Ay: Ocak 2014

  • Tâbiin’in Mürseli: Hadis Usulü Online Oku


    Tâbiin’in Mürseli:

     

    Muhaddis, fakîh, usulî her çeşit ulemânın
    ıstılahında yaygın olan kullanışa göre, mürsel deyince, Tâbiîn’e mensub herhangi
    bir zâtın: “Resûlullah buyurdu ki…”, “Resûlullah yaptı ki…” diyerek, hadîsi
    hangi sahâbî’den dinlediğini belirtmeden yaptığı rivâyete denir. Azınlıkta kalan
    bir kısım âlimler: “Bu çeşit rivâyet Tâbiîn’in büyüklerinden olursa mürsel’dir
    ama küçüklerinden olursa munkatı’dır mürsel değildir” demiştir. Bundan böyle
    kaydedeceğimiz açıklama bu mürselle ilgili olacaktır.

    [1]



     




    [1]

    İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/111-112.

  • Sahabe Mürseli Hadis Usulü Online Oku


    Sahabe Mürseli:

     

    Mürsel hadîs zayıf hadisler sınıfına girerse de,
    iltibâsa meydan vermemek için sahâbe mürseli’nin bundan müstesna tutulduğunu
    hemen belirtmemiz gerek. Çünkü bir çok sahâbe, Resûlullah (aleyhissalâtu
    vesselâm)’tan bizzat işitip görmediği bir kısım sünnet’i rivâyet etmiştir.
    Sözgelimi, İbnu Abbâs (radıyallahu anh) Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)’ın
    vefatı sırasında 8 yaşlarında bir çocuk olduğu halde, çok miktardaki rivâyetiyle
    muksirûn arasında yer alır ve üstelik kendi doğumundan önceki hâdisleri de,
    kimlerden dinlediğini belirtmeden, sanki bizzat görmüş veya dinlemiş gibi
    anlatmıştır. İbnu Abbâs (radıyallahu anh)’ın rivâyetleri üzerinde yapılan
    incelemeler, bunlar arasında sâdece yedi tânesinin şahsî görgü ve müşâhadesine
    dayandığını, gerisinin ise mürsel olduğunu ortaya koymuştur. Bu hadîslerin
    sıhhati hususunda hatıra gelebilecek suali, ûlema “sahâbe mürseli sahîhtir” diye
    cevaplar ve bu hususta hiçbir tereddüde yer bırakmaz.

    [1]

    Bazı alimler “Sahabinin sahabi raviyi atlaması
    kusur teşkil etmez” derler ve sahabe mürselini zayıf hadis saymazlar.

    [2]

    Sahabenin hepsi tam adaletli sayıldığı için
    onların mürselleri mevsul (isnadı kesiksiz) kabul edilmiştir.

    [3]
     


     



     




    [1]

    İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/111.



    [2]

    İsmail Lütfi Çakan, Hadis Usulü, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
    Yayınları: 133.



    [3]

    Talat Koçyiğit, Mücteba Uğur, İ. Hakkı Ünal, İmam-Hatib Liseleri İçin Hadis
    Usulü, 12. sınıf: 11.

  • 2) İrsâl-i Hafi: Hadis Usulü Online Oku


    2) İrsâl-i Hafi:

     

    İrsâl, sâdece hadîs mütehassıslarının
    anlayabileceği kadar kapalılık arzediyorsa buna irsâl-i hafi denir. Râvinin
    karşılaştığı kimseden dinlememiş olduğu hadîsi rivâyet etmesi gibi. İrsalin bu
    çeşidi daha ziyâde tedlîs bahsine girdiği için, bazı açıklamaları müdelles hadîs
    bahsine bırakıyoruz.

    [1]



     




    [1]

    İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/111.

  • Mürsel Hadislerin Dereceleri Hadis Usulü Online Oku


    Mürsel Hadislerin Dereceleri:

     

    Hadis alimleri mürsel hadisleri birkaç dereceye
    ayırmışlardır. Bu derecelendirme şöyledir:


    1)

    Hz. Peygamber’den hadis işitmiş olan bir sahabinin mürseli,


    2)

    Allah Rasulü’nden hadis işitmemiş bulunan sahabinin mürseli.


    3)

    Muhadramun denilen ve Hz. Peygamber henüz hayatta iken müslüman oldukları halde
    onu göremeyenlerden birinin mürseli.


    4)

    Kibar-ı tabiin denilen ve Said b. Müseyyeb gibi tabiilerin önde gelenlerinden
    birinin mürseli.


