Peygamberler Tarihi M.Asım Köksal

İDRİS ALEYHİSSELÂM

İDRİS ALEYHİSSELÂM

. 2

İlgili Makaleler

İdris Aleyhisselâmın Soyu: 2

İdris Aleyhisselâma İdris
Denilmesinin Sebebi:
2

İdris Aleyhisselâmın Şekil Ve
Şemaili:
2

İdris Aleyhisselâmın
Özelliklerinden Bazıları:
2

İdris Aleyhisselâmın
Peygamberliği, Mücadele Ve Mücâhedesi:
3

Cehennem Ve Cennetin İdris
Aleyhisselâma Gösterilişi:
3

Peygamberimiz Muhammed
Aleyhisselâmın Mîrac Gecesinde İdris Aleyhisselâmla Selamlaşması:
4

İdris Aleyhisselâmla Nuh
Aleyhisselâm Arasındaki Soy Direği Atalar:
4

 

İdris
Aleyhisselâmın Soyu:
    Başa Dön

 

İdris (Ahnuh veya Unhuh veya Hanuh) b.Yerd (yahud
Yarid)b.Mehlâil b.Kay­narı (yahud Kaynen) b.Enuş, b.Şis, b.Âdem Aleyhisselâm.[1]

 

İdris
Aleyhisselâma İdris Denilmesinin Sebebi:
    Başa Dön

 

idris Aleyhisselâma; Yüce Allâhın kitabından ve
İslam Dininin Sünnetinden[2],
Kitaplardan, Âdem ve Şis Aleyhisselamların Sahifelerinden[3]
çok çok ders yap­tığı için[4]
İdris adı verildiği rivayet edilir.[5]

 

İdris
Aleyhisselâmın Şekil Ve Şemaili:
    Başa Dön

 

İdris Aleyhisselâm; beyaz tenli[6],
uzun boylu, büyük karınlı, geniş göğüslü[7],

kaba Sakallı, İri kemikli, güzel yüzlü İdi.[8]

Yürürken, adımını, kısa atar[9],
önüne bakardı.[10]

Vücudu, az kıllı, başı, çok saçlı idi. Vücudunda,
yaratılıştan beyaz bir nokta vardı.[11]
Sesi, ince ve konuşması mülayimdi.[12]

 

İdris
Aleyhisselâmın Özelliklerinden Bazıları:
    Başa Dön

 

İdris Aleyhisselâm; Âdem Aleyhisselâmdan sonra[13],
kalemle ilk kez yazı yazan [14],

İlk kez yıldızlar ve hisab ilmini gözden geçiren zat
idi.[15]

Geçmiş devirlerin bütün ilimleri kendisinde toplanmıştı.[16]

Bütün ilimler kendisine öğretilmiş, Şis
Aleyhisselâmdan sonra hiç kimseye  gizli
ilimlerin Mushafı da ona teslim edilmişti.[17]

Kendisi terzi idi..[18]

İlk kez, iğne ile dikiş diken[19],
ilk kez elbise dikip giyen de İdris Aleyhisselâmdı.

Halbuki, ondan önceki insanlar, hayvanların
derilerini giyerlerdi[20]

Babası Yerd b. Mehlâil, İdris Aleyhisselâmı yerine
bıraktığı ve kavmin oturdukları mukaddes dağdan , Kabil oğullarının yanına
inmemeleri için[21]
yaptığı va’z ve nasihata kulak asamadıkları zaman[22]
İdris Aleyhisselâm, ayağa kalkıp onlara:

“İyi biliniz ki: içinizden kim Babamız Yerd’i ,
dinlemeyerek dağımızdan inerse, biz, onun bir daha dağaımıza çıkmasına meydan
bırakmayacağız!” demiş, fakat onlar, dağdan inmekten başkasına yanaşmamışlar,
inecekleri yere inmişler, Kabil oğullarının kadınları ile düşüp kalkmışlardır.[23]

İdris Aleyhisselâm, çok ibadet edici bir zat idi.
Kendisinin, bir günde yükselen ameline, zamanındaki Âdem oğullarını bir ayda
yükselen amelleri denk gelmezdi.[24]

 

İdris
Aleyhisselâmın Peygamberliği, Mücadele Ve Mücâhedesi:
    Başa Dön

 

Âdem, Şis Aleyhisselâmlardan sonra[25],
İdris Aleyhisselâma , Yüce Allah tarafından peygamberlik verildi.[26]

Ve kendisine otuz sahife indirildi.[27]

İdris Aleyhisselâm; kavmini, putlara tapmaktan men
ve yüce Allaha ibadete davet etti.

