Hadis Usulü

2. Rivayete Göre Taksimleri Hadis Usulü Online Oku


2. Rivayete Göre Taksimleri

 


a) Çok Rivayet Eden Sahabeler (Müksirûn)
:

 

Kendilerinden rivayet edilen hadisler binden
fazla olan sahabiler.

Sahabenin sayısı yüzbinlerin üzerinde olduğu
halde, ancak bin veya binbeşyüz kişiden hadis rivayet edilmiş, bunların da
yedisinden yapılan rivayetler binin üstünde olmuştur. Her bir sahabiden sonraki
asırlara intikal eden rivayetlerin sayılmasıyla yapılan bu tesbit, Sahabenin
hadis ve Sünnet bilgisini tayinde kesin bir ölçü değildir. Dört halife başta
olmak üzere, Hz. Peygamber (s.a.s)’le daha uzun süre beraber olan pek çok
sahabinin rivayetleri, Sünnet bilgileri daha çok olmasına rağmen, binin altında
kalmıştır.

Ahmed b. Hanbel, Sahabe içinde çok hadis rivayet
edenlerin altı kişi olduğunu söyler. Bunlar; Ebu Hüreyre, Abdullah İbn Ömer,
Enes b. Malik, Hz. Aişe, Cabir b. Abdullah ve Abdullah İbn Abbas’tır. Ahmed
Muhammed Şakir bu isimlere, Ebu Said el-Hudrî, Abdullah b. Mesud ve Abdullah İbn
Amr’ı da ilave ederek muksirûnu dokuza çıkarır. Muksirûnun rivayetleriyle ilgili
sayı genellikle, İbnu’l-Cevzî’nin[1]
Bakıyy b. Mahled’in[2]
Müsned’indeki hadisleri sayarak yaptığı tesbite dayanır. Hadis kitapları
arasında en çok hadis ihtiva ettiği kabul edilen ve maalesef günümüze tamamı
intikal etmeyen bu eserdeki muksirûnun rivayetleriyle Ahmed b. Hanbel’in
Müsned’indeki rivayetleri arasında fark vardır. Bu fark, bir hadisin değişik
tarihlerle rivayet edilmesi ve bunların her birinin ayrı birer hadis
sayılmasından ileri gelmektedir. Bu iki müsneddeki rivayetlerine göre Muksirûn
ve hâdislerinin toplam sayısı şöyledir: (İlk rakamlar Bakıyy, ikinciler Ahmed’in
Müsnedindeki rivayetlerdir).


1.

Ebu Hüreyre (58/672):  5374-3848 hadis.


2.

Abdullah İbn Ömer (73 veya 74/692): 2619-2019 hadis. (2630 diyenler de vardır.)


3.

Enes b. Mâlik (93/712): 2286-2178 hadis.


4.
Hz.
Aişe (58/678): 2210 hadis.


5.

Abdullah İbn Abbas (68/687): 1660-1696 hadis.


6.

Cabir İbn Abdullah (74 veya 78/693): 1540-1206 hadis. (1640 diyenler de vardır)


7.

Ebu Saîd el-Hudrî (74/693): 1170-958 hadis.


8.

Abdullah İbn Mesud (32): 848-892 hadis.


9.

Abdullah İbn Amr (63): 700-722 hadis.[3]

Kitabu’l-adad diye de bilinen bu liste[4]
İbnu’l-Cevzi’nin (597/1200) Telkihu fuhumi ehli’l-eser adlı kitabında
bulunmaktadır.

Tesbite kaynaklık eden Baki b. Mahled’in
Müsned’i, fıkıh bablarına göre tanzim edilmiş bir müsned olduğu için, aynı
hadisin birden çok babta geçmesi pek normaldir. Bu sebeple de aynı hadisin
birkaç kez sayılması sonucu doğmakta ve neticede rivayet edilen hadis sayısı
kabarmaktadır. Ale’r-rical sisteme sahip Ahmed b. Hanbel’in Müsned’inde yer alan
rivayetlerle Baki b. Mahled’in Müsned’inden tesbit edilen rakamlar arasında
görülen farklılık bu iki Müsned’in değişik sistemlere sahip olmalarından
kaynaklanmaktadır. Bu da gösteriyor ki, aslında muksirun için verilen rakamlar,
o sahabilerden rivayet edilen hadislerin tam sayısını yansıtmamaktadırlar.
Örneklendirecek olursak, Ebu Hureyre 5374 hadis rivayet etmiş gözükürken bu sayı
Ahmed b. Hanbel’in Müsned’inde 3848 olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca,
senedinde değişiklik bulunan bir metnin her değişik senedini bir hadis saymak
suretiyle sayımlarda da rakamlar olduğundan fazla çıkacaktır. Bütün bu
sebeplerle sahabilerin rivayet ettikleri hadis sayıları konusunda verilen
rakamlara kesin gözüyle bakmak mümkün değildir. “falanın sayımına” veya “falan
kitaptaki rivayetlerinin sayımına göre” diye rakam vermek daha ilmi ve daha
doğru olacaktır.Mükerrerler çıktıktan sonra Ebu Hureyre’nin rivayetleri 1579
olmaktadır.[5]

