اَلنَّوْعُ الرَّابِعُ؛ حُرُوفٌ تَنْصِبُ الْفِعْلَ الْمُضَارِعَ وَ هِيَ أَرْبَعَةٌ. اَلأَوَّلُ أَنْ، نَحْوُ؛ أُحِبُّ أَنْ أُطِيعَ اللهَ تَعَالَى. وَ الثَّانِى لَنْ، نَحْوُ؛ لَنْ يَغْفِرَ اللهُ تَعَالَى لِلْكَافِرِينَ. وَ الثَّالِثُ كَىْ، نَحْوُ؛ أُحِبُّ طُولَ الْعُمْرِ كَىْ أُحَصِّلَ الْعِلْمَ. وَ الرَّابِعُ إِذَنْ، نَحْوُ؛ قَوْلِكَ؛ لِمَنْ قَالَ اُطِيعُ اللهَ تَعَالَى إِذَنْ تَدْخُلَ الْجَنَّةَ
اَلنَّوْعُ الرَّابِعُ kırk dokuz adet olan ve 5 nevden oluşan Semai Amillerin dördüncü nev’i; حُرُوفٌ harflerdir, öyle harfler ki; تَنْصِبُ nasb eder, الْفِعْلَ الْمُضَارِعَ fiil-i muzariyi nasb eden harflerdir. وَ هِيَ ve o harfler; أَرْبَعَةٌ dört tanedir. اَلأَوَّلُ birincisi; أَنْ “en” (masdara tevil eden edat) harfidir. نَحْوُ misali şöyledir; أُحِبُّ أَنْ أُطِيعَ اللهَ تَعَالَى “Allah-u Teala’ya itaat etmemi severim” gibi. وَ الثَّانِى ikincisi; لَنْ “len” (asla, kesinlikle değildir) harfidir. نَحْوُ misali şöyledir; لَنْ يَغْفِرَ اللهُ تَعَالَى لِلْكَافِرِينَ “Allah-u Teala kafirleri asla bağışlamayacaktır” gibi. وَ الثَّالِثُ üçüncüsü; كَىْ “key” (için) harfidir. Bu كَىْ harfi daha önce harf-i cerrlerde karşımıza çıkmıştır. Harf-i cerr olarak كَيْمَهْ dedik ama yine de isimlerin başında كَىْ olarak bulunabilir. كَىْ harfinin harfi-i cerr mi yoksa fiil-i muzariyi nasb eden harf mi olduğunu anlamak çok kolaydır. Adı üstündedir, önündeki fiil ise muzariyi nasb eden edattır, önündeki isim ise zaten harf-i cerrdir. İsim meksur olur ama fiil kesre almaz. Muzari fiil ref, nasb ve cezm alametlerine sahiptir. نَحْوُ misali şöyledir; أُحِبُّ طُولَ الْعُمْرِ كَىْ أُحَصِّلَ الْعِلْمَ “İlim tahsil etmek için ömrün uzununu severim” gibi. وَ الرَّابِعُ dördüncüsü; إِذَنْ “izen” (öyleyse, o halde, o zaman) harfidir. نَحْوُ misali şöyledir; قَوْلِكَ senin (erkek) sözün; لِمَنْ قَالَ اُطِيعُ اللهَ تَعَالَى إِذَنْ تَدْخُلَ الْجَنَّةَ “Kim Allah-u Teala’ya itaat ederim der ise öyleyse o kişi cennete girer” gibi. Bu cümle kitaplarda ters yazılmıştır. Doğrusu böyledir. Burada, ben itaat ederim diyen kişi gaib mi, gaibe mi, muhatab mı, muhataba mı bilmiyoruz. Dolayısıyla “ben itaat ederim” diyen kim ise تَدْخُلَ lafzı ona göre şekillenir. Şöyle düşünelim: İki kişi konuşuyorlar. A kişisi, B kişisine “Kim Allah’a itaat ederim der ise o halde o kişi cennete girer” diyor. B kişisi de bu sözü sevmiş olacak ki normal bir zamanda A kişisine hitaben senin şu sözün var ya yani “Kim Allah’a itaat ederim der ise o halde o kişi cennete girer” bu doğrudur demeye getiriyor. Sözün içerisindeki zamirler belli değil. Yani sözü söyleyen cennete giren kişi değil. Bunu konuşma arasındaki cümle gibi düşünün. Gerçekte kim Allah’a itaat ederim der ise bizler ona cevaben o halde cennete gidersin deriz. Erkek der ise تَدْخُلَ الْجَنَّةَ deriz, kadın der ise تَدْخُلِي الْجَنَّةَ deriz. Zamire göre konuşuruz.
Metnin Toplu Manası; 49 adet olan ve 5 nevden oluşan Semai Amillerin dördüncü nev’i; Fiil-i Muzariyi Nasb eden Harflerdir. Bu harfler 4 tanedir. Birincisi; أَنْ “en” harfidir. Misali şöyledir; تَعَالَى “Allah-u Teala’ya itaat etmemi severim” gibi. İkincisi; لَنْ “len” harfidir. Misali şöyledir; لَنْ يَغْفِرَ اللهُ تَعَالَى لِلْكَافِرِينَ “Allah-u Teala kafirleri asla bağışlamayacaktır” gibi. Üçüncüsü; كَىْ “key” harfidir. Misali şöyledir; أُحِبُّ طُولَ الْعُمْرِ كَىْ أُحَصِّلَ الْعِلْمَ “İlim tahsil etmek için ömrün uzununu severim” gibi. Dördüncüsü; إِذَنْ “izen” harfidir. Misali şöyledir; لِمَنْ قَالَ اُطِيعُ اللهَ تَعَالَى إِذَنْ تَدْخُلَ الْجَنَّةَ “Kim Allah-u Teala’ya itaat ederim der ise öyleyse o kişi cennete girer” gibi.
Fiil-i Muzari’yi Nasb Eden Harfler | |||
إِذَنْ | كَىْ | لَنْ | أَنْ |
öyleyse | için | asla | Masdar tevili |