    5)

    Diğer tabiilerin mürseli.

    [1]
       



     




    [1]

    Talat Koçyiğit, Mücteba Uğur, İ. Hakkı Ünal, İmam-Hatib Liseleri İçin Hadis
    Usulü, 12. sınıf: 10.

  • İrsalin Çeşitleri Hadis Usulü Online Oku


    İrsalin Çeşitleri:

     


    1) İrsâl-i Celî:

     

    Hadisteki irsâl, hemen görülüp anlaşılabilecek
    durumda ise buna irsal-i celî denir. Kişinin muâsırı olmayandan veya
    karşılaşmadığı kimseden yaptığı rivâyet gibi.

    [1]



     




    [1]

    İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/111.

  • A) Mürsel Hadîs: Hadis Usulü Online Oku


    A) Mürsel Hadîs:

     

    Mürsel, lügat olarak irsâl kökünden gelir, bu da
    göndermek mânâsındadır. Böyle olunca, ıstılahta, “asıl kaynağını görmeden
    yapılan rivâyet” mânâsına gelir.

    [1]

    Muhaddislerin genel tarifine göre mürsel hadis,
    isnâdında sahabî râvisi düşmüş olan hadistir. Tabiun neslinden birisinin hadis
    aldığı sahabî ravînin adını anmadan, onu atlayarak doğrudan doğruya “Rasûlullah
    (s.a.s.) buyurdu ki…” diyerek rivâyet ettikleri hadislere “mürsel”
    denilmiştir. Usul alimleri kelimenin sözlük anlamını ele alarak, onunla “munkatı”,
    hattâ “mu’dal” arasında hiç bir ayırım yapmazlar.[2]

    Hadis âlimlerinden Hatîb el-Bağdâdî de mürsel
    hadisin tarifinde usul alimlerinin görüşünü paylaşmaktadır.[3]

    Muhaddisler “mürsel” lafzını Tabiun’un Hz.
    Peygamber(s.a.s.)’den rivayet ettikleri hadislere tahsis etmişlerdir. Fukaha ve
    usulcüler ise, bunu daha genel anlamda kullanarak munkatı hadisleri de bu
    kapsama almışlardır.[4]

    Mürsel hadisin zayıf sayılmasının sebebi,
    senedinin muttasıl olmayışıdır.

    “Mürsel” adını alışının sebebi de, ravisinin onu
    Rasul-i Ekrem(s.a.s.)’den dinlemiş olan sahabîyi söylemeden doğrudan doğruya
    Rasulullah (s.a.s.)’a bağlamasıdır.[5]

    Mürsel’in çoğulu, merasil’dir. Mürsel Hadis
    rivayet eden tabiiye de Mürsil denir.[6]

    Hatîbu’l-Bağdâdî, Kîfâye’de, munkatı olarak
    yapılan bütün rivâyetleri irsâl’le ifâde eder. Onun açıklamasına göre inkıta
    mânâsındaki irsâl üç sûrette vukua gelmektedir.


    1-

    Râvînin, muasırı olmadığı kimseden, rivâyette bulunması. Arada zaman bakımından
    fark olduğu için buradaki inkıta ve irsâli anlamak, görmek zor değildir.


    2-

    Râvi, muâsırı olmakla beraber, hiç karşılaşmadığı kimseden rivayet yapacak
    olursa bu da bir irsâl’dir.


    3-

    Râvi, bazan, karşılaştığı bir kimseden işitmediği hadîsi rivâyet edebilir. Bu da
    bir irsâl olur ve irsâl’in en kötüsüdür. Çünkü önceki iki durumda irsâl’i görüp,
    inkita’ya ve dolayısıyla hadîsin zayıflığına hükmetmek zor olmaz.

    [7]

    Mürsel hadisin zayıf olması, isnaddan sahabinin
    atlanması sonucu, raviler zincirinde kopukluk meydana gelmesi yüzündendir.
    Tabiinin sahabiyi atlayıp hadisi Hz. Peygamber’den rivayet etmesine irsal denir.

    Mesela: Said b. Müseyyeb’den “Rasulullah’ın
    (s.a.v.) canlı hayvan karşılığı et satışını yasakladığı” rivayet edilmiştir.

    Hadisin isnadına dikkat edilirse derhal göze
    çarpar. Said b. el-Müseyyib tabii olduğu ve Hz. Peygamber’i görmediği halde bu
    hadisi kendisi doğrudan doğruya Hz. Peygamber’den rivayet etmişcesine
    nakletmiştir. Dolayısıyla hadis almış olduğu sahabiyi atlamış, başka deyişle
    irsal yapmıştır. Hadisi de bu yüzden mürsel olmuştur.

