Muzaaf, birinci, ikinci ve dördüncü bablardan gelir:
- birinci babdan gelen muzaaflar: فَعَّ ، يَفُعُّ şeklinde olur. Örnek: رَدَّ ، يَرُدُّ gibi.
- İkinci babdan gelen muzaaflar: فَعَّ ، يَفِعُّ şeklinde olur. Örnek: حَبَّ ، يَحِبُّ gibi.
- Dördüncü babdan gelen muzaaflar: فَعَّ ، يَفَعُّ şeklinde olur.Örnek: عَضَّ ، يَعَضُّ gibi.
Mazi malum birinci çekimi her babda فَعَّ şeklindedir.
Mazi malumun baştan beş çekimi şeddelidir. Sahihe benzemez. Fakat altıncıdan itibaren şedde düşer ve sahih gibi çekilir:
Birinci babda:
Birinci babda:
|
İkinci babda:
|
Dördüncü babda:
|
Dördüncü babda:
|
MAZİ MEÇHUL
Mazi meçhul her babda (kalıpta) فُعَّ biçimindedir. Şu halde رَدَّ nin meçhulü رُدَّ; حَبَّ nin meçhulü حُبَّ; غَضَّ nin meçhulü غُضَّ olmuş olur.
Mazi meçhulün de baştan beş çekimi şeddelidir. Sahihe benzemez.
Fakat altıncıdan itibaren şedde düşer ve sahih gibi çekilir:
|
رُدَّ mazi meçhul fiilide bu şekil çekilir:
|
حُبَّ mazi meçhul fiilide bu şekil çekilir:
|
غُضَّ mazi meçhul fiilide bu şekil çekilir:
|
MUZARİ MALUM
Muzari malum,
birinci babda يَفُعُّ şeklinde gelir.
İkinci babda يَفِعُّ şeklinde gelir.
Dördüncü babda يَفَعُّ şeklinde gelir.
Muzari malum çekimi yapılırken iki cemi müennes şeddesiz, diğerleri şeddelidir. Demek oluyor ki, yalnız iki cemi müennes sahih gibi çekilir. Bundan dolayı iki cemi müennes birinci babdan gelen muzaaflarda يَفْعُلنَ ، تَفْعُلنَ; ikinci babdan gelen muzaaflarda يَفْعِلْنَ ، تَفْعِلنَ; dördüncü babdan gelen muzaaflarda iseيَفْعَلْنَ ، تَفْعَلْنَ şeklinde çekilir.
Örnek: يَرُدُّ muzari malum fiili şöyle çekilir:
|
Örnek: يَحِبُّ muzari malum fiili şöyle çekilir:
|
Örnek: يَعَضُّ muzari malum fiili şöyle çekilir:
|
MUZARİ MEÇHUL
Muzari meçhul her babda (kalıpta)يُفَعُّ şeklindedir. O halde يَرُدُّ nun meçhulü يُرَدُّ; يَحِبُّ nun meçhulüيُحَبُّ; يَعَضُّ nun meçhulü يُعَضُّ şeklinde olmuş olur.
Muzari meçhulün de yalnız iki cemi müennesin çekimi şeddesizdir.
Diğerleri şeddelidir. Ve bu iki cemi müennes her babda (kalıpta) يُفْعَلْنَ ، تُفْعَلْنَ şeklinde gelir.
Örnek: يُرَدُّ muzari meçhul fiili şöyle çekilir:
|
Örnek: يُحَبُّ muzari meçhul fiili şöyle çekilir:
|
Örnek: يُعَضُّ muzari meçhul fiili şöyle çekilir:
|
MUZARİ MANSUB
Muzaafların muzari masubu tamamen sahihte açıklanan kaideye tabi olup hiçbir istisnası yoktur.
