Peygamberler Tarihi M.Asım Köksal

ŞİS ÂLEYHİSSELÂM

ŞİS ÂLEYHİSSELÂM

 

        Şis Aleyhisselâmın Soyu: 2

Şis Aleyhisselâmın Doğuşu: 2

Alınlardan Alınlara Geçen
Peygamberlik Nuru:
2

Şis Aleyhisselâmın Bazı
Faziletleri Ve Peygamberliği:
2

Şis Aleyhisselâmın Vefatı: 3

Şis Aleyhisselâmla İdris
Aleyhisselâm Arasındaki Soy Direği Atalar :
3

Âdem Oğulları Arasında
Putperestlik Ne Zaman Ve Nasıl Başladı?
. 5

 

 

Şis Aleyhisselâmın Soyu:    Başa Dön

 

Şis Aleyhisselâmın Babası: Âdem Aleyhisselâm, Annesi
de, Hz. Havvâ’dır.[1]

 

Şis Aleyhisselâmın Doğuşu:    Başa Dön

 

Âdem Aleyhisselâmın oğlu Kabil, kardeşi Hâbil’i
kıskanarak öldürdükten beş yıl sonra[2],
Şis (Hibetullâh) Aleyhisselâm[3]
doğdu.

Cebrail Aleyhisselâm, Hz. Havva’ya: “Allah,
bunu (Şis’i), sana, Hâbil’in yerine verdi” dedi.[4]
(Hibetullâh)a: Arabcada Şes, Süryancada Şas, İbrancada Şis denir.[5]
Şis Aleyhisselâm, doğunca, Âdem Aleyhisselâm da:

“Bu, Hibetullâh’dır (Allah’ın Hibesidir) demiş
ve Hâbil’den dolayı yemin et­miştir.[6]

 

Alınlardan Alınlara Geçen Peygamberlik Nuru:    Başa Dön

 

Hz.Havva, Şis’e hâmile olunca, alnında parıldamağa
başlayan Nûr, Şis’i do­ğurduğu zaman, onun alnına geçmişti.

Âdem Aleyhisselâm, bundan, Şis’in kendisinden sonra,
yerini tutacağını anlamıştı.[7]

Şis Aleyhisselâmın alnında parlayan Peygamberlik
Nûr’u, zevcesine, oğlu Enuş doğduğu zaman da, Enuş’un alnına, ondan da, oğlu
Kaynanın alnına geçmiş, asırlar boyunca, alından alına geçmiş durmuş ve
nihayet, Abdulmuttalibden Abdullâh’a, ondan da, Muhammed Aleyhisselâma geçip
son temelli sahibinde ka­rar kılmıştır.[8]

 

Şis Aleyhisselâmın Bazı Faziletleri Ve
Peygamberliği:
    Başa Dön

 

Şis Aleyhisselâm; Âdem Aleyhisselâmın oğullarının en
ulusu, en üstünü, Âdem Aleyhisselâma, en sevgilisi ve ona, en çok benzeyeni
idi.[9]

Âdem Aleyhisselâm; vefatından on bir gün önce[10],
Şis Aleyhisselâma:

“Ey oğulcuğum! Sen, benden sonra,
Halîfem’sin!” diyerek vazifesini takva üze­re yürütmesini tavsiye etti.[11]

Onu, bir Vasiyetname ile yerine Vekil bıraktı.[12]

Bunu, Kabil’den ve Kabil oğullarından gizli
tutmasını, ona emretti.[13]

Gece ve gündüz saatlerini ve her mahlukun, Allâha,
hangi saatlerde, ne gibi ibadetler yaptıklarını bildirdi.

Vuku bulacak Tufan hakkında da, bilgi verdi.[14]

Âdem Aleyhisselâm; Kabil oğullarının zina ve içkiye
düştüklerini, bozuldukları­nı görünce de, Şis Aleyhisselâmın oğullarına da,
Kabil oğullarile evlilik bağlantısı kurmamalarını tavsiye etti.[15]

Yüce Allah; Âdem Aleyhisselâma, yirmi bir[16],
Şis Aleyhisselâma da, yirmi dokuz sahife indirip[17]
Şis Aleyhisselâmı, bu elliyi bulan sahifelere göre[18]
ha­reket ve amel etmekle mükellef kıldı.[19]

Yüce Allah’ın; Âlâ sûresinin on sekizinci âyetinde
andığı Suhufu Ûlâ, Hibetul-lâh Sis b.Âdem Aleyhisselâm ile İdris Aleyhisselâm’a
indirilmiş olan Sahi-fe’lerdi.[20]

Peygamberlik, Din, İbâdet ve Yüce Allah’ın Hak ve
Şeriatlarına göre hareket, Şis Aleyhisselâm’da ve oğullarında bulundu.

