ARAPÇA MUTTASIL ZAMİRLER
Kelimeye bitişik zamire muttasıl zamir denir. Muttasıl zamir fiile birleştiği gibi isimlerin ve (harf-i cer gibi) harflerin de sonuna birleşir.
Fiillerin sonuna birleşen şahıs zamirleri o cümlenin fâili olur. Şimdiye kadar gördüğümüz mâzî fiillere birleşen zamirler hep fâil muttasıl şahıs zamirleridir. Örneğin;
كَتَبْناَ (Biz yazdık) ve كَتَبْتُ (Ben yazdım) fiilindeki تُ ve ناَ zamirleri fâildir. Halbuki fâilin harekesi merfû (zamme) hükmündedir. Ancak zamirler mebnî olduklarından mahallen merfûdurlar (son harflerinin harekesi mahalleri itibariyle ötre konumundadır).
كَتَبْناَ الدَّرْسَ | Dersi yazdık. |
Mef’ûl Fiil+Fâil |
Fiillere birleşen fâil muttasıl zamirler hatırlanacağı gibi toplu olarak şöyledir:
| Cem | Tesniye | Müfred | ||
Müzekker | وُا | اَ | Gâib | ||
(Onlar) | (O ikisi) | (O) | |||
Müennes | ْنَ | تاَ | Gâibe | ||
Müzekker | تُمْ | تُماَ | تَ | Muhâtab |
(Sizler) | (Siz ikiniz) | (Sen) | ||
Müennes | تُنَّ | تُماَ | تِ | Muhâtaba |
Müz + Müe | ناَ | ناَ | تُ | Mütekellim |
(Bizler) | (İkimiz) | (Ben) |
Fiillere birleşen bu fâil zamirler isimlere birleşmez. Aşağıda söz konusu edeceğimiz zamirler ise hem isimlerin sonuna hem de mef’ûl zamirler olarak fiillerin sonuna birleşirler:
a) İsimlerin sonuna birleşen muttasıl zamirler:
İsimlerin sonuna birleşen zamirler, isim tamlaması [muzâf (tamlanan)-muzâfun ileyh (tamlayan)] şeklinde o ismin kime ait olduğunu bildirir. Sonuna zamir alan kelime ise artık harf-i tarif almaz. Çünkü zaten belirli hale gelmiştir. Örnek:
(Senin kalemin) قَلَمُكَ |
M. ileyh Muzâf |
İsimlerin sonuna eklenen birleşik zamirlerin tablo halinde gösterimi şu şekildedir:
Çekim Tablosu | |||||||||||
Cem | Tesniye | Müfred | |||||||||
Müzekker | قَلَمُهُمْ | قَلَمُهُماَ | قَلَمُهُ | Gâib | |||||||
Onların kalemi | O ikisinin kalemi | Onun kalemi | |||||||||
Müennes | قَلَمُهُنَّ | قَلَمُهُمَا | قَلَمُهَا | Gâibe | |||||||
Müzekker | قَلَمُكُمْ | قَلَمُكُمَا | قَلَمُكَ | Muhâtab | |||||||
Sizin kaleminiz | İkinizin kalemi | Seninkalemin | |||||||||
Müennes | قَلَمُكُنَّ | قَلَمُكُمَا | قَلَمُكِ | Muhâtaba | |||||||
Müz+ Müe | قَلَمُناَ | قَلَمُناَ | قَلَمِي | Mütekellim | ||||
Bizim kalemimiz | İkimizin kalemi | Benim kalemim | ||||||
Not: Zamirlerin harekesi değişmez fakat zamirden önceki ismin harekesi fâil mef’ûl vs. oluşuna yani cümledeki yerine göre hareke alır. Ancak mütekellim yâ’sı (ي) birleşen ismin son harfinin harekesi her durumda esre olarak harekelenir. (مَدْرَسَتِي) okulum, (صَدِيقِي) arkadaşım gibi.
