Ay: Ocak 2014

  • Nesâî Hadis Usulü Online Oku


    Nesâî

     

    Ebu Abdu’r-Rahman Ahmed b.
    Şuayb b. Ali en-Nesâî’dir. “en-Nesevî” de denilir. Horasan’da meşhur bir şehir
    olan Nesâ’ya nisbet edilir.

    215 yılında Nesâ’da dünyaya geldi. Daha sonra
    hadis talebi için yolculuklara çıktı. Hicaz, Horasan, Şam (Suriye), Cezire ve
    daha başka yerlerdeki muhaddislerden hadis dinledi. Uzun süre Mısır’da ikamet
    etti. Eserleri orada yayıldı. Sonra Dımaşk’a göç etti. Orada bir mihnete maruz
    kaldı. 303 yılında Filistin’deki Remle şehrinde 88 yaşında vefat etti.

    Geride hadise ve ilele dair pekçok eserler
    bıraktı. Yüce Allah’ın rahmeti üzerine olsun ve müslümanlar adına onu hayırla
    mükafâtlandırsın.

  • 3- Nesâî’nin Sunen’i Hadis Usulü Online Oku


    3- Nesâî’nin Sunen’i

     

    Nesâî -Allah’ın rahmeti üzerine olsun- “es-Sünenu’l-Kübrâ”
    adlı eserini telif etti. Bu kitabına sahih ve illetli olan rivayetleri de aldı.
    Daha sonra bunu “es-Sünenu’s-Suğrâ” diye bilinen kitabında ihtisar etti ve buna
    “el-Müctebâ” adını verdi. Bu kitapta kendisince sahih gördüğü hadisleri topladı.
    Nesâî’ye nisbet edilen hadis rivayetlerinde kastedilen bu kitaptır.

    “el-Müctebâ” Sunenler arasında en az zayıf hadis
    ve en az cerh edilmiş ravi bulunan hadis kitabıdır. Mertebe itibariyle Buhârî ve
    Muslim’den hemen sonra gelir. O ravileri (ricali) bakımından Ebû Dâvûd ve
    Tirmizî’nin Sunen’lerinden önce gelir. Çünkü bu eserin müellifi hadis ravileri
    hususunda sıkı bir tetkikte bulunmuştur. Hafız İbn Hacer -Allah’ın rahmeti
    üzerine olsun- diyor ki: Ebû Dâvûd ve Tirmizî’nin hadislerini aldığı nice ravi
    vardır ki, Nesâî o ravinin hadisini almaktan uzak durmuştur. Hatta Buhârî ve
    Muslim’de hadisleri bulunan bir topluluğun hadislerini almaktan dahi
    kaçınmıştır.

    Özetle Nesâî’nin “el-Müctebâ” adlı eserde
    kullandığı kıstaslar (şartları), Buhârî ve Muslim’den sonra en ağır şartlardır.

  • Müslim Hadis Usulü Online Oku


    Müslim

     

    Ebu’l-Huseyn Muslim b. el-Haccac b. Muslim el-Kuşeyrî
    en-Neysaburî’dir. Neysabur’da 204 yılında dünyaya gelmiş, hadis öğrenmek
    maksadıyla pekçok bölgeleri dolaşmıştır. Hicaz’a, Şam’a, Irak’a, Mısır’a
    gitmiştir. Buhârî Neysabur’a geldiğinde onun yanından ayrılmamış ve onun ilmini
    inceleyip, onun izinden gitmiştir. Hadis ehlinden ve onların dışındaki
    alimlerden pekçok kimse ondan övgüyle sözetmiştir.

    Neysabur’da 261 yılında 57 yaşında vefat
    etmiştir.

    Yaptığı teliflerinde geriye pek büyük çapta ilim
    bırakmıştır. Allah ona rahmetini ihsan eylesin ve müslümanlar adına ona hayır
    mükâfatlar versin.