    “Ata b. Yesar’dan rivayet edilmiştir. Rasulullah
    (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

    “Bir kul hastalandığında Allah ona iki melek
    gönderir, “Bakın ziyaretçilerine ne diyor?” buyurur. (Onlar bakarlar)
    ziyaretçileri geldiğinde Allah’a hamd ve sena ediyor; -Allah en iyi bilen olduğu
    halde- hemen O’na ulaştırırlar. O zaman Cenab-ı Hak şöyle buyurur: “Kulumun
    ölmesini takdir etmişsem Cennet’e koymam onun üzerindeki hakkıdır. Eğer
    sağlığına yeniden kavuşturursam beden ve kanını daha hayırlı bir beden ve kanla
    değiştirmem ve günahlarını bağışlamam o kulumun üzerindeki hakkıdır.”

    İmam Malik’in rivayet ettiği bu hadis Hz.
    Peygamber’den bir sahabi değil; doğrudan doğruya tabiin olan Ata b. Yesar
    tarafından rivayet edilmiştir. Dolayısıyla mürseldir.

    [8]
      

     



     




    [1]

    İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/110.



    [2]

    Suyûtî, Tedrîbu’r-Râvî, Neş. Abdulvehhab Abdullatif, Medine, 1972, s. 196.



    [3]

    Hatib el-Bağdadî, el-Kifâye fi İlmi’r-Rivâye, Nşr. Ahmed Ömer Hâşim, Beyrut,
    1985 s. 423.



    [4]

    Talat Koçyiğit, Hadis Istılahları, Ankara 1980,s. 292.



    [5]

    el-Emîr es-San’ânî, Tavzihu’l-Efkâr (Nşr. Muhammed Muhyiddin Abdulhamid,
    Kahire, 1366, s. 284; Sabahaddin Yıldırım, Şamil İslam Ansiklopedisi: 4/367.



    [6]

    İsmail Lütfi Çakan, Hadis Usulü, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
    Yayınları: 132.



    [7]

    İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/111.



    [8]

    Talat Koçyiğit, Mücteba Uğur, İ. Hakkı Ünal, İmam-Hatib Liseleri İçin Hadis
    Usulü, 12. sınıf: 9-10.

  • 1) Seneddeki İnkıta Sebebiyle Zayıf Hadis Çeşitleri: Hadis Usulü Online Oku


    1) Seneddeki İnkıta Sebebiyle Zayıf Hadis
    Çeşitleri:

     

    İnkıta’ (kopukluk), senedden en azından bir
    ravinin düşmesi demektir. Böyle bir inkıta’ varsa, senetteki bütün şahıslar sika
    olsalar bile, sırf bu inkıta’, metnin reddini gerektirir.

    İnkıta’ yüzünden zayıf kabul edilen hadisler,
    Muallak, Mürsel, Mu’dal, Munkatı’ ve Müdelles isimleriyle anılırlar.[1]



     




    [1]

    İsmail Lütfi Çakan, Hadis Usulü, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
    Yayınları: 131-132.

  • Hadiste Zayıflık Sebepleri Hadis Usulü Online Oku


    Hadiste Zayıflık Sebepleri:

     

    Hadiste Zayıflık genelde iki sebepten
    kaynaklanır: 1) Senette inkıta’ (kopukluk) bulunması 2) Ravide
    cerhi gerektiren bir halin bulunması.

  • Zayıf Hadisin Hükmü Hadis Usulü Online Oku


    Zayıf Hadis
    in
    Hükmü:

     

    Hadis âlimleri, zayıf hadisle amel edilip
    edilemeyeceği konusunda üç görüş ileri sürmüşlerdir.


    1)

    Hiçbir konuda zayıf hadisle amel edilmez. Yahya b. Maîn’den nakledilen bu
    görüşü, Buhârî ve Müslim’in yanısıra İbn Hazm, Kadı Ebû Bekr İbnu’l-Arabî ve Ebu
    Şammetu’l-Makdisi gibi İslam alimleri bu görüştedir. Buhari ve Müslim’insahihlik
    şartları, sahihlerinde hiçbir zayıf hadis bulunmamasının bunu gösterdiği
    söylenmiştir.