Cümle Örnekleri:
حَضَرَ وَلَدُكَ مِنَ الْمَدْرَسَةِ. | Çocuğun okuldan geldi (fâil). | |||
وَجَدَ أحْمَدُ قَلَمَهُ. | Ahmed kalemini buldu (meful). | |||
كَتَبَ أَحْمَدُ دَرْسَهُ بِقَلَمِكَ. | Ahmed dersini senin kaleminle yazdı (mefulün bih gayr-i sarih). | |||
وَضَعَ كِتاَبَهُ عَلَى الطاَّوِلَةِ. | (O) kitabını masaya koydu. | |||
فَتَحْناَ باَبَهُ. | (Onun) kapısını açtık. | |||
وَهَبَ خاَلِدٌ حَياَتَهُ لِلدِّينِ. | Halit hayatını din için bağışladı. | |||
أَخَذْنَ كُتُبَهُنَّ. | Kitaplarını aldılar. | |||
شَرِبْتُ الشاَّىَ مَعَ صَديِقيِ. | Arkadaşımla çay içtim. | |||
فَتَحْناَ أَبْواَبَهُمْ. | Kapılarını açtık. | |||
قَرَأْتُ كُتُبِي فِي الْبَيْتِ. | Evde kitaplarımı okudum. | |||
رَكِبْتُ سَياَّرَتِي. | Arabama bindim. | |||
F Zamirle birleşen isimlerin harf-i cerden sonra geldikleri takdirde, isimler esre olsa da zamirlerin harekesinin değişmeyeceği unutulmamalıdır. Sadece gâiblerdeki (he ه ) li zamirlerin (ه) harflerinin harekesi ses uyumundan dolayı esre olur. Diğeriyle karıştırılmaması için gâibe müennes olduğu gibi kalır:
Çekim Tablosu | |||||
Cem | Tesniye | Müfred | |||
Müzekker | إِلَى بَيْتِهِمْ | إِلَى بَيْتِهِماَ | إِلَى بَيْتِهِ | Gâib | |
Onların evine | İkisinin evine | Onun evine | |||
Müennes | إِلَى بَيْتِهِنَّ | إِلَى بَيْتِهِماَ | إِلَى بَيْتِهاَ | Gâibe |
Müzekker | إِلَى بَيْتِكُمْ | إِلَى بَيْتِكُماَ | إِلَى بَيْتِكَ | Muhâtab | |
Sizin evinize | İkinizin evine | Senin evine | |||
Müennes | إِلَىبَيْتِكُنَّ | إِلَى بَيْتِكُمَا | إِلَى بَيْتِكِ | Muhâtaba | |
Müz + Müe | إِلَى بَيْتِنَا | إِلَى بَيْتِنَا | إِلَى بَيْتىِ | Mütekellim | |||
Bizim evimize | İkimizin evine | Benim evime | |||||
Karşılaştırmalı Cümle Örnekleri:
ذَهَبَ الْجاَرُ إِلَى بَيْتِكَ. | Komşu senin evine gitti. | ||
ذَهَبَ الْجاَرُ إِلَى بَيْتِهِ. | Komşu (kendi) evine gitti. | ||
مَتَى ذَهَبَ عَمُّكَ إِلَى بَيْتِهِ؟ | Amcan ne zaman evine gitti? | ||
ذَهَبَ عَمِّي إِلَى بَيْتِهِ صَبَاحاً. | Amcam evine sabahleyin gitti. | ||
مِنْ أَيْنَ حَضَرْتَ إِلَى أَيْنَ ذَهَبْتَ ؟ | Nereden geldin nereye gittin? | ||
حَضَرْتُ مِنَ الْمَدْرَسَةِ وَذَهَبْتُ إِلَى خَالَتِي. | Okuldan geldim ve teyzeme gittim. | ||
