Hz.İdrîs (A.S)
ULU’L AZM
OLMAYAN PEYGAMBERLER
Hz. İdrîs
(a.s)’ın Doğumu ve Yetişmesi:
YEDİNCİ BÖLÜM
ULU’L AZM
OLMAYAN PEYGAMBERLER
Hz. İDRÎS
(A.S)
“Kitapta Idrîs’i
de an. Hakikaten o, dosdoğru bir peygamberdi. Onu, üstün bir makama
yücelttik.” (Meryem: 19/56-57)
Hz. İdrîs (a.s), Yüce
Allah’ın, Kur’ân-ı Kerîm’de kendilerinden haber verdiği peygamberlerden
biridir…
Onun ismini, Kur’an
Sûrelerinin birkaç yerinde[1]
anmış-tır… Hz. İdrîs (a.s), kati ve kesin bir surette nübüvvetine ve
risaletine ayrı ayrı iman edilmesi gereken Peygamberlerden birisidir. Çünkü
Kur’an; Hz. İdrîs (a.s)’ın ismini anmış, o-nun kişiliğinden bahsetmiş ve ona,
peygamberlik (nübüvvet) vermekle ve dosdoğru (sıddîk) olmakla nitelendirmiştir.
Yüce Allah, bu hususu şöyle haber vermektedir:
“Kitapta İdrîs’i
de an. Hakikaten o, ‘dosdoğru’ (sıddîk) bir ‘Peygamber’ (nebi) idi. “[2]
Hz. İdrîs (a.s)’ın Soyu:
O, İdrîs b. Yerd b.
Mehlail… olup soyu,Hz. Âdem (a.s)’in ;Oğlu Şid (a.s)’a kadar dayanmaktadır.
Hz. İdrîs (a.s)’m
ismi; İbranilere göre, “Hanûh”tur. Bu, Arapça’ya “Uhnûh”
olarak geçmiştir.
Hz. İdrîs (a.s), Hz.
Nûh (a.s)’ın atalanndandır.
Bazı tarihçilerin
iddiasına göre; Hz. İdrîs. (a.s), Hz. Nûh (a.s)’dan önce değil de İsrail oğullan
döneminde yaşamıştır. Bu, yanlış bir iddiadır. Çünkü Haliz İbn Kesîr[3] ile
bir çok güvenilir tarihçi, bu görüşü kabul etmemişlerdir. [4]
Hz. İdrîs (a.s)’ın Doğumu ve Yetişmesi:
Hz. İdrîs (a.s), Hz.
Âdem (a.s) ile Hz. Şid (a.s)’dan sonra kendisine “Peygamberlik”
verilen Âdem oğullarının ilkidir.
İbn İshâk’m
anlattığına göre; Hz. İdrîs (a.s), kalemle yazı yazan ilk kişidir.
Hz. İdrîs (a.s), Hz.
Âdem (a.s)’m ömrünün 308 senesine yetişmişti. Çünkü Hz. Âdem (a.s), takriben
1000 sene gibi u-zun bir süre yaşamıştı. Nitekim bu husus, Hz, Âdem (a.s)’m
kıssası ile ilgili yerde geçmişti.[5]
Alimler, Hz. İdrîs
(a.s)’m doğum yeri ve yetişmesi hakkında görüş ayrılığına varmışlardır:
Bazı alimler derki:
Doğrusu Hz. İdrîs (a.s), “Babil” de doğmuştur. Bazıları da derki: Hz.
İdrîs (a.s), “Mısır” da doğmuştur. Fakat doğru olan, ilk görüştür.
Hz. İdrîs (a.s), ilk
bilgilerini, çocukluk yıllarında Hz. Şid (a.s)’dan almıştır. Büyüyünce, Allah,
ona, “Peygamberlik” vermiştir.
Hz. İdrîs (a.s),
Peygamber olmasından sonra, Hz. Âdem (a.s) ile Hz. Şid (a.s)’m şeriatından
ayrılan bozguncuları u-yardı. Fakat Hz. İdrîs (a.s)’a, çok az bir topluluk
itaat etti. Büyük bir çoğunluk ise, ona itaat etmedi. Bunun üzerine onların
yanından ayrılmaya karar verdi. Kendisine itaat eden kimselere de, göç
etmelerini emretti. Fakat vatanlarından ayrılmak, onlara ağır geldi. Hz. İdrîs
(a.s)’a:
– ‘Göç ettiğimizde,
(Babil) gibi bir yeri nerde buluruz?’ diye sordular. Hz. İdrîs (a.s)’da,
onlara:
– ‘Allah için hicret
ettiğimizde, (Allah, buranın dışmda) bir
çok yerde bize rızık verir’ diye cevap verdi.
Bunun üzerine Hz.
İdrîs (a.s) ile ona itaat edenler, vatanlarından çıkıp Mısır diyarına
vardılar. Orada Nil nehrini gördüler. Nil nehrinde durup Allah’ı teşbih
ettiler… Hz. İdrîs (a.s) ile beraberindekiler, Mısır’a yerleşip orada
insanları Allah’a ve güzel ahlaka davet ettiler.[6]
Hz. İdrîs (a.s)’m[7]
yeryüzünde kaîış süresi, 82 yıldır. Sonra Allah, onu, kendi katma kaldırmıştır.[8]
Nitekim Yüce Allah’ta bu hususu şöyle anlatmaktadır:”idrîs ‘i, üstün bir
makama yücelttik.[9]
Hz. İdrîs (a.s),
çeşitli prensip ve öğütlerle insanları; Allah’ın dinine, yalnızca yüce
yaratıcıya ibadet etmeye ve dün ya da Salih amel işleyerek ahiretteki azaptan
kurtulmaya davet etti. Onları, bu geçici dünya hayatından yüz çevirip ebedi ahiret
hayatına yöneltmeye teşvik etti. Onlara; namaz kılmayı, oruç tutmayı ve zekat
vermeyi emretti. Manevi kirlilik o-lan cünüplük halinden temizlenmeleri
hususunda titizlik göstermelerini istedi. Sarhoş edici bütün içecekleri haram
kıldı ve bu hususta (taviz vermeyip) son derece ısrarcı davrandı.
Denildi ki: Hz. İdrîs
(a.s) zamanında 72 dil mevcut olup o dönemdeki insanlar bu dilleri
konuşuyorlardı. Yüce Allah’ta, onların konuştukları bu dilleri, Hz. İdrîs
(a.s)’a tamamen öğretmişti. Çünkü Hz. İdrîs (a.s)’m, kendi döneminde yaşayan
her grubun dilini bilmesi gerekmekteydi.[10]
Nitekim Yüce Allah’ta bu hususu şöyle anlatmaktadır:
“(Allah’ın
emirlerini ve yasaklarım) insanlara iyice açıklasın diye, her peygamberi,
yalnız kendi kavminin diliyle gönderdik.”[11]
Hz. İdrîs (a.s),
şehircilik yönetimini öğrenen ilk kişidir. Bu sebeple de kavmine, şehirler
kurmanın kurallarını çizip gösterdi. Her grup, kendi topraklan üzerinde bir
çok şehir kurdu. Hz. İdrîs (a.s) zamanında 188 şehir kurutmuştur.
Hz. îdrîs (a.s), hikmetli
sözleriyle de meşhur olmuştur. Onun hikmetli sözlerinden bazıları şunlardır;
– “Dünyanın en
değerli şeyi, üzüntüdür. En kötü olanı ise, pişmanlıktır.”
– “Mutlu kişi, (ibret gözüyle) kendine
bakandır. Rabbi katında onun şefaatçisi, Salih amelleridir.”
– “îmanla
birlikte olan sabır, (kişiyi) zafere ulaştırır.”
Bunlar, Hz. İdrîs
(a.s)’m pek çok hikmetli sözlerinden birkaç tanesidir… Salat ve selam, onun
ve Peygamberimiz üzerine olsun. [12]
[1] Meryem: 19/56; Enbiya: 21/85.
[2] Meryem: 19/56.
Muhammed Ali Sâbûnî, Peygamberler Tarihî, Ahsen Yayınları: 535.
[3] Hafız İbn Kesîr, el-idâye ve’n-Nihâye, 1/99 (ç)
[4] Muhammed Ali Sâbûnî, Peygamberler Tarihî, Ahsen
Yayınları: 535-536.
[5] Hafız İbn Kesîr, el-Bidâye ve’n-Nihâye, 1/99.
[6] Neccâr, Kasasırl-Enbiyâ, s. 26
[7] hz. İdrîs (a.s)’ın kıssasının detayı için, Taberî
Tarihi, 1/172’ye bakabilirsiniz. Taberî derki: ;’Hz. İdrîs (a.s),
“Uhnuh” diye adlandırılmıştır.” Yine bu konuda \hu Kesîrin,
el-Bidâye ve’n-Nihâye, 1/94’e bakabilirsiniz.
[8] Hz. İdrîs (a.s)’m göğe çıkarılıp orada öldüğü ya da
daha sağ olduğu ile ilgili ;» nişler, tamamen
İsrailiyyaîrır. Çünkü Hz. İdrîs’in,
halen sağ olduğu
görıı-Ka’bu’l-Ahbar’dan nakledilmektedir. Ka’bui-Ahbar’a göre; halen sağ dört
Po. gamber bulunmaktadır. Bunlar: İl}âs ve Hızır yerde, İdrîs İle İsa ise
göktedir. Kesîr, el-Bidayc, 1/337; İbn
Hacer, el-İsabc, 1/432; Suyuti,
ed-Dürrü’1-Mensuı 5/285). Hz. İdrîs’in sağ olmadığı ile ilgili olarak b.k.z:
Doç Dr. A. Aydemir, a.g ı s. 227-233
Aynca Hasan Basri ise, ayeti kerimede geçen “‘üstün yerin”,
cennet olduğunu söylemiştir.
[9] Meryem: 19/56
[10] Dillerin ortaya çıkması ve çoğalması ile ilgili olarak
b.k.z: Fahreddîn epRâzî, Tefsiri Kebîr, 2/265, Ank. 1988 (ç)
[11] îbrahîm: 14/4
[12] Muhammed Ali Sâbûnî, Peygamberler Tarihî, Ahsen
Yayınları: 536-538.