Ay: Ocak 2014

  • B) Muhtelif: Hadis Usulü Online Oku


    B) Muhtelif:

     

    Makbul bir hadisin muaraza ettiği makbul
    hadistir. Şayet muaraza olan hadis makbul değilse, muaraza yok demektir ve o
    hadis yine muhkem olur.

    Muhtelif hadis, muarazadan zorlanmaksızın
    kurtarılabilirse, bir başka ifade ile iki hadisin arasını cem ve Te’lif
    edebilirse, aralarında tearuz olmadığı anlaşılır ve her ikisi de muhkem olmuş
    olurlar. Değilse, tearuz ya nesh ye tercih ya da tevakkuf gibi bir takım çözüm
    yollarıyla halledilmeye çalışılır.[1]



     




    [1]

    Bu konu detaylı olarak İsmail Lütfi Çakan tarafından Hadislerde Görülen
    İhtilaflar ve Çözüm Yolları adlı doktora tezinde incelenmiş bulunmaktadır.
    Bu kitap matbudur. İsmail Lütfi Çakan, Hadis Usulü, Marmara Üniversitesi
    İlahiyat Fakültesi Yayınları: 148.

  • A) Muhkem: Hadis Usulü Online Oku


    A) Muhkem:

     

    Muarazadan salim olan makbul hadislere Muhkem
    denir. Muhkem hadislerin hükmüyle amel etmek gerekir. Hakim en-Nisaburi, muhkem
    hadise şu misali vermektedir:


    “Allah Teala, abdestsiz namazı ve ganimetten
    çalınmış malla yapılan iyiliği asla kabul etmez.”[1]
     



     




    [1]

    Müslim, Tahare: 1; Ebu Davud, Tahare: 31; Tirmizi, Tahare: 1; Nesai, Tahare:
    104; Zekat: 48; İbn Mace, Tahare: 3; Darimi, Vudu: 21; Ahmed b. Hanbel,
    Müsned: 2/20, 39, 51, 57, 73, 74, 75; İsmail Lütfi Çakan, Hadis Usulü,
    Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayınları: 147.

  • 6) TEARUZ AÇISINDAN HADİSLERİN SINIFLANDIRILMASI Hadis Usulü Online Oku

    6) TEARUZ
    AÇISINDAN HADİSLERİN SINIFLANDIRILMASI

     


    Burada, makbul (Sahih ve Hasen) hadisleri tearuz
    açısından ya da me’huzun bih olup olmamak bakımından taksime tabi tutacağız.


    Makbul ve Me’huzun bih olan hadisler tearuz
    açısından Muhkem ve Muhtelif olmak üzere iki kısma ayrılır.

  • L) Mütâbi, Şâhid Ve Âzıd Hadîsler: Hadis Usulü Online Oku


    L) Mütâbi, Şâhid Ve Âzıd Hadîsler:

     

    Ferd olarak bilinen bir hadîsin râvisine, sika
    olan ve rivâyeti kabûl edilen bir başka râvinin uygunluk göstererek (mütâbaat
    ederek) diğerinin şeyhinden (veyâ bir başka sahâbi’den) rivâyet ettiği hadîse
    mutâbi, şâhîd veya âzıd denir. Mütâba’ denen önceki hadîs bunlar sayesinde
    kuvvetlenir. Gerek kuvvetlenen (mütâba’) ve gerekse kuvvetlendiren (mütâbi,
    şâhid, âzıd) hadîsin sahîh veya zayıf olması gerekir diye bir ön şart yoktur.
    Bunlar sahîh de olabilir, zayıf da. Sahîh, mütâbaat’la daha güçlü hâle gelir;
    zayıf, hasen derecesine yükselir; hasen de sahîh li-gayrıhî derecesine yükselir.
    Mütâbaat’ın sahîh olmasında aranan şart, kuvvetlendiren’in kuvvetlenen’e nazaran
    eşit veya yüksek seviyede olmasıdır. Daha düşük derecede olursa mütabaat olmaz.

    Bu bahsi de geniş olarak İ’tibâr bahsinde
    işledik.[1]



     




    [1]

    İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/137.

