Yıl: 2012

  • Diyanetten Kırmızı Işık Fetvası

     

    “KIRMIZI IŞIKTA GEÇMEK CAİZ DEĞİL”

    Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, trafik kurallarına uymanın dini açıdan da sorumluluk olduğunu ortaya koymak için konuyu gündemine alacak. Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Raşit Küçük, Emniyet ile işbirliği yaparak, vatandaşları eğiteceklerini söyledi. “KIRMIZI IŞIKTA GEÇMEK CAİZ DEĞİL”

    Raşit Küçük, ”Trafik kuralları, uyuşturucu kullanmak gibi konularda Emniyet Genel Müdürlüğü ile Din İşleri Yüksek Kurulu üyelerini bir araya getirip konuşacağız. İnsanımızı bu yönde eğitip, mesela kırmızı ışıkta geçmenin asla caiz olmadığını, bunu yaptığında bir kişinin hayatına mal olmuşsa, bu insanın aslında ömür boyu bunun vebalinden kurtulamayacağını ve aynı zamanda çok büyük bir ceza alması gerektiğini anlatırız” dedi.

    ‘KANUNDAN KAÇARIM AMA ALLAH’TAN KAÇAMAM’

    Türkiye’de trafik kurallarına uyulmamasından kaynaklanan çok büyük kazalar olduğuna işaret eden Küçük, ”İlgili kurumların bize verdiği bilgiye göre, Türkiye’de ölümlü trafik kazalarının yüzde 90’ı kurallara uymamaktan kaynaklanıyor. Dolayısıyla devletin kurumlarının ve bu kurumlar arasında yer alan Diyanet İşleri Başkanlığı ve Din İşleri Yüksek Kurulu’nun da bu yönde söyleyecek sözü olabilir. Biz bunu kurulda görüşmeyi o bakımdan arzu ettik” diye konuştu. Din görevlilerinin halkı biliçlendirmesi gerektiğini ifade eden Küçük, ”Camilerdeki vaiz, hatip, din görevlisi, imam, bu konulara ne kadar çok temas ederse kuralsızlıklar o kadar çok önlenmiş olur” dedi. ‘KANUNDAN KAÇARIM AMA ALLAH’TAN KAÇAMAM’

    Küçük, sözlerini şöyle sürdürdü:
    ”Mesela bir kişi, aklını ve idrakini izale eden içki, uyuşturucu kullandıktan sonra araba sürüyor. Bu, bile bile hayata kast etmek gibidir. Dinin bunu makul görmesi mümkün değildir, zaten kanunlar da bunu makul görmüyor. Dolayısıyla dinin koyduğu kuralların şöyle bir arka planı var; insanları bu açıdan eğitmemiz çok önemli. Yani kanunlar bunun cezasını dünyada tayin ediyor, veriyor. Din ise tüm insanlara varlığı sabit olan iki alemi hesaba katan bir anlayışı öğretiyor. Dünyada da sorumluluğun var, ahirette de. Kanundan kaçabilirsin, ama orada Cenab-ı Hak bunun hesabını sana soracak. İnsanlara bu arka planı, Allah’ın huzurunda hesap sorma düşüncesini inancı gereği kabul ettirebilirsek, bunu çok işlersek, bu insanlar umulur ki ‘Kanundan kaçarım ama Allah’tan kaçamam’ duygusuna sahip olur da belki çok daha disiplinli olurlar.”

     

