Ay: Ocak 2014

  • 3) İşitmeye Yönelik Tashif: Hadis Usulü Online Oku


    3) İşitmeye Yönelik Tashif:

     

    İşitmeye müteallik tashif’in örneği, “Asımu’l-Ahval”
    hadîsi’ni rivâyet ederken bazılarının “Vâsıl’l-Ahdab” hadîsi diye söylemiş
    olmasıdır. Keza Şu’be, Hâlid İbnu Alkame hadîsi diyeceği yerde tashîfu’s-sem
    yaparak Mâlik İbnu Arfata demiştir.

  • 2) İsnadda Tashif: Hadis Usulü Online Oku


    2) İsnadda Tashif:

     

    İsnadda vâki olan tashîfe örnek de Kur’an-ı
    Kerîm kârî’lerinden Muhammed b. Abdülkuddûs’ün bir şeyhten rivayet ettiği şu
    sözlerdir: “Bağdat’ta bir şeyh bize rivâyet ederken dedi ki: An Süfyân es-Sevrî
    an Celed el-Cedâ, ani’l-Cisr… Halbuki demek istediğinin doğrusu şöyledir: An
    Süfyân es-Sevrî, an Hâlid el-Hazza, ani’l-Hasen”[1]

    İbnu Ma’în’in el-Avvâm İbnu Mürâcim ismini el-Avvâm
    İbnu Müzâhim diye söylemiştir. Mürâcim imlâsında nokta hatası yapılarak Müzâhim,
    Mürâcim ismi Müzâhim diye okunuyor.

    [2]
     



     




    [1]

    Hakim, a.g.e., s. 152.



    [2]

    Subhî es-Sâlih, a.g.e., s. 223; Sabahaddin Yıldırım, Şamil İslam
    Ansiklopedisi: 4/288; Talat Koçyiğit, Mücteba Uğur, İ. Hakkı Ünal, İmam-Hatib
    Liseleri İçin Hadis Usulü, 12. sınıf: 41.

  • Tashif Türleri: Hadis Usulü Online Oku


    Tashif Türleri:

     


    1) Metinde Tashif:

     

    İbn Hacer’in tarifine göre metin yönünden
    musahhaf olan hadise misal olarak şu hadis verilebilir: “Kim Ramazan orucunu
    tutar ve ardından da Şevvâl ayında altı (gün) oruç tutarsa, bütün sene oruç
    tutmuş gibi olur.”[1]

    Darekûtnî’nin belirttiğine göre, yine Ebu Eyyûb
    tarîkiyle hadisi, nakleden Ebu Bekr es-Sûli, hadis metinde geçen sitten (altı)
    kelimesinde tashif yapmış ve “men same Ramadane sümme etbeahu şey’en” demiştir.[2]

    Muhammed b. Yahyâ ez-Zühelî öldüğü zaman hadis
    anlatmak (tahdîs) için Mahmiş diye bilinen bir şeyh vazîfelendirildi. Mahmiş, Hz.
    Peygamber (s.a.s)’in “Yâ Ebâ Umeyr mâ feala’l-baîr…” (Ey Ebû Umeyr devecik ne
    yapıyor.) buyurduğunu rivâyet etti. Halbuki doğrusu “Mâ feale’n-nuğeyr”
    (Serçecik ne yapıyor) şeklindedir.[3]

    Hz. Peygamber tarafından sadaka âmili (memuru)
    olarak gönderilen Esd (Ezd) kabîlesinden İbnu’l-Lutbiyye isminde biri,
    dönüşünde, topladığı vergileri getirip “bunlar sizin” diyerek Hz. Peygamber’e
    teslim etmiş, bazı şeyleri de yanında alıkoyup “bunlar da benim bana hediye
    edildi” demişti. Bunun üzerine Hz. Peygamber, mescidde minbere çıkarak
    memurların hediye kabul etmelerinin doğru olmadığını bildiren bir konuşma yapmış
    ve hediye alanların, aldıklarını (deve, inek ve koyun cinsinden olursa, her biri
    kendi sesleriyle bağırır oldukları halde) boyunlarında taşıyacaklarını haber
    vermiştir.[4]

    Bu hadiste “ev şâtun tey’ıru (tey’aru) “eğer bir
    koyun ise meler” ibâresi yer almıştır. İbnü’s-Salah’ın Dârekutnî’den naklen
    bildirdiğine göre, Ebû Musâ Muhammed b. Müsennâ bu ibâreyi tashîf ederek “ev
    şâtun ten’ıru” şeklinde rivâyet etmiştir.[5]

    Zeyd İbnu Sâbit’in bir rivâyete göre Hz.
    Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) mescidde hasır vs.’den kendisine bir hücre
    teşkil etti” hadîsinde geçen ihtecere (hücre teşkil etti) kelimesini İbnu Lehî’a
    tashîf ederek ıhteceme =hacamat oldu şekline sokmuştur.