    İki önemli husus


    1-

    Sahihayn diye bilinen Buhârî ve Muslim, Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem‘den
    sahih olarak nakledilmiş bütün hadisleri ihtiva etmezler. Aksine onların rivayet
    etmediği ve başka eserlerde bulunan pekçok sahih hadis daha vardır. Nevevi dedi
    ki: Buhârî ve Muslim’in maksadı sahih hadislerden birtakım demetler biraraya
    getirmekten ibarettir. Tıpkı fıkha dair eser tasnif eden bir kimsenin fıkıh
    meselelerinin bir kısmını biraraya getirmek istediği gibi. Yoksa o fıkhın bütün
    meselelerini birarada toplamak maksadıyla eser tasnif etmemiştir. Fakat eğer bir
    hadisi her ikisi yahut onlardan birisi zahiren, senedi sahih ve ilgili bahiste
    esas bir dayanak olduğu halde ve benzeri bir başka hadisi ya da onun yerini
    tutacak bir diğer hadisi rivayet etmemişlerse, açıkça anlaşıldığına göre onlar,
    eğer rivayet etmemişlerse bu hadiste bir illete muttali olmuş olmalıdırlar.
    Bununla birlikte o hadisi unutmuş oldukları için yahut fazla uzatmamayı tercih
    ettiklerinden ya da zikrettikleri başka bir hadis onun yerini tuttuğu görüşüne
    sahip olduklarından ya da bir başka sebep dolayısıyla zikretmemiş olabilirler.


    2-

    İlim adamları ittifakla şunu kabul etmişlerdir. Buhârî ve Muslim’in Sahih’leri
    muttasıl senedle zikrettikleri hadisler bakımından hadise dair tasnif edilmiş
    kitapların en sahihleridir. Şeyhu’l-İslam İbn Teymiye -Allah’ın rahmeti üzerine
    olsun- şöyle demiştir: “Onlar bir hadis üzerinde ittifak etmişlerse o mutlaka
    sahihtir, onda hiçbir şüphe yoktur.” Yine o şöyle demektedir: “Hadis alimleri
    kesin olarak şunu bilirler ki, onların metinlerinin büyük çoğunluğunu Peygamber
    Sallallahu aleyhi vesellem söylemiştir.”

    Durum böyle olmakla birlikte bazı hafızlar,
    Buhârî ve Muslim hakkında, benimsedikleri şartların mertebesinden daha aşağıda
    olan birtakım hadislerin bulunduğunu söyleyerek tenkitlerde bulunmuşlardır.
    Sözkonusu bu tür hadisler 210 kadardır. 32’sini müştereken rivayet etmişlerdir,
    78’ini tek başına Buhârî, 100’ünü de tek başına Muslim rivayet etmiştir.

    Şeyhu’l-İslam İbn Teymiye der ki: “Buhârî’nin
    sahih kabul edip de ona karşı tenkitlerde bulunanların çoğunluğunda Buhârî’nin
    görüşü, onunla aynı kanaati paylaşmayanların görüşüne tercih edilir. Muslim’de
    durum böyle değildir. Onun rivayet ettiği ve itiraz varid olan hadisler hakkında
    karşı görüşü savunanların görüşleri isabetlidir.” Şeyhu’l-İslam İbn Teymiye buna
    “Allah toprağı cumartesi günü yarattı” hadisi ile küsuf namazının üç ve dört
    rükû’ ile kılındığını belirten hadisi örnek vermektedir.

    Buhârî ve Muslim’e yapılan tenkitlere biri
    toplu, diğeri teferruatlı olmak üzere iki şekilde cevap verilmiştir:


    1-

    Toplu cevabı İbn Hacer el-Askalanî, Fethu’l-Bârî mukaddimesinde vermektedir:
    Önce Buhârî’nin, sonra da Muslim’in sahih ve illetli hadisi bilmekte bu dalın
    önderi olan kendi çağdaşlarından da, çağlarından sonra gelenlerden de önde
    olduklarında şüphe yoktur. Onlara tenkidlerde bulunanların sözleri bir şekilde
    açıklamaya çalışılacak olsa dahi o sözler Buhârî ve Muslim’in hadisleri sahih
    kabul etmeleri ile çatışır. Bu hususta ikisinin sözlerinin diğerlerinin
    sözlerinden daha öncelikli kabul edilmesi gerektiğinde ise şüphe yoktur.
    Böylelikle genel çerçevesiyle onlara yapılan itiraz bertaraf edilmiş olur.


