Diyanet isleri Baskanligi

Umrede Türk Alarmı

Son on yılda Türkler’in umreye olan ilgisi tam 25 kat arttı. Daha iyi anlaşılması için detaylara inersek… 2001- 2002 yıllarında umreye giden Türkler’in toplamı 16 bin oldu. Fakat ilginç bir şekilde 2004 ve sonrasında her yıl birkaç kat arttı. Son yıllarda ise adeta patlama yaptı Türkler. 2011’de tam 410 bin Türk umreye gitti. Başka ülkelerde yaşayıp oradan gidenlerse bilinmiyor. 2012’ye ait projeksiyonsa 700 bin kişinin umreye gideceği yönünde. Fakat tur şirketlerine olan ilgiye bakılırsa bu rakam da aşılacak.

‘TÜRKLER BASTONU ATTI’

Gelelim başlıktaki Suud İstihbaratı meselesine. 2002 sonrası artış ve özellikle 2004 ile başlayan patlama üzerine Suud yönetimi meraklanmış. Adeta “Ne oldu bu Türkler’e, Türkiye’de ne değişti” diyerek araştırmaya başlamışlar. Hatta Suudi Arabistan’da yaşayan Türkler’e bu minvalde sorular da sormuşlar. Mekke’de yaşayanlardan dinlediğime göre bu konuda uzun süre araştırma yapmışlar ve sonunda ‘doğal seyir’ içinde bir artış olduğuna karar vermişler. Hatta gençlerin ilgisini anlatmak için de “Türkler bastonu attı” diyorlar. Peki gerçekten ne oldu da Türkler bir anda umreye bu kadar ilgi gösterdi?

Daha önce Başbakan Erdoğan ile resmi seyahat arasında, hızlandırılmış umre’ yapmıştım ama Mekke ve Medine’de geçirdiğim bir hafta çok öğretici oldu. Türkler’in ilgisinin temelde yatan birkaç nedeni var.

ARTIŞI NE TETİKLEDİ?

Öncelikle muhafazakar kesimlerin eğitim ve gelir seviyeleri yükseliyor. En önemlisi de umre ibadeti keşfediliyor. Önceleri sadece hacca gidilirdi ve bunu da belli bir zümre yapardı. Sonrasında ise hacda başlayan kota sistemiyle her isteyen istediği sene bu ibadeti yapamaz hale geldi. Bu da umreyi tetikleyen nedenlerden. Fakat bir haftanın sonunda gerek şahsi tecrübelerim gerek umreci Türkler’den dinlediklerim üzerine diyebilirim ki esas faktör umrenin verdiği manevi doyum.

Bu noktada şunu da kayda geçmekte fayda var. Kutsal Topraklar’a gitmeden önce “Ne oluyor bu adamlara 3 kez 5 kez hacca, umreye gidiyor? Birine yardım etsinler daha iyi” diyordum. Ama gittikten sonra gördüm ki Mekke ve Medine’nin ayrı bir etkileyiciliği var. Suudlar hac ve umreye olan ilgiden sonra kapsamlı bir yenileme projesini hayata geçirmişler. Hem Medine hem Mekke’de geniş çaplı yıkımlar var. Kabe ve Ravza’nın etrafındaki oteller yıkılıyor. Gerçi bu yıkım yeni alan açmak için değil. Daha büyük ve daha kaliteli otel yapacaklar. Arada yeşil alan da olacak ama genel itibariyle her şey daha çok misafire göre planlanmış. Umrecilerin yaşının düşmesi, eğitimli ve paralı kişilerin gelmesi de yenilenmeyi etkilemiş.

Umreye olan bu ilgi tur şirketlerinde de patlamaya neden oldu. Bugün 150 civarında şirket umre için yetkili. Ben de tavsiye üzerine Nüans Tur ile gittim. Nüans bir çok özelliği ile diğer şirketlerden ayrılıyor. Çünkü 3 umre birden yaptırıyorlar. Ayrıca işinin uzmanı rehberleri sohbetlerle, bilgilendirme toplantılarıyla yapılan ibadetin ruhunu çok güzel anlatıyorlar. Birçok rehber ‘Kâbe’de şunu yapın, Medine’de bunu yapın’ tarzı genel şeyler söylerken Nüans’ın ekibi attığınız her adımda işin özüne iniyorlar. Özellikle de başrehber Osman Korkmaz’ın Arafat ve Hudeybiye duaları büyük ilgi görüyor. Arafat’ta Korkmaz’ı dinlerken ‘Bu hocaya program yaptırsak reytingleri toplarız’ diye düşünmüşlüğüm bile var.