Şis Aleyhisselâmın yurdu, Dağın başında; Kabil
oğullarının yurdu ise, vadinin altında idi.[21]

Şis Aleyhisselâm; Allah’ı, takdis ve tenzihden geri
durmaz, kavmına da; Al­lah’ın buyruklarını yerine getirmemekten sakınmalarını,
Allah’ı, her türlü noksan, eksik sıfatlardan uzak tutmalarını ve dâima iyi
işler işlemelerini emrederdi.

Bunun için, Şis oğulları ve kadınları arasında ne
düşmanlık, ne kıskançlık olur, ne kin tutulur, ne suçlama yapılır, ne yalan
söylenir, ne de, boş yere yemin edilirdi.

Onlardan, her hangi biri, yemin etmek istediği
zaman, ancak: “Hâbil’in kanı üzerine yemin olsun ki!” derdi.[22]

Âdem Aleyhisselâm’dan sonra, oğullarından, Kabe’nin
onarımını ilk defa, taş­la ve çamurla yapan da, Şis Aleyhisselâm idi.[23]

Şis Aleyhisselâm; vefat edinceye kadar, Mekke’de
kalmaktan Hacc ve Umre yapmaktan geri durmadı.[24]

 

Şis Aleyhisselâmın Vefatı:    Başa Dön

 

Şis Aleyhisselâm; vefat edeceği sırada, yerine oğlu
Enuş’u bırakıp ona; Âdem Aleyhisselâmın, tâbut içindeki cesedini, korumasını,
Allah’ın buyruklarını yerine

getirmemekten sakınmasını ve kavmına da, bunu ve
Allah’a güzelce ibâdet et­melerini emr etmesini emr etti.

Oğullarına Bereket duası yaptı.

Oturdukları mukaddes dağdan inmemeleri, çocuklarının
da, oradan inmeleri­ne engel olmalarını ve lanetlenmiş Kabil’in çocuklarile
düşüp kalkmamaları hak­kında da, Hâbil’in kanı üzerine and verdi. Sonra, vefat
etti.[25]
Ona ve gönderi­len bütün Peygamberlere selâm olsun!

Şis Aleyhisselâm, vefat ettiği zaman, dokuz yüz on
iki yaşında idi.[26]
idris Aleyhisselâm da, o zaman yirmi yaşında bulunuyordu.[27]

Şis Aleyhisselâmın oğlu Enuş, babasının cesedini
özel ağaç zamkı ile ve dar-çın gibi kokan ağacın kokusu ile kokuladı.[28]

Şis Aleyhisselâmın cenaze namazını; oğulları,
oğullarının oğulları ile kızları ve kızlarının oğulları gelip kıldılar.[29]

• • •

Âdem Aleyhisselâmın oğullarından, Şis
Aleyhisselâmdan başkasının nesli de­vam etmeyip kesilmiş, Şis Aleyhisselâm,
böylece, Ebülbeşer olan Âdem Aleyhisselâmla birlikte[30],
bütün insanların soylarının varıp dayandığı Soy direği ol-muştur.[31]

Şis Aleyhisselâmdan sonra, bütün Şis oğullarının
nesebleri, Şis Aleyhisselâ-ma ulaşmadığı gibi, İdris Aleyhisselâma kadar da,
onlarda Vahy ve Peygamber­lik te, bulunmamıştır.[32]

Rivayete göre: Şis Aleyhisselâm da, Mekke
dağlarından Ebû Kubeys dağın­daki mağaraya gömülen Ebeveyninin yanına
gömülmüştür.[33]

 

Şis Aleyhisselâmla İdris Aleyhisselâm Arasındaki Soy
Direği Atalar :
    Başa Dön

 

Şis Aleyhisselâmdan sonra, oğlu Enuş, Babasının ve
Dedesinin vasiyetini korudu.