    Hangi çeşidiyle
    olursa olsun metindeki tashifler, çoğu zaman manâyı değiştirir ve gerçekleri
    çirkinleştirir.[6]



     




    [1]

    Müslim, Siyâm: 204; Tirmizî, Savm: 52; İbn Mâce, Sıyâm: 33; Darimî, Savm:
    44; Ahmed b. Hanbel, Müsned: 5/417-419.



    [2]

    İbnü’s-Salah, Ulümu’l-Hadîs, Nşr. Nureddin Itr., Beyrut 1981, s. 255.



    [3]

    Hakim, Marifetu Ulumil hadis, Nşr. Seyyid Muazzam Hüseyin, Beyrut 1980, s.
    146.



    [4]

    Buharî, Ahkâm: 24; Müslim, İmâret: 26.



    [5]

    İbnü’s-Salah, Ulümu’l hadîs, s. 253.



    [6]

    Subhî es-Sâlih, Hadis İlimleri ve Had”ıs Istılahları, Terc. M. Yaşar
    Kandemir Ankara 1981, s. 222.

  • I-İ) Musahhaf Ve Muharref Hadîsler: Hadis Usulü Online Oku


    I-İ) Musahhaf Ve Muharref Hadîsler:

     

    Tashîf lügat olarak, bir kelimenin harflerini
    kavuşturmak suretiyle sahife üzerinde yapılan hawta mânasına gelir.

    Metin veya isnadında bir kelime veya ravilerden
    birinin ismi hatalı olarak söylenmiş ve bu hata ile rivayet edilmiş hadise
    Musahhaf Hadis denir.

    Musahhaf, kelimeyi yanlış okumak manasına
    tashiften ism-i mef’ûl bir kelimedir. Tashif hadisin gerek metnindeki bir
    kelimenin veya gerekse isnadındaki bir ravi isminin telaffuzunda meydana gelen
    hatâ, ya kelime veya ismin şekil ve hat yönünden değişmeden yalnız bazı
    harflerdeki noktaların değişmesiyle yani noktalı bir harften noktanın
    düşmesiyle, yahut noktasız bir harfin noktalı olarak okunmasıyla kasdedilen
    husustur.[1]

    Tashîf ve tahrîf, hadisin isnad ve metnine ârız
    olan bir kısım hataların adıdır. Bu hatalar lafzâ müteallik olabileceği gibi,
    göze müteallik de olabilir. Lafza müteallik tashifin mukabili tashîfu’l-mânâ’dır,
    göze müteallik olan tashîfın mukâbili de tashî-fu’s-sem’dir. Ebu Ahmed el-Askerî
    bu çeşit hatalara karşı daha dikkatli olunması için “Kimse tashîf ve hatadan
    uzak değildir” demiştir.

    [2]

    Mütehassıs hadis hâfızları, metni ve isnadı
    tashîfe uğramış hadisleri tanımak için büyük gayret göstermişler ve bu tür
    hadisleri tamnmayı çok mühim bir vazife kabul ederek bu sahada yetişenleri
    takdirle karşılamışlardır. Zira hadislerin metin ve isnadlarında tashif olanları
    tanıyabilmek özel bir bilgi birikimi isteyen bir husustur. Hadis münekkidlerinin
    bu fevkalâde ilmî gayretleri, onların hadislerin isnad ve metinlerini çok iyi
    tanıdıklarını gösterdiği gibi, muhaddislerin hadis metinlerine gereken önemi
    vermedikleri şeklindeki iddiaları da çürütmektedir.

    Eski hadis münekkidleri (mütekaddimûn) musahhaf
    ile muharref’i birbirinden ayırmamışlardır. Bunlara göre, ister harfte yalnız
    nokta değişikliği olsun, ister kelimede şekil değişikliği olsun, her ikisi de
    musahhaftır; çünkü her ikisi de bir hatanın sonucudur.

