TE’KÎD LÂMI VE TE’KÎD NÛNU
Menfî olmayan muzârilerin başına manayı kuvvetlendirmek ve pekiştirmek için getirilen fethalı (لَ) harfine te’kit lâmı denir.
إِناَّ لَنَنْصُرُ رُسُلَناَ.. Şüphesiz biz peygamberlerimize muhakkak yardım ederiz (Mü’min, 51). |
Tekidi artırmak için sonuna bir de fethalı şeddeli nûn (نَّ) (te’kid nûnu) getirilir. Böylece duygu yönünden şiddetli/belağatı yüksek olan ifadelerde kullanılır:
لَنَكْتُبَنَّ | elbette (muhakkak, mutlaka) yazacağız. |
كَلاَّ لَيُنْبَذَنَّ فِي الْحُطَمَةِ.
Hayır! Andolsunki o mutlaka, Hutame’ye atılacaktır (Hümeze, 4).(meçhûl fiil).
*Te’kit nunları eklendikleri muzârinin zamanını müstakbele (gelecek zamana) tahsis eder:
لَيَقْرَأَنَّ | elbette okuyacak | لَيَنْجَحَنَّ | mutlaka başaracak |
*Te’kit nûnu sonuna eklendiği müfred muzârinin son harfini fetha yapar. Cemi vâvı düşerek ötre, müfred muhâtaba yâ’sı düşerek yerine esre kalır. Cemi müennes nûnu hariç diğer tesniye ve ceme mahsus nunlar da te’kîd nûnu getirilince düşer. Cemi müennes nûnuyla te’kîd nûnu arasına bir elif getirilir:
Muzâri’nin Şeddeli Te’kit Nûnu’yla Çekim Tablosu
| Müfred | Tesniye | Cem | |
Gâib | لَيَفْعَلَنَّ | لَيَفْعَلاَنِّ | لَيَفْعَلُنَّ | |
| Elbette o yapacak | Elbette o ikisi yapacak | Elbette onlar yapacak | |
Gâibe | لَتَفْعَلَنَّ | لَتَفْعَلاَنِّ | لَيَفْعَلْناَنِّ | |
Muhâtab | لَتَفْعَلَنَّ | لَتَفْعَلاَنِّ | لَتَفْعَلُنَّ |
| Elbette sen yapacaksın | Elbette ikiniz yapacaksınız | Elbette sizler yapacaksınız |
Muhâtaba | لَتَفْعَلِنَّ | لَتَفْعَلاَنِّ | لَتَفْعَلْناَنِّ |
Mütekellim | لَأَفْعَلَنَّ | لَنَفْعَلَنَّ | لَنَفْعَلَنَّ | |
| Elbette ben yapacağım | Elbette ikimiz yapacağız | Elbette biz yapacağız |
|
Görüldüğü gibi te’kîd nûnu’nun harekesi müsennâ ve cemi müenneslerde “kesre” diğerlerinde fethadır. 2. şahıs müfred müennesdeki ve cemi müzekkerlerdeki uzun sesliler kısaltılır. Yani (ين) ve (وا) kalkar. Cemi müenneslerde ise fiilin sonuna elif eklenir.
*Te’kit lâmı tek başına bulunabilir fakat te’kit nûnu [(إِماّ)(..se, sa), لَ ] edatlarından biri beraberinde olmadan bulunmaz:
فَإِمَّا تَثْقَفَنَّهُمْ[8] فِي الْحَرْبِ… Eğer savaşta onları yakalarsan…(Enfal, 57) |
يَا بَنِي آدَمَ إِمَّا يَأْتِيَنَّكُمْ[9] رُسُلٌ مِنْكُمْ… Ey Ademoğulları! Size kendi içinizden peygamberler gelirse… (A’râf, 35) |
… إِمَّا يَبْلُغَنَّ عِنْدَكَ الْكِبَرَ أَحَدُهُمَا أَوْ كِلاَهُمَا[10]… Eğer o ikisinden (anne ve babandan) biri veya her ikisi senin yanında yaşlılığa ulaşırsa…(İsrâ, 23) |
* Nûnu te’kidli muzârinin başında لَ harfi kullanılırsa mutlak kararlılığı gösterir:
لَأَقْتُلَنَّكَ ! | Seni (muhakkak) öldüreceğim! |
لَنُؤْمِنَنَّ لَكَ. | Sana kesinlikle inanıyoruz. |
…وَلَنَسْأَلَنَّ الْمُرْسَلِينَ. …muhakkak ki peygamberlere (de) soracağız (sorguya çekeceğiz)(A’râf, 6) . |
* لاَ ile kuvvetli bir olumsuz emir (nehiy) hali oluşturur:
لاَ يَحْسَبَنَّ. | sakın sanmasın! |
لاَ يَغُرَّنَّكُمُ[11] الشَّيْطاَنُ. | Asla (hiçbirşekilde) şeytan sizi aldatmasın! |
يَا بَنِي آدَمَ لاَ يَفْتِنَنَّكُمُ[12] الشَّيْطَانُ… Ey Adem oğulları! Şeytan (ana-babanızı cennetten çıkardığı gibi).. sakın sizi de şaşırtmasın (A’râf, 27) . |
(Nûn-u Muhaffefe): (Te’kîd Nûnunun hafifletilmiş şekli): Muzâri fiillerin sonunda anlamı kuvvetlendirmek için şeddeli nun getirildiği gibi cezimli nun da getirilebilir. Tesniyelerde ve müennes çoğullarda kullanılmaz.