Allah’a, en güzel şekilde ibadet etti.

Kavmine de; Allah’a, güzel şekilde ibâdet etmelerini
emr etti.[34]

Yer yüzünde ilk kez hurma ağacı diken, Enuş idi.[35]

İlk kez, Sadaka veren ve vermeyi teşvik eden de, o
idi.[36]
Enuş, vefat edeceği sırada, bütün oğulları için Bereket duası yaptı.

Onları, oturdukları mukaddes dağlarından aşağıya
inmekten ve içlerinden hiç bir kimsenin, lanetlenmiş Kabil’in oğullarile düşüp
kalkmasına meydan vermek­ten nehy etti.

Oğlu Kaynan’ı da, yerine bıraktı ve kendisini Âdem
Aleyhisselâmın, tâbut için­deki cesedi ile de, ilgilenmekle görevlendirdi.

Onun yanında namaz kılmalarını ve Allâhı, çokça takdis
etmelerini emr ettik­ten sonra, vefat etti.

Vefat ettiği zaman, dokuz yüz altmış beş yaşında
idi.[37]
Enuş’un alnında peygamberlik Nuru parıldardı.[38]
Hâbil’in katili Kabil de, onun zamanında öldürülmüştür.[39]

Enuş’un oğulları ve oğullarının oğulları Kaynan, Mehlâil,
Yerd, Uhnuh (İdris), Mettu Şelah ile kadınları ve onların oğulları toplanıp
Enuşun cenaze namazını kıldılar.

Kaynan; latîf, müttakî ve Allah’ı çok takdis edici
bir zat idi.

Kavmim; Allah’a itaat ve güzelce ibadet etmeye, Âdem
ve Şis Aleyhisselamla-rın vasiyetlerini tutmaya davet ve teşvik etti.[40]

Kaynan’ın alnında da, Peygamberlik Nûr’u,
parıldardı.[41]
Kaynan, vefat edeceği sırada, oğulları için, Bereket duası yaptı.

Aralarından, hiç bir kimsenin, oturdukları mukaddes
dağdan, lanetlenmiş Ka­bil oğullarının yanına inmemeleri için, onlara, Hâbil’in
kanı üzerine-and verdi.

Yerine, oğlu Mehlâil’i, bıraktı.[42]

Kaynan, dokuz yüz yirmi yaşında vefat etti.[43]

Kaynan vefat edince; oğulları ve oğullarının
oğulları Mehlâil, Yerd, Mettu Şe-lah ve lemek ile kadınları ve onların oğulları
toplandılar, Kaynan’ın üzerine, ce­naze namazı kıldılar.

• •

Mehlâl; zamanında Âdem oğullarının Seyyid’i ve Ulu
kişisi idi.[44]

Mehlâil; kavmini, Yüce Allah’a ibâdet ve tâata devam
ettirdi. Onlara, Babasının vasiyetini, yerine getirtti.

vefatı yaklaştığı sırada Mehlâil; oğlu Yerd’i,
kendisine halef tayin ve Âdem Aley-hisselâmın tâbutunu, ona vasiyet etti.[45]

İlimleri öğretti. Âlemde cereyan edecek şeyleri
haber verdi.

Âdem Aleyhisselâma indirilmiş olan (Hükümdarların Sırrı)
kitabı Mehlâil’de bu­lunuyordu. [46]

Mehlâil, sekiz yüz doksan beş yaşında vefat etti.[47]

• •

Mehlâil’in vefatından sonra, yerine geçen oğlu Yerd;
imanlı, tam amelli, kendi­sini, Allah’a ibadet ve tâata vermiş, gece, gündüz
çok çok namaz kılan bir zat idi.[48]

Kabil oğullarında, ötedenberi içki, zina düşkünlüğü[49],
hayasızlık ve ateşe tap­mak gibi türlü kötülükler vardı.

Çeşid çeşid çalgı âletleri de, edinmişlerdi.[50]

Kadın, erkek, genç, ihtiyar, sık sık toplanıp davul,
düdük, zurna, def çalarlar, güler, oynarlar, nâra atarlardı.

Hattâ, onların seslerini, dağda oturan Şis
oğullarından bazıları duyarlardı. Onların, bu meclislerine, gençlerinden
ziyade, yaşlılar, düşkündüler. Günah olan her kötülüğü işlemekte
birleşmişlerdi.