  • İstanbul İl Müftüsünün Kandil Mesajı

    Bu gece (03-04.02.2012) Peygamber Efendimizin kamerî takvime göre doğum yıldönümüdür. Rebîülevvel ayının 12’sinde bir pazartesi günü dünyaya gelen peygamberimiz 63 senelik bereketli bir ömür yaşadıktan sonra bu dünyadan ayrılmıştır.
    Müslümanların gerçekten kardeş olmaları, birbirlerini öyle hissetmeleri, aynı ailenin fertleri olarak aralarında sevgi ve saygının, şefkat ve merhametin hâkim olması için Cenab-ı Hakka bir daha iltica ediyorum ve O’ndan bunu niyaz ediyorum.
    İslam dünyasının bir kısmının bugün içinde bulunduğu kargaşa ve kavga ortamından duyduğum üzüntümü yüce Rabbime ve Müslümanlara arz ediyorum. Her iyi gibi sevgi ve kardeşlik ortamı da Allah’ın lütuf ve ihsanı yanında iyi niyetli çabalara bağlıdır.
    Müslümanlara düşen Allah’ın rızasını gaye edinen çabalarını sürdürmeleridir. Bu çabalar sürdüğü takdirde neticenin hâsıl olması ümit edilir. Ama unutulmamalıdır ki neticeyi hâsıl edecek olan Allah’tır. Biz hedef tespit ederek planlı, programlı çalışırız fakat beklediğimiz zâhirî neticeyi görmesek de niyetlerimiz hâlis olduğu takdirde asıl netice olan Allah’ın rızasını kazanırız.
    İnanıyorum ki başta Müslümanlar olmak üzere dünyanın Peygamber Efendimizin getirdiği mesaja ihtiyacı var. Müslümanların bugün içinde bulundukları durum o mesajın anlaşılmasını perdeliyor. İslam ışığının önündeki perdelerin kalkması ve dünyaya barış ve sükûnun, huzurun, paylaşım kültürünün hâkim olması; açlık ve sefaletin, tembellik ve ataletin, terör ve cehaletin, kin ve adavetin yok olması niyazıyla bu kutlu doğumun sene-i devriyesi vesilesiyle bütün Müslümanların, aziz İstanbul halkının ve değerli mesai arkadaşlarımın kandilini tebrik ediyorum.

  • Müslümanlar Dünyanın En Zengin Ama En Fakirleri

     

    İslam dünyasını ilgilendiren problemlerin çözümüne ilişkin ortak dayanışma ve yardımlaşma zemini oluşturmayı hedefleyen teşekkülün nihai amacı İslam Parlamentosu oluşturmaktır diyen AK Parti Ardahan Milletvekili Prof. Dr. Orhan Atalay, Dünyanın en zengin enerji kaynaklarına sahip koca bir coğrafyada yaşayanların dünyanın en yoksul ülkeleri arasında çoğunluğu oluşturması çelişkisine dikkat çekti.

    İslam dünyasında kadın kültür ve eğitim komisyonunda Arapça sunum Yapan Prof. Dr. Orhan Atalay; problemlerimizi kendi değerlerimiz ve gerçekliğimiz ışığında tartışmak gereğine vurgu yaptı.

    52 Ülkeden parlamenterlerin katıldığı toplantıya son iki günde bir çok İslam ülkesinden meclis başkanları da iştirak etti. Endonezyanın Palembang kentinde icra edilen kongrede bugün ev sahibi olan Endonezya’nın Devlet Başkanı da bir konuşma yaptı.

  • İslama Hizmet Ödülleri Sahiplerini Buluyor

     

    Hz. Muhammed’in doğumunun 1441. senesi vesilesiyle “Kur’ân” konusu işleniyor.

    Âlemlerin Peygamberi Hz. Muhammed (S.A.S.)’in hoşgörüsünü, herkesi mânâ bayrağı altında toplayan sevgisini idrak etmek amacıyla gerçekleştirilen geleneksel “Dost islâm’a Hizmet Ödülleri” gecesi, 4 Şubat 2011, Cumartesi günü istanbul Kongre Merkezi’nde saat 18.30’da gerçekleştirilecek.

    Cenan Eğitim Kültür ve Sağlık Vakfı, Türk Kadınları Kültür Derneği ile Altay Kültür Sanat Eğitim Vakfı tarafından müşterek olarak tertiplenen İslâm Peygamberi Hz. Muhammed (S.A-S.)’in doğumunun 1441. gecesi vesilesiyle düzenlenen Dost Ödülleri gecesi, Diyânet işleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’in konuşmasıyla açılacak.

    Bu sene sekizinci defa verilecek olan “Dost İslâm’a Hizmet Ödülü”nü yurtdışından “The Qur’an: A Biography” adlı kitabıyla ABD’den Prof Bruce Lavvrence’a verilecek.