    Fakat daha sonraki hadis münekkidleri (müteahhirûn)
    musahhaf ile muharref’i birbirinden ayırmak istemişlerdir. Bununla beraber
    yaptıkları ayırım lafız ve şekil bakımından olmuştur. İbn Hacer, yazılışı aynı
    olmakla beraber, noktaların değişmesiyle meydana gelen harf veya harflerin
    değişikliğine musahhaf, şekil ile alâkalı olan değişikliğe muharref adını
    vermiştir.[3]

    İbnu Hacer’in bu tefrikine rağmen, aslolan
    noktalarda olsun, harflerde olsun yapılan değişikliklerin tahrîf veya tashîf
    kelimeleriyle ifade edilmesidir. Esasen nokta değişikliği de neticede harf
    değişikliğine müncer olmaktadır.[4]

    Muharref’in misali, Câbir (r.a.)’ın şu
    hadisidir. Rumiye Ebî yevme’l-ahzâb. Ahzâb muhârebesinde, Ubey omuzundan
    vuruldu. Rasulullah (s.a.s) de onu dağladı. Bu hadisteki “Übey” lafzını Gunder
    tashîf ederek izâfetle “Ebî” hâline getirmiştir. Halbuki “Übeyy”den maksat Ubeyy
    b. Kab’dir. Üstelik Câbir’in babası da Ahzâb’dan önce Uhud’da şehîd düştüğü
    için, “Ebî” olması mümkün değildir.[5]

    Musahhaf daha çok hadis metinlerinde, bazan da
    isnadlardaki isimlerde vuku bulur. İşitme noksanlığı ve yanlış anlamadan doğar.



     




    [1]

    Talat Koçyiğit, Hadis Istılahları, Ankara 1980, s. 301.



    [2]

    Subhî es-Sâlih, a.g.e., s. 223; Sabahaddin Yıldırım, Şamil İslam
    Ansiklopedisi: 4/288.



    [3]

    İbn Hacer, Nüzhetü’n-Nazar Şerhu-Nuhbeti’l fiker, Mısır, (t.y) s. 47.



    [4]

    İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/135.



    [5]

    İbnü’s-Salah, a.g.e., s. 253; Talat Koçyiğit, Mücteba Uğur, İ. Hakkı Ünal,
    İmam-Hatib Liseleri İçin Hadis Usulü, 12. sınıf: 41.

  • 2- Metinde Şaz: Hadis Usulü Online Oku


    2- Metinde Şaz:

     

    Metinde aykırılığa (ihtilâfa) örnek:

    Müslim, Nübeyse el-Hüzelî’den Rasûlullah
    (s.a.s.)’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Teşrîk günleri, yeme ve içme
    günleridir”[1]

    Hadîs bu şekliyle sahih olarak rivayet edildiği
    halde, Musa b. Uleyy b. Rabâh, babasından, o da Ukbe b. Amr isnadıyla “Arefe
    günü” ilâvesini yaparak hadîsi, “Arefe günü ve teşrîk günleri, yeme ve içme
    günleridir” şeklinde rivayet etmiştir.

    Musa b. Uleyy’in bu şekildeki rivayeti şâzz’dır.

    Abdû’l-Vâhid b. Ziyâd, A’meş vasıtasıyla Ebu
    Salih’ten, o da Ebu Hureyre’den şöyle bir hadis rivayet etmiştir:


    “Herhangi biriniz sabah namazının iki rekat
    (sünnet)ini kıldığı vakit sağ tarafı üzerine uzansın.”

    A’meş’ten bu hadîsi rivayet eden Abdü’l-Vahid b.
    Ziyâd yine A’meş’ten rivayet eden diğer bütün sika ravilere muhalefet etmiştir.
    Çünkü bu ravilerden hiçbiri, bu hadîsi Rasûlüllah (s.a.s.)’in sözü olarak
    nakletmemiş, sadece, “Rasûlüllah (s.a.s.) sabah namazının iki rekât (sünnet)ini
    kılınca sağ yanı üzerine uzanırdı” şeklinde fiilî sünnet olarak haber vermiştir.[2]

    Abdü’l-Vahid hadîsi kavlî olarak nakletmekle tek
    kalmış, sika ravilerin rivayetine muhalefet etmiştir.[3]