    2-

    Tafsilatlı cevaba gelince, yine İbn Hacer Mukaddimesinde (el-Hedyu’s-Sârî’de)
    Sahih-i Buhârî’de herbir hadisle ilgili teker teker genişçe cevap vermiştir. er-Reşid
    el-Attar da bu hususta Muslim’e yöneltilen tenkidlere herbir hadisi ayrı ayrı
    ele alarak cevap vermiştir. el-Iraki hadis ıstılahına dair Elfiye’sinin şerhinde
    belirttiğine göre: Buhârî ve Muslim’in hadislerinden zayıf kabul edilen
    hadisleri ve bunlara verilen cevabı ihtiva eden bağımsız bir kitap yazmıştır. Bu
    hususta daha fazla bilgi edinmek isteyen o kitabı incelemelidir. Orada pek çok
    faydalı ve önemli bilgi bulacaktır.

  • 2- Sahih-i Muslim: Hadis Usulü Online Oku


    2- Sahih-i Muslim:

     

    Muslim b. el-Haccac’ın telif ettiği meşhur
    kitaptır. Allah’ın rahmeti üzerine olsun. O bu kitabında Rasûlullah
    Sallallahu aleyhi vesellem
    ‘den gelen ve kendisince sahih gördüğü hadisleri
    toplamıştır. Nevevî der ki: O bu kitabında son derece ihtiyatlı, oldukça sağlam,
    hatadan çekinen ve oldukça bilgiye dayalı bir yol izlemiştir. Böyle bir yolu
    ancak çağlar boyunca müstesnâ kişiler bulup ortaya koyabilir.

    Birbiriyle münasebeti olan hadisleri bir yerde
    toplar, hadisin rivayet yollarını ve lafızlarını bablara göre tertip etmiş
    olarak zikreder. Fakat ya kitabının hacminin artacağından, ya da başka bir sebep
    dolayısıyla bab başlıkları koymamıştır.

    Kitabına bab başlıklarını Sahih’ini
    şerhedenlerden birtakım kimseler koymuştur. Başlıkları en güzel koyanlardan
    birisi de Nevevî’dir.

    Tekrarlarıyla birlikte hadisleri 7275 hadistir.
    Tekrarları çıktıktan sonra yaklaşık 4000 hadis kadar ihtiva eder.

    İlim adamlarının büyük çoğunluğu ya da hepsi bu
    kitabın sıhhat bakımından mertebesinin Sahih-i Buhârî’den sonra geldiğini kabul
    etmişlerdir. İkisinin karşılaştırılması sadedinde bir şair şöyle demiştir:

    “Bir kesim Buhârî ile Muslim hakkında tartıştı

    Benim önümde ve dediler de dediler: Bunlardan
    hangisi daha ileridir diye

    Dedim ki: Buhârî sıhhat itibariyle daha üstündür

    Güzel tasnifi itibariyle de Muslim daha
    üstündür.”

  • Buhârî Hadis Usulü Online Oku


    Buhârî

     

    Adı Abdullah Muhammed b. İsmail b. İbrahim b.
    el-Muğire b. Berdizbe’dir. Aslen Farisî olup, Cu’fe’lilerin azadlısıdır.