    2)

    Her konuda zayıf bir hadisle amel edilebilir. Ahmed b. Hanbel ve Ebû Dâvûd
    “zayıf hadis re’y, yani kıyas yoluyla ictihadtan daha iyidir” diyerek bu görüşü
    tercih etmişlerdir. Ancak bu alimler zayıf hadisle amel edilebilmesi için
    konusunda başka herhangi bir rivayetin olmamasını şart koşmuşlardır.


    3)

    Bazı şartları taşıması hâlinde, akait ve ahkâma ait olmaksızın va’z, amellerin
    fazileti, kıssa gibi konularda şartlı olarak zayıf hadisle amel edilebilir.

    Hafız İbn Hacer el-Askalânî (v.852/1448) bu
    şartları şöyle sıralar:


    a)

    Zayıf hadis, akait ve ahkâma ait olmayıp fedail gibi bir konuda olmalıdır. Bu
    şart üzerinde bütün alimlerin ittifakı vardır.


    b)

    Zayıf hadis, yalancı, yalancılıkla itham edilmiş veya fuhş-u galat (çok hata
    yapmak)la tanınan bir ravinin yalnız başına rivayet etmiş olması gibi aşırı
    derecede zayıf olmamalıdır.


    c)

    Zayıf hadis, kitap veya sünnete dayalı olarak amel edilen bir asıl hüküm veya
    kaidenin kapsamına girmeli; yeni bir hüküm koymamalıdır.


    d)

    Zayıf hadisle amel edilirken sâbit olduğuna kesin gözle bakmamalı, ihtiyaten
    amel edildiği bilinmelidir.

    [1]

    Bazı alimlerin ileri sürdüğü, “gerek şer’î
    hükümler ve gerekse fezâil konusunda, elimizde zayıf hadîse lüzum bırakmıyacak
    kadar çok sahih ve hasen hadis vardır” görüşü, tercihe şâyân bir görüş olsa
    gerektir.

    [2]

    Görüldüğü gibi üçüncü görüş ve ona bağlı bu
    şartlar, dini konular arasında tahlile dayalı bir ayırım da beraberinde
    getirmektedir. Böylesi bir ayırıma taraftar olmayanlar ve zayıf hadisle amel
    edilemeyeceğini savunanlar dün olduğu gibi bugünde bulunmaktadır.[3]

    Toptan redd taraftarı olmayanlar isedaha mutedil
    ve daha ilmi bir yol tutmuş gibidirler. Bu görüştekilerin düşünceleri şöyle
    özetlenebilir:

    Iraki, terğib-terhib, kıssalar ve faziletler
    gibi ahkam ve akaid konuları dışında kalan mevzularda uydurma olmayan
    haberlerin, zayıflığına işaret edilmeden bile nakledilebileceği kanaatinde
    olanlardan bahsetmekte, ancak ahkam-ı şer’iyye ve akaid gibi konularda kimsenin
    böyle bir hoşgörüye sahip bulunmadığını belirtmektedir.

    Nevevi (v.676/1277), hadis uleması, fakihler ve
    daha başkalarının faziletler, tergib-terhib gibi konularda zayıf hadisle
    –uydurma olmamak şartıyla- amel etmek müstehaptır; ancak, helal-haram,
    alış-veriş, nikah-talak vb. ahkamda sadece Sahih ve Hasen hadisle amel olunur”
    görüşünde olduklarını belirtmektedir.

    İbnu’l-Humam (v.861/1457) “zayıf hadisle
    müstehaplık sabit olur” görüşündedir. Sehavi (v.902/1496) de şartları dahilinde
    faziletler hakkında zayıf hadisle amel edileceği konusunda cumhurun ittifakının
    bulunduğu görüşündedir.

    Ahmed b. Hanbel ve Ebu Davud es-Sicistani’ye
    izafe edilen bir görüşe göre de “başka hadis bulunmadığı takdirde ahkama ait
    meselelerde zayıf hadisle amel edilir.”[4]

    Sonuç olarak, zayıf hadisle amel konusunda
    ulemanın farklı görüşleri paylaştıkları görülmektedir. Zayıf hadisle amel etmeyi
    mutlak olarak men edenlerin görüşü zayıf bir görüştür. Mutlak olarak caiz
    görenlerin görüşü de işi iyiden iyiye gevşetmek (tevessü’) demektir. Belli
    kısımlara ayırıp belli şartlara bağlı olarak amel edilebileceğini söyleyenlerin
    görüşü ise orta ve doğru bir görüştür.[5]