    Bu yıl konunun Kur’ân olması nedeniyle birden fazla ödül verilmesi kararlaştırıldı. Sırasıyla Dost İslam’a Hizmet Ödüllerini alacak olanlar şunlar;

    • Elmalılı Hamdi Yazır adına ailesi

    • Eski Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu

    • Kur’ân tilâvetinde Tayyar Altıkulaç’a takdim edilecek

    • HAT san’atında Hattat Aziz Efendi adına ailesine takdîm edilecek

    • TEZHİP san’atında Muhsin Demironat’ın torununa takdîm edilecek

    • CİLT san’atında İslâm Seken’e takdîm edilecek

    Program, kendilerini gecenin kutsiyetinden dolayı belirli bir isim ile adlandırmayan, hanende ve sazendelerin icrâ edeceği Lâ Edrî Konseri ile son bulacak.

    Dost İslam’a Hizmet Ödülleri

    4 Şubat 2012 Cumartesi

    Ödül Töreni: 18.30

    Giriş: Ücretsizdir / Halka açıktır

     

    Hz. Muhammed’in (s.a.s) doğumu vesilesiyle her yıl düzenlenen “Dost” İslâm’a Hizmet Ödülleri gecesinin sekizincisi bu yıl “Kur’an-ı Kerîm” başlığı altında 4 Şubat 2012 Cumartesi günü İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı‘nda gerçekleştirilecek.

     

    4 Şubat 2012 Cumartesi

    Saat: 18:30

    Yer: İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı (Davetiyelerde İstanbul Kongre Merkezi olarak geçmektedir fakat salonumuz değişmiştir)

     


    Program:

    Vakıflar adına Açılış Konuşması

    Diyanet İşleri Başkanımız muhterem Mehmet Görmez’in “Kur’an-ı Kerîm’in hakikati” konulu konuşması.

    Ödül takdimleri

    Prof. Dr. Ali Bardakoğlu‘na yapmış olduğu hizmetler vesilesiyle 2012 Dost İslâm’a Hizmet Ödülü takdîm edilecektir.


    Prof. Bruce Lawrence‘a, “The Qur’an: A Biography” isimli kitabı vesîlesiyle 2012 Dost İslâm’a Hizmet Ödülü takdîm edilecektir. 

    – Son devir tefsir alimlerinden Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır adına ailesine 2012 Dost İslâm’a Hizmet Ödülü takdîm edilecektir

    – Kur’an tilâveti ve erken dönem Kur’an’ları hususunda yaptıkları çalışmalar vesilesiyle Prof. Dr. Tayyar Altıkulaç’a 2012 Dost İslâm’a Hizmet Ödülü takdîm edilecektir.

    – Kur’an-ı Kerîm çevresinde şekillenen san’atlardan HAT san’atında Hattat Aziz Efendi adına ailesine 2012 Dost İslâm’a Hizmet Ödülü takdîm edilecektir.

    – Kur’an-ı Kerîm çevresinde şekillenen san’atlardan TEZHİP san’atında Muhsin Demironat adına ailesine 2012 Dost İslâm’a Hizmet Ödülü takdîm edilecektir

    – Kur’an-ı Kerîm çevresinde şekillenen san’atlardan CİLT san’atında İslâm Seçen‘e 2012 Dost İslâm’a Hizmet Ödülü takdîm edilecektir.

    Ara

    “Lâ Edrî” Tasavvuf Musıkisi Konseri

    Program genel katılıma açık ve ücretsizdir.

     

  • MHP Milletvekili Erdem den Mevlid Kandili konferansı

     

    Gölbaşı Belediyesi’nin Zübeyde Hanım Aile Yaşam Merkezi’nde gerçekleştireceği konferansın konuşmacısı Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı, Ankara Milletvekili İlahiyatçı Prof. Dr. Mustafa Erdem olacak. Zübeyde Hanım Aile Yaşam Merkezi’nde düzenlenecek konferans saat 14.00’de başlayacak.

    Gölbaşı Belediye Başkanı Yakup Odabaşı, 3 Şubat Cuma akşamının Mevlid Kandili olduğunu hatırlatarak, bu önemli günde bir konferans düzenlediklerini bildirdi. Başkan Odabaşı, kandillerin, avuçların Allah’a açıldığı, gözlerin yaşardığı, ilahi esintilerin kalpleri okşadığı geceler olduğunu belirterek, “Bu ulvi gece münasebetiyle Gölbaşılıları bilgilendirmek amacıyla bir konferans düzenlemiş bulunuyoruz.” dedi.

  • Sizce Hz. Nuhun Gemisi Nerde ?

    Son dönemlerde Hz. Nuh’un gemisinin Ağrı’da olduğu iddiaları üzerine Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bünyamin Açıkalın yaptığı araştırmayı gazetecilerle paylaştı. Doç. Dr. Açıkalın, “Şırnak Şehr-i Nuh ile özdeşleştiği için böyle bir çalışma yapmak istedim. Çalışmada tefsir literatürden yararlandım. Tefsir, Kuran-ı Kerim’in yorumlanmasıyla ilgili kaynaklardır. Eski zamanlardan beri yazılmış kaynaklar var. O kaynaklarda Hz. Nuh ile ilgili ne anlatılıyor? Benim gördüğüm tefsir
    kaynaklarında öncelikle tefsirlerde Kuran-ı Kerim’le ilgili ayeti kerime var. Gemi oturdu diyor. O oturma ile ilgili ayetin tefsirinde gördüğüm tefsirlerin büyük çoğunluğunda bu bölge tarif ediliyor. Tabii bu bölgeyi o dönemin coğrafi paylaşımında Ceziratü İbni Ömer diye geçiyor büyük çoğunluğunda. Tefsirlerde ‘İbni Ömer Cezirisi’ denilen bölge Cudi Dağı’dır. Hem bu klasik ilk dönem klasik tefsirlerde hem de çağdaş tefsirlerde de durum böyle. Son yazılan Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yayınlanan Kuran
    Yolu tefsiridir ki o tefsir gerçekten büyük bir emeğin mahsulüdür. Kuran Yolu tefsirinde de Cudi Dağı işaret ediliyor. Kendi tebliğimde de buna yer verdim. İkinci cildinde günümüzde Şırnak’ın Cizre ilçesinde bulunan Cizre’ye 17 km mesafede bulunan Cudi Dağı’dır deniyor. Diyanet İşyeri Başkanlığı’nca yayınlanan İslam ansiklopedisi var. Orada da Cudi maddesi geçiyor Ahmet Bedir hoca yazmış. İlgili olayın Cudi Dağı’nda geçtiğine dair bilgiler var. Olay çok eski tarihlerde olduğu için hiç kimse bu konuda
    kesinlikle buradadır diyemiyor. Tefsir kaynaklarında da başlangıçta Cudi Dağı’ndan bahsedilse de ikinci üçüncü rivayetlerde başka seçeneklerden de söz ediliyor. Bu dağın Lübnan’daki şu dağda olabilir bazıları Ağrı’da olabilir diyor. Kesinlik şu an için yok. Kimsenin şu anda ispat etmesi de mümkün değil. Ama tefsir literatüründeki kaynaklarda öncelikle Cudi dağı işaret ediliyor. Kuran-ı Kerim’de Cudi diye geçiyor geminin oturduğu dağ. Tevrat’ta ise Ararat dağı diye geçiyor. Bu Ağrı dağıdır. Günümüzde Ararat
    Dağı Ağrı diye meşhur olmuş ama eski dönemlerde coğrafi isimlendirmeler günümüzdeki gibi olmayabilir. Mesela tefsirlerden birinde Tevrat’ta geçen Ararat dağından yola çıkarak şöyle bir bilgi vermişler; eskiden Ararat denilen yer eskiden Şırnak ve çevresini de içine alan geniş bir Urartu Uygarlığı’nın sınırları içerisindeydi. Tevrat’ta geçen Ararat kavramı Ararat dağına oturdu demesi o zamanki Ararat ve Urartular dediğimiz bölge günümüzde Cudi dağını da içine alan bir coğrafyadır diyor tefsirlerden birisi.
    Deliller diyebileceğimiz emarelerde var. Mesela Hz. Nuh geminin oturmasından önce dua etmiş. Hz Nuh; ‘Yarabbi beni bereketli topraklara indir’ şeklinde duası var. Allah’u Teala’nın da Hz Peygamberin duasını kabul ettiği düşünülür. Onu toprağı bereketli bir yere indirmesi beklenir. Dolayısıyla Cudi dağına baktığımızda orada tarıma ve hayvancılığa elverişli bir alanın olması bu ‘Bereketli yere indir’ kavramı ile de örtüşüyor. Zaten ‘Cud’ kelimesi de kelime olarak incelendiğinde bereket manası var. Dolayısıyla
    bu da Nuh’un gemisinin bu bölgede oturduğuna dair bir emaredir. Bu bölgede halk arasında dolaşan birçok şey var. Yaşlılarla konuştuğumuzda Yoğurtçular isminde bir köy var. Orada eskilerin Nuh makamı diye bir yeri ziyaret ettikleri söyleniyor. Çok eskiden gelen bir gelenek ve söylenti var. Böyle bir olayın olmasa nesilden nesile aktarılmasa sadece bir söylenti olmaz. Ağrı dağı ile ilgili böyle bir şey var mı bilmiyorum” dedi.