Örnek:
Birinci babdan:
|
İkinci babdan:
|
Dördüncü babdan:
|
Muzari malum meçhulleri de sahihteki gibi çekilir:
Birinci babdan:
|
İkinci babdan:
|
Dördüncü babdan:
|
MUZARİ MECZUMNunlu çekimler tamamen sahihte anlatılan kurallara tabiidir. Ancak nun’suz beş çekimde durum başka şekildedir. Şöyle ki: – Birinci babın (kalıbın) muzari meczum malumunda nunsuz beş çekiminin son harfini üstün, esre ve ötre okumak caizdir. Örnek dal’ın üstünü ile لَمْ يَرُدَّ; yahut dal’ın esresiyle لَمْ يَرُدِّ; yahut dal’ın ötresiyle لَمْ يَرُدُّ gibi. Fakat üstün olarak لَمْ يَرُدَّ okumak daha uygundur. – İkinci ve dördüncü babın muzari meczum malumunda nunsuz beş çekimin son harfini üstün veya esre okumak caizdir. Ancak ötre okunamaz. Örnek: İkinci babdan (kalıptan) ba’nın (harfinin) üstünü ile لَمْ يَحِبَّ; yahut ba’nın esresiyle لَمْ يَحِبِّ gibi. Yine dördüncü babdan (kalıptan) dat’ın üstünüyle لَمْ يَعَضَّ; yahut dat’ın esresiyle لَمْ يَعِضِّ gibi. Fakat bu iki babda da üstün okumak لَمْ يَحِبَّ ، لَمْ يَعَضَّ daha uygundur. لَمْ يَرُدَُِّ muzari malum meczum fiilinin çekimi:
لَمْ يَحِبَِّ muzari malum meczum fiilinin çekimi:
لَمْ يَعَضَِّ muzari malum meczum fiilinin çekimi:
Dikkat: Bunların meçhullerinde nun’suz sigalar yalnız iki hareke ile okunur. Demek ki, gerek birinci babdan ve gerekse ikinci veya dördüncü babdan olsun muzari meczumun meçhulünde nun’suz sigaların son harfi ancak üstün veya esre okunur. لَمْ يُرَدَِّ muzari meçhul meczum fiilin çekimi:
لَمْ يُحَبَِّ muzari meçhul meczum fiilin çekimi:
لَمْ يُعَضَِّ muzari meçhul meczum fiilin çekimi:
Dikkat: Muzari malum/meçhul meczumunda nunsuz sigalar gibide çekilir: Birinci babdan olan رَدَّ nin muzari meczumunda nun’suz sigaların sahih gibi okunmasına göre çekimi: لَمْ يَرْدُدْ muzari malum mezcum fiilin sahih gibi çekimi:
İkinci babdan olan حَبَّ nin muzari meczumunda nun’suz sigaların sahih gibi okunmasına göre çekimi: لَمْ يَحْبِبْ muzari malum meczum fiilin sahih gibi çekimi:
Dördüncü babdan olan عَضَّ kelimesinin muzari meczumunda nun’suz sigaların sahih gibi okunmasına göre çekimi: لَمْ يَعْضَضْ muzari malum meczum fiilin sahih gibi çekimi:
Bunların meçhulünde ise sahihteki muzari meçhul kaidesine göre hareket edilir. Yani nun’suz sigalarda birinci harfi ötre, üçüncüyü üstün okuruz. O zaman şu şekilleri alır ve hepsi aynı şekilde çekilir:
لَمْ يُرْدَدْ muzari meçhul meczum fiilin çekimi:
لَمْ يُحْبَبْ muzari meçhul meczum fiilin çekimi:
لَمْ يُعْضَضْ muzari meçhul meczum fiilin çekimi:
