Harfi Cerler Arapça Dersleri
HARF-İ CERLER
Yanlız başına anlam ifade etmeyen, ancak isme dahil olduklarında manaya katkıda bulununan bazı kelimeler vardır.
Harfi Cerler Pdf Olarak İndir
عِنْدَ | فِي | إِلَىٰ | مَعَ | عَلَىٰ | بِ | مِنْ | عَنْ | لَ |
yanında | – de, da | -e, -a | ile | üstünde, üzerinde | ile,-e,-a | -den, -da | hakkında | -için, -e, -a |
ب = bi = ile
من = min = ..den ..dan
إلى = ilâ = ..e ..a
عن = *an = ..den ..dan
على = *alâ = üzerinde, üstünde, üzerine
ل = li = için
فى = fî = içinde, ..de ..da
ك = ke = gibi
حتـَّى = hatta = ..ıncaya kadar
رُبَّ = rubbe = nice
واو القسم – تاء القسم = tâü’l-kasem – vâü’l-kasem = her ikisi de yemin içindir. Vallahi, tallahi gibi…
خاشا – خلا – عدا = *adâ – khalâ – khâşâ = bu üçü ayrıdır ama hepsi de istisna içindir
مُذ = müsz = ..den beri
مُنذ = münszü = ..den beri
لولا = lev lâ = ..masaydı ..meseydi
كَيم = keyme = niçin
لعَلَّ = lealle = umulur ki
Harfi Cerler:
Âmili lafzî semâînin birinci çeşidi harfi cerlerdir. Harfi cer: “Dâhil olduğu kelimin sonunu cer yapan harftir.” Harfi cerler toplamda yirmi tane olup, bir ismin önüne gelerek sonunu kesra yaparlar. Harfi cerre kısaca “car”, sonu kesra olan isme de “mecrur” denir. Bu harfler ve misâlleri şöyledir:
Harfi Cerler:
Âmili lafzî semâînin birinci çeşidi harfi cerlerdir. Harfi cer: “Dâhil olduğu kelimin sonunu cer yapan harftir.” Harfi cerler toplamda yirmi tane olup, bir ismin önüne gelerek sonunu kesra yaparlar. Harfi cerre kısaca “car”, sonu kesra olan isme de “mecrur” denir. Bu harfler ve misâlleri şöyledir:
1. Bâ (اَلْبَاءُ): Allâh’a inandım. / آمَنْتُ بِااللَّهِ
2. Min (مِنْ): Bütün günâhlardan tövbe ettim. / تُبْتُ مِنْ كُلِّ ذّنْبٍ
3. İlâ (إِلَى): Allâh Teâlâ’ya tövbe ettim. / تُبْتُ إلَى اللَّهِ تَعَالَى
4. An (عَنْ): Haramdan men edildim. / كُفِفْتُ عَنِ اْلحَرَامِ
5. Alâ (عَلَى): Her günahkâr üzerine tövbe etmek vâcibtir. / تَجِبُ التَّوْبَةُ عَلَى كُلِّ مُذْنِبٍ
6. Lâm (لِ): Ben Allâh Teâlâ’nın kulcağızıyım. / اَنَا عُبَيْدٌ لِلَّهِ تَعَالَى
7. Fî (فِي): İtaat eden cennettedir. / اَلْمُطِيعُ فِي اْلجَنَّةِ
8. Kâf (اَلْكَافُ): O’nun benzeri gibi hiçbir şey yoktur. / لَيْسَ كَمِثْلِهِ شَيْءٌ
9. Hattâ (حَتَّى): Ölünceye kadar Allâh’u Teâlâ’ya ibâdet ederim. / اَعْبُدُ اللَّهَ تَعَالَى حَتَّى اْلمَوْتِ
10. Rubbe (رُبَّ): Nice okuyucular vardır ki Kur’ân onlara lanet eder. / رُبَّ تَالٍ يَلْعَنُهُ الْقُرْآنُ
11. Vâvul-kasem (وَاوُ الْقَسَمِ): Allâh’a yemin ederim ki asla büyük günâhları yapmayacağım. / وَاللَّهِ لَا اَفْعَلَنَّ اْلكَبائِرَ
12. Tâul-kasem (تَاءُ الْقَسَمِ): Allâh’a yemin ederim ki elbette farzları yapacağım. / تَاللَّهِ لَأَفْعَلَنَّ اْلفَرَائِضَ