MiNiATÜRK MODELi MEKKE VE MEDiNE

Başrehber Osman Korkmaz ile umreyi konuştuğum da gördüm ki Türkler gittikleri her yere damgalarını vuruyorlar. Mesela İslam tarihinin en kritik yerlerinden olan Hudeybiye sayelerinde tekrar ziyaret edilir olmuş. Arafat’ta dua ettirmeleri, Sevr Dağı’nın ne ifade ettiğini anlatan ziyaretleri umrecilerden de büyük ilgi görüyor. Taktir ettiğim bir başka boyutu da şu: Ben o dönemlerini görmedim ama görenlerden dinlediğim kadarıyla bir çok kutsal alan seyyar satıcıların, develeri ile fotoğraf çektiren şipşakçıların istilası altında imiş. Korkmaz ve arkadaşlarının girişimi ile belli bölgelerden develer ve satıcılar kaldırılmış. Şimdi mekanın ruhuna uygun bir hale getirilmeye çalışılıyor. Bir diğer kritik proje de bizdeki MiniaTurk gibi Mekke ve Medine’nin maketini yapmak. Medine yapılmış ve hizmet veriyor. Deneyimli rehberler size adım adım Medine’yi anlatıyorlar. Mekke maketi ise proje safhasında. Yani ibadetiniz sonunda ruhen de zihnen de doymuş oluyorsunuz.

Gençken ziyaret edin

Kaç yaşında gelirseniz gelin ‘geç kaldığınızı’ düşünecek, keşke daha önce gelseydim diyeceksiniz. Umre aslında genç işi. Hele Nüans’la giderseniz ekstra kondisyona ihtiyacınız var. Çünkü her gün bir umre yaptırıyorlar ve tavaf ile say’ın toplamında yaklaşık 6 km yürümüş oluyorsunuz. Maalesef biz Türkler dünyanın en pahalı ibadetini yapıyoruz. Başka ülkelerle kıyaslanınca umreye gitmek bizde zengin işi sayılıyor. Çocuk çoluk gidelim derseniz hatırı sayılır bir para veriyorsunuz.

Umreye en çok İranlılar ve Malezyalılar geliyor. Daha sonra da Türkler. Biz Türkler maalesef en dağınık gruptayız. Herkes bireysel takılıyor denebilir. İranlılar çok disiplinli (gerçi biraz rahatsız edici bir görüntüleri de var) başlarında bir molla, tek tip kıyafet ve asker disiplini içinde tavaf yapıyorlar. Bu arada İran hükümet umre için teşvik uyguluyormuş. Uzakdoğu’dan gelenler ise fazlasıyla sempatikler. Tek tip kıyafetleri var, sessizce dua ederek dönüyorlar ve disiplinliler. Her daim de tebessüm ediyorlar. Afrikalılar zaten çok renkliler. Kabe’de dünyanın her yerinden insan görmek mümkün. Sadece Kâbe’de bir gün geçirseniz bile İslam’ın evrenselliğine şahit oluyorsunuz.

Olumsuzluklar adına kayda geçirilmesi gereken nokta ise izdiham. Maalesef Kâbe’nin örtüsüne dokunabilmek, Hacer’ül Esved’i öpe bilmek için insanlar birbirini eziyor. Hatta nahoş olaylar da oluyor. Böyle mübarek bir mekanda bu motivasyon anlaşılabilir ama yaşanan arbede ibadetin ruhuna aykırı görüntüler oluşturuyor.

Umre yapana hediye beklentisiyle gitmeyin

Bir diğer konu da alışveriş meselesi. Umreye giden Türkler’in büyük bir kısmı vaktini alışverişte harcıyor. Çünkü dönüşte herkes ‘ne getirdin’ diyecek. Aslında bu umreciye kötülük yapmak demek. Çünkü ibadette geçireceği zamanı alışveriş merkezinde geçirmek zorunda kalıyorlar. Ayrıca da zaten her şey ya Çin ya Türk malı. Oralara özgü tek şey hurma ve zemzem. Umreye gidenlere bir iyilik yapın ve onlardan sadece dua isteyin. Eğer üstüne bir de hurma getiriyorlarsa öpüp başınıza koyun. Sonuç itibariyle; umre Arapça’da imar ile aynı kökten gelir. Bu açıdan umre aslında bir ruhun imarı çalışmasıdır. Günlük koşuşturmaların, iş hayatının, fitnenin, fesadın yıprattığı kalbi onarmak için önemli bir fırsat umre. Kendinize bir iyilik yapın ve umreye gidin. Hz Peygamberin izinden Mekke ve Medine’de dolaşın. Yaşayacağınız manevi doyum ve huzur ‘neden daha önce gelmedim’ dedirtecektir.

Adem Yavuz ARSLAN

 BUGÜN GAZETESİ 

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu