Çünkü Vecdi Akyüz, çayı da, muhabbeti de, öğrencilerini de çok sever
Üsküdar Bağlarbaşı’nda, Marmara İlahiyat’ın bahçesinde onun kapıdan girişini görünce hemen yanına koşuveren talebeleri vardır. Ya da olduğu yerde bekleyip arkadaşıyla olan muhabbetine, hoca yanlarından geçeceği vakte kadar bir nokta koymaya çalışan talebeleri vardır ki hoca geçerken yanlarından, onunla konuşabilsin.
Çok içtendir Vecdi Hoca. Öğrencilerini kardeşi gibi görüp bunu dillendirmekten çekinmez. “Vaktin varsa hadi gel bi’ çay içelim kantinde” teklifi genellikle ondan gelir. Çünkü o, çayı da, muhabbeti de, öğrencilerini de çok sever.
Onunla her konuda konuşabilme rahatlığı vardır öğrencilerde. Sanki kendi akranınızla konuşuyorsunuz hissi verir insana. Tecrübeleriyle yol gösterir ama bunu yaparken asla üst perdeden konuşmaz.
Kendini bilen, kendinin farkında olan bir hoca
Renkli giyimi ve rahat tavırlarıyla dikkat çeker. Rahat dediysek Müslümana yakışmaz bir rahatlık değil tabii ki, hâşâ! Kendini sıkıp başkalarının lafına göre hareket etmez. O, kendinden gayet emindir, kim olduğunu ve sınırlarını iyi bilir, ona göre davranır. Mutedildir. Realisttir. Masa başı fıkıhçısı değil, halkın içinde yaşayan ve hayatın gerçeklerinin farkında olan bir fıkıhçıdır. Fıkhı geçmişlere hapsetmez, günümüze en etkin haliyle uyarlar.
Dedim ya kendini bilen, kendinin farkında olan bir hocadır diye; bu yüzden kimseye kini, gururu, hasedi yoktur. Onun mevkisinde bulunan kişilerde sık görülebilecek, öğrencilere üstünlük taslama ve meslektaşlarına haset duyma gibi hastalıklar yoktur onda. Nereden mi biliyorum? Hem sözlerinden, hem tavırlarından. Bu o kadar belli ki. İyi bir iş yapıldı mı, kim tarafından yapılırsa yapılsın, onu takdir eder. Menfi olaylar için de aynı durum geçerlidir. İçi dışı birdir. Kimseden çekincesi yoktur. Doğru bildiği neyse söyler.
Vecdi Akyüz, kendini sadece kendi alanına hapsetmez
Vecdi Hoca’nın kendine has bir üslubu ve ders anlatışı vardır. Her şeyi şematize etmeye meyyaldir. Kendi çizdiği şemalar, tablolar ve kendisine ait olan cevizeler ile anlatır dersi (cevize, vecizenin Vecdice’sidir). Kürsüye geçip de “şunlar helal, bunlar haram, onlar farz, âlimler böyle demiş” diye anlatmaz dersi. “Siz sorun, ben cevaplayayım, böylesi aklınızda daha iyi kalır” der ve hep öğrencilerin yanına oturur. Olayın mantığını kavratıp ilkeleri öğretir.
Vecdi Akyüz, ilgi alanı geniş ve bunlarla alakalı çalışmalar yapan, kendini sadece kendi alanına hapsetmeyen bir hoca. Fıkıhla ilgili kitaplarının yanında, doğrudan ilgili olmayan eserleri de mevcut. Onun hazırladığı eserler arasında benim favorim olanlar ise, Kur’an’da Siyasi Kavramlar ve editörlüğünü yaptığı 4 ciltlik Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam.
Vecdi Hoca, hakikaten kıymetli, önemli bir insan. İyi ki böyle bir hocamız var.
Şeyma Benli
Dünyabizim