  • Garib Hadisin Hükmü Hadis Usulü Online Oku


    Garib Hadisin Hükmü:

     

    Garib hadisler tek başına rivayet eden ravisinin
    durumuna göre sahih, hasen veya zayıf olabilir; fakat çoğunlukla zayıftırlar.

    [1]



     




    [1]

    Talat Koçyiğit, Mücteba Uğur, İ. Hakkı Ünal, İmam-Hatib Liseleri İçin Hadis
    Usulü, 12. sınıf: 35.

  • Garib Hadis Hadis Usulü Online Oku


    Garib Hadis:

     

    Senedinin bir veya birkaç tabakasında râvî adedi
    bire düşen hadis. Garib lugatte; yabancı, yurdundan uzakta tek başına kalmış
    kimse anlamına gelir:

    Istılahta; Sikalardan, zayıf râvilerle beraber
    sadece bir sikanın rivayet etmesi, herkes bir hadisi aynı şekilde rivayet
    ederken bir râvinin biraz farklı rivayet etmesinden dolayı hususilik arzeden
    hadis. Hadisçiler “Garib” deyince bu manayı kastederler. Garib hadis sened ve
    metninin durumuna göre sahih, hasen ve zayıf olabilir. Garib hadisler isnâdıyla
    garib, metniyle garib olmak üzere ikiye ayrılır. İsnâdiyle Garib metni bir veya
    birkaç râvi tarafından rivâyet edilmekle meşhur iken sonradan bir râvinin
    bunlardan başka bir kimseden tek başına rivayet ettiği hadistir.

    Metniyle, Garib; içindeki râvileri
    birbirlerinden rivâyetle meşhur bir sened olmakla beraber metni yalnız bu
    senedle nakledilmiş olan hadis.

    Bir hadis ilk tabakalarda garib olup sonraki
    tabakalarda bir çok râviler tarafından rivâyet edilip meşhur olursa bu çeşit
    hadislerce de Garib meşhur hadisler denilir. Meselâ; Hz. Ömer (r.a.)’ın Hz.
    Peygamber (s.a.s)’den rivâyet ettiği “Âmeller ancak niyetlere göredir”[1]
    hadisi meşhur garibtir. Bu hadisi Hz. Ömer’den sadece Hikâme b. Vakkâs
    Hikâme’den Muhammed b. İbrâhim, Muhammed’ten sadece Yahya b. Sa’d el-Ensârî
    rivâyet etmiştir. Yahya’dan ise birçok râvi rivayet etmiş ve hadis meşhur
    olmuştur.

    Hadis metinlerinde az kullanılan, anlaşılması
    güç kelimeleri, ifade etmek için de “garibu’l-hadîs, terimi kullanılmıştır.
    Hadislerin garib kelimelerini açıklamak için de eserler yazılmıştır. İbnü’l-Esîr’in
    “en-Nihâye fi Garîbi’l-Hadis ve’l-Eser” isimli eseri ile Zemahşerî’nin el-Fâik
    fî Garîbi’l-Hadis isimli eseri bu eserlerin en meşhur olanlarındandır. .

    Hadisçiler hadislerin isnâd ve metinlerinin
    garib olanlarının aranmasını hoş karşılamamışlar. İnsanların ilgisini çekme
    nadir şeylere sahipmiş gibi gözükmek için garib haberler öğrenenleri tenkid
    etmişlerdir. Sözgelimi Ahmed b. Hanbel, “Garib hadisleri yazmayınız, çünkü onlar
    menâkirdir (kötü şeyler) ve çoğu zayıf râvilerden gelmedir” demiş, Malik b. Enes
    de, “İlmin şerrinin garib, hayrının da halk tarafından rivâyet edilen zahir”
    olduğunu ileri sürmüştür. Abdurrezzak, “Biz garib hadisin hayır olduğunu
    sanırdık, halbuki o şer imiş” derken, Ebu Yusuf da, “Dini kelâm ile arayan
    zındıklaşır, hadisin garibini arayan yalancı olur” demiştir

    Garib hadisler Ahad haberlerin kısımlarındandır.
    Bir haberi Ahad olan Garib hadisin Hüccet olup olmayacağı tartışılagelmiştir.
    Çünkü bu terim, tarih içinde çok farklı anlamlar ifade etmiş, farklı
    değerlendirmelere tabi tutulmuştur.