EMRİ HAZIR MALUMEmri hazırın malumu birinci babdan (kalıptan) gelen muzaaf fiillerde فُعَّ yahut فُعِّ veya فُعُّ şeklinde olur. رُدُّ ،رُدِّ ، رُدَّ gibi. Bu üç şekilden birisincisi yani ikinci harfi üstün okumak, dile kolay geldiğinden daha uygundur. Vakıa bu mazi meçhule benzese de karine ile fark edilir. İkinci babdan gelen muzaaflarda emri hazır malum فِعَّ yahut فِعِّ şeklinde gelir. حِبِّ ، حِبَّ gibi. Birinci şekilde okumak daha uygundur. Dördüncü babdan gelen muzaaflarda emri hazır malum فَعَّ yahut فَعِّ şeklinde gelir. عَضِّ ، عَضَّ gibi. Fakat birinci şekilde okumak daha uygundur. Bu mazi maluma benzese de karine ile fark edilir. Emri hazır malumun CEMİ MÜENNES MUHATABI sahih gibi şeddesiz olup birinci babda اُفْعُلنَ , ikinci babdaاِفْعِلْنَ , dördüncü babda اِفْعَلْنَ şeklinde olur. رُدَّ nin çekimi:
حِبَّ nin çekimi:
عَضَّ nin çekimi:
Emri hazır malumun yalnız birinci sigasını (çekimi) sahihler gibi okumak caizdir. O zaman birinci babda اُفْعُلْ , ikinci babda اِفْعِلْ , dördüncü babda اِفْعَلْ şeklinde olabilir. اِحْبِبْ ، اُرْدُدْ ، اِعْضَضْ gibi. Dikkat: Dördüncü babdan olan مَسَّ ve ظَلَّ kelimeleri normal olarak tasrif olunmakla beraber İmam Sibeveyh’e göre bu iki kelimeye mahsus olmak üzere altıncı sigadan itibaren مَسْنَ ، ظَلْنَ veya مِسْنَ ، ظِلْنَdemek de caizdir. Dikkat: (1,2,3,4,5,6,7,8) rakamlarıyla gösterilen tasriflerde لَمْ yerine لَمَّا getirilecek olursa CAHDİ MUSTAĞRAK meydana gelir. Bu tasniflerin yalnız gaib sigalarında لَمْ yerine لِ getirilecek olursa EMRİ GAİB, لاَ getirilecek olursa NEHYİ GAİB meydana gelir. Bu tasriflerin yalnız muhatab sigalarında لَمْ yerine لاَ getirilecek olursa NEHYİ HAZIR meydana gelir. Bu tasriflerin yalnız iki mütekellim sigasında لَمْ yerine لِ getirilecek olursa EMRİ MÜTEKELLİM, لاَ getirilecek olursa NEHYİ MÜTEKELLİM meydana gelir. Eğer (4,8) rakamlarıyla gösterilen iki tasrifin yalnız muhatab sigalarında لَمْ yerine لِ getirilecek olursa EMRİ HAZIRIN MEÇHULÜ meydana gelir. |
C) MUZAAF FİİL
Şeddeli fiil demektir. Yani fiilin son iki harfi (olan aynel fiil ile lâmel fiil) aynı cinsten olup şeddeli okunur.
مَدَّ يَمُدُّ uzattı (aslı 1. bab: مَدَدَ يَمْدُدُ) فَرَّ يَفِرُّ kaçtı (aslı 2. bab:فَرَرَ يَفْرِرُ )
Görüldüğü gibi gibi iki harfi birbirine katma işine idgam denir.
Muzâri Malûm Fiil Çekim Örneği (يَمُدُّ uzatıyor) |
Mâzî Malûm Fiil Çekim Örneği (مَدَّ uzattı) |
يَمُدُّ يَمُدَّانِ يَمُدُّونَ |
مَدَّ مَدَّا مَدُّوا |
تَمُدُّ تَمُدَّانِ يَمْدُدْنَ |
مَدَّتْ مَدَّتَا مَدَدْنَ |
تَمُدُّ … … |
مَدَدْتَ … … |
Görüldüğü gibi muzaaf fiillerin idgâmı (şeddesi) mâzide gâibe cemi müennesden itibaren çözülmüştür. Diğerinde de gâibe cemi müennesden itibaren (فَرَرْنَ) şeklinde bağlanır. Muzârilerinde de meselâ gâibe cemi müennesler (يَمْدُدْنَ) ve (يَفْرِرْنَ) şeklinde çözülürler.
Meçhûlleri: ( يَمُدُّ) denيُمَدُّ uzatılıyor (مَدَّ) denمُدَّ uzatıldı
Muzâri Meçhûl Fiil Çekimi |
Mâzî Meçhûl Fiil Çekimi |
يُمَدُّ يُمَدَّانِ يُمَدُّونَ |
مُدَّ مُدَّا مُدُّوا |
تُمَدُّ تُمَدَّانِ يُمْدَدْنَ |
مُدَّتْ مُدَّتَا مُدِدْنَ |
تُمَدُّ … … |
مُدِدْتَ … … |
( يَفِرُّ) danيُفَرُّ kaçılıyor (فَرََّ) danفُرَّ kaçıldı
Gâibe cemi müennesleri: Muzâride: (يُفْرَرْنَ) … Mâzîde: (فُرِرْنَ) …
Emr-i Hâzırı: |
(يَمُدُّ ) den (مُدَّ) (مُدِّ) ya da (أُمْدُدْ) (uzat) (يَفِرُّ) dan (فِرَّ) (فِرِّ) ya da (إِفْرِرْ) (kaç) |
Görüldüğü gibi şeddeli fiillerin emr-i hâzırları fiilin açılıp son harfinin cezm yapılmasıyla olabileceği gibi daha pratik olan şedde ile de yapılmaktadır. Son harekenin üstünle ya da esre ile de verileceğini unutmayınız. Birinci tarz çekimin (أُمْدُدْ) normal çekimlerden farkı olmadığı için aşağıda ikinci tarz çekim örneği verilmiştir:
|
Emr-i Hâzır Çekimi: |
|
|
|
مُدَّ مُدَّا مُدُّوا مُدِّي مُدَّا أُمْدُدْنَ |
|
|
|
* ** |
|
|
|
فِرَّ (فِرِّ-إِفْرِرْ) فِرّاَ فِرُّوا فِرِّي فِرّاَ إِفْرِرْنَ |
|
|
İsm-i Fâil |
مَدَّ den مَادٌّ (uzatan), (فَرَّ) dan (فاَرٌّ) (kaçan) |
||
İsm-i Mef’ûl |
مَدَّ den مَمْدُودٌ (uzatılmış, uzatılan), (فَرَّ) dan (مَفْرُورٌ) (kaçılan)[1] |
||
|
|
||
Muzaaf fiillerin ism-i fâillerine çeşitli örnekler:
(دَلَّ) den (داَلٌّ ج داَلُّونَ) delâlet eden, yol gösteren
(ضَلَّ) den (ضاَلٌّ ج ضاَلُّونَ) sapıtan, şaşıran
(مَرَّ) den (ماَرٌّ ج ماَرُّونَ) geçen, uğrayan
Muzaaf Fiillerin İsm-i Mef’ûllerine örnek:
(دَلَّ) den (مَدْلُولٌ) delâlet edilmiş, yol gösterilen
(عَدَّ) den (مَعْدُودٌ) sayılan, sayılmış
Cümle Örnekleri:
1- ظَنَنْتُ النَّجاَحَ سَهْلاً – قَصَصْناَ عَلَيْهِمُ الْحِكاَيَةَ.
2- اَلرَّجُلاَنِ يَمُراَّنِ بِالْحَدِيقَةِ – هُمْ مَرُّوا بِالسُّوقِ.
3- دُقِّي الْباَبَ ياَ عاَئِشَةُ – قُصاَّ الْحِكاَيَةَ عَلَى صاَحِبِكُماَ.
4- أَنْتَ مَرَرْتَ بِالسُّوقِ – مَرَّ الْأَوْلاَدُ بِالْحَدِيقَةِ – اَلْأَوْلاَدُ مَرُّوا بِالْحَدِيقَةِ.
5- أَنْتِ صَبَبْتِ الْماَءَ – هُنَّ صَبَبْنَ الْماَءَ.
6- حَثَّ الْآباَءُ أَوْلاَدَهُمْ عَلَى الْاِجْتِهاَدِ – اَلْآباَءُ حَثُّوا أَوْلاَدَهُمْ عَلَى الْاِجْتِهاَدِ.
7- تَقُصُّ الْمُدَرِّساَتُ بَعْضَ الْقَصَصِ عَلَى التِّلْمِيذاَتِ – اَلْمُدَرِّساَتُ يَقْصُصْنَ بَعْضَ الْقَصَصِ عَلَى التِّلْمِيذاَتِ.
8- صَبَّ الْوَلَداَنِ الْماَءَ عَلَى الْأَرْضِ – اَلْوَلَداَنِ صَبَّا الْماَءَ عَلَى الْأَرْضِ.
9- شَكَّ الْمُدَرِّسُونَ فِي الْأَمْرِ – اَلْمُدَرِّسُونَ شَكُّوا فِي الْأَمْرِ.
10- لاَ تَأْكُلْ كَثِيراً فَالْأَكْلُ الْكَثِيرُ يَضُرُّ الْمَعِدَةَ – ظَنَنْتُكَ إِياَّهُ.
11- لاَ تَمُرَّ بَعْدَ هَذاَ الْخَطِّ.
Tercüme:
1- Başarıyı kolay sandım. Onlara hikaye anlattık.