    Buhara’da şevval 194 yılında dünyaya gelmiştir.
    Babası erken dönemde vefat ettiğinden yetim olarak annesi tarafından
    büyütülmüştür. İlk olarak hadis öğrenmek üzere 210 yılında yolculuk yapmış ve
    hadis öğrenmek üzere çeşitli ülkeleri dolaşmıştır. Hicaz’da altı yıl ikamet
    etmiş, Şam (Suriye), Mısır, Cezire, Basra, Kûfe ve Bağdad’a gitmiştir. Son
    derece güçlü bir hafızaya sahipti. Nakledildiğine göre o kitaba bir defa bakar
    ve onu ezberlerdi. Zahid, vera’ sahibi, sultanlardan, emirlerden uzak, kahraman,
    cömert bir kişi idi. Çağdaşı ilim adamları da, ondan sonraki alimler de ondan
    övgüyle bahsetmişlerdir. İmam Ahmed dedi ki: Horasan onun gibi birisini
    çıkarmamıştır. İbn Huzeyme: Gök kubbenin altında Muhammed b. İsmail el-Buhârî’den
    Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem‘in hadisini daha iyi bilen bir
    kimse yoktur. Fıkıhta müçtehid idi. Hadisten fıkıh istinbatı hususunda şaşırtıcı
    bir dikkate sahiptir. Nitekim Sahih’indeki bab başlıkları bunu ortaya
    koymaktadır.

    Yüce Allah’ın rahmetine Hartenk denilen şehirde
    vefat etmiştir. Burası Semerkand’dan iki fersah uzaklıktadır. 256 yılının
    ramazan bayramı gecesi vefat etmiştir. Vefat ettiğinde oniki gün eksiği ile
    altmışiki yaşında idi. Telif ettiği eserlerinde gerçekten büyük çapta ilim
    bırakmıştır. Müslümanlar adına Allah onu hayırla mükâfatlandırsın.

  • 1- Sahih-i Buhârî: Hadis Usulü Online Oku


    1- Sahih-i Buhârî:

     

    Bu kitaba müellifi “el-Camiu’s-Sahih” adını
    vermiştir. Bunu, altıyüzbin hadis arasından derlediği hadislerden meydana
    getirmiştir. Bu eseri tehzib ve güzelleştirmekte, hadislerin sıhhatini
    araştırmakta çokça emek harcamıştır. Öyle ki gusledip, iki rekat namaz kılıp
    hadisi kitabına koyup koymamak noktasında istihare yapmadıkça hiçbir hadisi
    kitabına almamıştır. Kitabına senedini kaydederek, Rasûlullah Sallallahu
    aleyhi vesellem
    ‘den senedi sahih olmadık bir hadis koymamıştır. Bu şekildeki
    sahih hadislerin senedlerinin muttasıl, ravilerinde adalet ve zapt sıfatlarının
    bulunmasına dikkat etmiştir.

    Bu eserinin telifini onaltı yılda
    tamamlayabilmiş, daha sonra onu İmam Ahmed’e, Yahya b. Maîn’e, Ali İbni’l-Medînî’ye
    ve başkalarına takdim etmiş, onlar da eseri güzel bulduklarını belirterek
    eserinin sıhhati noktasında şahitlikte bulunmuşlardır.

    Her dönemde ilim adamları onu kabul ile
    karşılamışlardır. Hafız Zehebî: Buhârî yüce Allah’ın kitabından sonra İslam
    kitaplarının en yücesi ve en değerlisidir, der.

    Tekrarlarıyla birlikte 7397 hadis vardır.
    Mükerrer hadislerinin sayısı ise 2602’dir. Hafız İbn Hacer -Allah’ın rahmeti
    üzerine olsun- bunu böylece tesbit etmiştir.