Zaman, uzayınca, Şis oğulları da, aralarında
gereğini titizlikle yerine getire gel­dikleri Ahd ve mîsaklarını bozdular.[51]

İçlerinden, yüz erkek, oturdukları mukaddes
dağlarından inip amuca oğulları­nın, ne yaptıklarını görmek istediler.[52]

Yerd b.Mehlâil, bunu, haber alınca, hemen yanlarına
vardı. Onlara “Allah aş­kına yapmayınız!” dedi.

Atalarının bu husustaki vasiyetini ve kendilerinin,
Hâbil’in kanı üzerine, yaptık­ları And’ı hatırlattı.[53]

Kendilerine, va’z ve nasihatta bulundu ise de,
dinlemediler.[54] Oğlu
Uhnuh (İdris Aleyhisselam), ayağa kalkıp:

“İyi biliniz ki: içinizden, kim Babamız Yerd’i,
dinlemeyerek dağımızdan inerse, biz de onun bir daha dağımıza çıkmasına meydan
vermeyiz!” dedi.

Fakat, onlar, yine de, inmekten başkasına
yanaşmadılar.[55]
Dağdan, Kabil oğullarının yanına indiler.

Kabil oğullarının kadınları, Şis oğullarını
yanlarında tutup bırakmadılar.

Bundan sonra, Şis oğullarından yüz kişilik ikinci
bir erkek kafilesi daha “Kar­deşlerimiz, ne yapıyorlar?” diyerek
dağdan, onların yanına indiler.

Onları da, Kabil oğullarının kadınları tutup bırakmadılar.

Daha sonra, bütün Şis oğulları, dağdan, onların
yanına indiler.

Azgınlık ve onlarla evlilik yapıldı, birbirlerine
karıştılar.

Kabil oğulları, yeryüzünü dolduracak kadar
çoğaldılar.

Fakat, Tufanda hepsi boğulup yok oldular.[56]

Yerd b.Mehlâil, vefat edeceği sırada, oğulları için,
Bereket duası yaptı.

Onları; oturdukları mukaddes dağdan aşağıya inmekten
nehy etti.

“Siz, her halde, er geç aşağı yere
ineceksinizdir.

İçinizden, hanginiz, en son inecek olursa, Atamız
Âdem’in, içinde cesedi bu­lunan tâbutunu, indirsin. Sonra da, bize tavsiye
edildiği gibi, onu, arzın ortasına yerleştirsin.” dedi.

Oğlu Uhnuh’u (İdris Aleyhiselâmı) yerine bırakıp
Kenz mağarasında namaz kıl­maktan ayrılmamasını, ona emr etti.

Yerd b.Mehlâil, vefat ettiği zaman, dokuz yüz altmış
iki yaşında idi.

Yerd b.Mehlâil, vefat edince, oğulları ve
oğullarının oğulları Uhnuh, Mettu Şe-lah, Lemek ve Nuh Aleyhisselâmlar
toplandılar. Babalarının üzerine, cenaze na­mazı kıldılar.[57]

 

Âdem Oğulları Arasında Putperestlik Ne Zaman Ve
Nasıl Başladı?
    Başa Dön

 

Rivayete göre: Kabil, kardeşi Hâbil’i öldürünce,
Babası Âdem Aleyhisselâm-dan korkarak Yemen’e kaçtı.

Şeytan, ona:

“Hâbil’in kurbanını ateşin yakması ve
kurbanının kabul olunması, onun, ateşe hizmet ve ibadet etmesi yüzündendi.

Sen de, öyle yap!” diye telkinde bulundu.

Bunun üzerine, Kabil, bir ateş evi yapıp içinde ateş
yakarak ona tapmağa başladı.[58]

Put, ağaçtan veya altun veya gümüşten insan şeklinde
yapılırsa, ona: Sanem, taştan yapılırsa, ona da, Vesen denir.[59]

Şis oğulları, önceleri gelir, Âdem Aleyhisselâmın
Nevz veya Bevz dağındaki mağarada bulunan cesedini, ziyaret eder ve ona,
tazimde bulunurlar, kendisi için, Allâhdan rahmet dilerlerdi.[60]

Kabil b.Âdem oğullarından bir adam:

“Ey Kabil oğulları! Şis oğulları, Âdemin
cesedinin çevresinde dönüp dolaşa­rak ona tazimde bulunuyorlar.

