İzhar

Leyse’ye Müşabih Lâ ve Mâ

ما و لا
حرفان المشبهتان بليس

وَ القِسْمُ الثَّانِى؛ حَرْفَانِ مَا و لَا المُشَبَّهَتَانِ بِلَيْسَ فى كَوْنِهِما لِلنَّفْىِ و الدُّخُولِ على المُبْتَدَأَ و الخَبَرِ. و شَرْطُ عَمَلِهِما أَنْ لا يُفْصَلَ بَيْنَهُما و بَينَ اِسْمِهِما بِإنْ و لا يَخْبَرِهِما و لا بِغَيْرِهِما و أَنْ لا يَنْتَقِضَ النَّفْىُ بِإلا. و شُرِطَ فى لا مَعَهُما كَوْنُ اِسْمِهَا نَكِرَةً، نحو؛ مَا زَيْدٌ قَائِمًا و لا رَجُلٌ حَاضِرًا. و إِنْ لَمْ يُوجَدْ أَحَدُ الشُّرُوطِ لَمْ تَعْمَلَا، نحو: مَا إِنْ زَيْدٌ قَائِمٌ و مَا قَائِمٌ زَيْدٌ و مَا زَيْدٌ إلا قَائِمٌ و لا يَتَقَدَّمُ مَعْمُولُهُما عَلَيْهِما

وَ القِسْمُ الثَّانِى İkinci kısım, yani merfusu mansubundan önce gelen amiller; حَرْفَانِ ismini raf, haberini nasb eden edatlar 2 tanedir; مَا و لَا ma ve lâ. Öyle ma ve lâ ki; المُشَبَّهَتَانِ بِلَيْسَ leyse’ye benzerler. Yani leysenin manasını barındırırlar. فى كَوْنِهِما o ikisinin (ma ve lâ) oluşu hususunda, لِلنَّفْىِ nefy manasında olmaları nedeniyle leyse’ye müşabihtirler. و ve, الدُّخُولِ dahil olma hususunda, على المُبْتَدَأَ و الخَبَرِ haber ve mübteda üzerine dahil olmaları sebebiyle de leyse’ye benzerler. و شَرْطُ عَمَلِهِما ve o ikisinin (ma ve lâ) amel etme şartı; أَنْ لا يُفْصَلَ fasıllandırılmamış olmaları, ayrılmaması, بَيْنَهُما o ikisi (ma ve lâ) arasında, و بَينَ اِسْمِهِما ve o ikisinin (ma ve lâ) isimleri ile kendileri arasının ayrılmaması gerekir, ne ile? بِإنْ in edatı ile, bu zaid in edatıdır. و لا يَخْبَرِهِما ve o ikisi (ma ve lâ), isimleri ile kendisi arasına, haberlerinin de girmemesi gerekir. و أَنْ لا يَنْتَقِضَ nukz (bozulma) etmemesi, النَّفْىُ nefyliğin, بِإلا istisna-i munkatı olan illa ile. و شُرِطَ ve şart kılındı, فى لا lâ konusunda, lâ hakkında, مَعَهُما o ikisi ile beraber, yani bu ma ve lâ’nın isimleri ile aralarında İn edatı ve kendi haberlerinin girmemesi ile beraber; كَوْنُ olmasıdır, اِسْمِهَا lâ’nın isminin olmasıdır; نَكِرَةً nekire. Yani yukardaki iki maddeye ek olarak bir de lâ’nın isminin nekire olması gerekmektedir. Misal; مَا زَيْدٌ قَائِمًا “Zeyd ayakta değildir” gibi ve لا رَجُلٌ حَاضِرًا “Adam hazır değildir” gibidir. و ve, إِنْ eğer, لَمْ يُوجَدْ mevcut olmazsa, أَحَدُ الشُّرُوطِ (bahsedilen) şartlardan bir tanesi, لَمْ تَعْمَلَا o ikisi (ma ve lâ) amel etmezler. Misal; مَا إِنْ زَيْدٌ قَائِمٌ “Zeyd ayakta değildir” görüldüğü gibi la ve ismi arasına zaid in edatı geldi ve ma edatı amel edememiştir. مَا قَائِمٌ زَيْدٌ “Zeyd ayakta değildir” görüldüğü gibi ma edatı ile ismi arasına haber geldi ve ma edatı amel edemedi. مَا زَيْدٌ إلا قَائِمٌ “Zeyd anca ayağa kalkandır yada Zeyd ayağa kalkıcı olandan başka bir şey değildir” burada ise haberin nefyliği illa harfi ile bozulduğundan ma edatı amel edememiştir. Amel edemeyen lâ için misal; لا رَجُلَ إلا حَاضِرٌ “Adam anca hazırdır yada Adam hazır olandan başka bir şey değildir” terkibinde ise; haberin nefyliği illa kelimesi ile bozulduğundan lâ kelimesi amel edememiştir. و لا يَتَقَدَّمُ tekaddüm (öne geçme) edemez, مَعْمُولُهُما o ikisinin (ma ve lâ) mamulü, عَلَيْهِما o ikisinin (ma ve lâ) üzerine.

Metnin Toplu Manası; 2. Kısım; 2 harf hakkındadır. Bu iki harf ma ve lâ’dır. Bu iki, ismini raf, haberini nasb eden edata leyse’ye benzeyen harfler denilir. Çünkü ikisinde de nefylik manası vardır ve ikisi haber ve mübteda üzerine dâhil olurlar. Ve bu ikisinin (ma ve lâ) amel etme şartı; isimleri ile kendileri arasına in edatının dâhil olmaması gerekir. Bu in edatı Basrilere göre zaidtir. Küfilere göre ise nafiyedir. İn edatı ma ile ismi arasına gelirse ma edatı amel edemez. Ve haberleri ile de kendileri aralarına başka bir şey girmemelidir. Ve illa ile de nefy manalarının bozulmaması gerekmektedir. Bahsedilen şartlara bir şart da lâ harfi hakkında kılınmıştır. Bu şart, lâ’nın isminin nekire olmasıdır. Misal; مَا زَيْدٌ قَائِمًا gibidir. لا رَجُلٌ حَاضِرًا gibidir. Eğer bu şartlardan bir tanesi mevcut değilse ma ve lâ ameliyle amel edemez. مَا إِنْ زَيْدٌ قَائِمٌ gibidir. Buradaki in zaidtir ve ma’nın amel etmesini engellemiştir. مَا قَائِمٌ زَيْدٌ gibidir, burada ise ma ile ismi arasına haberi dahil olmuştur ve ma amel edememiştir. مَا زَيْدٌ إلا قَائِمٌ gibidir, burada ise haberin üzerine gelen nefylik illa edatıyla bozulmuştur ve ma amel edememiştir. لا رَجُلَ إلا حَاضِرٌ gibidir, bu misalde ise aynı şekilde, haberin üzerine gelen nefylik illa edatıyla bozulmuştur ve lâ edatı amel edememiştir. Ma ve lâ’nın mamulleri ise kendi önlerine geçemez, yani ma ve lâ’ya tekaddüm edemezler. Misal; لا رجلَ ظريفٌ cümlesinde, lâ’nın mamulü olan رجل kelimesi, lâ’nın önüne geçemez.

İlgili Makaleler