  • Kütüb-i Sitte Kitapları Hadis Usulü Online Oku


    Kütüb-i Sitte

     

    Bu tabir aşağıdaki usûl (ana kitaplar) hakkında
    kullanılır:


    1-

    Sahih-i Buhârî


    2-

    Sahih-i Muslim


    3-

    Nesâî’nin “Sunen”i


    4-

    Ebû Dâvûd’un “Sunen”i


    5-

    Tirmizî’nin “Sunen”i


    6-

    İbn Mâce’nin “Sunen”i

  • Hadis Tasnif Yolları Hadis Usulü Online Oku


    Hadis Tasnif Yolları

     

    Hadislerin iki türlü tasnif yolu vardır:


    Usûl tasnifi:

    Bunlar hadisin, musannifden isnadın son noktasına ulaşıncaya kadar senediyle
    tasnif edildiği eserlerdir. Bunların birtakım yolları vardır. Bazıları
    şunlardır:


    1- Cüzler:

    Herbir ilim babı için özel ve bağımsız bir cüz tasnif edilir. Mesela, namaz
    bahsi için özel bir cüz, zekât bahsi için özel bir cüz tasnif eder ve bu böylece
    sürüp gider. Nakledildiğine göre bu ez-Zührî ve onun çağdaşlarının izlediği
    yoldur.


    2- Bablara göre tasnif:

    Tek bir cüzde birden çok bab bulunur ve bu bablar konulara göre düzenlenir.
    Fıkıh babları veya başka bablar şeklinde. Mesela Buhârî’nin, Muslim’in ve Sunen
    sahiblerinin izledikleri yol budur.


    3- Müsnedlere göre tasnif:

    Her sahabinin hadislerini ayrı bir bölüm halinde toplayıp “Ebu Bekir’in
    Müsnedi”nde Ebu Bekir’den naklettiği bütün rivayetleri kaydeder. Ömer
    Müsned’inde Ömer’den naklettiği bütün rivayetleri zikreder ve bu böylece sürüp
    gider. İmam Ahmed’in Müsned’inde izlediği yöntem gibi.


    b- Furû’ Tasnifi:

    Bunlar bu eseri tasnif edenlerin usûlden naklederek asıllarına nisbet ile sened
    zikretmeksizin tasnif edilen eserlerdir. Bunun da çeşitli yolları vardır.
    Bazıları:


    1-

    Bablara göre yapılan tasnif:
    İbn Hacer el-Askalanî’nin Bulûğu’l-Merâm,
    Abdu’l-Ğani el-Makdisî’nin Umdetu’l-Ahkâm adlı eserleri gibi.


    2-

    Alfabetik sıraya göre düzenlenmiş tasnif:
    Suyuti’nin el-Camiu’s-Sağir adlı
    eseri gibi.

    Bunların dışında her iki
    türden de pek çok tasnif yolları vardır. Bu da hadis ehlinin, hadis öğrenimi ve
    maksatlarının gerçekleştirilmesi açısından, en uygun gördükleri yönteme göre
    yapılır.

  • Hadis Yazmak Hadis Usulü Online Oku


    Hadis Yazmak

     

    Hadis yazmak: Yazmak yoluyla hadisi nakletmek
    demektir.

    Bu yolda aslolan helâl olmasıdır. Çünkü bu bir
    araçtır. Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem de Abdullah b. Amr’a
    kendisinden duyduklarını yazması için izin vermiştir. Bunu Ahmed hasen bir sened
    ile rivayet etmiştir. Eğer yazmaktan dolayı şer’î bir sakınca ortaya
    çıkacağından korkulursa o zaman ona engel olunur. İşte Peygamber Sallallahu
    aleyhi vesellem
    ‘in: “Benden Kur’ân’dan başka bir şey yazmayınız. Her kim
    benden Kur’ân’ın dışında bir şey yazmışsa onu silsin.”[1]

    hadisi buna göre yorumlanır.

    Eğer sünnetin korunması ve şeriatin tebliği
    ancak yazmak ile mümkün olabiliyorsa o takdirde yazmak farz olur. Peygamber
    Sallallahu aleyhi vesellem
    ‘in hadisini insanları yüce Allah’ın yoluna davet
    etmek ve onlara şeriatini tebliğ etmek üzere yazılı mektuplarla bildirmesi, buna
    göre açıklanır.