    Tirmizi’ye (v.279/892) gelinceye kadar hadisler
    genelde Sahih ve Sakim (Zayıf) diye iki gruba ayrılırdı. Zayıf hadisler de
    “terkedilmiş” (Metruk) “terkedilmemiş” (Ğayr-i metruk) olmak üzere iki kısımda
    değerlendirilirdi. Tirmizi’den sonra Sahih ile Zayıf arasına bir de Hasen terimi
    girdi. “Terkedilmeyen zayıf hadisler”, hasen terimiyle zayıflar arasından
    ayrılmış oldu. O halde Tirmizi’den önce yaşamış bir hadisçinin dilindeki Zayıf
    hadis teriminin Hasen hadisleri de içine aldığı dikkatten uzak tutulmamalıdır.[6]

     



     




    [1]

    Talat Koçyiğit, Mücteba Uğur, İ. Hakkı Ünal, İmam-Hatib Liseleri İçin Hadis
    Usulü, 12. sınıf: 8-9.



    [2]

    İsmail lütfü Çakan, Akif Köten, Şamil İslam Ansiklopedisi: 2/289.



    [3]

    Suphi Salih’in konuya ait görüşleri için bk. Hadis İlimleri ve Istılahları (Terc.
    M. Yaşar Kandemir) s. 178.



    [4]

    Bk. A. Naim, Tecrid Tercemesi (Mukaddime): 343.



    [5]

    Leknevi, el-Ecvibetü’l-fadıle: 58; İsmail Lütfi Çakan, Hadis Usulü, Marmara
    Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayınları: 146-147.



    [6]

    İsmail Lütfi Çakan, Hadis Usulü, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
    Yayınları: 146-147.

  • Zayıf Hadisin Dereceleri Hadis Usulü Online Oku


    Zayıf Hadisin Dereceleri:

     

    Makbul (Sahih-Hasen) hadis şartlarından herhangi
    biri noksan olursa hadis zayıf hadistir. Bu şartlardan birden fazla noksan
    olursa, zayıflık daha şiddetli olur. Böylece Zayıf Hadisin dereceleri de
    farklılık arzeder. Bu sebeptendir ki Zayıf Hadisin çeşitleri 49[1]’dan
    510[2]’a
    kadar değişen rakamlarla ifade edilmiştir. Ancak bunların çoğu nazaridir.

    Zayıf hadis çeşitlerinden 15 tanesi, öteden
    beri, özel terimlerle anlatıla gelmektedir. Bunlar da: Muallak, Mürsel, Mu’dal,
    Munkatı’, Müdelles, Muallel, Şâz, Münker, Mevzu’, Metruk, Müdrec, Maklub,
    Muztarib, Musahhaf ve Muharref’tir.[3]

    Zayıf hadisler, sahih veya hasen hadislerde
    bulunması gerekli özelliklerden birinin veyahut birkaçının bulunmama durumuna
    göre çeşitli derecelere ayrılırlar. Bunlardan her birine değişik isimler
    verilmiştir. Sayıları konusunda verilen rakamlar ise değişiktir. İbnu’s-Salah
    49; el-Iraki 42; Abdurrauf el-Münavi ise 81 çeşit zayıf hadis bulunduğunu
    söylemişlerdir. Ancak bu sayı kabarıklığı bir zayıf hadise değişik isimler
    verilmesi yüzündendir.

    Zayıf hadislerin 10-15 kadarı hususi isimler
    almıştır. Hadis Usulü alimlerinin tarifinde birlik gösterdikleri bu zayıf hadis
    çeşitleri gerek isnadda kopukluk bulunması, gerekse ravide adalet ve zabt
    şartlarının olmaması gibi sebeplerle meydana gelmiştir. Söz gelişi isnadında
    kopukluk olması yüzünden zayıf olan hadisler, mürsel, munkatı, mu’dal, müdelles
    çeşitlerine; ravilerinin adalet yahut zabt kusuru sebebiyle zayıf olanlar ise
    metruk, münker, mu’allel, müdrec, maklub, muztarib, şâz gibi kısımlara
    ayrılırlar.

    [4]
     



     




    [1]

    Bk. İbnu’s-Salah, Ulumu’l-Hadis: 37.



    [2]

    Itr, Menhec: 287.



    [3]

    A. Naim, tecrid Tercemesi: 1/270; İsmail Lütfi Çakan, Hadis Usulü, Marmara
    Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayınları: 131.



    [4]

    Talat Koçyiğit, Mücteba Uğur, İ. Hakkı Ünal, İmam-Hatib Liseleri İçin Hadis
    Usulü, 12. sınıf: 9.