طَلَبَ أَحْمَدُ مِنْ واَلِدِهِ الدَّراَّجَةَ. | Ahmet babasından bisiklet istedi. | ||
طَلَبَ الْأَوْلاَدُ مِنْ واَلِدِهِمُ الْفُلُوسَ. | Çocuklar babalarından para istediler. | ||
كَتَبوُا دُرُوسَهُمْ فِي صَفِّهِمْ. | (Onlar) derslerini sınıflarında yazdılar. | ||
جَلَساَ فِي سَياَّرَتِهِماَ. | (O ikisi) arabalarında oturdular. | ||
وَضَعَ كُتُبَهُ عَلَى الطاَّوِلَةِ. | Kitaplarını masanın üzerine koydu. | ||
وَضَعَ كُتُبَهُ فِي حَقِيبَتِهِ. | Kitaplarını çantasına koydu. | ||
نَزَلْنَ مِنْ سَياَّرَتِهاَ. | (O bayanlar) o (bayan)ın arabasından indiler. | ||
فَكَّرْناَ فِي حاَلِكُمْ. | Haliniz hakkında düşündük[3]. | ||
ماَ هِواَيَتُكَ ؟ هِواَيَتيِ الرَّسْمُ وَ الصِّحاَفَةُ. Hobin nedir? Hobim resim ve gazeteciliktir. | |||
اَلتَّلاَمِيذُ ذَهَبُوا إِلَى مَداَرِسِهِمْ فِي سَعاَدَةٍ. Öğrenciler okullarına saadet (mutluluk) içinde gittiler. | |||
طَلَبَ أَحْمَدُ وَ عاَدِلٌ مِنْ واَلِدِهِماَ الدَّراَّجَةَ. Ahmet ve Adil babalarından bisiklet istediler. | |||
b) Fiillerin sonuna birleşen muttasıl zamirler:
Söz konusu bu birleşik zamirler fiillerin sonuna birleştiği takdirde o cümlenin mef’ûlü olurlar. Mâzî fiilin her sigasının sonuna gelebilecek mef’ûl zamirlerin çekim tablosunu كَتَبَ fiilinde şöyle gösterebiliriz:
Cemi | Tesniye | Müfred | ||||||
Müzekker | كَتَبَهُمْ | كَتَبَهُمَا | كَتَبَهُ | Gâib | ||||
Onları/onlara yazdı | O ikisini/o ikisine yazdı | Onu/ona yazdı | ||||||
Müennes | كَتَبَهُنَّ | كَتَبَهُماَ | كَتَبَهاَ | Gâibe | ||||
Müzekker | كَتَبَكُمْ | كَتَبَكُماَ | كَتَبَكَ | Muhâtab | |||
Sizi/size yazdı | İkinizi/ikinize yazdı | Seni/sana yazdı | |||||
Müennes | كَتَبَكُنَّ | كَتَبَكُماَ | كَتَبَكِ | Muhâtaba | |||
Müz + Müe | كَتَبَنَا | كَتَبَنَا | كَتَبَنِى | Mütekellim | ||||
Bizi/bize yazdı | İkimizi/ikimize yazdı | Beni/bana yazdı | ||||||
Burada çekilen tablo كَتَبَ fiiline aittir. Fiilin diğer tüm siygalarına bu zamirler eklenebilir. Ancak fiillerin sonuna birleşen şahıs zamirleri (fâil zamirler) ile mef’ûl zamirler karıştırılmamalıdır. Örneğin; كَتَبْناَ (Biz yazdık) ve كَتَبْتُ (Ben yazdım) fiilindeki تُ ve ناَ zamirleri fâildir.