    Buhârî ve Muslim’de Ebu Hureyre Radıyallahu
    anh
    ‘dan rivayete göre Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem Mekke
    fethinde bir hutbe irad etti. Yemenlilerden Ebu Şah diye bilinen bir adam
    kalkarak:

    “(Bunu) benim için
    yazıdırınız ey Allah’ın Rasûlü”, dedi. Peygamber şöyle buyurdu:


    “Ebu Şah’a yazınız.”

    O bununla Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem‘den dinlediği hutbeyi
    kastediyordu.

    Hadisin yazılmasına itina
    etmek icab eder. Çünkü bu, hadis nakletmenin iki yolundan birisidir. O halde
    buna gereken itinayı göstermek gerekir. Tıpkı hadisin lafız yoluyla nakledilmesi
    için gerekli itinanın gösterildiği gibi. Hadis yazmanın iki niteliği
    sözkonusudur. Vacip ve mustahsen.


    Vacip olan yazma:

    Hadisi açık seçik, tereddüde düşürmeyen ve karışıklığa sebep teşkil etmeyen bir
    hat ile yazmaktır.


    Müstahsen şekil

    ise aşağıdaki hususlara riayet ederek yazmakla mümkündür.


    1-

    Yüce Allah’ın adı geçtiği yerde “teâlâ, azze ve celle, subhanehu” lafızlarından
    birisini ya da bunlardan başka yüce Allah’a açık övgü ihtiva eden bir kelimeyi
    rumuza başvurmaksızın (tam olarak) yazmak. Rasûlullah Sallallahu aleyhi
    vesellem
    ‘in adının geçtiği yerde “sallallahu aleyhi ve sellem” yahut “aleyhi’s-salâtu
    ve’s-selâm” ifadelerini rumuz kullanmadan açık bir şekilde yazmak. el-Irakî,
    Mustalah’a dair Elfiye’sini şerhederken diyor ki: Peygamber Sallallahu aleyhi
    vesellem
    ‘e salâtı, yazı ile rumuz yoluyla iki harf veya ona yakın harf
    yazmakla yetinmesi mekruhtur. Yine şunları söylemektedir: Salat ya da teslimden
    birisini hazfederek diğeri ile yetinmesi de mekruhtur.

    Bir sahabinin adı geçtiği vakit “radıyallahu anh”
    yazar. Ashab-ı kiramdan herhangi bir kimse için ona özel bir alâmet olacak
    şekilde özel bir övgü ya da muayyen bir dua tahsis ederek, adı her geçtikçe onu
    söylemez. Nitekim Rafızilerin Ali b. Ebi Talib Radıyallahu anh‘ın adı
    geçince “aleyhisselam” ya da “kerremallahu vecheh” demeleri bu kabildendir. İbn
    Kesir der ki: Bu bir çeşit tazim ve tekrim kabilindendir. Şeyhan (Ebu Bekir ve
    Ömer) ile mü’minlerin emiri Osman’a böyle bir şey demek ondan daha uygundur.

    Şayet Ali Radıyallahu anh‘ın adı geçince
    selam ile birlikte bir de salatı ekleyecek olursa ve başkası için böyle bir şey
    yapmazsa bu memnudur. Özellikle böyle bir ifadeyi hiç ihmal etmediği bir şiar
    haline getirmesi hakkında bu böyledir. Bu durumda böyle bir şeyi terketmek
    teayyün eder. Bunu İbnu’l-Kayyim, Cilâu’l-Efham adlı eserinde
    zikretmektedir.

    Şayet bir tabiî ya da ondan sonra duayı
    hakedenlerden bir kimse geçerse onun için “rahimehullah” diye yazar.


    2-

    Hadisin nassına başkasından ayırdedilecek şekilde bir işaret koyarak onu iki
    parantez ( ) yahut iki köşeli parantez [ ] yahut iki daire OO ya da buna benzer
    işaretler arasına alır ki, hadis başka şeylerle karışarak tereddüde düşülmesin.


    3-

    Hataların düzeltilmesi için izlenen kurallara riayet etmek.