    Haber-i âhâdın hüccet olamayacağına ilk olarak
    Mu’tezile bilginleri öne sürmüşlerdir. Fakat onlar bu terimden bir kişinin bir
    kişiden yaptığı rivâyeti anlamakta idiler. Nitekim Mu’tezile’nin tanınmış
    imamlarından, el-Hayyât “el-İntisaâr” isimli eserinde bunu açıkça ifade ederek
    şöyle demiştir:

    “Biz adil bir kimsenin haberinin hüccet olarak
    kullanılabileceğini kabul etmiyoruz”. Görüldüğü gibi burada sözkonusu edilen
    âhâd haber, sonraki dönemlerde garib hadis olarak adlandırılan haber ile eş
    anlamlıdır.

    Âhâd haberin hüccet olup olmayacağı konusu ve
    hüccet olmasının şartları müctehid imamlar arasında ihtilaflıdır.

    Bu konuda dikkat edilmesi gereken nokta haberin
    geliş şekil veya adlandırılışı değil, onun sahih olup olmadığıdır. Sıhhati
    kesinlik kazanmış bir hadisin sırf âhâd haber olması nedeniyle reddedilmesi,
    hüccet kabul edilmemesi anlaşılabilir bir tavır olmaktan uzaktır.[2]

    Garib hadisler, özel tarafları ile ferd
    olanlardır. Garib hadislere ferd-i nisbi de denir. Bu demektir ki bir tek
    ravinin rivayet ettiği hadisin ferd oluşu sebebi genel ise o hadise ferd, veya
    ferd-i mutlak denir; ama hadis özel bir sebebe göre ferd olmuşsa böyle bir
    hadise de ferd-i nisbi, başka bir deyişle garib adı verilir. Ebu Said el-Hudri’den
    rivayet edilen şu hadis bu konuda güzel bir örnek verir. Ebu Said demiştir ki:

    “Hz. Peygamber (s.a.v.) bize namazda Fatiha ve
    kolayımıza gelen (bir miktar ayet) okumamızı emretti.”

    Hadisteki “Bize emretti” sözleri baştan sona
    kadar yalnız Basralılar tarafından rivayet edilmiştir.

    Ferd hadisin nisbi, dolayısıyla garib oluşuna
    sebep olan özel duruma, sikadan tek başına rivayet, tanınmış bir muhaddisten tek
    başına rivayet, ravilerin hep aynı şehirden veya ülkeden oluşu gibi durumlar
    misal verilebilir.

    Hasen hadisler konusunu incelerken gördüğümüz
    gibi, bir hadiste iki özellik birleşebilir. Bunun içindir ki “Bu hasen-garip bir
    hadistir” gibi ifadeyle karşılaşabiliriz. Böyle bir ifade hadisin bir isnadla
    hasen, diğer bir isnadla garib olduğunu gösterir.

    [3]
      



     




    [1]

    Müslim, İmâret: 155.



    [2]

    Şamil İslam Ansiklopedisi: 2/217.



    [3]

    Talat Koçyiğit, Mücteba Uğur, İ. Hakkı Ünal, İmam-Hatib Liseleri İçin Hadis
    Usulü, 12. sınıf: 34.

  • Ferd Hadisin Hükmü Hadis Usulü Online Oku


    Ferd Hadisin Hükmü:

     

    Ferd hadisler:


    a)

    Ravileri zabtı tamam ve sika iseler, tek başına rivayetleri kimseye aykırı
    düşmemişse sahihdir;


    b)

    Ravileri sahih hadis ravileri derecesine çıkmıyorsa ve yine tek başına
    rivayetlerinde kimseye aykırı düşmemişlerse hasendir;


    c)

    Tek başına rivayet eden ravi kendisinden daha kuvvetli birine muhalefet etmişse
    zayıftır; şâz veya münkerdir;


    d)

    Durumu zayıfsa, şaz, münker veya metrukdur. Her üç halde de merdud sayılır.

