Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Avrasya islam Şurası toplantısında konuştu
Erdoğan’ın konuşmasının satır başları
Bundan 17 yıl önce Avrasya İslam Şurası ilk kez toplandığında bazı şeyleri engelleyen sistem sona ermişti. Yıldırmalar nedeniyle din eğitiminde ciddi sorunlar bulunuyordu. Avrasya İslam Şurası’nın da katkılarıyla bu sorunların önemli bir bölümünün ortadan kalktığını görüyoruz. Bu yılki şura da siz değerli düşünürlerin coğrafyamızdaki sorunlara kapı aralayacak çözümler üretmesine vesile olmasını umuyorum.
Jeopolitik ve stratejik dengeleri alt üst eden bu süreçte kritik coğrafyaların Avrasya’nın önemi her zamankinden fazla arttı. Küreselleşen dünyada daha merkezi bir konum kazanıyor. Enerjiden güvenliğe kadar sayısız alanda önemli iş birliği imkanlarına sahibiz. Aynı hissiyatı paylaşan insanlar olarak beşeri boyutta önemli bir avantaja sahibiz. Bizler aynı zamanda ortak bir tarihi geçmişe ve dini referanslara da sahibiz. Bu avantajlardan ortak bir barış vizyonu oluşturmak için faydalanabiliriz. Bunun için Avrasya’daki çatışmaların sona ermesi gerekiyor. Bu sorunlar bölgenin gelişimine engel teşkil ediyor. Türkiye olarak biz bu anlayışla çatışmaların barışçı yollarda çözümü için çaba sarfediyoruz.
Yakın zamanda Kafkasya bölgesindeki sorunların diyalogla çözüme kavuşturulması hedefiyle başlatılan Kafkasya İstikrar Platformu girişi önemli bir adımdı. Yine Afganistanv e Pakistan’la birlikte barış için başlattığımız üçlü adım da önemli bir adımdı. Sizlerin de bölgedeki sorunların çözümü için çabalarınızı esirgemediğinizi biliyorum. Bölgemizde barışı ve refahı kalıcı hale getirmeliyiz.
Egemen güçler batılı güçler nerede?
İsrail savunma hakkını kullanıyor demek nasıl bir adalet. Hem kendisi bombalıyor, hem de savunma hakkını kullanıyor.
Başımız önümüzde eğik durmayacağız. Biz dik duracağız. Omurgalı olacağız.
Özellikle bu dayanışmanız şuradan çıkacak ortak kararlar çok önemli. Biz hala İslam dünyasında bayramlarımızı beraber aynı günde yapamıyoruz. Birçok meselede hükümlerde çok farklı bir durum var. Niye çünkü kaynaklar çeşitlendiriliyorç. Öyleyse bizim kaynağımız kitabımız Kur’an ve onun yanında sünnet ortadaysa biz niye böyle darmadağın durumdayız, savrulmuş durumdayız? İnsanın savrulmasından öte fikrin savrulması çok tehlikeli bunu toparlamalıyız. Bunu başarmamız lazım. Bilgide ilimde bunu yaptığımız da sıratı müstakim oluruz.
Son dönemlerde İslam’a ve Hz. Peygambere (S.A.V) tüm İslam dünyasında yol açtığı infial ve sonrasında meydana gelen hadiselerin bize acı bir ders olarak görülmesi gerekir. Bu ne ilk ne sondur. Bu kıyamete kadar devam edecek. Ama buna karşı da hazırlıklı olacağız.
2006 yılında Peygamber efendimizle ilgili karikatürlerin çizilmesiyle de gördük. İnanç ve değerlere hakaret edilmesini önleyecek yasal çerçevenin ortaya çıkarılması için elimizden gelen çabayı gösterememiz gerekiyor. Uluslararası toplantılarda dile getiriyorum, peki BM’ye ne kadar güveniyorsunuz? Onu da söyleyeyim güvenmiyorum. Çünkü savaş şartlarının oluşturduğu bir yapının tezahürü bugün adil değildir. BM Güvenlik Konseyi’nin üyeleri arasında bir tek müslüman ülke yok. Bunlardan bir tanesi hayır deyince iş bitiyor. Bizim lehimize çıkan bir şey var mı?