Âvamil,99 ( إِعْتَقَدْتُ أَنَّ اللهَ تَعَالَى قَادِرٌ عَلَى كُلِّ شَيْئٍ ) “İtikad ettim. Muhakkak ki Ellah’u Teala herşey üzerine gücü yetendir.”
1) Hurufu müşebbehe bil-fiil olan ( أَنَّ ) lafzında, (حَقَّقْتُ yerine getirmek, yapmak, (..yi) gerçekleştirmek veya incelemek veya araştırmak), mânaları saklıdır.
Fâili, ( اللهَ ) Lafzı Celâl’ine raci olan, tahtında müstetir ( هُوَ ) zamiridir. Lafzen mensub
olan ( اللهَ ) Lafzı Celâl’i, “enne” lafzının ismi ve lafzen merfu olan ( قَادِرٌ ) ism-i fâili ise, “enne” lafzının haberidir.
2) Fetha üzere mebni olan ( إِنَّ ) ve ( أَنَّ ) harfleri, tahkik içindir. Tahkik’in lügat mânalarını, cümlede saklar. (TAHKİK: Bir şeyin hakikatine ermek, nihayetine erişmek, doğruyu inceliyerek öğrenmek, künhüne vâkıf olmak, incelemeden körü-körüne itiraz etmemek, bir şeyi eksiksiz veya ziyadesiz yapmaya çaba harcamak ..vb)
3) ( أَنَّ ) isim ve haberi, birlikte isim cümlesi olarak; mefulün bih, fâil, nâibu fâil olabilir. Kendilerinden önce de bu durumu belirleyen bir fiil gelir.
4) Fetha üzere mebni olan ( إِنَّ ) ve ( أَنَّ ) harfleri Tahifi edilebilir (aynı manayı taşıdığı halde, sonlarının şedde yerine cezimli olması demektir.) Bu takdirde, haberinin başında fethalı bir “lam” bulunur.
5) ( أَنَّ ) kendisi ile beraber olan cümleyi masdara tevil eder, yani dahil olduğu şeyin masdarı alınır ve fâile veya mefule izafe edilir. Cümle müfred teviline sokulmuş olur. “MASDAR” lafzında saklı olan mânalar, bu cümleye yüklenmiş olur. (Bakınız, mimsiz masdar-1)