2- İki adam bahçeden geçiyor. Onlar çarşıya uğradılar.
3- Kapıyı çal ey Aişe! İkiniz hikayeyi arkadaşınıza anlatın.
4- Sen çarşıya uğradın. Çocuklar bahçeye uğradı. (Aynı anlam isim cümlesi)
5- Suyu sen döktün. Suyu onlar (müe.) döktüler.
6- Babalar çocuklarını çalışmaya teşvik etti.(Aynı anlam isim cümlesi).
7- Öğretmenler öğrencilere bazı hikayeler anlatıyor. (Aynı anlam).
8- İki çocuk suyu yere döktü.
9- Öğretmenler mesele hakkında şüpheye düştü.
10- Çok yeme, çok yemek mideye zarar verir. Seni o sandım.
11- Bu hattan sonrasına geçme.
¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯
MUZAAF FİİL İLE İLGİLİ AYETLER
1- … فَإِنْ تَنَازَعْتُمْ فِي شَيْءٍ فَرُدُّوهُ إِلَى اللّهِ وَالرَّسُولِ إِنْ كُنْتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ ذَلِكَ خَيْرٌ وَأَحْسَنُ تَأْوِيلاً .
(4/NİSÂ, 59). …Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz Allah’a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız onu Allah’a ve Resûl’e götürün (onların talimatına göre halledin); bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir.
تَناَزَعَ يَتَناَزَعُ تَناَزُعاً |
anlaşmazlığa, ihtilafa düşmek |
رَدَّ يَرُدُّ رَداًّ مَرَدّاً |
döndürmek, çevirmek |
||||
أَحْسَنُ |
daha güzel |
اَلتَّأْويِلُ |
yorumlama, (murad edilen manayı) beyân etmek |
|
|||
2- فَفِرُّوا إِلَى اللَّهِ إِنِّي لَكُمْ مِنْهُ نَذِيرٌ مُبِينٌ .
(51/ZÂRİYÂT, 50). O halde Allah’a kaçın. Çünkü ben, size O’nun katından (gelmiş) açık bir uyarıcıyım.
فَرَّ يَفِرُّ فَراًّ فِراَراً مَفَراًّ |
kaçmak |
|
|
3- وَإِذَا حُيِّيتُمْ بِتَحِيَّةٍ فَحَيُّوا بِأَحْسَنَ مِنْهَا أَوْ رُدُّوهَا إِنَّ اللّهَ كَانَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ حَسِيبًا .
(4/NİSÂ, 86). Bir selâm ile selâmlandığınız zaman siz de ondan daha güzeli ile selâmlayın; yahut aynı ile karşılık verin. Şüphesiz Allah, her şeyin hesabını arayandır.
حَيَّ يُحَيِّ تَحِيَّةً |
selâmlamak |
تَحِيَّةٌ |
bir selâm |
حُيِّيَ |
selâmlandı |
|||
إِذَا حُيِّيتُمْ |
selâmlandığınız zaman |
رُدُّوهاَ (رَدَّ يَرُدُّ) |
(ona misliyle) karşılık verin |
|||||
حَسِيبٌ |
hesaba çeken (mübâlağalı ism-i fâil) |
|
|
|||||
4- … فَخَلُّوا سَبِيلَهُمْ إِنَّ اللّهَ غَفُورٌ رَحِيمٌ .
(9/TEVBE, 5). ..(Müşrikler eğer tevbe eder, namazı dosdoğru kılar, zekâtı da verirlerse) artık yollarını serbest bırakın. Allah yarlığayan, merhamet edendir.
خَلَّى السَّبِيلَ |
serbest bırakmak, salıvermek |
5- ياَ أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّ وَعْدَ اللَّهِ حَقٌّ فَلاَ تَغُرَّنَّكُمُ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا وَلاَ يَغُرَّنَّكُمْ بِاللَّهِ الْغَرُورُ .
(35/FÂTIR, 5). Ey insanlar! Allah’ın vâdi gerçektir, sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve o aldatıcı (şeytan) da Allah hakkında sizi kandırmasın!
غَرَّ يَغُرُّ غُرُوراً |
aldatmak, kandırmak |
فَلاَ يَغُرَّنَّكُمْ |
sakın sizi aldatmasın (sondaki şeddeli nûnlar tekit içindir) |