Hz. Muhammedin Hayatı

Aileni Uyarıp Korkut Hz. Muhammedin Hayatı

 

17. AİLENİ UYARIP KORKUT

 

Henüz açık olarak
İslam’a bir çağn yapılmamıştı, fa­kat gün geçtikçe bu fedakar müminler ve
abidler grubu­na kadın-erkek bir çok yeni genç katılıyordu. Daha önce
bahsettiklerimizden başka İslam’a ilk girenler arasında Peygamber’in kuzenleri
Cafer ve Zübeyr de vardı; bunları, daha başka kuzenler takip etti. Halası
Umeyye’nin oğul­la ı, Abdullah İbn Cahş ile kardeşi ÜbeyduUah ve diğer halası
Berre’nin oğlu Ebu Seleme de islam’a girdi. Annesi tararından iki kuzeni de,
Zühre’lİ Ebu Vakkas’ın oğlu Sa’d ve onun küçük kardeşi Umeyr de yeni dine
girenler ara­sındaydı. Fakat Peygamber’in dört amcasından hiç biri onun
peşinden gelmeye yatkın görünmüyordu: Ebu Talib oğullan Cafer ve Ali’nin
İslam’a girmesine karşı çıkma­mıştı. Fakat kendisinin, atalarının dinini
terketmeye hazır olmadığım söylüyordu. İkisi de Peygamber’i kişisel olarak çok
sevdiklerini gösterdikleri halde Abbas İslam’a girme konusunda kaçamak yapıyor,
Hamza ise anlamaz görü­nüyordu. Fakat Ebu Leheb açıkça yeğeninin bir saptırıcı
değilse bile, bir sapık olduğunu söylüyordu.

«(Öncelikle) En yakın
hısımlarını (aşiretini) uyarıp korkut-[1]ayeti
geldikten sonra Peygamber (s.a.v.), Ali’yi çağırdı ve ona: «Allah bana en
yakınlarımdan başlayıp ailemi ve akrabalarımı uyarmamı emretti. Fakat bu iş

nün gücümü asıyor. Bu
yüzden bir yemek vereceğim. Bir koyun budundan yemek hazırla, bir maşrapa da
süt bul ve tüm Beni Abdu’l-Muttalib’i bir araya topla. Böylece ben de bana
verilen emri yerine getirebileyim.» Ali, kendisine söylenenleri yaptı, ne az ne
fazla, ne söylendi ise onlan hazırladı ve Haşim Kabilesinin hemen hemen tümü,
kırk adam geldiler. «Onlar bir araya geldiğinde» dedi Ali, «Pey­gamber bana
hazırladığım yemeği getirmemi söyledi. Ta­baktan bir lokma et aldı, onu ısırdı
ve tekrar tabağa koy­du ve «Allah’ın adıyla onu götür» dedi. Adamlar grup grup
sırayla hepsi doyuncaya dek yediler. Fakat» dedi Ali, «ye­mekte hiç bir azalma
yoktu, sadece insanların el değme­siyle parçalanmıştı. Hayatım üzerine yemin
ederim ki eğer bir tek adam olsaydı, benim koyduğum yemekle ancak do-yardı.
Daha sonra Peygamber: «Onlara içecek ver» dedi, ben de maşrapayı getirdim,
herkes doyana dek içti. Hal­buki o kaptaki sütü bir tek kişi bitirebilirdi.
Fakat Pey­gamber tam onlara hitap edecekken Ebu Leheb onun sözü­nü kesti ve:
«Ev sahibiz sizi büyüledi» dedi. Bunun üze­rine onun konuşmasına fırsat
kalmadan dağıldılar».

Ertesi gün Peygamber
Ali’ye bir önceki gün yaptıkla­rının aynısını yapmasını söyledi. Ve yine bir
önceki gibi yemek hazırlandı, her şey önceki gün gibiydi. Fakat bu kez
Peygamber (s.a.v.), etkisini gösterip onlara hitap etme­yi basardı: «Ey
Abdu’l-Muttalib oğullan,» dedi, «bu halka benimkinden daha soylu bir mesaj
getiren hiç bir Arap tanımıyorum. Size hem bu dünya, hem de ahiret için kur­tuluş
getiriyorum. Allah bana, sizi O’na çağırmamı emre­diyor. O halde içinizden kim
bana bu konuda yardımcı olacak, benim vekilim, kardeşim ve varisim olacak?» Tüm
kabile sessizlik içindeydi. Cafer ve Zeyd birşeyler söyleye­bilirlerdi; fakat
onlar meselenin kendi Müslümanlıkları olmadığını ve bu meclisin diğerlerini
İslâm’a çağırmak için. toplandığını düşünüyorlardı. Sessizlik bozulmayınca onüç
yaşındaki Ali, kendisini konuşmak zorunda hissetti ve şöyle dedi: «Ey Allah’ın
Basulû, ben senin yardımcın olacağım.» Peygamber elini Ali’nin ensesine koydu
ve: «Bu.sizin aranızda benim vekilim, varisim ve kardeşimdir. Onu dinleyin ve
ona itaat edin» dedi. Adamlar ayağa kalktılar ve gülerek Ebu Talib’e: «O, sana,
oğlunu dinlemeni ve ona itaat etmeni emrediyor» dediler[2].

Peygamberin balalarından
Safiye de oğlu Zübeyr gibi ona uymakta tereddüt etmedi, fakat onun beş kız
kardeşi bir türlü karar veremediler. Erva’nın tutumu, onların hep­sinin
bulunduğu durumu aydınlatacak niteliktedir: «Ben diğer kız kardeşlerimin ne
yapacaklarını bekliyorum» der-al. Diğer taraftan yengesi, kararsız olan
Abbas’ın karısı Ümmü’1-Fadl, Hatice’den sonra İslam’a giren ilk kadındı. Daha
sonra üç kız kardeşini de Peygambere getirmeyi ba­şarabilmiştir, -öz kardeşi
Meymune ve üvey kardeşleri Selma ile Esma.- Cafer, Ümmü’l-FadTın evinde büyü­müştü
ve kısa bir süre önce evlendiği Esma’yı bu evde ta­nımış ve sevmişti. Hamza da
onun kardeşi Selma ile ev­lenmişti, islam çağrışma ilk icabet edenlerden biri
de Um­mû Eymen idi. Peygamber onun hakkında şöyle derdi: «Cennet enimden
biriyle evlenmek isteyen Ummü Eymen-‘ le evlensin»[3]. Bu
sözleri, Zeyd’i çok etkilemişti. Ummû Ey­men Zeyd’den çok yaşlı idi, fakat Zeyd
için bunun bir öne-Tal yoktu. Bu nedenle Peygamber’e kararını açıkladı; o da
Ummû Eymen’i kolayca bu evliliğe razı etti. ” Ummû Eymen Zeyd’e bir erkek,
çocuğu verdi ve adını Üsame koydular. Usame, kendisini çok seven Peygamberin
yanında onun torunu imiş gibi yetişti.

 



[1] Şuara=2l4.

 

[2] .Tab 1171

[3] I. S. VIII, 162.

 

İlgili Makaleler