Sizin ise, böyle bir şeyiniz yok!” dedi, ve
onlar için bir put yonttu. Tarihde ilk put yapan adam, bu, oldu.[61]

Kur’an-ı kerimde Vedd, Süva’, Yağus, Yauk ve Nesr
diye adları anılan put-lar[62],
rivayete göre: Âdem Aleyhisselâmın oğulları[63]
veya oğullarının oğulları idiler.[64]

Bunlar, iyi amelli kişilerdi.[65]
Halk, bunlara uyarlardı.[66]

Süva’ın, Şis Aleyhisselâmın oğlu olduğu, Yağus, Yauk
ve Nesr’in de, Süva’ın oğulları oldukları da, rivayet edilir.[67]

Bunlar, öldükleri zaman, adamları:

“Kâşke, onların suretlerini, bize bir yapan
olsaydı da, kendilerini hatırladıkça, bizi, ibadete teşvik etmiş olurdu.”
dediler.[68]

Onlara, yakınları, çok ağladılar. Kabil oğullarından
bir adam:

“Ey kavmim![69]
Ben, can vermeye güç yetiremem amma, size, onların suret­lerine göre beş tane
put yapsam, yontsam olmaz mı?” dedi.

Onlar da: “Olur!” dediler.

Bunun üzerine, Kabil oğullarının put yapıcısı, onlar
için, Vedd, Süva’, Yağus, Yauk ve Nesr’in suretlerine göre beş tane put yonttu,
dikti.

Adlarına put dikilenlerin kardeşleri, amucaları ve
amuca oğulları gelip bu put­ların çevrelerinde koşarak dolaşırlar ve onlara
tazimde bulunurlardı.

O asır, böylece geçti.

Yerd b.Mehlâil  
b.Kaynan   b.Enuş,  b.Şis, 
b.Âdem zamanında da, böyle yapıldı.[70]

Bazı kîmseter, İslâmiyetten döndü.[71]

İkinci asır gelince, bu putlara, ilk çağdakinden
daha çok tazimde bulundular.

Üçüncü asır gelince:

“Bizden öncekilerin şu putlara tazimleri,
ancak, Allah katında, şefaat etmele­rini umdukları içindi!” diyerek onlara
tapmağa başladılar, küfürlerini artırdılar.

Bunun üzerine, Yüce Allah, onlara İdris
Aleyhisselâmı, Peygamber olarak gönderdi.

İdris Aleyhisselâm, onları, putlara tapmaktan men ve
Yüce Allâha ibadete da­vet etti.[72]

Fakat, onlar, İdris Aleyhisselâmı, yalanladılar.
Yüce Allah da, onu, yüksek bir Makama kaldırdı.

Putperestlik, Nuh Aleyhisselâmın zamanına kadar
artmakta devam etti. Yüce Allah, Nuh Aleyhisselâmı, Peygamber gönderdi. Nuh
Aleyhisselâm, onları, Yüce Allâha ibadete, uzun zaman davet etti. Fakat, onlar,
Nuh Aleyhisselâma karşı koydular ve kendisini, yalanladılar.[73]

Nuh Aleyhisselâm, onlarla başa çıkamayınca,
kendisini ve yanındaki Mü’min-leri, onlardan kurtarması için, Allah’a dua
etti.(70)

Yüce Allah da, onları, Tufan suyunda boğdu.[74]
Tufan suları, Nevz veya Bevz dağından beş putu sürükleyip yere indirdi.
Suların, şiddetli akışları, onları, ülkeden ülkeye sürükledi. Nihayet, Cüdde
toprağına attı. Sonra, sular, çekildi.

Esen rüzgârlar, putların üzerine toprak yığdı.[75]



[1] İbn.İshak, İbn.Hişam-Sîre
c.1,s.3, İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.39, Belâzürî-Ensabüleşraf c.1,s.3,
İbn.Kuteybe-Maarif s.10, Dineverî-Kitabülahbar s.1, Yâkubî-Tarih c.1,s.8,
Taberî-Tarih c.1,s.76.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye
Diyanet Vakfı Yayınları: 1/67.

