Ana Sayfa Klasik Arapça İsmi Nasb ve Haberi Ref edenler İnne إِنَّ Arapça İsmi Nasb ve Haberi Ref Edenler ...

İnne إِنَّ Arapça İsmi Nasb ve Haberi Ref Edenler Gramer Dersleri

 

  • ( إِنَّ ) ve kardeşlerinin İSMİ ve HABERİ hakkında derlenen bilgiler :
  • ( إِنَّ اللهَ تَعَالَى عَالِمُ كُلِّ شَيْئٍ ) “Muhakkak ki Ellah’u Teala her şeyi bilicidir.” Terkibindeki bilgiler :
  • (1) Lafzen mensub olan ( اللهَ ) Lafzı Celâl’ine, “inne’nin ismi” denir. Lafzen merfu olan ( عَالِمُ ) ism-i fâili ise, “inne’nin haberi”denir.
  • (2) Hurufu müşebbehe bil-fiil olan ( إِنَّ ) lafzında, (حَقَّقْتُ yerine getirmek, yapmak, -yi gerçekleştirmek, -yi incelemek, -yi araştırmak),  fiilinin mânaları saklıdır.
  • “(3) İnne” lafzında saklı olan (حَقَّقْتُ ) fiilinin fâili ise, ( اللهَ ) Lafzı Celâl’ine raci olan, tahtında müstetir ( هُوَ ) zamiridir. 
  • ( إِنَّ ) ve kardeşlerinin haberi, ( لَعَلَّ – لَيْتَ – لَكِنَّ – كَأَنَّ – أَنَّ – لاَ )  harflerinden biri dahil olduktan sonra isme isnâd edilendir. Bu haberin durumu (sakladığı emir), isim cümlesindeki mübtedânın haberinin durumu gibidir.
  • Ancak haberin ( إِنَّ ) nin isminin önüne geçmesi durumunda, mübtedânın haberinin durumu gibi değildir. Çünkü ( إِنَّ ) nin haberinin ismin önüne geçmesi bir şartla câiz değildir. Bu şart ise : ( إِنَّ ) nin haberi zarf olduğu vakitte haberininin, isminin önüne geçmesi câiz olur.
  • İsim cümlesinin başında bulunan ( إِنَّ ) ile isim cümlesinin içinde bulunan ( أَنَّ ) harfleri; hem ismi için, hem de haberi için dikkate alınması gereken bir tahkik edatıdır. (TAHKİK: Bir şeyin hakikatine ermek, nihayetine erişmek, doğruyu inceliyerek öğrenmek, künhüne vâkıf olmak, incelemeden körü-körüne itiraz etmemek, bir şeyi eksiksiz veya ziyadesiz yapmaya çaba harcamak ..vb anlamları kapsar.)
  • Kâide: Yemin’den, nidâ edatından, emir fiilinden ve “kâle” kelimelerinden sonra gelen ( إِنَّ ), gene başta sayılır.
  • Kâide: ( أَنَّ ) cümlede; ..ki, ..dığını, ..eceğini, .. olduğu gibi mânalarına gelir ve masdar mânasını da saklı olarak ifade eder
  • ( إِنَّ ) ve ( أَنَّ )’li cümleler, iman ve inkar konularını bildirir. Bu konulardaki düşünce ve davranışlarımızı dikkatle izlememizi saklı olarak öğütler. İman edenler, haberdeki hükümle amel etmekle yükümlüdürler. ( أَنْ ) edatı, ( أَنَّ )‘nin tahfifi’dir. Çünkü fiilin önünde bu şekilde hafifletilmiş, yani cezimli olarak gelir.
  • Kâide: (a) Mübtedâ ve haberden oluşan isim cümlesi, doğrudan doğruya bir durumu haber verir.
  • (b) Başında ( إِنَّ ) olan isim cümlesi, bir sorunun cevabı olur.
  • (c) Mübtedânın başında ( إِنَّ ) ve haberin başında ( لَ ) olan isim cümlesi, bir inkârcının inkârına cevap olur.
  • Haber başa geçerse, ( لَ ) mübtedânın başında olur ve yine haberdeki kattiyeti ifâde eder.
    • ( إِنَّ ) ve kardeşlerinin İSMİ ve HABERİ hakkında derlenen bilgiler
    • ( إِنَّ )’nin İsmini NASB etmesi; Ayet-i Kerimenin muhatabı tarafından zâhirde şâhidlik edildiğini imâ eder. Haberini REF etmesi, bu haberin mutlaka vuku bulduğunu ve yine bulacağını bildirir. Müminler bu haberin doğruluğuna nefislerinde şahitlik eder.
    • ( إِنَّ ) ve kardeşlerinden sonra ( مَا ) edatı geldiği taktirde, ismini NASB etmez ve “ancak, …” anlamını verir. 
    • ( إِنَّ ) ile başlayan isim cümlelerinin kısımlarında da, mübteda ile haberde olduğu gibi takdim ve tehir bulunabilir. Bu durumdaki saklı anlam, tefekkür edilmelidir. İnşirah Suresi, 5’de: ( إِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْراً “Muhakkak ki zorlukla beraber kolaylık vardır.”) Ayet-i Kerime’sinde ( مَعَ الْعُسْرِ ) inne’nin haberi olup önce gelmiş ve ( يُسْراً ) inne’nin ismi olup, sonra gelmiştir.
    • ( إِنَّ ) ve benzerlerinin ( لَعَلَّ – لَيْتَ – لَكِنَّ – كَأَنَّ – أَنَّ – لاَ ) haberi; müfret isim, sıfat, isim tamlaması, şibhi cümle veya cümle olabilir.
    • Bir fiil cümlesinde, ( إِنَّ ve ismi ve haberi) isim cümlesi olarak; mefulün bih, fâil, nâibi fâil olarak görev yapabilir. Yani isim cümlesinden önce, bu durumu belirleyen bir fiil gelir.
    • ( إِنَّ ) isminin sıfatını kasd eder. Meselâ; doktorluk sıfatını kasd eder ve O’nu tanımadan tedavi için gittiğini imâ eder gibi.  ( كَانَ ) isminin fiilini kasd eder. Meselâ; doktorun zatını kasd eder. O’nu tanıdığı ve inandığı için tedaviye gittiğini imâ eder.
    • ( إِنَّ ) de Ellah Teala mefuldür Mâide Suresi,13. Ayrıca, Peygamberimizin sav. istediğini Ellah Teala geri çevirmez anlamı saklıdır. ( كَانَ ) de Ellah Teala fâildir. Ayrıca, Ellah Teala’nın dilediğini Peygamberrimiz sav. olduğu gibi kabul eder bilgisi saklıdır.
  • Önceki İçerikMunfasıl Zamirler
    Sonraki İçerikMBSTS Sınav Sonuçları Açıklandı Diyanetten Duyuru