Muzari Fiil Gelecek Zaman Fiili Muzari
Mazi Fiilden Muzari Fiil Yapımı Muzari Fiil Cümle Örnekleri
GELECEK ZAMAN
Gelecek zaman için muzâri fiilin başına سَ ve سَوْفَ takısı getirilir. سَ takısı daha yakın bir gelecek için, سَوْفَ takısı ise daha uzak bir gelecekte yapılacak işler için kullanılır. İki takı da …..ecek, …..acak diye tercüme edilirler. Fiilin sonunda herhangi bir değişiklik olmaz. Örnek:
سَأَذْهَبُ | gideceğim | سَتَدْخُلِينَ | gireceksin | |
سَتَشْرَبُ | içeceksin | سَتَأْكُلِينَ | yiyeceksin | |
سَتَعْلَمُونَ | bileceksiniz | سَوْفَ أَكْتُبُ | yazacağım | |
سَوْفَ تَعْلَمُونَ | bileceksiniz |
| ||
Cümle Örnekleri:
1- هَلْ كَتَبْتَ الدَّرْسَ أَمْسِ ؟ لاَ ، سَأَكْتُبُ الدَّرْسَ الْيَوْمَ.
2- لِماَذاَ لاَ تَلْبَسُ الْمَلاَبِسَ ؟ سَأَلْبَسُ الْمَلاَبِسَ حاَلاً.
3- هَلْ سَتَعْمَلُ الْواَجِبَ ؟ لاَ ، عَمِلْتُ الْواَجِبَ أَمْسِ.
4- أَيْنَ سَتَذْهَبُ فيِ الْعُطْلَةِ ؟ سَأَذْهَبُ فيِ الْعُطْلَةِ إِلَى بَلَديِ.
5- سَوْفَ يَذْهَبُ فيِ الْعُطْلَةِ إِلَى بَلَدِهِ . كَيْفَ سَوْفَ نَذْهَبُ إِلَى هُناَكَ ؟
6- سَوْفَ أَذْهَبُ باِلدَّراَّجَةِ – هَلْ سَتَتْرُكُ الْأُخْتاَنِ حَقَّهُماَ فِي هَذِهِ الْأَرْضِ؟
7- سَتَذْهَبُ الْمُدَرِّسَةُ مِنْ هُناَ إِلَى الْبَيْتِ مُباَشَرَةً.
8- هَلْ سَيَلْعَبُ وَحْدَهُ ؟ هَلْ سَتأْكُلُ وَحْدَهاَ ؟ هَلْ سَنَدْرُسُ وَحْدَناَ ؟
9- ماَذاَ سَتَأْخُذِينَ مَعَكِ فِي السَّفِينَةِ؟ ماَذاَ سَتَأْخُذاَنِ مَعَكُماَ فِي الْحَقِيبَةِ ؟
10- هَلْ سَتَخْرُجُ الْأُسْرَةُ إِلَى الشاَّطِئِ الْيَوْمَ ؟ سَيَذْهَبُ زُمَلاَءُكُمْ إِلَى الْمَعْرِضِ.
11- سَنَدْخُلُ الْمَسْجِدَ ثُمَّ نُصَليِّ – سَنَشْتَريِ الْأَقْلاَمَ ثُمَّ نَرْسُمُ.
Tercüme:
1- Dün dersi yazdın mı? Hayır, dersi bugün yazacağım.
2- Niçin elbiseleri giymiyorsun ? Elbiseleri hemen giyeceğim.
3- Ödevi yapacak mısın? Hayır, ödevi dün yaptım.
4- Tatilde nereye gideceksin? Tatilde memleketime gideceğim.
5- Tatilde memleketine gidecek. Oraya nasıl gideceğiz?
6- Bisikletle gideceğim. İki kız kardeş bu yeryüzünde hakkını terk mi edecek?
7- Öğretmen buradan doğruca eve gidecek.
8- Tek başına mı oynayacak? Tek başına mı yiyecek? Tek başımıza mı okuyacağız?
9- Gemide beraberine ne alacaksın (müe)? İkiniz çantada beraberinize ne alacaksınız?
10- Aile bugün kıyıya çıkacak mı? Arkadaşlarınız sergiye gidecek.
11- Mescide gideceğiz sonra namaz kılacağız. Kalemleri satın alıp sonra resim çizeceğiz.
¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯
GELECEK ZAMANLA İLGİLİ AYETLER
1- سَنَفْرُغُ لَكُمْ أَيُّهاَ الثَّقَلاَنِ .
(55/RAHMÂN 31.) Ey (yeryüzünün) iki ağırlığı (insan ve cin)! Sizin de (hesabınızı) ele alacağız.
فَرَغَ يَفْرُغُ فَراَغاً | ilgilendi, ele aldı | أَيُّهاَ | ey (nidâ edatı) |
ثَقَلٌ ج أَثْقاَلٌ | ağır yük, ağırlık |
اَلثَّقَلاَنِ | İki ağırlık (Bunlar şanları büyük olduğu veya yeryüzünde birer yük gibi olduklarından böyle isimlendirilmiştir). Nidâ edatından sonra gelen (münâdâ) tek isim merfû olduğundan, tesniyenin merfû hali getirilmiştir. |
. | تَعْلَمُونَ | سَوْفَ | 2- كَلاَّ | |||
Fiil-i muzâri ma’lûm | Harfu istikbal | Nefy ve kınama harfi | ||||
(102/TEKÂSÜR 3). Hayır! Yakında bileceksiniz!
كَلاَّ | Hayır manasında olup kendisiyle menetme veya sakındırma yahut çirkin gösterme murat edilir. Bazen de bununla kendisinden sonra geleni isbat ve onun hakikat olduğunu tenbih ve ihtar kastedilir. |
3- ثُمَّ كَلاَّ سَوْفَ تَعْلَمُونَ .
(102/TEKÂSÜR 4). Yine hayır! (Elbette) yakında bileceksiniz!
4- كَلاَّ سَيَعْلَمُونَ .
(78/NEBE 4). Hayır! Anlayacaklar!
5- ثُمَّ كَلاَّ سَيَعْلَمُونَ .
(78/NEBE 5). Yine hayır! Anlayacaklar!
6- فَسَتَعْلَمُونَ كَيْفَ نَذِيرِ .
(67/MÜLK 17). İşte (bu) uyarım(ın) nasıl (olduğunu) yakında bileceksiniz.
اَلنَّذِيرُ | uyarma, uyarı. نَذِيرِ nin aslı نَذِيرِي dir. Esre harekesi, düşen ي nin işareti olarak (benim uyarım anlamında) mütekellim ya’sı olduğunu ifade eder. |
7- وَهُمْ مِنْ بَعْدِ غَلَبِهِمْ سَيَغْلِبُونَ .
(30/RÛM, 3). …ve onlar, (bu) yenilgilerinden sonra galip geleceklerdir.
غلَبَ يَغْلِبُ غَلَباً | galib gelmek, yenmek, üstün gelmek | غَلَبٌ | yenilgi | |
مِنْ بَعْدِ | …den sonra. Bir zarf olan (بَعْدِ) kelimesinden sonra gelen isim esre olur. | |||
مِنْ بَعْدِ غَلَبِهِمْ | yenilgilerinden sonra | |||
8- قَالَ سَلاَمٌ عَلَيْكَ سَأَسْتَغْفِرُ لَكَ رَبِّي …
(19/MERYEM, 47). (İbrahim:) Selâm sana (esen kal) dedi, Rabbimden senin için mağfiret dileyeceğim…
سَلاَمٌ | selâm, sulh, esenlik, barış. | ||
اِسْتَغْفَرَ يَسْتَغْفِرُ اِسْتِغْفاَراً | … den mağfiret diledi, af istedi. | ||
سَاَسْتَغْفِرُ | mağfiret dileyeceğim (arttırılmış fiiller ileride gelecektir) | ||
9- قَالَ سَوْفَ أَسْتَغْفِرُ لَكُمْ رَبِّي إِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ .
(12/YÛSUF, 98). (Yakub:) Rabbimden sizin için af dileyeceğim. Muhakkak ki, O, çok bağışlayan ve merhametli olandır.
الْغَفُورُ | çok bağışlayan, çok bağışlayıcı, mağfireti bol olan |
اَلرَّحِيمُ | çok acıyan, çok merhamet eden |