Tâbiîlerin Tabakaları:
Sahâbe gibi Tâbiîn’in tabakalara ayrılmasında da
ihtilâf edilmiştir. Bunları Müslim üç, İbnu Sa’d dört tabakaya ayırır. Hâkim
onbeş tabaka teklif ederse de bütün tabakaları açık seçik beyan edip, her
tabakaya ait isimleri zikredememiştir. Bu sebeple hepsini zikretmekten ziyade
iki noktaya temas edip geçeceğiz:
Hâkim’in Ma’rifetu Ulumî’l-Hadis’te belirttiğine
göre:
1) Büyük Tabiiler Tabakası:
Sahabelerin büyüklerinden hadis rivayet edenler. İlk tabakayı Aşere-i Mübeşşere
ile karşılaşanlar teşkil eder: Saîd İbnu’l-Müseyyeb, Kays İbnu Ebî Hâzım, Ebu
Osman en-Nehdî, Kays İbnu Ubâd, Ebu Sâsan… gibi.
2) Orta Yaşlı Tabiiler Tabakası:
Sahabe ve tabiinden hadis rivayet edenler. el-Esved İbnu Yezîd, Alkame İbnu Kays,
Mesrûk İbnu’l-Ecda, Ebu Seleme İbnu Abdirrahman, Hârice İbnu Zeyd vs.
3) Küçük (Genç) Tabiiler Tabakası:
Bunlar, Hz. Peygamber zamanında küçük yaşta olan sahabilerden hadis rivayet
edebilen ve uzunca yaşayan sahabilere kendileri çocuk yaşlarındayken
kavuşabilenler. Âmir İbnu Şurâhî’l eş-Şa’bî, Ubeydullah İbnu Abdillah ve
akranları…
Hâkim bu kısa bilgiden sonra: “Tâbiîn onbeş
tabakadır, sonuncu tabaka Basralılardan Enes (radıyallahu anh)’e, Kûfelilerden
Abdullah İbnu Ebî Evfa’yı, Medînelilerden Sâib İbnu Yezîd’e, Mısırlılardan
Abdullah İbnu’l-Hâris’e… rastlayanlardır” der.
Tâbiîn, daha önce kaydettiğimiz ve mütevâtir
olduğunu belirttiğimiz “İnsanların en hayırlıları benim asrımdakilerdir…”
hadisinde tebcil edilen ikinci nesli teşkil eder. Bunların sayıları hususunda
rakam verilmemiştir. Ama Ashab’ın her tarafa dağılmış olmaları sebebiyle
miktarları çoktur. İslamî ilimlerin gelişmesinde bu altın neslin büyük hizmeti
olmuştur. Hadîslerin cem ve tedvîninde bunlar hizmet sunmuşlardır.
Bunlardan en çok hizmet ve eser sunulan
bölgelere göre şöyle zikredebiliriz:
Mekke’de:
İkrime (V. 105/723) (Abdullah İbnu Abbas’ın kölesi), Ata İbnu Ebî Rabâh
(V.115/733), Ebu’z-Züheyr Muhammed İbnu Müslim (V. 128/745).
Medîne’de:
Sa’îd İbnu’l-Müseyyeb (V. 93/711), Urve İbnu’z-Zübeyr (V.94/712), Sâlim İbnu
Abdillah İbni Ömer (V. 106/724), Süleyman İbnu Yesâr (V.93/711), el-Kâsım İbnu
Muhammed İbni Ebî Bekr (V. 112/730), Abdullah İbnu Ömer’in kölesi Nâfi (V.
117/735), Muhammed İbnu Şihâb ez-Zührî (V.124/741), Ebu’z-Zinâd (V.130/747).
Kûfe’de:
Alkame İbnu Kays (V. 62/681), İbrahim en-Neha’î (v.96/714), Âmir İbnu Şürâhîl
eş-Şa’bî (V.104).
Basra’da:
el-Hasen el-Basrî (V.110/728), Muhammed İbnu Sîrîn (V.110/728), Katâde
(V.117/735).
Şam’da:
Kabîsa (V.86/704), Ömer İbnu Abdilazîz (V.101/719), Mekhûl (V.118/736).
Yemen’de:
Tâvus İbnu Keysân (V.106), Vehb İbnu Münebbih (V.110/728).
[1]
Tabiin neslinin meşhurları arasında Said b. El-Müseyyeb
ve Ebu Hanife bulunmaktadır.
Tabiilerin sayısı hakkında kesin bir rakam verme
imkanı yoktur. Cahiliyye dönemini ve Hz. Peygamber zamanını idrak etmiş
olmalarına ve müslüman da olmuş olmalarına rağmen Hz. Peygamber’le görüşemeyen
ancak sahabilerle görüşebilen muhadramlar da tabilerdir.[2]
[1]
İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 1/536-537.
[2]
İsmail Lütfi Çakan, Hadis Usulü, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Yayınları: 88-89.