    İbnü’s-Salâh şâzz konusuna şu açıklığı getirir:
    “Eğer ravi rivayetiyle, hâfıza ve zabt yönünden kendisinden daha üstün bir
    kimsenin rivayetine muhalefet eder ve kendi rivayetinde tek kalırsa, o ravinin
    rivayeti merdûd şâzz’dır. Böyle bir muhalefet olmaz ve sadece öbürünün
    rivayetinden farklı olarak kendi rivayetine bir şey ilâve etmekle bu rivayetle
    tek kalırsa, hafıza ve zabt bakımından durumuna göre rivayeti değerlendirilir.
    Şöyle ki; muhalif rivayette tek kalan ravi, hâfıza ve zabt bakımından kendisine
    güvenilir bir kimse ise rivayeti sahîh, hafıza ve zabtına o derece güvenilir bir
    kimse değilse rivayeti hasen veya bu güvenin daha aşağı derecelerine göre şâzz,
    münker ve merdûd olur”[4]

     



     




    [1]

    Müslim, Sıyam, III, 351-352.



    [2]

    Tecrîd Tercemesi, Mukaddime, I, 123.



    [3]

    Talât Koçyiğit, a.g.e., 112-113; Mücteba Uğur, Hadis Dersleri, 54-55.



    [4]

    Talat Koçyigit, a.g.e., 112, İbnü’s-Salâh, Mukaddime, 36; İsmail Kaya, Şamil
    İslam Ansiklopedisi: 6/13-14.

  • Şâz Hadisin Hükmü Hadis Usulü Online Oku


    Şâz Hadisin Hükmü:

     

    Şâz hadis merduddur; onunla amel edilemez.
    Ancak, karşılığı olan mahfuzla amel edilebilir.

    [1]



     




    [1]

    Talat Koçyiğit, Mücteba Uğur, İ. Hakkı Ünal, İmam-Hatib Liseleri İçin Hadis
    Usulü, 12. sınıf: 24.

  • 2) Metinde Izdırap: Hadis Usulü Online Oku


    2) Metinde Izdırap:

     

    Metinden dolayı muztarıb sayılan hadise, Fatıma
    binti Kays’ın şu hadisi örnek gösterilmektedir:

    “Hz. Peygamber (s.a.s)’e zekât hakkında
    sorulduğu zaman o, “Malda zekâttan başka bir hak vardır” dedi.[1]

    İbn Mace’de ise yine Fatıma binti Kays’dan şöyle
    rivayet edilmektedir. “Malda zekâttan başka bir hak yoktur”[2]

    Görüldüğü gibi bu iki metin arasında hem lafzen
    hem de manâ itibariyle ıztırab vardır ve bu rivayetler te’vil kabul etmediği
    gibi birbiriyle te’lif edilmesi de mümkün değildir.[3]
    Eğer bu mümkün olsaydı, hadis üzerinden ızdırab kalkardı.

    Muhteva olarak birbirine çok benzedikleri için
    muztarıb hadis, muallel hadisin bir türü kabul edilmiştir. İbni Hacer’in muallel
    için söylediği, “Bu konu, hadis türlerinin en gizli-kapaklı ve en hassas bir
    türünü oluşturmaktadır…” sözünü, Alâi, muztarıb hadis için söylemektedir.[4]

    Bazı durumlarda sahih ve hasen hadislerde de
    ıztırab olabilir ve bu hadisin zayıf sayılmasını gerektirmeyebilir. Şöyle ki;
    ravi sıka (güvenilir) bir kimse olmakla birlikte, onun nesebi, ismi veya
    babalarının ismi konularında ihtilafa düşüldüğünde ve bunlardan birinin tercih
    edilmesinin mümkün olmadığı hadisler de muztarıb sayılırlar. Ancak, ıztırab,
    zikredilen önceki türlerde meydana geldiği zaman hadisin za’fına hükmedilir.[5]

    Suyûti en iyi misâl olarak namazda besmele
    okunup okunmayacağı ile ilgili hadîsi zikreder:

    Buhârî’de gelen rivâyete göre, “Hz. Peygamber (aleyhissalâtu
    vesselâm), Hz. Ebu Bekr ve Hz. Ömer (radıyallahu anhüma), her üçü de namaza
    Elhamdu lillâhi Rabbi’l-âlemin ile başlıyorlardı. Bu hadis’te besmele ile
    alakalı bir sarahat yok: Okunacak mı, okunmayacak mı? Ancak, İmam Şâfi’î (radıyallahu
    anh) el-hamdu ile Fatiha suresinin kasdedildiğini ve besmelenin de bu sûreye
    dâhil olduğunu söyleyerek okunması gerektiğine hükmetmiştir.

    Öte yandan Müslim ve İmam Mâlik, yine Hz. Enes (radıyallahu
    anh)’ten kaydettikleri aynı hadîste, namazın başında ve sonunda besmele
    okunmadığını tasrîh etmişlerdir.

    Ancak, hadîs, sadece Buharî, Müslim ve Malik’in
    rivayet ettiği iki şekilden ibâret değildir. Bazı rivayetlerde: “Hz. Peygamber (aleyhissalâtu
    vesselâm), Hz. Ebu Bekr ve Hz. Ömer (radıyallahu anhüma)’in arkalarında namaz
    kıldım” ziyadesi mevcuttur. Bazılarında sadece Hz. Ebu Bekr ve Hz. Ömer
    zikredilirken bazılarında bunlara Hz. Osman (radıyallahu anh) da ilâve
    edilmektedir. Hatta daha enteresanı bâzı rivâyetlerde “Besmeleyi okumuyorlardı”
    ibâresi yerine “açıktan okumuyorlardı (cehretmiyorlardı)” denirken diğer
    bâzılarında besmelenin “okunduğu”  ve “cerhedildiği”nin söylenmiş olmasıdır.

    Görüldüğü gibi birbirinden çok farklı olan bu
    rivâyetler, râvilerinin sıhhat durumu yönünden eşittirler. Birini diğerine
    tercihte işimize yarıyacak bir müreccih’e, bir üstünlük karînesine sâhip
    değiliz. Ayrıca bu işte te’vîl yapma imkânı da yoktur, çünkü te’vîl de bir
    karineye dayanır. Neticede bu rivayetler muzdarib olmaktadır.[6]


    Not:

    Suyûtî bir husûsa dikkat çeker ve der ki: “Muzdarib hadîs bâzan sahîh olabilir.
    Şöyle ki, hâdisteki ihtilâf, senette yer alan sıka bir şahsın ismi, babası veya
    künyesinde olabilir. Bu durum onun sıhhatini bozmaz. Neticede hadîs, muzdarîb
    ismini alsa da sıhhat bakımından sahîhlik mertebesinden düşmez. Sahiheyn’de bu
    durumda birçok hadîs mevcuttur. Zerkeşî de bu meselede ısrar etmiş ve şüzûz,
    kalb ve ızdırab’ın sahîh ve hasen kısmına da girebileceğini söylemiştir”.[7]



     




    [1]

    Tirmizî, Zekât: 27.



    [2]

    İbn Mâce, Zekât: 3.



    [3]

    Ali İbn Ali et-Tehanevî, Kitabu Keşşâfi İstilâhâti’l-Funûn, İstanbul 1984,
    II, 874; Koçyiğit, a.g.e., 178-179; Talat Koçyiğit, Mücteba Uğur, İ. Hakkı
    Ünal, İmam-Hatib Liseleri İçin Hadis Usulü, 12. sınıf: 21.



    [4]

    Suphi es-Salih, a.g.e., 159-160.



    [5]

    Ömer Tellioğlu, Şamil İslam Ansiklopedisi: 4/311-312.



    [6]

    İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/123;
    Talat Koçyiğit, Mücteba Uğur, İ. Hakkı
    Ünal, İmam-Hatib Liseleri İçin Hadis Usulü, 12. sınıf: 21.



    [7]

    İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/123.

  • 1- İsnadda Şaz: Hadis Usulü Online Oku


    1- İsnadda Şaz:

     

    İsnadda aykırılığa örnek: Ebû Dâvûd, Tirmizî ve
    İbn Mâce Süfyan b. Uyeyne tariki ile Amr b. Dînâr, İbn Abbas’ın kölesi Avsece ve
    İbn Abbas isnadı ile şöyle bir rivayette bulunmuşlardır:

    “Rasûlullah (s.a.s.) zamanında bir adam vefat
    etti. Arkasında mirasçı olarak kimse bırakmadı. Yalnızca azad ettiği bir kölesi
    vardı. Rasûlullah (s.a.s.) adamın mirasını köleye verdi”[1]

    Hammâd b. Zeyd bu hadîsi Amr b. Dînâr-Avsece
    isnadıyla İbn Abbas’ı zikretmeden mürsel olarak rivayet etmiştir. Böylece
    Hammâd’ın rivayeti şâzz olurken, Süfyan tarîkinden gelen rivayet mahfuz
    olmaktadır.[2]



     




    [1]

    Ebû Davûd, Ferâiz: 3; Tirmizî, Ferâiz: 4; İbn Mâce, Ferâiz: 2.