كَتَبْناَ الدَّرْسَ. | Dersi yazdık. |
Mef’ûl Fiil+Fâil | |
كَتَبْناَهُ. | Onu (dersi) yazdık. |
Fiil+Fâil+Mef’ûl |
(كَتَبْناَهُ) kelimesindeki (هُ) zamiri ise mef’ûldür. Diğer örnekler:
كَتَبْتُكَ | Seni yazdım. | كَتَبْتَهُ | Onu yazdın. | ||
شَرِبْتَهُ | Onu içtin. | وَجَدْتُنَّهُمْ | Onları buldunuz. | ||
ise muttasıl meful zamirdir. هُمْ muttasıl fâil zamir, تُنَّ ibaresinde وَجَدْتُنَّهُمْMesela;
Kâide: a) Fâil durumunda olan gâib cemi müzekker zamirini (وا), mef’ûl zamire bağlarken cemi alâmeti olan vav ve elifin elifi düşer:
وَجَدوُهُ | Onu buldular. | وَجَدوُهُمْ | Onları buldular. |
شَرِبوُهُ | Onu içtiler. | كَتَبوُكُمْ | Sizi yazdılar. |
b) Muhâtab cemi müzekkerin son harfi olan cezimli mimin (تُمْ ) cezmini kaldırıp ötre ve vav koymak suretiyle meful zamire bağlarız. Yani تُمْ fâil zamirine bir başka mef’ûl zamirin bitişmesi halinde geçiş, mime eklenen bir vâv ile yapılır:
وَجَدْتُمُوهُ | Onu buldunuz. | وَجَدْتُمُوهُمْ | Onları buldunuz. |
شَرِبْتُمُوهُ | Onu içtiniz. | سَمِعْتُمُوهُ | Onu duydunuz. |
c) كَتَبَنِِى (beni yazdı) de yeralan ن harfine Arapça’da nûn-u vikâye (koruyucu nun) denir. Fiil, muttasıl mütekellim zamiri olan ي ile birleştiğinde araya bir ن gelir. كَتَبَنِي örneğindeki ن harfi üstünle biten fiilin sonunu esreden korumuştur:
وَجَدْتَنيِ | Beni buldun. | كَتَبْتُنَّنيِ | Beni yazdınız. | |
وَجَدوُنيِ | Beni buldular. | سَمِعْتُمُونيِ | Beni duydunuz. | |
d) Muttasıl…هُمْ ve…كُمْ zamirlerinden sonra hemze-i vasıl’dan olan harfi tarif gelirse geçiş, sonlarındaki sakin mimlerin ötre ile harekelenmesi ile olur.
شَكَرَكُمُ الرَّجُلُ. | Adam size teşekkür etti. |
شَكَرَهُمُ الرَّجُلُ. | Adam onlara teşekkür etti. |
مَنَحَكُمُ اللَّهُ هَذِهِ السَّعاَدَةَ. | Allah size bu saadeti bağışladı. |
مَنَحَهُمُ اللَّهُ هَذِهِ النِّعْمَةَ. | Allah onlara bu nimeti bağışladı. |
Karşılaştırmalı Cümle Örnekleri:
مَنَحَناَ اللَّهُ هَذِهِ الْفُرْصَةَ. | Allah bize bu fırsatı bağışladı. | |
شَكَرَناَ الرَّجُلُ فِي سَعاَدَةٍ. | Adam bize saadet içinde teşekkür etti. | |
شَكَرْتُمُوناَ فِي سَعاَدَةٍ. | Bize saadet içinde teşekkür ettiniz. | |
شَكَرْتُمُونِي فِي سَعاَدَةٍ. | Bana saadet içinde teşekkür ettiniz. | |
شَكَرْتُمُوهُ فِي سَعاَدَةٍ. | Ona saadet içinde teşekkür ettiniz. | |
شَكَرْتُمُوهاَ فِي سَعاَدَةٍ. | Ona saadet içinde teşekkür ettiniz. | |
شَكَرْتُمُوهُنَّ فِي سَعاَدَةٍ. | O (baya)nlara saadet içinde teşekkür ettiniz. | |
هَلْ رَكِبَ التِّلْمِيذُ الدَّراَّجَةَ ؟ | Öğrenci bisiklete bindi mi? | |
نَعَمْ ، رَكِبَهاَ. | Evet, ona bindi. | |