[2] Taberî-Tarih c.1,s.76,
Sâlebî-Arâis s.47, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.47

[3] İkiz olarak değil, yalnız
olarak (Mir Hâvend-Ravzatussafa. Terceme s.115)

[4] İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.37,
Taberî-Tarih c.1,s.76, Sâlebî-Arâis s.47 İbn.Asâkir-Tarih c.6,s.354

[5] İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.37,
Taberi-Tarih c.1,s.76, İbn.Asâkir-Tarih c.6,s,354

[6] Belâzürî-Ensabüleşraf
c.1,s.3

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye
Diyanet Vakfı Yayınları: 1/67.

[7] Mes’ûdî-Murûcuzzeheb
c.1,s.37

[8] Mes’ûdî-Murucuzzeheb
c.1,s.38-39

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye
Diyanet Vakfı Yayınları: 1/67-68.

[9] ibn.Kuteybe-Maarif s.10,
Yâkubî-Tarih c.1,s.7, Mir Hâvend-Ravzat Terceme s.115

[10] Taberî-Tarih c.1,s.79,
Salebî-Arâis s.47, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.49

[11] İbn.Asâkir-Tarih c.6,s.359

[12] Taberî-Tarih c.1,5.79,
Mesûdî-Murucuzzeheb c.1,s.49

[13] Taberî-Tarih c.1,s.79,
Sâlebî-Arâis s.47, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.49

[14] Taberî-Tarih c.1 ,s.76,
Sâlebî-Arais s.47, İbn.Esîr-Kâmil c.1 ,s.47 Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.1
,s.98, Mir Hâvend-Revzatussafa Terceme s. 115

[15] İbn.Sa’d Tabakat c.1,s.39,
Taberî-Tarih c.1,s.84, İbnünnedûn-Fihrist s.39

[16] On sahife indirildiği
rivayeti de, vardır. (Taberî-Tarih c. 1 ,s. 161, Ebû Nuaym-Hilyetülevliya c. 1
,s. 167, Zemahşerî-Keşşaf c.4,s.245, Sâlebî-Arâis s.100, Fahrurrazî-Tefsir
c.31,s.15O, İbn.Asakir Tarih c.6,s.357, Ebüssuud-Tefsir
c.9,s.143-Aliyyülmüttakî-Kenzür Ummal c.16,s.132)

Taberî-Tarih c.1,s.75, Mes’ûdî-Murucuzzeheb
c.1,s.40, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.47

[17] Mes’ûdî-Murucuzzeheb
c.1,s.4O, Ahbaruzzeman s.86. ibn Nedîm-Fihrist s.39

[18] İbn.Kuteybe-Maarif s.10,
Taberî-Tarih c.1,s.76, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.47, Ebülfida-Elbidaye vennihaye
c.1,s.99

[19] Taberî-Tarih c.l,s.81,
İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.54

[20] Taberî-Tarih c.1,s.86

[21] Mes’ûdî-Ahbaruzzeman s.86

[22] Yâkubî-Tarih c.1,s.8

[23] lbn.Kuteybe-Maarifs.10,
Taberî-Tarihc.1,s.81, İbn.Esîr-Kamilc.1,s.54, Mir
Hâvend-Ravzatussafatercemes.115

[24] Taberî-Tarih c.1,s.81,
İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.54

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye
Diyanet Vakfı Yayınları: 1/68-69.

[25] Yâkubî-Tarihc.1,s.8

[26] Ibn.Kuteybe-Maarif s.10,
Yâkubi-Tarih c.1,s.8, Mes’ûdî-Murûcuzzeheb c.1,s.39, İbn.Asakir-tarih
c.6,s.36O, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.54

[27] ibn.Asâkir-Tarih
c.6,s.359-360

[28] ibn.Asâkir-Tarih c.6,s.260

[29] Yâkubî-Tarih c.1,s.8,
Mes’ûdî-Ahbaruzzaman s.86

[30] Taberî-Tarih c.1,s.76,83,
ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.56, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.1,s.98

[31] ibn.Kuteybe-Maarif s.10,
Taberî Tarih c.1 ,s.76, İbn.Esîr-Kâmil c.1 ,s.47-4§, Ebülfida-Elbidaye
vennihaye c.1 ,s.98

[32] Mes’ûdî-Ahbaruzzaman s.87

[33] Zehebî’dan naklen
Ebüttayıb.-Şifâülgaram c.1,s.442

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye
Diyanet Vakfı Yayınları: 1/69-70.

