{تَنْبِيهٌ} اَلْفِعْلُ؛ إِمَّا مُتُعَدٍّ وَ هُوَ أَلَّذِى يَتَعَدَّى إِلَى الْمَفْعُولِ بِهِ، كَقَوْلِكَ؛ “ضَرَبْتُ زَيْدًا” وَ يُسَمَّى أَيْضًا وَاقِعًا وَ مُتَجَاوِزًا. وَ إِمَّا غَيْرُ مُتَعَدٍّ وَ هُوَ أَلَّذِى لَمْ يَتَجَاوَزِ الْفَاعِلِ، كَقَوْلِكَ؛ “حَسُنَ زَيْدٌ” وَ يُسَمَّى لاَزِمًا. وَ غَيْرَ وَاقِعٍ. وَ تَعْدِيَتُهُ فِي الثُّلاَثِىُّ الْمُجَرَّدِ بِتَضْعِيفِ الْعَيْنِ أَوْ بِزِيَادَةِ الْهَمْزَةِ، كَقَوْلِكَ؛ “فَرَّحْتُ زَيْدًا” وَ “أَجْلَسْتُهُ” وَ بِحَرْفِ الْجَرِّ فِي الْكُلِّ، نَحْوُ؛ “ذَهَبْتُ بِزَيْدٍ” وَ “إِنْطَلَقْتُ بِهِ”
{تَنْبِيهٌ} Dikkat! Tenbih kelimesi tef’il babından masdardır. نَبَّهَ يُنَبِّهُ تَنْبِيهٌ şeklinde çekimi yapılır. Lugat manası; uyarma ve ikaz’dır. Istılahi manası ise; önceden söylenen şey hakkında bir uyarı vermek ve önceden söylenen şeye dikkat etmemiz gerektiğini bize vurgular. ثُمَّ الْفِعْلُ ibaresiyle Musannıf bizlere fiilin kısımlarını anlattı ya, işte orada kısımlarından bahsettiğimiz fiile dikkat çekerek bize tenbihte bulunmuştur. اَلْفِعْلُ Fiil: إِمَّا مُتُعَدٍّ ya müteaddi (geçişli) bir filldir; وَ هُوَ أَلَّذِى ve o müteaddi olan fiil ki, يَتَعَدَّى geçer, إِلَى الْمَفْعُولِ mefule geçer, بِهِ onunla, yani failin fiilinin kendisiyle. Bu duruma misal كَقَوْلِكَ senin şu sözün gibidir; ضَرَبْتُ زَيْدًا “Zeyd’e vurdum” cümlesindeki gibidir. وَ يُسَمَّى ve isimlendirilir (hadesi mefule tecavüz eden (geçen) fiiller), أَيْضًا aynı şekilde müteaddi olarak isimlenir ve وَاقِعًا vakı’ diye isimlendirilir. Vakı’ diye isimlendirmenin nedeni şudur; Failin fiilindeki hades, mefulü bihe geçip onda vaki’ olduğundandır. وَ مُتَجَاوِزًا ve bunlara ek olarak mütecaviz yani geçişken diye de isimlendirilir. وَ إِمَّا غَيْرُ مُتَعَدٍّ ve müteaddi (geçişli) olmayan fiillere gelince; وَ هُوَ أَلَّذِى ve o geçişli olmayan fiil ki, لَمْ يَتَجَاوَزِ geçmez, tecavüz etmez, الْفَاعِلِ fail, yani failin fiili. Geçişli olmayan fiilin misali; كَقَوْلِكَ senin şu sözün gibidir; حَسُنَ زَيْدٌ “Zeyd güzel oldu” gibidir. وَ يُسَمَّى ve geçişli olmayan fiil isimlendirilir; لاَزِمًا lazım fiil diye. Ve geçişli olmayan fiilوَ غَيْرَ وَاقِعٍ gayr-ı vaki’ diye de isimlendirilir. Gayr-ı Vaki’ diye isimlendirilmesinin sebebi; Failin fiilinin hadesi mefulü bihe geçmez, bilakis o failin kendi nefsinde vaki olur. Mefulde vaki olmadığından gayr-ı vaki denilir. وَ تَعْدِيَتُهُ ve onun (lazım fiil – geçişli olmayan fiil) ta’diyeti yani geçişli olması, onu geçişli yapmak; فِي الثُّلاَثِىُّ الْمُجَرَّدِ sülasi mücerredlerde lazım olan bir fiili müteaddi yapmak; o lazım olan fiilin mazisinin بِتَضْعِيفِ الْعَيْنِ aynul fiilinin tad’if olması yani tekrarlanması (şeddeli olması) ile olur, yani tef’il babına nakletmekle olur. أَوْ veya; lazım fiilin evveline بِزِيَادَةِ الْهَمْزَةِ hemze ziyade etmekle olur. Bu duruma misal; كَقَوْلِكَ senin şu sözün gibidir; فَرَّحْتُ زَيْدًا “Zeyd’i sevindirdim” gibi ve وَ أَجْلَسْتُهُ “Onu oturttum” gibi. Bu iki misai incelersek فَرِحَ (sevindi) lazım fiilinin tef’il babına girdikten sonra müteaddi olduğunu görmekteyiz. Fiil lazım iken misal şöyle idi; فَرِحَ زَيْدٌ “Zeyd sevindi” ama فَرِحَ fiili tef’il babının mazisi olmakla aynul fiilini şeddeledi ve فَرَّحَ oldu ve lazım olan fiil müteaddi oldu. İkinci misalde ise جَلَسَ زَيْدٌ “Zeyd oturdu” dediğimizde جَلَسَ fiilinin lazım olduğunu görüyoruz. Burada ise جَلَسَ fiili if’al babının mazisi olarak أَجْلَسَ olmuş ve lazım iken müteaddi olmuştur. Lazım fiili müteaddi yapmanın ikinci yolu ise; وَ بِحَرْفِ الْجَرّ isimlerin başına harfi cerr gelmesidir, فِي الْكُلِّ isimlerin başına harfi cerr gelince her fiil lazım fiil müteaddi olur. Bu duruma misal; نَحْوُ gibidir; ذَهَبْتُ بِزَيْدٍ “Zeyd’e gittim” terkibindeki ذَهَبَ fiili lazım iken زَيْدْ lafzının başına harfi cerr gelmesiyle müteaddi olmuştur. وَ ve daha; إِنْطَلَقْتُ بِهِ “Ona gittim” terkibindeki إِنْطَلَقَ fiili lazım fiil iken, هـِ zamirinin başına harfi cerr gelmesiyle müteaddi olmuştur.
Metnin Toplu Manası: Dikkat! Fiil ya müteaddidir, yani failin fiili mefulü bihe geçer. Misal; ضَرَبْتُ زَيْدًا “Zeyd’e vurdum” terkibindeki ضَرَبَ fiili gibi. Failin fiilinin hadesi mefule geçerse bu fiile “müteaddi” fiil, vaki’ fiil ve mütecaviz (geçen) fiil denilir. Fiil ya da gayr-ı müteaddidir, yani failin fiili mefulü bihe geçmez. Misal; حَسُنَ زَيْدٌ “Zeyd güzel oldu” terkibindeki حَسُنَ fiili gibi. Failin fiilinin hadesi mefulü bihe geçmezse bu fiile “lazım” fiil ve gayr-ı vaki’ fiil denilir. Lazım olan sülasi mücerred bir fiili müteaddi yapma için, onun mazisinin aynul harfinin tad’if (şeddeli) olması (tef’il babından mazi olması) veya başına hemze ziyade edilmesi (if’al babından mazi olması) lazımdır. Lazım olan sülasi mücerred mazi fiilin aynul fiilinin tad’if (şeddeli) olmasına misal; فَرَّحْتُ زَيْدًا “Zeyd’i sevindirdim” terkibindeki فَرَّحَ fiili, daha önce lazım fiil olan فَرِحَ fiiliydi ama tef’il babının mazisi olmakla aynul fiilini şeddeledi ve فَرَّحَ olarak müteaddi bir fiil oldu. Lazım olan sülasi mücerred mazi fiilin evveline hemze ziyade edilmesine misal; أَجْلَسْتُهُ “Onu oturttum” terkibindeki أَجْلَسَ fiili, daha önce lazım fiil olan جَلَسَ fiiliydi ama if’al babının mazisi olarak başına bir elif ziyade edilince أَجْلَسَ olarak müteaddi bir fiil oldu. Lazım olan sülasi mücerred bir fiili müteaddi yapmanın ikinci yolu ise, isimlerin başına harfi cerr gelmesidir, o halde tüm fiiller müteaddi olur. Misal; ذَهَبْتُ بِزَيْدٍ “Zeyd’e gittim” terkibindeki ذَهَبَ fiili, lazım fiil olmasına rağmen harfi cerr vasıtasıyla mefule geçtiği için müteaddi fiil olmuştur. İkinci misal; إِنْطَلَقْتُ بِهِ “Ona gittim” terkibindeki إِنْطَلَقَ fiili, lazım fiil olmasına rağmen harfi cerr vasıtasıyla mefule geçtiği için müteaddi fiil olmuştur.