    [1]



     




    [1]

    Talat Koçyiğit, Mücteba Uğur, İ. Hakkı Ünal, İmam-Hatib Liseleri İçin Hadis
    Usulü, 12. sınıf: 34.

  • K) Ferd (Garib) Hadîsler: Hadis Usulü Online Oku


    K) Ferd (Garib) Hadîsler:

     

    Aralarında küçük bir fark bulunan bu iki hadis
    çeşidi bir ravinin yalnız başına rivayet ettiği hadislerdir. Bir ravinin tek
    başına hadis rivayetine ise teferrüd adı verilir.

    Eğer bir hadisi sahabeden yalnız bir tabiin
    rivayet ederse buna ferd veya mutlak ferd denir. Mesela:


    “İman altmış küsür bölümdür; haya da imandan bir
    bölümdür.”

    Bu hadisi Ebu Hureyre’den yalnız Ebu Salih; Ebu
    Salih’den de yalnızca Abdullah b. Dinar rivayet etmiştir. Her iki ravinin tek
    başına rivayeti yüzünden hadis ferd olmuştur.

    [1]
     

    Muhaddisler, tek bir tarîkden gelen, yâni
    herhangi bir tabakada râvi sayısı teke düşen hadîslere ferd veya garîb derler.
    Bilhassa mütekaddimîn’in ıstılahında, şâz ve münker tâbirleri de ferd mânâsında,
    yani herhangi bir tabakada râvi sayısı teke düşen hadîs için kullanılmıştır.
    Haber-i vâhid, haber-i münferîd tabirleri de aynı mânâda ıstılahlaşmıştır.
    Müteahhir ulemâ, bu tabirleri özde aynı kalmakla birlikte, bazı nüans
    farklılıkları getirerek ıstılahlaştırmıştır. Gerekli açıklamalar, Sened Sayısına
    Göre Hadîsler bahsinde yapılmıştır.[2]



     




    [1]

    Talat Koçyiğit, Mücteba Uğur, İ. Hakkı Ünal, İmam-Hatib Liseleri İçin Hadis
    Usulü, 12. sınıf: 33-34.



    [2]

    İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/137.

  • J) Azîz Hadîs: Hadis Usulü Online Oku


    J) Azîz Hadîs:

     

    Daha önce belirtildiği üzere, her tabakada râvi
    sayısı en az iki olan hadislere denmiştir. Sıhhatçe zayıf olabileceği gibi hasen
    veya sahih de olabilir.

    Ancak bir hadis tek başına alındığında zayıf
    bile olsa, başka tarîklerden de gelince hasen veya sahîh li-gayrihi derecesine
    yükselir.[1]

    En az iki ravinin rivayet ettiği hadîs. Âhâd
    haberler arasında yer alan Azîz hadîsin tarifinde muhaddisler ihtilaf
    etmişlerdir. İbnü’s-Salâh
    [2],
    ve onu izleyen İmam Nevevî
    [3]
    Azîz hadisi şöyle tarif etmişlerdir: “Zührî ve Katâde gibi hadisleri muteber
    olan imamlardan iki veya üç kişinin rivayetleriyle infirâd ettikleri hadîse azîz
    denir.” İbn Hacer’e göre ise, en az üç ravisi olan haberlere meşhûr, en az iki
    ravisi olanlara azîz denir.
    [4]
    Haberin bu şekilde isimlendirilmesi, ya az bulunduğu için veya başka bir isnadla
    kuvvetlenmesi sebebiyledir. İbn Hıbbân el-Büstî, Azîz hadîsi, senedinin sonuna
    kadar hep iki kişinin diğer iki kişiden rivayet ettiği hadis şeklinde tarif
    ettiği için, bu tür hadîsin hiç bulunamayacağını iddia etmiştir. İbn Hacer, İbn
    Hıbbân’ın bu anlayışına cevaben der ki: “İbn Hıbbân, bütün tabakalarda yalnız
    iki kişinin iki kişiden rivayetini kastediyorsa, bu doğrudur; gerçekten bu çeşit
    bir rivayet bulmak hemen hemen imkânsız gibidir. Fakat bizim anlayışımıza göre
    azîz hadîs, isnadının başından sonuna kadar ravisi ikiden az olmayan haberdir.”
    Buna Buhârî ve Müslim’in Enes b. Mâlik’ten müştereken, Buhârî’nin ayrıca Ebû
    Hüreyre’den rivayet ettikleri şu hadis örnek gösterilmektedir: Rasulullah
    (s.a.s.) buyurmuştur ki: “Herhangi biriniz beni anasından, babasından ve
    çocuğundan daha çok sevmedikçe hakkıyle iman etmiş olmaz.”
    [5]

    Bu hadisi, Enes’ten Katâde ve Abdülazîz b.
    Suheyb; Katâde’den Şu’be ve Saîd, Abdülazîz’den de İsmaîl ve Abdülvâris rivayet
    etmiş; bunların herbirinden de birer cemaat rivayet etmiştir.
    [6]

    Yalnız bir sahabîden rivayet edildiği hâlde daha
    sonraki tabakalarda en az iki ravisi olan hadislere de azîz denmiştir.
    [7]
    Bazen bir hadise azîz ve meşhur denildiği de olur. İki sahabînin rivayetiyle
    azîz sayılan bir hadis, daha sonra pek çok kimsenin rivayetiyle meşhur olabilir.

    Herhangi bir tabakada yalnız iki ravi tarafından
    rivayet edilen hadîsler olarak tarif edebileceğimiz azîz hadîs; ravilerinin
    durumuna göre sahîh, hasen veya zayıf olabilir.
    [8]



     




    [1]

    İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/136.



    [2]

    Ulûmü’l-Hadîs: 243.



    [3]

    et-Takrîb ve’t-Teysîr: 375.



    [4]

    İbn Hacer, Nuhbetü’l-Fiker Şerhi, Çev. Talât Koçyiğit, Ankara 1971, s. 28.



    [5]

    Buhârî, İman: 9; Müslim, İman: 67.



    [6]

    İbn Hacer, Nuhbetü’l-Fiker Şerhi, s. 28; Subhi Sâlih, Hadis İlimleri ve
    Hadis Istılahları, Çev. Yaşar Kandemir, Ankara 1973, s.199; Talât Koçyiğit
    Hadis Istılahları, Ankara 1980, s. 56.



    [7]

    Ahmed Naîm, Tecrîd-i Sarîh
    Tercemesi Mukaddimesi: 1/108.



    [8]

    Nuri Topaloğlu, Şamil İslam Ansiklopedisi: 1/189.

  • İ) Meşhûr Ve Müstefîz Hadîsler: Hadis Usulü Online Oku


    İ) Meşhûr Ve Müstefîz Hadîsler:

     

    Meşhûr kelimesi, lügâvî mânâda kullanılarak,
    sened adedine bakılmadan belli bir devrede, belli bir çevrede yaygınlık kazanmış
    olan hadîsler için kullanıldığı gibi, râvi sayısı her tabakada en az üç olmak
    üzere fazla olan fakat mütevâtir seviyesine de ulaşmamış olan hadîs için de
    kullanılmıştır. Fakihler, bu ikinci durumdaki hadîsler için -daha önce
    açıkladığımız üzere- müstefîz tabirini kullanmışlardır. Bu hadîsler kesinlikle
    sahîh demek değildir. Sâdece mütevâtir hakkında “sahîh” diye cezmedilir.[1]

    Garib her hangi bir tabakada yalnız bir; aziz
    herhangi bir tabakada yalnız iki; meşhur ise her hangi bir tabakada en az üç
    ravisi olan hadislerdir.

    [2]



     




    [1]

    İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/136.



    [2]

    Talat Koçyiğit, Mücteba Uğur, İ. Hakkı Ünal, İmam-Hatib Liseleri İçin Hadis
    Usulü, 12. sınıf: 35.