    Yazılmamış ifadeleri ya iki kenardan birisinde
    yahut yukarda ya da aşağıda ilgili yere gerekli işareti koymak suretiyle ekler.
    Fazla ibare olursa fazlalığın ilk kelimesinden sonuncusuna kadar kesintisiz tek
    bir çizgi ile üzerini çizer. Böylelikle çizginin altındaki ibareler büsbütün
    kapanmamış ve okuyucu için üstü örtülmemiş olur. Eğer fazla kısım çoksa satır
    hizasından biraz yukarda ilk kelimesinden önce “lâ” ve son kelimesinden sonra da
    “ilâ” diye yazılır.

    Şayet fazlalık bir kelimenin tekrarı şeklinde
    ise bunların sonuncusunun üstünü çizer. Ancak ikinci kelimenin kendisinden
    sonraki kelimeyle ilişkisi varsa birincisinin üstünü çizer. Mesela “Abdullah”
    kelimesinde “abd” kelimesi; “imriu’n mü’min” kelimesinde “imru” kelimesi tekrar
    edilmişse birincisinin üzerini çizer.


    4-

    Şayet iki ayrı kelime, iki ayrı satırda bulunuyor ve bunları birbirlerinden
    ayırmak yanlış bir mana izlenimi verecekse bu iki kelimeyi birbirinden
    ayırmamalıdır. Mesela Ali Radıyallahu anh‘ın: “Safiyye’nin oğlunun (ez-Zübeyr
    b. el-Avvam’ı kastediyor) katilini ateşle müjdele” şeklindeki sözünün “katili
    müjdele” ibaresini bir satırda, “Safiyye’nin oğlu ateşle” ibaresini bir satırda
    yazmamalıdır.


    5-

    Muhaddisler arasında meşhur olanlar dışında[2]
    rumuz kullanmaktan uzak durmalıdır. Meşhur olan bu rumuzların bazıları
    şunlardır: “Haddesenâ” yerine “senâ, nâ, desenâ” rumuzlarından birisi yazılı
    olsa bile “haddesenâ” diye okunur. “Ahberenâ” yerine rumuz olarak “enâ, ernâ,
    ebnâ” diye yazılır fakat “ahberenâ” diye okunur. “Kale” yerine “kaf harfi” rumuz
    olarak yazılır ve “kale: dedi” diye okunur. Çoğunlukla “kale” herhangi bir rumuz
    dahi kullanmaksızın hazfedilir, fakat hadis kıraati esnasında bu, telaffuz
    edilir. Mesela, Buhârî dedi ki: Bize Ebu Ma’mer anlattı, bize Abdu’l-Vâris
    anlattı. Yezid dedi ki: Bana Mutarrif b. Abdullah, İmran’dan anlattı.

    Dedi ki:

    “Ey Allah’ın Rasûlü amel edenler ne diye amel
    ederler”, dedim. O:


    “Herkes ne için yaratılmışsa ona onun için
    kolaylık sağlanır.”
    diye buyurdu.

    Buhârî raviler arasında
    “kale: dedi” lafzını hazfetmiş olmakla birlikte kıraat halinde telaffuz edilerek
    bu örnekte şöyle denilir: Buhârî dedi ki: Bize Ebu Ma’mer anlattı dedi ki: Bize
    Abdu’l-Varis anlattı dedi ki: Yezid dedi ki: Bana Mutarrif anlattı…

    “Hâ” harfi bir hadisin birden çok isnadının
    bulunması halinde isnadın birinden diğerine tehavvülü (geçişi)ne rumuz olmak
    üzere kullanılır. Bu tehavvülün senedinin sonunda olması ile ortasında olması
    arasında fark yoktur. Bu hâ yazıldığı şekilde telaffuz edilerek “hâ” denilir.

    Senedin sonundaki tehavvüle örnek: Buhârî dedi
    ki: Bize Yakub b. İbrahim anlattı dedi ki: Bize İbn Umeyye anlattı: O
    Abdu’l-Aziz b. Suhayb’den, o Enes’den, o Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem‘den
    “hâ”. Yine bize Adem anlattı dedi ki: Bize Şu’be, Katade’den, o Enes’den dedi
    ki: Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki: “Sizden herhangi
    bir kimse beni babasından, çocuğundan ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe
    iman etmiş olmaz.”