    [2]

    İsmail Kaya, Şamil İslam Ansiklopedisi: 6/13.

  • H) Şâz Hadis: Hadis Usulü Online Oku


    H) Şâz Hadis:

     

    Şâz kelimesi, lügat olarak cemaatten ayrılan,
    yalnız kalan, tek, eşsiz, benzersiz, kaide dışı mânâsına gelir.

    Hadis ilmindeki ıstılâhî anlamı şöyledir:
    “Makbûl olan ravînin kendisinden daha makbul olana muhalif olarak rivayet ettiği
    hadis.” Bu durumda daha makbul olanın rivayet ettiğine mahfûz denir.[1]

    Bu tarifte Şaz ile Mahfuz birbirinin zıddı
    olmaktadır.[2]

    Istılahda oldukça farklı şekillerde
    kullanılmıştır. Nevevî, şu târifleri kaydeder.


    1-

    “Sika olan ravinin, diğer sika ravilere -gerek metinde, gerek senedde- ziyade ve
    noksanlıkla muhalif olarak rivayet ettiği hadistir.” Ayrıca İmam Şâfiî, “Şâzz
    hadîs, başkasının rivayet etmediğini rivayet eden sikanın hadîsi değil, sikanın
    nâs’a, yani diğer sikalara, muhalefet ettiğidir” açıklamasını da getiriyor.


    2-

    Ebu Ya’la el-Halîli der ki: “Tek bir isnaddan başka isnadı bulunmayan ve ravisi
    sika (güvenilir) olsun veya olmasın, bu isnadla tek kalan hadistir. Ancak ravî
    sika-değilse hadis metrüktür. Sika ise hadîsin üzerinde durmak lâzımdır, hüccet
    olarak kullanılamaz”


    3-

    Hâkim Ebu Abdillah der ki: “Bir sika’nın mütabii olmaksızın münferiden rivayet
    ettiği hadistir.”

    Hâkim tarifinde tek kalmayı (infirad) şart
    koştuğu gibi, diğer sika ravilere muhalefeti de göz önünde bulunduruyor. Çünkü
    sika ravinin mütâbiinin bulunması rivayetin diğer sika ravilere muhalif
    olmadığına delâlet eder. Rivayetinde tek kalan ravî sika ise, bu rivayetle gelen
    hadîs şâzzdır, fakat ravînin zabtında ve hafızasında bir tereddüt bulunursa
    hadîsin isnadında illet var demektir. Bu ise hadîsin muallel olduğuna delâlet
    eder.[3]

    Bu tariflerde de Şaz, Münker hadisin bir türü
    iye birleşmektedir. Bu açıdan hareketle Şaz hadise Münker ve Merdud da
    denilmiştir. Hadisin Şaz kabul edilebilmesi için infirad ve muhalefetin ikisinin
    birden bulunması gereklidir.

    [4]

    Suyûtî: “Hakîm’le el-Halilî’nin tariflerini, adl
    ve zabıt râvilerin teferrüdleriyle bağdaştırmak zordur” der ve “Ameller
    niyetlere göredir…”
    hadîsi ile “Velâ’nın satışını yasaklayan”
    hadîsleri zikrederek, bunlar gibi ûlemânın amele esas kıldığı pek çok sahîh
    hadîsin varlığını hatırlatır ve ilave eder:

    “Doğru olanı, tafsîl etmektir. Böyleleri,
    teferrüdleriyle kendilerinden daha çok hadîs bilen (ahfaz) ve zabt yönüyle daha
    üstün olan (ahfaz) birisine muhalefet ederlerse bu çeşit şâz’lar merdûddur, eğer
    râvi adl, hâfız, mevsûk olur, kimseye de muhâlefet etmezse rivâyeti sahîhtir,
    zabt yönüyle tevsîk edilmemiş, ancak zâbıt derecesinde olmaktan da uzak değilse
    rivâyeti hasendir, uzaksa rivayeti münker şâzdır, merdud’dur”.