[34] Yakubî-Tarih c.ı, s.8.

[35] Süheylî-Ravdulünüf c.1,s.81,
Mir Hâvend-Ravzatussafa terceme s.117

[36] Mîrhand-Rayzatussafa
Tercemesi s. 117.

[37] Yâkubî-Tarihc.1,s.8-9

[38] Me’ûdî-Murucuzzeheb c.1,s.38

[39] Yâkubî-Tarih c.1,s.8,
Mesûdî-Murucuzzeheb c.1,s.39.

[40] Yâkubî-Tarih C.1.S.9

[41] Mes’ûdî-Murucuzzeheb
C.1.S.39

[42] Yâkubî-Tarih c.1,s.9,
Dineverî-Elahbar s.1

[43] Yâkubî-Tarih c.1,s.9,
Mes’ûdî-Murucuzzeheb c.1,s.39

[44] Dineverî-Kitabül’ahbar s.1

[45] Yâkub-ı Tarih c.1,s.10

[46] Mes’ûdî Ahbaruzzaman s.87

[47] Yâkubî-Tarih c.1,s.10,
Mes’üdî-Ahbaruzzaman s.87

[48] Yâkubî-Tarih c.1,s.10

[49] İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.38,
Taberî-Tarih c.l.s.84, Salebi-Arais s.47

[50] Sâlebî-Arâis s.47

[51] Yâkubî-Tarih c.1 ,s.10-11

[52] ibn.Sa’d-Tabakat c.1,s.39,
Yâkubî-Tarih c.1,s.11, Taberî-Tarih c.1,s.84

[53] Yâkubî-Tarih c.1,s.11

[54] Taberî-Tarih c.1,s.83,
Ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.57

[55] Yâkubî-Tarih c.1,s.11

[56] İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s.39,
Taberî-Tarih c.1,s.84

[57] Yâkubî-Tarih c.1,s.11

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye
Diyanet Vakfı Yayınları: 1/70-73.

[58] Taberî-Tarih c.1,s.82,
Sâlebî-Arais s.47, Ebülferec İbn.Cevzî-Tabsıra c.1,s.36

[59] Ebülmünzir Hişam-Kitüblasnam
s.53

[60] Ebülmünzir
Hişam-Kitabülasnam s.50

[61] Ebülmünzir
Hişam-Kitabülasnam s.51, Yâkut-Mûcemülbüldan c.5,s.367

[62] Nuh: 23

[63] Ebülfida-Tefsir c.4,s.426,
Diyar.Bakrî-Hamis c.2,s.97

[64] Taberî-Tefsir c.23,s.99

[65] Ebülmünzir Hişam-Kitabülasnam
s.51, Taberî-Tefsir c.29,s.99, Ebülferec İbnülcevzî-Tabsıra c.1,s.35

[66] Taberî-Tefsir c.29,s.99

[67] Zürkam-Mevahibüttedünniye
Şerhi c.2,s.348

[68] Taberî-Tefsir c.29,s.99

[69] Taberî-Tefsir c.29,s.99,
Ebülferec İbn.cevzî-Tabsıra c.1,s.35

[70] Ebülmünzir Hişam-Kitabülasnam
s.51-52, Yâkut-Mûcemülbüldan c.5,s.367

[71] Ibn.Sa’d-Tabakat c.1,s.39,
Taberî-Tarih c.l,s.85, Ibn.Esfr-KâmıY c.t,s.29

[72] Ebülmünzir
Hişam-Kitabülasnam s.52, Ebülferce-Tabsıra c.1,s.35, Yâkit-Mucemülbüldan
c.5,s.367

[73] Ebülmünzir
Hişam-Kitabülasnam s.52-53, Yâkut-Mücemülbüldan c.5,s.367 70)Şuarâ: 118

[74] Nuh: 25

[75] Ebülmünzir
Hişam-Kitabülasnam s.53, Yâkut-Mucemülbüldan c.5,s.367

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye
Diyanet Vakfı Yayınları: 1/73-75.

İlgili Makaleler