كَيْفَ رَكِبَ التِّلْمِيذُ الدَّراَّجَةَ ؟ | Öğrenci bisiklete nasıl bindi? | |
رَكِبَهاَ التِّلْمِيذُ كَثِيراً. | Öğrenci ona çok bindi. | |
ماَذاَ لَعِبَ الْفَرِيقُ ؟ | Takım ne oynadı? | |
لَعِبَ الْفَرِيقُ الْمُباَراَةَ. | Takım maç oynadı. | |
هَلْ قَرَأُوا الْقِصَّةَ ؟ | Hikayeyi okudular mı? | |
نَعَمْ ، قَرَأُوهاَ. | Evet onu okudular. | |
هَلْ فَتَحُوا الْكُتُبَ ؟ | Kitapları açtılar mı? | |
نَعَمْ ، فَتَحُوهاَ. | Evet onları açtılar | |
سَأَلْناَهُ عَنْ حاَلِهِ. | Ona durumu (hali) hakkında sorduk. | |
نَصَرَكَ صَدِيقُكَ. | Arkadaşın sana yardım etti. | |
نَفَعَنِي الدَّواَءُ. | İlaç bana fayda verdi. | |
نَفَعَنِي إِجْتَهاَدِي. | Çalışmam bana fayda verdi. | |
شاَهَدْتُهُ[5] وَ أَصْدِقاَءَهُ فِي السُّوقِ. | Onu ve arkadaşlarını çarşıda gördüm. | |
ماَذاَ شاَهَدْتَ فِي الْحَدِيقَةِ ؟ | Bahçede ne gördün? | |
شاَهَدْتُكَ فِي الْحَدِيقَةِ. | Bahçede seni gördüm. | |
شاَهَدْتَنِي فِي الْحَدِيقَةِ. | Bahçede beni gördün. | |
مَتَى زاَرَ واَلِدُكَ الطَّبِيبَ ؟ | Baban doktoru ne zaman ziyaret etti? | |
مَتَى زاَرَتْ واَلِدَتُكَ الطَّبِيبَ ؟ | Annen doktoru ne zaman ziyaret etti? | |
زاَرَتْ واَلِدَتِي الطَّبِيبَ أَمْسِ. | Annem doktoru dün ziyaret etti. | |
زاَرَتْ واَلِدَتُهُ الطَّبِيبَ أَمْسِ ياَ أُسْتاَذِي! | Annesi doktoru dün ziyaret etti ey hocam! | |
هَلِ الْأَوْلاَدُ زاَروُا الْمَرِيضَ ؟ | Çocuklar hastayı ziyaret ettiler mi? | |
نَعَمْ ، اَلْأَوْلاَدُ زاَرُوهُ. | Evet, çocuklar onu ziyaret ettiler. | |
c) Harflerin (örneğin harf-i cerlerin) sonuna birleşen zamirler:
Harf-i cerler ismin önüne geldikleri gibi ismin yerini tutan zamirle de birleşir.
Harf-i cerle birleşen zamirlerin çekimi şöyledir:
إلَيْهِمْ | إلَيْهِماَ | إلَيْهِ | مِنْهُمْ | مِنْهُمَا | مِنْهُ | |
onlara | o ikisine | ona | * | onlardan | o ikisinden | ondan |
إلَيْهِنَّ | إلَيْهِمَا | إلَيْهَا | مِنْهُنَّ | مِنْهُمَا | مِنْهَا |
إلَيْكُمْ | إلَيْكُمَا | إلَيْكَ | مِنْكُمْ | مِنْكُمَا | مِنْكَ | |
size | ikinize | sana | * | sizden | ikinizden | senden |
إلَيْكُنَّ | إلَيْكُمَا | إلَيْكِ | مِنْكُنَّ | مِنْكُمَا | مِنْكِ |
إلَيْنَا | إلَيْنَا | إِلَيَّ | مِنَّا | مِنَّا | مِنِّي | ||
bize | ikimize | bana | * | bizden | ikimizden | benden |
Kaide: لـِ harf-i ceri isme birleşirse لـِ olarak esre ile, mütekellim ya’sı hariç zamire birleşirse لَـ olarak üstün hareke ile bağlanır. Cümlenin başında gelirse mülkiyet (var manası) ifade eder.
لِخَالِدٍ Halid için, Halid’in veya Halid’in var (Halid’e ait) (isme birleşmiş),
لَهُ Onun için, onun, onun var (zamire birleşmiş),
لِي Benim için, benim, benim var (mütekellim ya’sına birleşmiş).
Bu harf-i cer’in burada verilen üç manası da cümledeki yerine göre geçerli olur:
اَلْكِتاَبُ لِخاَلِدٍ وَالْحَقِيبَةُ ليِ. | Kitap Halit’in çanta benimdir. |
اَلْكِتاَبُ لِي وَالْحَقِيبَةُ لَهُ. | Kitap benim çanta onundur. |
لىِ كِتاَبٌ. | Benim bir kitabım var. |
لِ harf-i cerinin zamirle birleşen çekim tablosu şöyledir:
لَهُمْ | لَهُمَا | لَهُ |
onların | o ikisinin | onun |
لَهُنَّ | لَهُمَا | لَهَا |
لَكُمْ | لَكُمَا | لَكَ |
sizin | ikinizin | senin |
لَكُنَّ | لَكُمَا | لَكِ |
لَنَا | لَنَا | ليِ |
Bizim | ikimizin | benim |
¯¯¯
مَعَهُمْ | مَعَهُمَا | مَعَهُ[8] | بِهِمْ | بِهِمَا | بِهِ | |
onlarla | o ikisiyle | onunla | * | onlarla | o ikisiyle | onunla |
مَعَهُنَّ | مَعَهُمَا | مَعَهاَ | بِهِنَّ | بِهِمَا | بِهاَ |
مَعَكُمْ | مَعَكُمَا | مَعَكَ | بِكُمْ | بِكُمَا | بِكَ | |
sizlerle | ikinizle | seninle | * | sizlerle | ikinizle | seninle |
مَعَكُنَّ | مَعَكُمَا | مَعَكِ | بِكُنَّ | بِكُمَا | بِكِ |
مَعَنَا | مَعَنَا | مَعِي | بِنَا | بِنَا | بِي | |
bizimle | ikimizle | benimle | * | bizimle | ikimizle | benimle |
¯¯¯
فِيهِمْ | فِيهِمَا | فِيهِ | عَلَيْهِمْ | عَلَيْهِمَا | عَلَيْهِ | |
onlarda | o ikisinde | onda | * | onlara | ikisine | ona |
فِيهِنَّ | فِيهِمَا | فِيهاَ | عَلَيْهِنَّ | عَلَيْهِمَا | عَلَيْهاَ |
فِيكُمْ | فِيكُمَا | فِيكَ | عَلَيْكُمْ | عَلَيْكُماَ | عَلَيْكَ | |
sizde | ikinizde | sende | * | size | ikinize | sana |
فِيكُنَّ | فِيكُمَا | فِيكِ | عَلَيْكُنَّ | عَلَيْكُماَ | عَلَيْكِ |
فِيناَ | فِيناَ | فِيَّ | عَلَيْنَا | عَلَيْنَا | عَلَىَّ | |
bizde | ikimizde | bende | * | bize | ikimize | bana |
Kâide: كُمْ ve هُمْ zamirleri gibi kendinden önceki harfi ötreli olup cezimle biten kelimelerden sonra harf-i tarife geçiş ötre ile olur:
عَلَيْكُمُ السَّلاَمُ. Sizin üzerinize selâm olsun. | هُمُ الْفُقَراَءُ. Onlar fakirdirler. |
Cümle Örnekleri
طَلَبَ الْمُدَرِّسُ الْواَجِبَ مِنْكُمْ. | Öğretmen sizden ödevi istedi. |
ذَهَبوُا إِلَيْهِمْ. | Onlara gittiler. |
كَتَبَ اسْمَكَ عَلَيْهاَ | (Senin) ismini onun üzerine yazdı. |
أَخَذَ أَحْمَدُ مَعَهُ حَقيِبَةً. | Ahmet beraberine bir çanta aldı. |
حَضَرْتُ لَكُنَّ إِلَى الْبَيْتِ. | Sizin için eve geldim. |
وَجَدوُا الْقَلَمَ فيِهِ. | Kalemi orda buldular. |
قَلَمُكَ صَغِيرٌ. | Senin kalemin küçüktür. |
شَعْرُهُ طَوِيلٌ. | Onun saçı uzundur. |
ضَرَبَتْنَا أُخْتُهُمْ. | Kızkardeşleri bizi dövdü. |
قَتَلَهُمَا أَحْمَدُ. | O ikisini Ahmet öldürdü. |
كَتَبَكُمْ أَحْمَدُ فِي الْمَدْرَسَةِ. | Ahmet sizi okulda yazdı. |