıdır. فَهِمَ الطَّالِبُ deseydim “Öğrenci anladı” olurdu ve فَهِمَ malum fiil ve الطَّالِبُ ise hakiki fail olurdu birinci mamulü merfuda olduğu gibi. Fiil malumdan meçhule dönünce onu işleyen fail belirsizleşecek ve bu durumda eski hakiki fail, bu sefer naib olacaktır. Üçüncüsü ve dördüncüsü; Mübteda ve Haber’dir. Buna misal; مُحَمَّدٌ خَاتِمُ الْأَنْبِيَاءِ “Muhammed nebilerin mührüdür” gibi. Bu bir isim cümlesidir. İsim cümlesi teferruatlı olarak anlatılacak ama bilmemiz gereken şu ki fiil olmadığından fail yoktur, isim ve haberden müteşekkildir. İsime mübteda diyebiliriz. Bu misalde ise isim, yani mübteda مُحَمَّدٌ lafzıdır ve merfudur, bu isimin haberi ise خَاتَمُ الْأَنْبِيَاءِ lafzıdır ve o da mahallen merfudur. خَاتِمُ الْأَنْبِيَاءِ aynı zamanda muzaf ve muzafun ileyhten meydana gelir. Tek mübteda ve tek isim olsa idi bu örnek şöyle olurdu; مُحَمَّدٌ خَاتِمٌ “Muhammed sonuncudur” gibidir. مُحَمَّدٌ lafzı mübteda, خَاتِمٌ ise haberdir. Beşincisi; Kane ve Kardeşlerinin İsmi’dir. Bildiğimiz gibi kane ve kardeşleri (كَانَ ve صَارَ ve مَازَالَ ve مَادَامَ ve لَيْسَ ve ilaahiri) ismini ref, haberini nasb ederler. Buradaki misale gelince; كَانَ اللهُ تَعَالَى عَلِيمًا حَكِيمًا “Allah-u Teala Alim ve Hakim’dir” gibidir. كَانَ nakıs fiildir, اللهُ lafzı onun ismdir ve merfudur, عَلِيمًا حَكِيمًا ikisi ise kanenin haberidir ve mansubtur. Altıncısı; İnne Babının Haberi’dir. Yani kısacası ismini nasb, haberini ref eden 8 tane amilin (inne, enne, keenne, lakinne, leyte ve leaale, illa ve lâ) haberi her zaman merfudur. Buraya tıklayarak semai amillerin ikinci kısmı olan 8 amile göz atabilirsiniz. Misalimize gelince; إِنَّ الْبَعْثَ حَقٌّ terkibinde إِنَّ amildir, hurufun müşebbehetün bilfiildir, ismini nasb ve haberini ref eden bir edattır ve Tahkik manasındadır. Burada الْبَعْثَ lafzını kendine isim yaparak mansub yapmıştır, حَقٌّ lafzı ise onun haberi olmak üzere merfudur. Yedincisi; Lineyfil Cins olan Lâ’nın Haberi’dir. Bildiğimiz gibi cinsten hükmü nefy eden lâ, ismini nasb ve haberini ref eder. İsmini nasb, haberini ref eden 8 amili hatırlayalım; inne, enne, keenne, lakinne, leyte ve leaale, illa ve lâ. Sekizinci olan lâ bizim şu anki misalimizdeki lâ’dır. Misale gelince; لاَ عَمَلَ مُرَاءٍ مَقْبُولٌ “Riya ile yapılan amel kabul değildir” terkibinde لاَ amildir, ve önüne aldığı ismi nasb eder merfu olan haberinin hükmünü de nefy eder. Burada mamulü merfu lâ’nın haberidir ve misalde مَقْبُولٌ lafzı merfu olan haberimizdir. Sekizincisi; Leyse’ye Müşabih mâ ve lâ’nın İsmi’dir. Daha evvel ismini ref, haberini nasb eden semai amiller konusunda bu iki amili gördük. Buraya tıklayarak semai amillerdeki mâ ve lâ konusuna göz atabilirsiniz. Misalimize gelince; مَا التَّكَبُّرُ لاَئِقًا لِلْعَالِمِ وَ لاَ حَسَدٌ حَلاَلاً “Tekebbür (kibirlenmek) alime layık değildir ve hased helal değildir” terkibinde önce mâ’dan başlanıldı. مَا lafzı amildir, bildiğimiz gibi. Önüne aldığı التَّكَبُّرُ lafzı mâ’nın ismidir ve merfudur, haberi ise لاَئِقًا olarak mansubtur. Lâ’ya gelince, lâ amildir ve önüne aldığı حَسَدٌ lafzı onun ismidir ve merfudur, حَلاَلاً lafzı ise lâ’nın haberi olarak mansubtur. Dokuzuncusu; Nasb ve Cezm edicilerden Hali (yalın) olan Fiil-i Muzari’dir. Muzari fiili nasb ediciler 4 tane idi. Göz atmak için buraya tıklayınız. Muzari fiili cezm ediciler ise 15 tane idi. Göz atmak için buraya tıklayınız. Bunlar haricinde muzari fiil asla cerr almaz, mecrur olmaz. Geriye merfuluğu kalıyor. Bu da Amil-i Manevi’den ötürü gerçekleşir. Muzariyi manevi bir amil mamul edip merfu olmasını sağlar. Başında asla bir şey bulunmaz. Manevi amili hatırlamak için tıklayınız. Misalimize gelince; يُحِبُّ اللهُ تَعَالَى التَّوَاضُعَ “Allah-u Teala tevazuyu sever” terkibinde يُحِبُّ fiil-i muzaridir ve amil-i maneviden ötürü kendiliğinden merfudur. اللهُ lafzı ise onun failidir ve yine merfudur. التَّوَاضُعَ ise meful olarak mansubtur. Bu bir fiil cümlesidir.
Mamulu Merfu 9 Tanedir |
İsm-i Fail |
Naib-i Fail |
Mübteda |
Haber |
Kane ve Kardeşlerinin İsmi |
İnne ve Kardeşlerinin Haberi |
Linefyil Cins Olan Lâ’nın Haberi |
Leyse’ye Müşabih Mâ ve Lâ’nın İsmi |
Nevasıb ve Cevazımdan Hali olan Muzari Fiil |