    “BİZ KURAN’DA VERİLEN BİLGİLER NE ONU SÖYLÜYORUZ”
    Tefsirlerde anlatıldığına göre Hz. Nuh ile birlikte gemide 80 kişi olduğunun yazıldığını belirten Açıkalın, “Tufandan sonra 80 kişinin kurtulduğu söyleniyor. Dolayısıyla oradaki köyün Heştan yani 80 köyünün de Şırnak’ta olması da tefsirdeki bilgilerle uyuşuyor. Bununla ilgili çok sayıda da yayın var. Benim bildiğim şu ana kadar bu alanda bir arkeolojik çalışma yapılmamış. Temel problem Tevrat’ta Ararat diye geçiyor demesi. Tevrat’ta Gemi Cudi’ye oturdu demiyor. Hıristiyanlık mı doğru söylüyor, Kuran mı
    doğru söylüyor diye bir çekişme var. Hıristiyanlar Ağrı dağında olduğunu ispat etme gayretine düşmüşler Müslümanlar da Cudi dağına oturduğunu ispat etme gayretine düştüler gibi bir çekişme ortamı da doğmuş olabilir. Ama doğru ne ise odur. Biz Kuran’da verilen bilgiler ne onu söylüyoruz” dedi.
    Yahudilerin elinde bulunan eski Tevrat metinlerinde de geminin Cudi’ye oturduğuna dair bilgilerin yer aldığını aktaran Açıkalın, “Çağdaş Müfessirlerden Süleyman Ateş hocanın da biliyorsunuz Kuran-ı Kerim Medine’de peygamber efendimizin olduğu ortamda indi. O dönemde Medine’de Yahudiler var. O Yahudilerin ellerinde de Tevrat metinleri var. Süleyman hoca aslında Ararat geçtiğine de karşı çıkıyor Tevrat’ta. Çünkü tefsirinde belirtmiş bana da mantıklı geldi. Eğer Ararat yazıyor olsaydı o dönemde Yahudiler
    peygamber efendimize itiraz ederlerdi. Sizin Kuran’ınız doğru söylemiyor, bizim elimizdeki Tevrat metinlerinde Nuh’un Gemisi’nin Ararat’ta oturduğu yazıyor derlerdi. Yakup el Hamedi’nin kitabında Peygamber Efendimiz dönemindeki Yahudilerin elinde bulunan eski Tevrat metinlerinde de geminin Cudi’ye oturduğuna dair bilgiler yer alıyor. Ararat dağına oturduğuna dair tek bilgi Tevrat’ta var. Tefsirlerde Hz. Nuh’un tufandan sonraki hayatı ile ilgili de bilgi verilmiş. Ama bunda da bir netlik yok. Türbenin burada
    olması tarihi gerçeklerle uyuşuyor mu? O konuda bir şey söyleyemem, bir araştırmam olmadı. Ama bu durumda Cudi Dağı’nda olma ihtimalini güçlendiriyor. Tefsir literatüründe Hz. Nuh’un olayını anlattım. Nuh Tufanı’ndan öncesinden başlayarak niçin tufan oldu. Tufan esnasında ne oldu. Tufandan sonra nasıl oldu diye tefsir kaynakları da olay nasıl anlatılıyor. Kuran-ı Kerim’de bir ayet geçiyor, biz o Nuh’un gemisini geride kalanlar için bir delil bir işaret olarak terk ettik, bıraktık diye geçiyor. Bu ayeti
    kerimenin tefsirinde sahabe döneminde bile bazı sahabelerin biz gittik o geminin kalıntılarını gördük dedikleri var rivayetlerde. Hatta tebliğimi de bu şekilde bitirdim” şeklinde konuştu.