13. Hâşâ (حاَشاَ): Âlim hariç, insânlar helak oldu. / هَلَكَ النَّاسُ حَاشَا اْلعَالِمِ
14. Muz (مُذْ): Buluğ günden beri yaptığım tüm günâhlara tövbe ettim. / تُبْتُ مِنْ كُلِّ ذَنْبٍ فَعَلْتُهُ مُذْ يَوْمِ اْلبُلُوغِ
15. Munzu (مُنْذُ): Buluğ gününden itibaren namaz farz olur. / تَجِبُ الصَّلَاةُ مُنْذُ يَوْمِ اْلبُلُوغِ
16. Halâ (خَلاَ): İlmiyle amel edenler hariç, âlimler helak oldu. / هَلَكَ اْلعَالِمُونَ خَلَا اْلعَامِلِ بِعِلْمِهِ
17. Adâ (عَدَا): İhlâslılar hariç, amel edenler helâk oldu. / هَلَكَ اْلعَامِلُونَ عَدَا اْلمُخْلِصِ
18. Levlâ (لَوْلاَ): Ey Allâh’ın rahmeti, sen olmasaydın elbette insânlar helak olurdu. / لَوْلَاكَ يَا رَحْمَةَ اللَّهِ لَهَلَكَ النَّاسُ
19. Key (كَيْ): Niçin/neden isyân ettin? (Keymihe = keymâ, eliften bedel he gelmiş) / كَيْمَه عَصَيْتَ
20. Lealle (لَعَلَّ): Umulur ki Allâh Teâlâ günâhımı bağışlar. / لَعَلَّ اللَّهِ تَعَالَى يَغْفِرُ ذَنْبِي
Bu harfler, bağlı oldukları fiil ya da fiil mânâsında olan kelimelerin mânâlarını, mecrura taşıdıklarından dolayı “izâfet harfleri” olarak da isimlendirilirler. Harfi cerlerde genel olarak izâfet bulunur. Cer etmek ise mutlaktır.
Harfi Cerlerin Mânâları:
1. Bâ (اَلْبَاءُ) “ile” mânâsındadır. İlsâk (bağlamak, bitiştirmek) içindir.
2. Min (مِنْ) “den-dan” mânâsındadır. İbtida (başlangıç) içindir.
3. İlâ (إِلَى) “e-a” mânâsındadır. İntiha (bitiş) içindir.
4. An (عَنْ) “den-dan” mânâsındadır. Mücaveze (uzaklaşma) içindir.
5. Alâ (عَلَى) “üzerinde-üzerine” mânâsındadır. İstila içindir.
6. Lâm (لِ) “için” mânâsındadır. İstikak (hak etme) ve mülkiyet (sâhib olma) içindir.
7. Fî (فِي) içinde, de-da mânâsındadır. Zarfiyet içindir.
8. Kâf (اَلْكَافُ) “gibi” mânâsındadır. Teşbih (benzetme) içindir.
9. Hattâ (حَتَّى) “…e kadar” mânâsındadır. Gaye (sona eriş, bitiş) içindir.
10. Rubbe (رُبَّ) “nice, bazı” mânâsındadır. Taklîl ve teksîr (azlık ve çokluk) içindir.
11. Vâvul-kasem (وَاوُ الْقَسَمِ) “yemin” mânâsındadır. Yemin içindir.
12. Tâul-kasem (تَاءُ الْقَسَمِ) “yemin” mânâsındadır. Yemin içindir.
13. Hâşâ (حاَشاَ) istisna mânâsındadır. İstisna içindir.
14. Muz (مُذْ) “… den beri” mânâsındadır. Mazi zamanda başlamak içindir.
15. Munzu (مُنْذُ) “… den beri” mânâsındadır. Mazi zamanda başlamak içindir.
16. Halâ (خَلاَ) “istisna” mânâsındadır. İstisna içindir. Çoğunlukla fiil olarak gelir.
17. Adâ (عَدَا) “istisna” mânâsındadır. İstisna içindir. Çoğunlukla fiil olarak gelir.
18. Levlâ (لَوْلاَ) “olmasaydı” mânâsındadır. Kendine zamir bitiştiğinde, başka bir şeyin mevcudiyetiyle, bir şeyin mümkün olmayacağını ifâde etmek içindir.