    Sened ortasındaki tehavvüle örnek: Muslim dedi
    ki: Bize Kuteybe b. Said anlattı dedi ki: Bize Leys anlattı “hâ”. Yine bize
    Muhammed b. Rumh anlattı: Bize el-Leys anlattı. O Nafi’den, o İbn Ömer’den, o
    Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem‘den dedi ki:


    “Dikkat edin, hepiniz bir çobansınız ve hepiniz güttüğünden sorumludur.
    İnsanların başındaki emir bir çobandır ve o güttüğünden sorumludur. Erkek aile
    halkı üzerine bir çobandır ve o onlardan sorumludur. Kadın kocasının evi ve
    çocukları üzerinde bir çobandır ve o onlardan sorumludur. Köle efendisinin malı
    üzerinde bir çobandır ve o o maldan sorumludur. Dikkat edin, hepiniz çobansınız
    ve hepiniz güttüğünden sorumludur.”



     




    [1]

    Müslim ve lafız kendisinin olmak üzere Ahmed rivayet etmişlerdir.

  • Hadisin Tedvini Hadis Usulü Online Oku


    Hadisin Tedvini

     

    Hadis Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem
    döneminde ve dört raşid halife döneminde, daha sonraları yapıldığı şekilde
    tedvin edilmiş değildi. Beyhakî, el-Medhal‘de, Urve b. ez-Zübeyr’den
    rivayet ettiğine göre Ömer b. el-Hattab Radıyallahu anh “Sünen”i yazmak
    istedi. Bu hususta Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem‘in ashabıyla
    istişare etti, onlar ona yazması doğrultusunda görüş belirttiler. Bir ay boyunca
    Ömer bu hususta istiharede bulundu. Bir gün Allah ona bir karar vermeyi nasib
    ettiği halde sabahı etti ve şöyle dedi: Ben önceden Sunen’i (Peygamberin
    sünnetlerini) yazmak istedim. Daha sonra sizden önce birtakım kitaplar yazan ve
    sonra o kitaplara yönelen ve Allah’ın kitabını terkeden bir kavmi hatırladım.
    Allah’a yemin ederim ki, ben Allah’ın kitabını ebediyyen herhangi bir şey ile
    karıştırmayacağım.

    Daha sonra Ömer b. Abdu’l-Aziz -Allah’ın rahmeti
    üzerine olsun- halifeliği döneminde hadisin kaybolacağından korktu. Medine’deki
    Kadısı Ebu Bekir b. Muhammed b. Amr b. Hazm’e şunu yazdı: Bir bak! Peygamber
    Sallallahu aleyhi vesellem
    hadisinden neler varsa onları yaz. Çünkü ben
    ilmin kaybolacağından, alimlerin çekip gideceklerinden korkuyorum. Rasûlullah
    Sallallahu aleyhi vesellem
    ‘in hadisi olmadıkça da kabul etme. İlmi yayınız
    ve bilen bilmeyene öğretsin diye ilim meclislerinde otursunlar. Çünkü ilim gizli
    saklı tutulmadıkça kaybolup gitmez.

    Aynı emirleri İslam dünyasının diğer bölgelerine
    de yazdı. Sonra Muhammed b. Şihâb ez-Zührî’ye bunları tedvin etmesi emrini
    verdi.

    Böylelikle hadise dair ilk eser tasnif eden kişi
    mü’minlerin emiri Ömer b. Abdu’l-Aziz’in emriyle Muhammed b. Şihâb ez-Zührî
    olmuştur. Allah ikisine de rahmet eylesin. Bu da hicri 100. yılın başlarında
    olmuştu. Daha sonra insanlar peşpeşe hadis eserleri derlediler ve hadis
    tasnifinde çeşitli yollar izlediler.