    “ALLAH İNSANLARIN ORAYI GEZİP GÖRMELERİNİ TAVSİYE EDİYOR”
    Geminin oturduğu yerin ziyarete açılmasının Allah’ın emri olduğunu ifade eden Prof. Dr. Açıkalın, konuşmasını şöyle sürdürdü:
    “Bu Allah’u Teala’nın bir emridir. Buranın ziyarete açılması o gemini kalıntıları varsa açığa çıkarılması ve geriden gelenlerin ibret alıp Allah’ın büyüklüğünü anlamaları için oranın ziyarete açılması gerektiğine dair tefsir kaynakları var. Dolayısıyla Allah insanların orayı gezip görmelerini tavsiye ediyor. Bu tavsiye neticesinde aslında dolaylı da olsa bir emridir geminin oturduğu yerin ziyarete açılması. Olay, dolaylı olarak Allah’u Teala’nın bir buyruğu olarak değerlendirilebilir. Şu anda güvenlik
    sorunu nedeniyle ziyaret edilemiyor. Bu tefsir heyetin hazırladığı tefsirdir. Burada Şırnak’ın Cizre ilçesindeki yakınlarında bulunan Cudi Dağı’na oturmuş olduğu söyleniyor. İlgili tefsirlerde öncelikle Cudi Dağı’ndan bahsedildiğinde bu bölgenin anlatılması, Dicle Nehri’nin sözünün geçmesi, Kuran-ı Kerim’de Hz Nuh’un ‘Beni bereketli yere indir demesi üzerine bereketli toprakların burayı çağrıştırması anlatılır. Kazıların yapılması lazım bu konu burada efsane olmuş, Herkes geminin çivisini bulduk, parçalarını
    bulduk diyor bunların araştırılması lazım. Kesin bir yargıda bulunamıyor kimse çok eski tarihlerde olduğu için Ararat dağında bir dönem Japonlar araştırma yaptı ama onun sonuçları ne kadar kamuoyunu tatmin ettiği düşünülmelidir. İlmi hakikatler değişmez. Tefsirlerde öncelikle Cudi geçtiğinde Cizre’yi işaret etmeleri hakikatini kimse değiştiremez.”

  • Diyanetten Cemaat Atagi

    DİYANET İşler Başkanlığı’nın 2012-2016 hedefleri belirlendi. Diyanet şu anda Cuma namazına giden ve sayısı 18.757.740 olan cami cemaati ile vakit namazları için camilere giden 1.420.662 olan cemaatin sayısını arttırmayı planlarken, yayınlar ve elektronik sistem üzerinden de vatandaşları bilgilendirmeyi hedefledi. Yine Diyanet’in hedefleri arasında İSO kalite belgesi alınması, Diyanet TV açılması, çocuk çizgi filmleri yapılması bulunuyor. Diyanet’in stratejik planı şöyle:

    Toplumun din hizmeti sunulması gereken kesimlerine sunulan hizmetleri arttırmak. Camilere Cuma günleri gelen 18.757.740 kişi ile vakit namazları için camilere gelen 1.420.662 kişi, cami dersleri alan 41.827 kişinin sayısını arttırmak.

    Cezaevi ve hastanelerde 160 bin kişiye verilen din hizmeti sayısı 400 bin kişi ulaştırılacak.

    Evde bakıma muhtaç, engelli, yaşlı ve hastalara din hizmeti sunulacak.

    Şehirlerin uygun yerlerindeki camilerde başkanlık hizmet binalarında Diyanet Okuma Salonu adı altında salonlar oluşturulacak.

    Gençlere ve çocuklara yönelik yayın, internet yayıncılığı hizmetlerine ağırlık verilecek. İnternet ortamında kurulacak sitelerle çocuklara dönük hizmetler geliştirilecek. Çocuk çizgi filmi yapılacak.

    İnternetten, radyo ve televizyon aracılığıyla halkın dini bilgilenmesi sağlanacak.

    Kadınlara yönelik dini eserler, dini sorunlarını konu alan eserler hazırlanacak.

    Üniversite ve araştırma merkezleriyle işbirliği yapılarak, başkanlığın toplum birlik ve beraberliğine sunduğu katkıyı tez ve araştırma yapılmasını sağlanacak.

    Toplumsal problemlerin üzerinde kurumun etkin rol alması sağlanacak. Ahlaki yozlaşmayı önleyici çalışmalar yapılacak. İSO belgesi alınacak

    Stargazete

  • Diyanet 88 Yıllık Fetvaları Yeniliyor

    Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Raşit Küçük, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Dini Müşavere Heyeti ve Kurul’un, Diyanet’in kurulduğu yıllardan bugüne kadar binlerce soruyu ele alıp karara bağladığını söyledi.

    Ancak geçmişteki bir takım soru ve cevapların dilinin bugün için anlaşılır olmadığını ifade eden Küçük, bu soru ve yanıtlarının günümüz diline çevrilip, anlaşılır hale getirilmesi için çalışma başlattıklarını ifade etti.

    Küçük, Diyanet İşleri Başkanlığının başlangıcından bugüne kadar verilmiş bütün fetva niteliğindeki kararları çıkardıklarını belirterek, öncelikle bunların bilgisayara yüklendiğini dile getirdi.

    Bu kararların tanzimlerini de yaptıklarını anlatan Küçük, “Yani namaz, oruç, zekat, temizlik konuları, inanç, peygamberlik konuları, akide dediğimiz İslam’ın temel inanç esaslarıyla ilgili sorulara verilen yanıtlar gibi konulara ayırdık” diye konuştu.

    Komisyonlarının şu anda bu kararların bugünün diline çevrilmesi için çalıştıklarını ifade eden Küçük, kararların aslı bozulmadan sadece dilinin anlaşılır hale getirileceğini bildirdi.

    Din İşleri Yüksek Kurulu’nun, komisyonların kararlara son şeklini vermesinin ardından gerek duyulanları okuyacağını belirten Küçük, ardından bu soru ve yanıtların internet üzerinden kamuoyunun bilgisine sunulacağını söyledi.

    Raşit Küçük, “Bu çalışmayı yapmamızın amacı, vatandaşlar, herhangi bir konuya, mesela namaz konusuna bakmak istediğinde, namazla ilgili ne kadar bilgi varsa, soru varsa, yanıtını görüp anlayabilsin” dedi.

    “900 soru tanzim edilerek hazır hale getirildi”

    Din İşleri Yüksek Kurulu’nun, başkanıyla birlikte 16 üyesi olduğunu ve bu çalışmanın üyelerce yapıldığını dile getiren Küçük, şunları kaydetti:

    “Bu gerçekten büyük emek gerektiren bir çalışma. Arkadaşlarımız geçen hafta Antalya’da bununla ilgili çalışma yaptılar. 10 gün süreyle sabah 08.00’den saat 22.00’ye kadar çalışıp, yaklaşık 900 soruyu tanzim ederek hazır hale
    getirdiler. Ancak daha çok soru ve cevap var. Diğerlerini de kademe kademe hazır hale getireceğiz. Bu kadar çok soru ve cevabı anlaşılır hale getirip, kamuoyunun bilgisine sunmak çok kolay değil. Çünkü bir kişi tarafından okunup düzeltilmiyor, hepsi birlikte okuyup hazır hale getiriyor. Bu nedenle çalışmanın ne zaman tamamlanacağına dair tam bir süre veremiyoruz. Ancak önümüze koyduğumuz hedef en az 2-3 ay.”

  • Diyanet Yeterlik Yazılı Sınav Tarihini Açıkladı

     

    Diyanet İşleri Başkanlığı’nın internet sitesinden yapılan duyuruya göre, Kur’an kursu öğreticiliği, imam- hatiplik ve müezzin-kayyımlık unvanlarına ilk defa atanacaklar için düzenlenecek yeterlik sınavının tarihi 11 Mart olarak bildirildi. Yazılı yeterlilik sınavına başvuracak adayların öncelikle sınav ücretini belirlenen banka hesaplarına yatırmaları, daha sonra 1-21 Şubat tarihleri arasında Milli Eğitim Bakanlığı web sayfasında bulunan ‘Merkezi Sistem Sınavları’ bölümüne girerek başvuruda bulunmaları gerekiyor.

    İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü tarafından yapılan duyuruda, sınav konularıyla birlikte yeterlik sınavına hazırlananlar için önerilen kaynak eserler yer alıyor. Yapılacak yazılı ve sözlü yeterlik sınavında başarılı olanlar, sözleşmeli veya naklen personel alımlarına ve bu kadrolara yapılacak vekaleten atamalara başvurma hakkına sahip olacak.

    Halen kamu kurum ve kuruluşlarında devlet memuru olarak çalışanlar da duyuruda belirtilen şartları taşıması halinde sınava katılabilecek. 2011-2012 eğitim-öğretim yılında mezun olabilecek durumda olan öğrenciler de yeterlik yazılı sınavına girebilecek.

  • Diyanet 400 Somalili Öğrenciye İlahiyat Okutacak

    Diyanet
    İşleri Başkanlığı ile Türkiye Diyanet Vakfı (TDV),
    imam hatip liseleri, ilahiyat fakültesi ve Kur’an kurslarında
    eğitim verilmek
    üzere 100’ü kız 400 Somalili öğrenciyi 2
    Şubat’ta Türkiye’ye getirecek.

    Eğitim
    işbirliği ile ilgili bilgi veren Türkiye Diyanet
    Vakfı Genel Müdür Yardımcısı İsmail Palakoğlu,
    Somali’ye yönelik en önemli
    projelerinden birinin de eğitim faaliyeti olduğunu belirterek, bu
    kapsamda
    Somali’den öğrenci ve din görevlilerinin
    Türkiye’de eğitim alması için çalışma
    başlattıklarını söyledi.

    Organizasyonu
    Milli Eğitim Bakanlığı ile birlikte
    yaptıklarını ifade eden Palakoğlu, “3 ay önce Somali’nin her
    bölgesinden 3
    bine yakın öğrenciyle mülakatların
    gerçekleştirildi. Ardından Türkiye’ye
    getirilecek 400 öğrencinin tespit edildi” diye konuştu.

    Yenişafak’ın
    haberine göre, Palakoğlu, Somali’den 50 erkek
    öğrencinin vakfın bursuyla Samsun Ondokuz Mayıs
    Üniversitesi İlahiyat
    Fakültesi’nde eğitim göreceğini anlattı.

    50
    erkek öğrencinin de Kastamonu’daki yatılı bölge
    okullarında Türkçe hazırlık okuduktan sonra
    Türkiye’nin çeşitli illerindeki
    imam hatip liselerine kayıtlarının yaptırılacağını belirten Polakoğlu,
    şunları
    kaydetti: “100 kız öğrenci ise İstanbul’daki Kur’an kurslarına
    yerleştirilecek. Buradaki 1 yıllık Türk dili ve
    kültürel eğitimlerinin ardından,
    başarılı olmaları halinde çeşitli lise ve
    üniversitelerde eğitim
    görebilecekler.”

     

    BAŞARILI
    OLANLAR ÜNİVERSİTEYE

    Öğrencilerin
    geliş, gidiş ücretleri ve her türlü iaşe
    masrafının vakıfları tarafından karşılanacağını dile getiren Palakoğlu,
    ‘Temel
    hedefimiz, öğrencilerin lise, lisans, yüksek lisans
    ve doktora eğitimlerini
    tamamladıktan sonra ülkelerinde dönerek, din işleri
    konusunda kendi ülkelerine,
    insanlarına hizmet etmelerini sağlamak” dedi.

    Palakoğlu,
    öğrenci ve din görevlilerinin Esenboğa
    Havalimanı’nda resmi törenle karşılanacağını ve aynı
    gün otobüslerle eğitim
    görecekleri illere yolcu edileceklerini kaydetti. Somali’de
    görev yapan müftü,
    Kur’an kursu hocası ve imamlardan oluşan 40 kişilik grubun
    Türkiye’ye
    getirilerek, Konya’daki eğitim merkezlerinde hizmet içi
    eğitime tabi tutulacağını
    bildirdi.