Fakat, onlar, onu, yalanladılar.[28]

İdris Aleyhisselâm; Şis oğullarından olan kavmim
yanına çağırıp onlara, öğüt­ler vermiş, Yüce Allâha itaat, Şeytana ise, isyan
etmelerini ve Kabil oğulları ile düşüp kalkmamalarını emr etmiş ise de, onlar,
dinlememişler[29],
Kabil oğulları­nın yanına, birbiri ardınca, kafile kafile inmeğe başlamışlar[30],
İdris Aleyhisselâmın dâvetine, ancak, bin kişi icabet etmiştir.[31]

İdris Aleyhisselâm, ilk kez, Allah yolunda Kabil
oğulları ile savaşmış, onlardan esirler alıp âzad etmiştir.

İdris Aleyhisselâm; göğe yükseltilmeden önce, oğlu
Mettu Şelah’ı, kendisine Halef ve Ev halkına Vasi tayin etti.

Yüce Allah’ın; Kabil oğullarını, onlarla düşüp
kalkanları ve onlara meyi eden­leri azaba uğratacağını bildirdi ve kendilerini,
onlarla düşüp kalkmaktan nehy etti.[32]

Allâha ibadette İhlaslı olmalarını, doğruluk ve
yakîn üzere amel etmelerini tav­siye etti.[33]

Bundan sonra, Yüce Allah, İdris Aleyhisselâmı, pek
yüce bir yere kaldırıp yük­seltti. [34]

O zaman, kendisi, yüz altmış beş yaşında idi.[35]
Ona ve gönderilen bütün Peygamberlere Selâm olsun![36]

 

Cehennem
Ve Cennetin İdris Aleyhisselâma Gösterilişi:
    Başa Dön

 

Hz.Ümmü Seleme’nin, bildirdiğine göre:

İdris Aleyhisselâm, Ölüm Meleğinin dostu idi.
O’ndan, Cennet’i ve Cehennem’i, kendisine göstermesini istedi.

O da, onu, yükseltti.

İdris Aleyhisselâm, Cehennem’i görünce, ondan
korktu. Az kalsın bayılacaktı.

Ölüm Meleği, onun üzerine kanadını gerip:

“Gördün onu, değil mi?” dedi.

İdris Aleyhisselâm:

“Evet! Bu güne kadar, onu, hiç
görmemiştim!” dedi.

Ölüm Meleği, Cennet’i görünceye kadar onu götürüp
Cennet’e girdi ve jdris Aleyhisselâma:

“Cennet’i de, gördün değil mi?” dedi.
İdris Aleyhisselâm:

“Evet! Vallahi, burası, Cennet’tir!” dedi.

Ölüm Meleği:

“Haydi, gördüğüne git!” dedi.

idris Aleyhisselâm:

“Nereye gideyim?” diye sordu.

Ölüm Meleği:

“Nerede olmak istersen, oraya git!” dedi.

İdris Aleyhisselâm:

“Hayır! Vallahi, ben, oraya girdikten sonra,
çıkmam!” dedi.

Ölüm Meleğine:

“Sen, onu, oraya koyma!

oraya girince, hiç kimse için, bir daha oradan
çıkmak yoktur!” denildi.[37]

 

Peygamberimiz
Muhammed Aleyhisselâmın Mîrac Gecesinde İdris Aleyhisselâmla Selamlaşması:
    Başa Dön

 

Peygamberimiz Aleyhisselâm, Miraç gecesinde, Cebrail
Aleyhisselâmla birlikte dördüncü kat göğe yükseldiği zaman, orada, İdris
Aleyhisselâmla karşılaştı.

Cebrail Aleyhisselâma:

“Kim bu?” diye sordu.[38]

Cebrail Aleyhisselâm:

“Bu, İdris (Aleyhisselâm)dır! Selâm ver
ona!” dedi.

Peygamberimiz, selâm verdi.

O da, peygamberimizin selâmına mukabele ettikten
sonra:

“Hoş geldin, safa geldin sâlih kardeş, sâlih
Peygamber!” dedi ve hayır dua etti.[39]

 

İdris
Aleyhisselâmla Nuh Aleyhisselâm Arasındaki Soy Direği Atalar:
    Başa Dön

 

İdris Aleyhisselâmdan sonra, oğlu Mettu Şelah; Yüce
Allâha ibadet ve tâata devam etti.[40]

Kendisi; ata binip savaşmakta Babasını örnek edinen[41]
ve Allâha tâat ve iba­det olan günlük amellerinde de, Baba ve Atalarının yolunu
tutan mübarek bir Zat idi.[42]

Alnında peygamberlik nuru parıldardı.[43]

Mettu Şelah, vefat edeceği sırada, oğlu Lemek’i,
yerine bıraktı ve Allah’a tâat ve ahidleri korumak gibi Atalarının, kendisine
tavsiye etmiş oldukları ve kendisi­nin de, yerine getirmiş olduğu şeyleri ona
da, tavsiye etti ve dokuz yüz on yedi yaşında vefat etti.[44]

Lemek b.Mettu Şelah da, Allâha ibâdet ve tâata devam
etti.[45]

Kavmim, öğütledi ve onları, Kabil oğullları ile
düşüp kalkmaktan nehy etti.

Kavmi ise, Lemek’in sözünü dinlemediler. Hepsi,
oturdukları dağdan, Kabil oğul­larının yanına indiler.[46]

Şis oğulları, Kabil oğullarının kızları ile düşüp
kalktıkları zaman, Cebâbire diye anılan Zorbalar doğdu ve çoğaldı.

Lemek; ölüm döşeğine düştüğü zaman, oğlu Nuh
Aleyhisselâmla torunları Sam, Ham ve Yâfes’i ve onların kadınlarını yanına
çağırdı.

Dağda, Şis oğullarından sekiz candan başka kimse
kalmamış, hepsi, Kabil oğul­larının yanına gitmişlerdi.

Lemek, yanına gelenler için, Bereket duası yaptı ve
ağladı: “Demek, Cinsimizden, şu sekiz candan başka kimse kalmamış!

Âdem ve Havva’yı yaratan, sonra, o ikisinden
çocuklarını çoğaltan Allâh’dan dilerim ki: sizi, şu kötü kadın hastalığından
korusun!

Çocuklarınızı, yer yüzünü dolduracak kadar
çoğaltsın!

Size, Atamız Âdemin bereketini versin!

Oğullarınıza Hükümdarlık nasîb etsin![47]

Ey Nuh! Bildiğin gibi, şuracıkta, bizden başka kimse
kalmamıştır.

Sakın bundan ürkme ve şu günahkâr kavmin ardına
düşme![48]

Öldüğüm zaman, beni, Kenz mağarasının içine koy!

Allah, Gemiye binmeni irâde buyurduğu zaman, Babamız
Âdemin Cesedini de, yükle ve Gemiden inerken de, yanında indir.

Onu, Gemide, üst katın ortasına koy.

Sen ve oğulların, Geminin şark tarafında bulununuz.

Kadının ve oğulların    da, geminin garp tarafında bulunsunlar.

Fakat, Âdemin cesedi, aranızda bulunmalıdır.

Ne siz kadınlarınıza tecavüz edeceksiniz, ne de,
kadınlarınız size tecavüz ede­cekler.

Gemiden çıkıncaya kadar onlarla birlikte
yemeyeceksiniz, içmeyeceksiniz ve onlara yaklaşmayacaksınız.

Tufan, çekilip gittiği ve siz, Gemiden, yer yüzüne
çıktığınız zaman, Âdemin ce­sedi yanında namaz kıl!

Sonra, büyük oğlun Şam’a vasiyet et:

Âdemin cesedini götürüp yer yüzünün ortasına,
üstününe koysun.

Oğullarından birisini de, kendisinin yanında
bulundurup onun bakımı ile vazi­felendirsin.

Hayatını, Allah için vakf etsin. Ne bir kadınla
evlensin, ne bir ev yapsın. Ne bir kan döksün, ne yürüyenlerden, ne de
uçanlardan birisine bir yaklaşımla yak­laşsın!

Hiç şüphesiz, Allah, Meleklerinden bir Meleği
gönderir, yer yüzünün ortasını, üstününü, ona gösterir ve onunla üsniyet
eder!” dedi.

Lemek, vefat edince, Nuh Aleyhisselamla oğulları,
onun üzerine cenaze na­mazı kıldılar.

Lemek, vefat ettiği zaman, yedi yüz yetmiş yedi
yaşında idi.[49]

 



[1] ibn.Hişam-Sîre c.l,s.3,
ibn.Sa’d-Tabakat c.l,s.54, Belâzürî-Ensabüleşraf c.l,s.3, ibn.Kuteybe-Maarif
s.10, Yâkubî-Tarih c.l,s.8-11, Taberî-Tarih c.l,s.82, Sâlebî-Arais s.49,
İbn.Esîr-Kâmil c.l,s.54-55.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye
Diyanet Vakfı Yayınları: 1/79.

[2] İbn.Kuteybe-Maarif s.10,
Mes’udî-Ahbaruzzaman s.54.

[3] Şâlebî-Arais s.49.

[4] İbn.Kuteybe-Maarif s. 10,
Dineverî-Elahbar s.l, Mes’ûdî-Ahbaruzzaman s.54, Sâlebî-Arais s.49.

[5] ibn. Kuteybe-Maarif s.10,
Dineveri-Elahbar s.l, Mes’udî-Ahbaruzzaman s.54, Sâlebî-Arais s.49.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye
Diyanet Vakfı Yayınları: 1/79.

[6] Hâkim-Müstedrek c.2,s.549.

[7] ibn.Kuteybe-Maarif s.10,
Hâkim-Müstedrek c.2,s.549.

[8] Mîr Haâvend-Ravza.Terceme
s.121.

[9] ibn.Kuteybe-Maarif s.10.

[10] Mir Havend-Ravzatussafa
Terceme 5 121.

[11] ibn.Kuteybe-Maarif s.10,
Hâkim-Müstedrek c.2,s.549.

[12] ibn.Kuteybe-Maarif c.10.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye
Diyanet Vakfı Yayınları: 1/79.

[13] ibn.Abd-i Rabbih-lkdülferid
c.4,s.157.

[14] ibn.Hişam-Sîre c.l,s.3,
ibn.Kuteybe-Maarif s.10, Yâkubî-Tarih c.l,s. 11, Taberî-tarih c.İ,s.86,
ibn.Abd-i Rabbih-lkdülferid c.4,s.157, Sâlebî-Arais s.49, Deylemî-Firdevs
c.1,s.32, İbn.Esîr-Kâmil c.l,s.59, Ebulfida-Elbidaye vennihaye c.1, s. 99.

[15] Sâlebî-Arais s.49,
İbn.Esîr-Kâmil c.l,s.59.

[16] Taberî-tarih c.1 ,s.86,
İbn.Esîr-Kâmil c.l,s. 60.

[17] Mes’ Udi-Ahbaruzzaman s. 54.

[18] Hâkim-Müstedrek c.2,s.596.

[19] Mes’ Udi-Murucuzzeheb c.1,
s. 40.

[20] İbn.Kuteybe-Maarif s.10.

[21] Yâkubî-Tarih c.l,s. 11.

[22] Taberî-tarih c.1,s.83,
İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.57.

[23] Yâkubî-Tarih c.l,s. 11.

[24]İbn.Sa’d-Tabakat c.1,s. 40,
Sâlebî-Arais s. 50.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye
Diyanet Vakfı Yayınları: 1/79-80.

[25] Ebulfida-Elbidaye vennihaye
c.1, s. 99.

[26] Meryem:56, İbn Hişam sire
c.1, s. 3, ibn.Kuteybe-Maarif s.10, Yâkubî-Tarih c.l,s. 11, Dineveri-El’ahbar
s.1, Taberî-Tarih C.1.S.85, Mes’ Udi-Ahbaruzzaman s. 54, İbn.Esîr-Kâmil
c.1,s.59, Ebulfida-Elbidaye vennihaye c.1, s. 99.

[27] ibn.Kuteybe-Maarif s.10,
Taberî-Tarih C.1.S.86, Mes’ Udi-Murucuzzeheb c.1, s. 40.

İbnünnedim-Fihrist s.39, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.
60.

[28] Ebülmünzir Hişam-Kitabul
esnam s. 52, Yakut-Mucemülbülden c.5, s. 367.

[29] Taberî-tarih c.İ,s.85,
İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.59.

[30] Taberî-Tarih C.1.S.85.

[31] ibn.Kuteybe-Maarif s.10.

[32] Taberî-Tarih c.1,s.85, 86,
87, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.59-62.

[33] Yâkubî-Tarih c.1,s.11.

[34] Meryem: 57.

[35] İbn.Habîb-Kitabülmuhabber
s.3.

[36] M. Asım Köksal, Peygamberler
Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 1/80-81.

[37] Deylemî-Firdevs
c.1,s.224-225

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye
Diyanet Vakfı Yayınları: 1/81-82.

[38] ibn.İshak, İbn.Hişam-Sîre
c.2,s.48, Buharî-Sahih c.4,s.1O7

[39] Ahmed b.Hanbel-Müsned
c.4,s.2O9, Buharî-Sahih c.4,s.1O7

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye
Diyanet Vakfı Yayınları: 1/82.

[40] Yâkubî-Tarih c.1,s.12

[41] Taberî-Tarih c.1,s.86-87,
Ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.62

[42] Taberî-Tarih c.1,s.87

[43] Mes’ûdî-Murûcuzzeheb
c.1,s.4O

[44] Taberî-Tarih c.1,s.87

[45] Yâkubî-Tarih c.1,s.12

[46] Taberî-Tarih c.1,s.87,
ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.62

[47] Yâkubî-Tarih c.1,s.12-13

[48] Taberî-Tarih c.1,s.87, İbn.Esîr-Kâmil
c.1,s.63

[49] Yâkubî-Tarih c.1,s.13

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye
Diyanet Vakfı Yayınları: 1/82-84.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu