Hemen her kanal bir iftar, sahur programı yaptı. Geçenlerde Serdar Tuncer’in Semerkand televizyonundaki sahur programını izlerken hadisler meselesini keşfettim. Velhasıl bu programdan sonra aklıma bu hadislerin hayatımıza verdiği yön ve ihtiyacımız olduğu zaman içimizi rahatlatıcı özelliği takıldı. Öyle anlar geliyor ki, hiç ummadığınız birinden duyduğunuz bir hadis hayatımızın ortasına gelip oturuveriyor. Belki o an o hadisi duymasanız çoğu şey manasını kaybedecek.
Bu hadiseden sonra ben de sevdiğim büyüklerime ve akranlarıma hayatlarına yön veren, ihtiyacını hissettikleri hadisleri sordum. Aldığım cevaplar, meslek gruplarına göre bile değişti.
Metin Külünk (İstanbul 24.Dönem Milletvekili): Siyasi olmanın bir gereği olarak “Komşusu aç yatarken kendisi tok yatan bizden değildir” hadis-i şerifi benim için çok hayatidir.
Ertuğrul Erkişi (Sanatçı): “İman etmeden cennete giremezsiniz, birbirinizi gerçekten sevmeden iman etmiş sayılamazsınız, birbirinizi sevmeniz için aranızda selamı yaygınlaştırınız.”
Emre Kocaoğlu ( İstanbul 21. Dönem Milletvekili): “Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız. Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.”
Prof. Dr. Namık Açıkgöz (Akademisyen): Şüphesiz bir hadis-i şerifi diğerinden ayırmak mümkün değildir. Onlarca hadis yazmam gerekebilir. Ama benim hayatıma yön veren ve zımnen pek çok hadisi muhtevî olan “El-fakru fahrî” (Fakirlik övüncümdür) hadis-i şerifini söyleyeyim sana. Selamlar.
Güzide Ertürk (Öykücü): Bu soruya şöyle cevap verebilirim. “En” sevdiğim hadis her saat, her gün, her yıl değişiyor. Hangi kutlu söze daha çok ihtiyacım varsa onu daha çok seviyorum. Müminlerin kardeşliği üzerine söylenmiş hadisler, bu sıralar daha çok aklıma düşüyor:
Peygamber Efendimiz (sallâllâhu aleyhi ve selem) şöyle buyurmuştur: “Allah’ın kullarından birtakım insanlar vardır ki, nebi değildirler, şehid de değildirler, fakat kıyamet gününde Allah katındaki makamlarından dolayı onlara nebiler ve şehidler imrenerek bakacaklardır.”
Ashâb-ı kirâm, “Bunlar kimlerdir ve ne gibi hayırlı ameller yapmışlardır? Bize bildir de, biz de onlara sevgi ve yakınlık gösterelim yâ Rasulallah!” dediler.
Peygamber Efendimiz (sallâllâhu aleyhi ve selem), “Bunlar öyle bir kavimdir ki, aralarında ne akrabalık ne de ticaret ve iş münasebeti olmaksızın, sırf Allah rızası için birbirlerini severler. Vallâhi yüzleri bir nurdur ve kendileri de nurdan birer minber üzerindedirler. İnsanlar (kıyamet günü) korktukları zaman bunlar korkmazlar, insanlar mahzun oldukları zaman bunlar hüzünlenmezler.” buyurdu (Ebû Dâvûd, Büyû, 76/3527; Hâkim, IV, 170)
Fatma Jiyan Kızılboğa (NTV’nin Fotoğrafçısı): Benim hadis diye bildiğim ve birçok kaynağın da sahih olduğunu da söylediği bir hadis var. Ben de ilk kez bir sohbette dinlemiştim. “Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar.” hadisi en benimsediğimdir. Sanat konusunda tereddütüm vardı, bu okunmuştu bana. O gün bugündür pek severim.
Kasım Alper Özdemir (Sunucu): “Kişi sevdiğine sevdiğini söylesin.” İnsan, ömür boyunca severek yaşar. Sevmek görecelidir. Bir yaşlının huzur dolu imanlı yüzüne, bir şairin güzel sözlerine, bir çocuğun gülen gözlerine âşık olabilir insan. İşte bu bağlamda insan mutlaka bir şeyleri sever ve yoluna sevgiyle devam eder. Aşk da böyledir. Efendimizin bu güzel sözünü de işte ben bu yüzden seviyorum ve sevdiğime muhakkak onu sevdiğimi söylüyorum.
Doç. Dr. Muharrem Kaya (Akademisyen): “(Mümin) kardeşine tebessüm etmen sadakadır. İyiliği emredip kötülükten sakındırman sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yol göstermen sadakadır. Yoldan taş, diken, kemik gibi şeyleri kaldırıp atman da senin için sadakadır.”
Orhan Özekinci
Dünyabizim