19. Key (كَيْ) “için, niçin, neden” mânâsındadır. İstifham ما sı dâhil olunca illet içindir.
20. Lealle (لَعَلَّ) “umulur ki, belki” mânâsındadır. Ukayl kabilesinin lügatinde ümit içindir.
Harfi cerlerin mânâları bunlardan ibâret değildir. Bunların açıklanması bundan daha geniş bilgiler içeren nahiv kitâblarında bulunmaktadır.
Harfi Cerlerin Ameli:
Harf-i cerlerin ameli üç türlüdür. Bunlar:
1. Harf-i cerler, mu‘râb yani i‘râb kabul eden bir ismin başına gelip sonunu cer yaparlar. Buna “lafzî i‘râb” denir. Misâlen: “ Ben Zeyd’e uğradım.” Cümlesinde ب harfi ceri, بِزَيْد kelimesinin evveline gelerek sonunu cer etmiştir.
2. Harf-i cerler, murab bir kelimenin sonunda illet harfi varsa takdiren cer yaparlar. Buna “takdiri irâb” denir. Misâlen: “رَضِيْنَا عَنْ الْقَضِى Biz kadâdan râzı olduk.” Cümlesinde عَنْ harf-i ceri, الْقَضِى kelimesinin evveline gelerek sonunu cer etmiştir.
3. Harf-i cerler, kelimenin aslında bir illet varsa mahallen cer yaparlar. Buna “mahallî irâb” denir. Misâlen: مَنْ kelimesi, mebni (irâb kabul etmeyen) bir kelimedir. Bu sebeble evveline عَلَى gibi bir harfi cerin gelmesi sonuna tesir etmez.
Tek başına bir anlam ifade etmemekle birlikte başlarına geldikleri kelimeleri mecrur (son harekelerini kesra) yaparlar.
فِي (Fi) De, Da
فِي البَيْتِ : Evde-Evin içinde.
عَلَى (Alâ) Üstünde
عَلَى المَكْتَبِ : Masanın üzerinde.
دَخَلْتُ عَلَى المُدِيرِ : Müdürün odasına gittim.
لِ (Li) İçin, aitlik
لِلهِ : Allah için.
مِنْ (Min) İki farklı kullanımı vardır. 1- den, dan, 2- Vurgu yapmak için.
خَرَجْتُ مِنَ البَيْتِ : Evden çıktım.(1)
مِنْ أَيْنَ أَنْتَ؟ : Sen nerelisin? (Sen neredensin?)(1)
أَنَا مِنْ اليَابَانِ : Japonyadanım.(1)
مَا غَابَ مِنْ أَحَدٍ : Kimse gelmemezlik yapmadı.(2)
لَا يَخْرُجْ مِنْ أَحَدٍ : Kimse dışarı çıkmasın.(2)
لَا تَكْتُبْ مِنْ شَيْءٍ : Hiçbir şey yazmayın.(2)
ھَلْ مِنْ سُؤَالٍ؟ : Sorusu olan var mı?(2)
ھَلْ مِنْ سُؤَالٍ عِنْدَكَ؟ : Sorusu olan var mı?(2)
إِلَى (İlâ) İki farklı kullanımı vardır. 1- e,a doğru, 2- Bitişik zamirler ile birlikte kullanılırsa ‘Al’ fiili olur.
ذَھَبْتُ إِلَى البَيْتِ : Eve gittim.(1)
أَيْنَ ذَھَبَ؟ : Nereye gitti?(1)
ذَھَبَ إِلَى المُدِيْرِ : Müdüre gitti.(1)
خَرَجَ المُدَرِّسُ مِنْ الفَصْلِ وَ ذَھَبَ إِلَى المُدِيرِ : Öğretmen sınıftan çıktı ve müdüre gitti.(1)
إِلَيْكَ ھذا الكِتابَ : Bu kitabı al.(2)
إِلَيْكُنَّ ھذه الدَّفَاتِرَ يا أَخَوَاتُ : Kızkardeşler, bu defterleri alın.(2)
عَنْ (An) e, a, den, dan, hakkında
ھو بَعِيدٌ عَنْ المَدْرَسَةِ جِدّاً : O gerçekten okula uzaktır.