    Nevevî açıklamasını şöyle noktalar: “Velhâsıl:
    merdud şâz, muhalif olan ferddir. Keza, râvilerinde, teferrüdden hâsıl olan
    eksikliği giderecek güven ve zabt bulunmayan münferid rivâyettir.

    Şu halde, müteahhir ûlemanın kabûlünde şâz,
    kendinden kuvvetliye sikanın muhalefet ettiği hadîstir. Tercih durumunda dâima
    mercûh’tur.[5]

    Bu tariflere göre de şâzz’ın ravisi sikadır.
    Ancak mahfûzu rivayet eden ravî ondan daha sağlamdır. Bu sağlamlık ve kuvveti
    tesbit edebilmek için şu şartlar aranır:


    1-
    Ya
    mahfûzu rivayet edenin zabtı daha sağlamdır,


    2-

    Veya mahfûzu rivayet eden sika ravinin sayısı birden fazladır,


    3-

    Yahut tercih sebeplerinden birisiyle mahfûzun kuvveti sabit olur ki bunu tesbit
    ricâli tanımakla, mütabilerini ve şahidlerini (onu destekleyen aynı meâldeki
    hadisleri) araştırmakla mümkün olur

    [6]

    Yukarıdaki tariflere uygun şâzz hadisler kabul
    görmüş ve şâzzdır denilmeden Kütüb-ü Sitte gibi mûteber hadis mecmualarına
    alınmıştır. Meselâ, “İnneme’l-a’malü bi’n-niyyât” hadîsi bunlardandır.[7]

    Şâzz hadîs isnadda aykırı olabileceği gibi
    metinde de olabilir. Bu durum şöyle örneklendirilebilir:



     




    [1]

    Tehanevî, Keşşafu Istılahâtî’-l-Funûn, I, 741.



    [2]

    İsmail Lütfi Çakan, Hadis Usulü, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
    Yayınları: 143.



    [3]

    Talât Koçyiğit, Hadîs Usülü, s. 111-112..



    [4]

    İsmail Lütfi Çakan, Hadis Usulü, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
    Yayınları: 144.



    [5]

    İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/125-126.



    [6]

    A. Naim, Tecrid Mukaddimesi, I, 120.



    [7]

    Bu hadîs için bkz: Buharî, Bed’ü’l-Vahiy,1; İman,14; Nikâh, 5; Talâk,11;
    Menâkıbu’l-Ensâr, 45; Itk, 6; Eyman, 23; Hıyel,1; Müslim, İmâra,155; Ebû
    Dâvûd, Talâk, 11; Tirmizî, Fedailü’l-Cihad 16; Neseî, Taharet, 59; Talâk,
    24; Eyman, 19; İbn Mâce, Zühd, 26; İbn Hanbel, I, 25; İsmail Kaya, Şamil
    İslam Ansiklopedisi: 6/13.

  • Muzdarib Hadisin Hükmü Hadis Usulü Online Oku


    Muzdarib Hadisin Hükmü:

     

    Muzdarib Hadisler ravilerinin hadisi iyi
    zabdetmemeleri yüzünden meydana gelen rivayet ihtilaflarıyla zayıf olmaktadır.
    Bununla beraber bazı muzdarib hadislerin metni sahihtir; ızdırabı ise sika olan
    ravilerinin isim veya künyelerindedir. Mesela Buhari ravileri arasında hem
    Süfyanu’s-Sevri, hem Süfyan b. Uyeyne vardır. Her birinden hadis alanlar
    bellidir. Bunlardan her ikisinden birden hadis almış bulunan birisi “Haddeseni
    Süfyan” der. Bu bir ihtilaf konusu olur. Şeyhlerinden de bir sonuca varılamaz.
    Hadis öylece kalır. Bununla birlikte hadis ravilerinin isim, şöhret, neseb veya
    künyelerindeki ihtilaflarmetnin sıhhatine bir zarar vermez.

    [1]
      



     




    [1]

    Talat Koçyiğit, Mücteba Uğur, İ. Hakkı Ünal, İmam-Hatib Liseleri İçin Hadis
    Usulü, 12. sınıf: 21-22.