لَيَقْرَأَنْ | elbette okuyacak | لَيَنْجَحَنْ | mutlaka başaracak
|
Muzâri’nin Şeddesiz Te’kit Nûnu’yla Çekim Tablosu
|
Müfred |
Tesniye |
Cem |
Gâib | لَيَفْعَلَنْ | —— | لَيَفْعَلُنْ |
| Elbette o yapacak |
| Elbette onlar yapacak |
Gâibe | لَتَفْعَلَنْ | —— | —— |
Muhâtab | لَتَفْعَلَنْ | —— | لَتَفْعَلُنْ |
|
| Elbette sen yapacaksın |
| Elbette sizler yapacaksınız | |
Muhâtaba | لَتَفْعَلِنْ | —— | —— |
|
Mütekellim | لَأَفْعَلَنْ | —— | لَنَفْعَلَنْ |
| |
|
| Elbette ben yapacağım |
| Elbette biz yapacağız | |
* Kur’ân’da bazen hafifletilmiş te’kit nûnu tenvin olarak gelir:
لَيُسْجَنَنَّ وَ لَيَكُوناً (لَيَكُونَنْ) مِنَ الصاَّغِرِينَ. Şüphesiz ki o kesinlikle hapsedilecek ve muhakkak ki küçük düşenlerden olacak (12/Yûsuf, 32). | |||
| كَلاَّ لَنَسْفَعاً (لَنَسْفَعَنْ) بِالناَّصِيَةِ. |
| |
| Asla (öyle değil), muhakkak ki onu alnından yakalayacağız (96/Alak, 15) . |
| |
| لَيَكُوناً[13] كَذَلِكَ. | O elbette öyle olacak. |
|
*Te’kitli muzâriler yerine göre gereklilik de ifade edecek şekilde tercüme edilir.
لَتَفْعَلَنَّ كَذاَ | Böyle yapmalısın. |
TE’KÎD NÛNUNA BİTİŞİK FİİL İLE İLGİLİ AYETLER
1- ثُمَّ لَتُسْأَلُنَّ يَوْمَئِذٍ عَنِ النَّعِيمِ .
Mecrûr isim | H. cer | Zarfu zaman | F. muz. meçhûl | Atıf harfi |
|
|
| (لَ) Harfu Kasem (yemin harfi) (نَّ) te’kîd nûnu |
(102/TEKÂSÜR, 8) Sonra o gün (dünyada yararlandığınız) nimetlerden elbette ve elbette hesaba çekileceksiniz.
2- كَتَبَ اللَّهُ لَأَغْلِبَنَّ أَنَا وَرُسُلِي إِنَّ اللَّهَ قَوِيٌّ عَزِيزٌ .
(58/MÜCÂDELE, 21) Allah “Elbette ben ve elçilerim galip geleceğiz” diye yazmıştır. Allah güçlüdür, üstündür.
غَلَبَ يَغْلِبُ غَلَباً | galib geldi, üstün geldi | رَسُولٌ ج رُسُلٌ | peygamber, elçi | |
قَوِيٌّ | kudret sahibi, güçlü | عَزِيزٌ | aziz, üstün, kuvvetli, güçlü | |
3- لَقَدْ صَدَقَ اللَّهُ رَسُولَهُ الرُّؤْيَا بِالْحَقِّ لَتَدْخُلُنَّ الْمَسْجِدَ الْحَرَامَ …
(48/FETİH, 27) And olsun ki Allah, elçisinin rüyasını doğru çıkardı. (Allah dilerse) siz mutlaka (güven içinde) Mescid-i Harama gireceksiniz.
صَدَقَ يَصْدُقُ صِدْقاً | doğru söz söylemek, doğru olmak, doğru olduğunu bildirmek | ||
الرُّؤْيَا | rüya. |