بِ (Bi) İle.
قَتَلَ الرَجُلُ الحَيَّةَ بِالحَجَرِ : Adam yılanı taş ile öldürdü.
أَبِاللُغَةِ العَرَبِيَّةِ ھذه المَجَلَّةُ؟ : O dergi Arapça (Arap dili ile) mi?
لا، ھي بِاللُغَةِ الاِنْكِلِيزِيَّةِ : Hayır, o İngilizce (İngiliz dili ile).
أَنَا مَسْرُورٌ بِلِقَاىِٔكَ : Seninle karşılaştığımdan dolayı sevinçliyim.
أَنَا مَسْرُورَةٌ بِكَ : Ben seninle (senden dolayı) memnunum.
فَرِحَ بِيَ المُدَرِّسُ كَثِيراً : Öğretmen benimle (bana) çok sevindi.
* Genelde cansız eşya yada insan dışındaki varlıklar için بِ kullanılır. İnsan söz konusu olunca da مَعَ (ile, beraber) zarfı tercih edilir.
و (Ve) Üç farklı şekilde kullanılabilir. 1- Ve bağlacı, 2- Ant, yemin (Harf-i Cer), 3- Hal, durum (iken) (İsim cümlesi olarak kullanılır. Cümle içinde fiil kullanılmışsa muzari olur. Fiil cümlesinde kullanılacaksa قد ile birlikte kullanılır, bkz. Mazi Fiiller.)
أُرِيدُ كِتَابًا وقَلَماً : Kitap ve kalem istiyorum.(1)
واللهِ مَا رَأَيْتُهُ : Valla onu görmedim.(2)
دَخَلْتُ المَسْجِدَ والإِمامُ يَرْكَعُ : İmam rukudayken camiye girdim.(3)
مَاتَ أَبِي وأَنَا صَغِيرٌ : Babam ben çocukken öldü.(3)
دَخَلَ المُدَرِّسُ الفَصْلَ وھو يَحْمِلُ كُتُباً كَثِيرَةً : Öğretmen birçok kitap taşıyorken sınıfa girdi.(3)
İsimlerin başında “harf-i cer” denen harfler olursa o ismin sonunu esre yaparlar. Bu harf-i cerler en çok kullanılış sırasına göre örnekleri ile beraber şöyledir:
مِنْ | ..den, ..dan(Başlamak, kısmiyet ve açıklama için kullanılır) | |||||||
مِنَ الْبَيْتِ | evden → | خَرَجْتُ مِنَ الْبَيْتِ. | Evden çıktım. | |||||
مِنْ ناَفِذَةٍ | bir pencereden → | نَظَرَ الْوَلَدُ مِنْ ناَفِذَةٍ. | Çocuk bir pencereden baktı. | |||||
مِنَ الْبَابِ | kapıdan → | مَنْ دَخَلَ مِنَ الْبَابِ ؟ | Kapıdan kim girdi? | |||||
Kâide: (مِنْ) harf-i cerinden sonra gelen isim harf-i tarif (الْ)ile başlıyorsa nun’a cezim yerine fetha verilerek öbür kelimeye geçiş yapılır: مِنَ الْبَيْتِ (minel beyti), مِنَ الْبَابِ(minel bâbi) gibi.
فيِ | ..de, ..da, içinde, hakkında(Mekan ya da zaman gibi zarfiyet bildirir) | |||||||||||||||||||
فِي الْبَيْتِ | evde, evin içinde → | جَلَسْتُ فِي الْبَيْتِ الْيَوْمَ. | Bugün evde oturdum. | |||||||||||||||||
فيِ السَّياَّرَةِ | arabada → | اَلْوَلَدُ لَعِبَ فيِ السَّياَّرَةِ. | Çocuk arabanın içinde oynadı. | |||||||||||||||||
فيِ الْمَدْرَسَةِ | okulda → | كَتَبْتُ الدَّرْسَ فيِ الْمَدْرَسَةِ. | Dersi okulda yazdım. | |||||||||||||||||
فيِ الصَّباَحِ | sabahleyin → | كَتَبْتُ الدَّرْسَ فيِ الصَّباَحِ. | Dersi sabah yazdım. | |||||||||||||||||
إِلَى | ..e, ..a, ..ye, ..ya (Sonun bitişi için kullanılır) | |||||||||||||||||||
إِلَى الْمَدْرَسَةِ | okula → | حَضَرَ التِّلْميِذُ إِلَى الْمَدْرَسَةِ. | Öğrenci okula geldi. | |||||||||||||||||
إِلَى الْبَيْتِ | eve → | ذَهَبْتُ إِلَى الْبَيْتِ مُبَكِّراً. | Eve erken gittim. | |||||||||||||||||
إِلَى السُّوقِ | çarşıya → | ذَهَبَتْ زَيْنَبُ إِلَى السُّوقِ. | Zeynep çarşıya gitti. | |||||||||||||||||
عَلَى | ..e, ..a, ..ye, ..ya, üzerine, üstünde | |||||||||||||||||||
عَلَى الْماَءِ | suyun üzerinde → | سَبَحَ الْقَلَمُ عَلَى الْماَءِ. | Kalem suyun üzerinde yüzdü. | |||||||||||||||||
عَلَى الْأَرْضِ | yerin üzerine, yere → | سَقَطَ الْوَلَدُ عَلَى الْأَرْضِ. | Çocuk yere düştü. | |||||||||||||||||
عَلَى الْكُرْسِيِّ | sandalye üzerine → | جَلَسْتُ عَلَى الْكُرْسِيِّ. | Sandalyeye oturdum. | |||||||||||||||||
|
| |||||||||||||||||||
بِ | ile, ..le | |||||||||||||||||||
بِالْقَلَمِ | kalem ile, kalemle → | كَتَبْتُ الدَّرْسَ بِالْقَلَمِ. | Dersi kalemle yazdım. | |||||||||||||||||
بِالسِّكِّينِ | bıçakla → | قَشَرْتُ الْفاَكِهَةَ بِالسِّكِّينِ. | Meyveyi bıçakla soydum. | |||||||||||||||||
بِالْحاَفِلَةِ | otobüsle → | ذَهَبْتُ إِلَى الْمَدْرَسَةِ بِالْحاَفِلَةِ. | Okula otobüsle gittim. |
Genelde cansız eşya ya da insan dışındaki varlıklar için بِ kullanılır. İnsan söz konusu olunca da مَعَ (ile, beraber) zarfı tercih edilir:
ذَهَبْتُ مَعَ خاَلِدٍ إِلَى الْمَدْرَسَةِ. | Halit’le okula gittim. | |||||||||||||
شَرِبْتَ الشاَّيَ مَعَ صَديِقٍ. | Bir arkadaşla çay içtin. | |||||||||||||
عَنْ | den, dan, hakkında | |||||||||||||
مُعَلِّمٍ عَنْ | öğretmenden → | سَمِعْتُ الْخَبَرَ عَنْ مُعَلِّمٍ. | Haberi bir öğretmenden işittim. | |||||||||||
عَنِ الطِّفْلِ | çocuktan → | ذَهَبَ الْخَوْفُ عَنِ الطِّفْلِ. | Çocuktan korku gitti. | |||||||||||
عَنِ التَّلاَميِذِ | öğrencilerden, öğrenciler hakkında | |||||||||||||
سَأَلَ الْمُديِرُ عَنِ التَّلاَميِذِ | Müdür öğrencileri (öğrenciler hakkında) sordu. | |||||||||||||
لِ | için | |||||||||||||
لِلَّهِ | Allah için → | صَلَّيْتُ لِلَّهِ تَعَالَى. | Allâhu Teala için namaz kıldım. | |||||||||||
لِخَالِدٍ | Halit için → | ذَهَبْتُ إِلَى السوُّقِ لِخَالِدٍ. | Çarşıya Halit için gittim. | |||||||||||
لِلدِّراَسَةِ | eğitim için → | ذَهَبْتُ إِلَى الْمَدْرَسَةِ لِلدِّراَسَةِ. | Okula eğitim için gittim. | |||||||||||
Not: Bu harf-i cer ألْ ile ma’rife olan bir ismin başına geldiğinde harf-i tarifin elifi hazfedilir (kaldırılır, atılır): اَلْبَيْتُ – \ لِلْبَيْتِ اَلطاَّلِبُ –لِلطاَّلِبِ gibi.
كَ | gibi | ||||
اَلْأَرْضُ كَالْكُرَةِ. | Dünya top gibidir. | ||||
أَحْمَدُ كَالْأَسَدِ. | Ahmet arslan gibidir. | ||||
حَتَّي | …ceye kadar, ta ki | ||||
حَتَّي الْمَوْتِ | Ölüme kadar (ölünceye kadar) | ||||
عَبَدْتُ اللهَ حَتَّي الْمَوْتِ. | Ölüme kadar (ölünceye kadar) Allah’a ibadet ettim. | ||||
رُبَّ | olur ki, belki, bazı, nice vardır | ||||
رُبَّ طاَلِبٍ ماَ كَتَبَ الدَّرْسَ. | Ders yazmayan nice öğrenci vardır. | ||||
مُذْ – مُنْذُ | ..den beri, ..dan beri, ..den itibaren | ||||
وَجَبَتِ الصَّلاَةُ مُنْذُ الْبُلوُغِ. | Buluğdan itibaren namaz vacip oldu. | ||||
F Mef’ûlu bihin harekesi mansûbtur (üstündür). Aslında fiil ve fâilden sonra geriye kalan kelimeler ve harf-i cerler mef’ûldür. Fakat harf-i cer alan mef’ûlü bihin son harfinin harekesi esre olur ve o kelimeye mefulun bih gayr-i sarih denir. Harf-i cer almayan mef’ûle mef’ûlun bih sarih denir. Genellikle cümlede önce mef’ûlün bih sarih (üstün harekesini açık olarak alan mef’ûl), sonra da mef’ûlün bih gayr-i sarih (üstün harekesini açık olarak alamayan mef’ûl) yazılır.
كَتَبَ الْوَلَدُ الدَّرْسَ بِالْقَلَمِ. M.B.Gayr-i Sarih. M.B.Sarih | Çocuk dersi kalemle yazdı. |
Sorular:
1. Semâî âmil ne demektir, kaç tane ve kaç çeşittirler?
2. Harfi cer ne demektir?
3. Harfi cerler kaç ismi cer ederler?
4. Harfi cerlere niçin izâfet harfi de denir?
5. Harfi cerler kaç tanedir?
6. Harfi cerlerin mânâları nelerdir?
7. Harfi cerler nasıl amel ederler?
Harf-i Cerle İlgili Genel Cümle Örnekleri
هَلْ ذَهَبْتِ إِلَى الْمَدْرَسَةِ ؟ | Okula gittin mi? | |
نَعَمْ ، ذَهَبْتُ إِلَى الْمَدْرَسَةِ. | Evet, okula gittim. | |
هَلْ ذَهَبْتُمْ إِلَى الْمَدْرَسَةِ. | Okula gittiniz mi? | |
نَعَمْ ، ذَهَبْناَ إِلَى الْمَدْرَسَةِ. | Evet, okula gittik. | |
ذَهَبْتُماَ إِلَى الْمَدْرَسَةِ. | İkiniz okula gittiniz. | |
هَلْ ذَهَبْتُنَّ إِلَى الْمَدْرَسَةِ ؟ | Okula gittiniz mi? | |
نَعَمْ ، ذَهَبْناَ إِلَى الْمَدْرَسَةِ. | Evet, okula gittik. | |
ذَهَبْتُ إِلَى الْمَدْرَسَةِ لِلْإِمْتِحاَنِ. | Okula imtihan için gittim. | |
ذَهَبْتُ إِلَى الْبَيْتِ لِلْإِسْتِراَحَةِ. | Eve dinlenmek için gittim. | |
ذَهَبْتُ إِلَى الْمَسْجِدِ لِلصَّلاَةِ. | Mescide namaz için gittim. | |
نَظَرَ التِّلْميِذُ إِلَى الصُّورَةِ. | (Erkek) Öğrenci resme baktı. | |
نَظَرَتِ التِّلْميِذَةُ إِلَى الصُّورَةِ. | (Kız) Öğrenci resme baktı. | |
نَظَرْتُ إِلَى الصُّورَةِ. | Resme baktım. | |
سَبَحَ الْوَلَدُ فِي هَذاَ الشاَّطِئِ. | Çocuk bu kıyıda yüzdü. | |
عَمِلَ خاَلِدٌ الشاَّىَ فِي الْمَطْبَخِ. | Halit mutfakta çay yaptı. | |
قَرَأْتُ الدَّرْسَ فِي الْحَدِيقَةِ. | Dersi bahçede okudum. | |
قَرأْناَ الْكِتاَبَ فِي الْمَكْتَبَةِ. | Kitabı kütüphanede okuduk. | |
ذَهَبْناَ إِلَى الْمَدْرَسَةِ بِالْحاَفِلَةِ. | Okula otobüsle gittik. | |
وَصَلَ أَحْمَدُ إِلَى الْمَطاَرِ بِالسَّياَّرَةِ. | Ahmet hava alanına arabayla gitti (ulaştı, vardı). | |
نَزَلَ أَحْمَدُ عَنِ الْحِصَانِ. | Ahmet attan indi. | |
رَفَعَ الْإِسلاَمُ الظُّلْمَ عَنِ الْمَرْأَةِ. | İslam kadından zulmü kaldırdı. | |
سَأَلْتُ عَنِ الْماَلِ. | Mal hakkında sordum. | |
سَأَلَ الطَّبِيبُ عَنِ الْمَرِيضِ. | Doktor hastadan (hasta hakkında) sordu. | |
اَلْأُمُّ عَمِلَتِ الطَّعاَمَ فِي الْمَطْبَخِ. | Anne yemeği mutfakta yaptı. | |
جَلَسَ مُحَمَّدٌ فِي الْبَيْتِ. | Muhammed evde oturdu. | |
جَلَسَتْ عاَئِشَةُ فِي الْغُرْفَةِ. | Aişe odada oturdu. | |
خَرَجَ التَّلاَمِيذُ مِنَ الصَّفِّ. | Öğrenciler sınıftan çıktı. | |
اَلتَّلاَمِيذُ خَرَجُوا مِنَ الصَّفِّ. | (aynı manada isim cümlesi) | |
رَفَعَ الْوَلَدُ الْحَقِيبَةَ مِنَ الْأَرْضِ. | Çocuk çantayı yerden kaldırdı. | |
نَزَلَ الْمَطَرُ مِنَ السَّماَءِ. | Gökten yağmur indi (Yağmur yağdı). | |
اَلْأَوْلاَدُ سَبَحُوا فِي الْمَسْبَحِ. | Çocuklar havuzda yüzdü. | |
سَبَحَ الْخَشَبُ عَلَى الْماَءِ. | Tahta suyun üzerinde yüzdü. | |
سَقَطَ الثَّمَرُ عَلَى الْأَرْضِ. | Meyve yere (yerin üzerine) düştü. | |
غَضِبَ السَّيِّدُ عَلَى الْخاَدِمِ. | Efendi (bey) hizmetçiye kızdı. | |
اَلْوَقْتُ كاَلسَّيْفِ. | Vakit kılıç gibidir. | |
اَلْعِلْمُ كَالْبَحْرِ. | İlim deniz gibidir. | |
قَرَأْتُ كِتاَباً حَتَّى اللَّيْلِ. | Geceye kadar kitap okudum. | |
ماَ شَرِبْتُ الشاَّىَ مُنْذُ أَمْسِ. | Dünden beri çay içmedim. | |
كَتَبْتُ الدَّرْسَ مِنَ الصَّباَحِ حَتَّى الْمَساَءِ. | Sabahtan akşama kadar ders yazdım. | |
ذَهَبَ عُمَرُ إِلَى الْمَلْعَبِ وَ لَعِبَ الْكُرَةَ. | Ömer oyun sahasına gitti ve top oynadı. | |
أَكَلْتُ فيِ الْفَطوُرِ الْبَيْضَ وَشَرِبْتُ الشاَّيَ. | Kahvaltıda yumurta yedim ve çay içtim. |