Bu rakamlara mükerrer hadisler de dahildir.
Mükerrerler çıkarıldığında sayılar hayli düşmektedir. Mesela, Ebu Hüreyre’nin,
Ahmed b. Hanbel’in müsnedindeki rivayetleri, mükerrerler çıkarılınca 1579’a
inmektedir. Her ne kadar rivayetleri bini bulmasa da, Abdullah b.Mesud ve
Abdullah b. Amr’ı muksirûndan sayılması çok isabetli olacaktır. Çünkü, Ebu
Hüreyre gibi bir sahabi, Abdullah b. Amr’ın dışında hiç bir sahâbînin kendisi
kadar hadis bilmediğini ikrar etmiştir.[6]
O’nun, bizzat Hz. Peygamber (s.a.s)’den izin alarak yazdığı ve adına “es-Sahîfetü’s-Sâdıka”
dediği ve 1000 kadar hadis ihtiva eden bir kitabı vardı. Tamamı günümüze intikal
etmeyen bu sahifeden 700 kadar hadisi Ahmed b. Hanbel Müsned’inde rivayet
etmektedir. Ne var ki, Ehl-i Kitab kültürüne de vakıf olduğu için, israiliyyat
karışır endişesiyle çoğu kimse Abdullah’dan fazla rivayet etmemiş, bir de onun
Hz. Peygamber (s.a.s)’den sonra, Mısır gibi, o zamanlar önemli bir hadis merkezi
olmayan bir beldeye yerleşmiş olması da ondan rivayeti azaltmıştır. Müksirûnun
hemen hepsi Hicrî atmışlı yıllardan sonra vefat ettiği halde Abdullah b. Mesud,
nisbeten daha erken bir dönemde, H. 32 de vefat ettiği için ondan rivayet edilen
hadisler bini aşmıştır. Bulunduğu bölgenin fıkhî yapısına[7]
büyük tesiri olan İbni Mesud, diğerleri gibi uzun bir ömür yaşayabilseydi,
şüphesiz ki rivayetleri çok daha fazla olurdu.

Bu sahabilerin diğerlerinden daha çok rivayet
etmiş olmalarının bazı sebepleri şunlardır:


1)

Muksirûnun hemen hepsi çok genç yaşta, hafızalarının diri olduğu öğrenme
çağlarında Hz. Peygamber (s.a.s)’i idrak etmiş ve O’ndan sonra uzun bir süre,
takriben 50 ila 80 sene daha yaşamışlardır. Asrı saadetten sonra meydana gelen
olaylar, hadis rivayetine duyulan ihtiyacı artırmış, bu nedenle, geç vefat eden
sahabilerden rivayet, önce vefat edenlerden daha çok olmuştur.


2)

Ashabın çoğunun değişik dünyevî meşgaleleri vardı. Muksirûnun bir kısmı genç ve
bekar olduğu, bir kısmı da Suffa ashabından olduğu için (Mescid-i Nebevî’nin
avlusunda bulunan suffada kalanların ihtiyaçları Rasûlüllah (s.a.s) veya Ashab
tarafından karşılanıyor, onlar daha ziyade ilim ve ibadetle meşgul oluyorlardı)
maişet meşgaleleri olmadığından, Rasûlüllah (s.a.s) ile daha fazla beraber
oluyorlar, böylece daha çok hadis duyuyor, öğreniyorlardı. Ashabın, çok hadis
rivayet ettiği yolundaki ithamına cevaben Ebu Hüreyre; Muhacirler pazarda, Ensar
tarlalarda meşgul olurlarken kendisinin, boğaz tokluğuna Rasulullah (s.a.s)’in
peşinde gittiğini, onların duymadıklarını duyduğunu söylemiştir. Hz. Aişe, Hz.
Peygamber’in en genç hanımı; Enes, 10 yıl boyunca O’nun (s.a.s) hizmetçisi;
Abdullah İbn Abbas, amca oğlu ve hanımı Meymune’nin yeğeni; İbni Ömer, genç bir
delikanlı ve hanımı Hafsa’nın kardeşi; İbni Mesud ve Ebu Said Suffa ashabından
oldukları için bunların hemen hepsi, genellikle Rasûlüllah (s.a.s)’in çok
yakınında bulunma imkanına kavuşmuşlardır. Ayrıca bunlar, daha sonra da dünya
işleriyle fazla meşgul olmadıklarından hadis rivayetine daha çok zaman
ayırabilmişlerdir. Fakat, mesela, Dört Halife, devlet işleri ve harplerle
meşguliyetlerinden dolayı rivayete onlar kadar zaman ayıramamışlardır.


3)

Bunlar mizaç olarak öğrenmeye ve rivayete çok düşkün kimselerdi. Denilebilir ki,
hadis öğrenmek için Rasûlüllah (s.a.s)’e en çok soru soranların başında bunlar
geliyordu.[8]



 




[1]

H. 597.



[2]

H. 276.



[3]

Talat Koçyiğit, Hadis Istılahları, Ankara 1980, s. 278-279; Sahâbelerin
rivayetleriyle ilgili rakamlar. Endülüs’ün meşhur muhaddisi Ebu Abdirrahman
Bakiy İbnu Mahled el-Kurtubi (276/889)’in Müsned’ine dayanır. Ancak bugün bu
değerli eser hiçbir kütüphanede mevcut değildir. İbrahim Canan, Kutub-i
Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 1/533.



[4]

Bk. Sk. Ayasofya: 454.



[5]

Bilgi için bk. A. M. Şakir, el-Baisu’l-hasis: 185-188; Okiç, Bazı Hadis
Meseleleri Üzerinde Tetkikler: 30-35; İsmail Lütfi Çakan, Hadis Usulü,
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayınları: 83-84.



[6]

Buhârî, İlm: 39.



[7]

Küfe menşeli Irak Fıkıh Ekolü.



[8]

Akif Köten, Şamil İslam Ansiklopedisi: 4/341.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu