Diyanet, hileli gıda satarak elde edilen geliri ‘haram’kazanç olarak niteliyor.
Biliyorsunuz son günlerde bal firmalarının yaptığı hileler konuşuluyor. İşte bu tartışmaya Diyanet de konuyla ilgili dini hükmü açıklayarak müdahil olmuş.
Eh, Diyanet bu mevzulara girdiğine göre, benim de Diyanet’in dikkatini çekecek türden sorularım var.
Diyanet’e soracağım sorular, medya sektörüyle alakalı.
Biliyorsunuz medyada uzun zamandır süren bir tartışma var. “Tirajlar reel değil” tartışması.
Bazı gazetelerin satış miktarlarını hile ile yüksek gösterdikleri ileri sürülüyor. Bu durumun ne boyutta olduğunu ben de biliyorum.
Elde kalem olunca gazetelerin tiraj almalarında da zorluk çıkmıyor. Tirajlar kalemle yazılınca okurun beğenip beğenmemesinin de bir kıymeti kalmıyor.
Diğer taraftan reklam veren için bu tiraj bilgileri önemli bir veri. Verdikleri reklamların kaç kişiye ulaştığını ancak tiraj raporlarına bakarak belirliyorlar. Verilen reklamın değerini de bu tirajlar belirliyor.
Mesela gerçekte 20 bin satan bir gazete, dağıtım şirketi kayıtlarında kendini 100 bin satıyormuş gibi gösterebiliyor.
Reklam veren sonuçta dağıtım şirketinin verilerini esas kabul ediyor.
Yani müşteri ile alışverişine esas teşkil eden veriler hileli.
Benzer tartışmalar TV’lerin izlenme oranları hakkında da yapılıyor.
TV’ler de çeşitli hilelerle izlenme oranlarını normalin üzerinden gösteriyorlar. TV’lere de reklam verenler için o TV kanalının ne kadar izlendiği önemli bir gerekçe. Kimsenin izlemediği bir kanala reklam vermek pek akıl karı değil. Öyle değil mi?
Anlayacağınız medya dünyasındaki ‘hile’ gıda sektöründekinden pek geri kalmıyor.
İşte bu nedenle Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez hocamızın medyaya da bir çift laf etmesi gerek.
Yapılan bazı ‘küçük’ ayarların getirdiği kazanca ‘haram’ diyerek hileye başvuranları caydırabilir miyiz?
Bana sorarsanız, medyada da bir terbiye hareketi başlatsak fena olmaz.
Çünkü sektör yıllardır kendi içinde bu sorunu bir türlü çözemedi.
Görünen o ki iş Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez Hoca’ya kaldı.
Şimdi, soruyu toparlıyorum:
Tirajlarını ve reytinglerini çeşitli hilelerle olduğundan fazla gösterip, müşteriden hak etmediği sayıda ve ücrette reklam alanların kitaptaki yeri ve hükmü nedir hocam?
Buradan gelen kazancın hileli gıdadan gelen kazançtan bir farkı var mı?
Meseleyi Diyanet’e havale etmedeki öncelikli amacım ‘hileli tiraj veya reyting’ ile yüksek gelir elde edenlerin ağız tadını bozmak değil, sektörde işini iyi yapanların hakkını savunmak.
Çünkü veriler gerçek olmayınca sektörde kimin çalışıp kimin yan gelip yattığını öğrenemiyoruz. Hem reklam verene de haksızlık oluyor. Öyle değil mi?
“Herkesin 28 Şubat süreci aktörlerine dönük operasyonu konuştuğu bu günlerde bu da nereden çıktı?” dediğinizi duyar gibiyim.
Şuradan: Bir daha 28 Şubat türü bir sürecin yaşanmaması için sağlam bir medyaya ihtiyaç var.
Herkesin geçmişle uğraşmasına gerek yok, kimimiz da gelecek için çabalayalım fena mı olur.
Hem “28 Şubat’ta medya olmasaydı asker bu kadar başarılı olmazdı”diyorsunuz, hem de yeni ve sağlam bir medya kurmuyorsunuz. Olmaz ki ama.
Levent Gültekin
acikcenk@gmail.com
Gazeteciler