Yıl: 2012

  • Görmez: Dindarlık Dini Darlık Değildir

     

    Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, son günlerde kamuoyu gündemini meşgul eden ‘dindarlık’ tartışmaları ile ilgili sosyal paylaşım sitesi Twitterdan açıklamalar yaptı. Görmez, “Dindarlık, başkasını aşağı, hor, hakir görmek değildir. Dindarlık, dini darlık, bağnazlık, ötekini tanımamak hiç değildir.” dedi.

    Diyanet İşler Başkanı Mehmet Görmez, Twitter’dan yaptığı açıklamada dindarlık tanımlarına yer verdi. Görmez, “Dindarlık, yaratıcıya saygılı, yaratıklara şefkatli ve merhametli olmaktır. Dindarlık; tevazudur, muhabbettir; husumet ve kibir değildir.” dedi.

    Görmez’in, dindarlığı tanımladığı diğer Twitleri ise şöyle: “Dindarlık, herkesin iman, hikmet ve hakikat denizinden avuçlayıp içebildiğidir. Ummânın kendisi değildir. Dinin bizatihi kendisi hiç değildir. Dindarlık; yaratıcıya, kendimize, bütün insanlara ve bütün evrene karşı dürüst, adil, ahlaklı ve samimi olmaktır. Dindarlık, başkasını aşağı, hor, hakir görmek değildir. Dindarlık, dinî darlık, bağnazlık, ötekini tanımamak hiç değildir. Dindarlığın en temel ilkesi, içtenlik ve samimiyettir. Sanal, görsel ve gösterişçi dindarlık, gerçek dindarlık değildir. Dindarlık, yaratıcıya saygılı, yaratıklara şefkatli ve merhametli olmaktır. Dindarlık; tevazudur, muhabbettir; husumet ve kibir değildir.”

     

  • Sanal Kabir Ziyaretine Fetva Verdi

     

    Sanal Kabir Ziyaretine Fetva Verdi

    Özellikle köylere ait internet sitelerinde oluşturulan kabir galerisini tıklayıp dua okutma şeklinde internet kullanıcılarına sunulan ‘sanal kabir ziyareti’, son günlerin çok tartışılan dini konuları arasında yer alıyor. Din uzmanlarınca konuya dair çeşitli görüşler beyan edilirken, konuyla ilgili açıklama yapan Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Menderes Gürkan, sanal kabir ziyaretinde herhangi bir dini sakınca olmayacağını söyledi.

     

    Gürkan, kabir ziyaretlerinin İslamiyet’in ilk yıllarında Hz. Muhammed tarafından çeşitli sakıncalar görülerek yasaklandığını, sonraki yıllarda Müslümanlardaki yeterlilik düzeyi olgunlaşıp söz konusu sakıncalar ortadan kalktığında yine Hz. Muhammed tarafından ziyaretlere izin verildiğini ifade etti. Kabir ziyaretlerinin temel mantığının, kabir başında ‘ölüm’ gerçeğini hatırlamak olduğunu vurgulayan Gürkan, son zamanlarda sanal ortamdan birtakım tekniklerle yapılan ziyaretlerin ise dinin genel  prensiplerine aykırı olmadığını ifade etti. Gürkan, “Nihayetinde ölünün anılması bir vazifedir. Kabir ziyareti bir namaz ibadeti gibi şekli bir ibadet değildir. Oruç gibi değildir. Elbette bunun klasik usulün önüne geçerek,onu unutturarak Yaygın hale gelmesi de anlamlı olamaz. Klasik olan bizzat gidip ziyaret etmek, bildiğimiz dua ve surelerden okumak, ölenimiz için Allah’tan mağfiret dilemek ve ibret almaktır ve doğru olan da budur. Ama mezarı çok uzakta olan yakınlarımız için bu şekilde dua etmenin de sakıncalı olduğunu sanmıyorum. Nihayetinde bu cenaze için yapılan duadan ibarettir. Bu kabir başına gidilerek yapılacağı gibi internetten sanal olarak da yapılabilir. Ama esas olan klasik usulün takip edilmesi. Çünkü bizatihi o ortamı yaşıyorsunuz. Oradaki edindiğiniz duygu ile sanal ortamdaki farklı olacaktır. Belki bu açıdan bu konu tartışılabilir yoksa cevazı konusunda bir farklılığın olduğunu düşünmüyorum” diye konuştu

     

  • 6 İlahiyat Fakültesine Dekan Ataması Yapıldı

     

    YÖK’ten yapılan yazılı açıklamada, YÖK Genel Kurulu’nun dünkü toplantısında Eğitim, Kadro, Mevzuat ve Vakıf Üniversiteleri Koordinasyon komisyonları raporlarının görüşüldüğü belirtildi.

    Toplantıda ayrıca, devlet üniversitelerine ait 73 fakülteye dekan ataması yapıldığı bildirildi.

    Yükseköğretim Genel Kurulu 2012 yılının 3. toplantısını yapmak üzere 09.02.2012’ de toplanmış; Eğitim, Kadro, Mevzuat ve Vakıf Üniversiteleri Koordinasyon komisyonları raporlarının yanı sıra aşağıdaki gündem maddelerini görüşerek karara bağlamıştır.

    1. Devlet üniversitelerine ait 73 fakülteye dekan ataması yapılmıştır.

    Üniversite Fakülte Dekan

    ANKARA ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ  

    İlahiyat Prof. Dr. İsmail Hakkı ÜNAL

    DOKUZ EYLÜL İLAHİYAT FAKÜLTESİ  

    İlahiyat Prof. Dr. Ömer DUMLU

    IĞDIR ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ  

    İlahiyat Prof. Dr. Şadi EREN

    KASTAMONU ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ  

     Prof. Dr. Ali Rafet ÖZKAN

    MARMARA ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ  

    Prof. Dr. Ali KÖSE

    KASTAMONU ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ  

    Prof. Dr. Ali Rafet Özkan

  • Marmara İlahiyat Dekanı: Dindarlaşmıyoruz

     

    Köse’nin açıklamalarından satır başları

    Dindarlaşmıyoruz !

    1970 deki dindarlık oranıyla 2010’lardaki dindarlık oranı arasında fark yok.  Peki o zaman olay nedir. Türkiye bir iç göç yaşadı. Kırsal şehre geldi. Görünmeyen görünür hale geldi. Şehirdeki elitler Bu görüntüyü kabullenemedileler. Bir vaveyla koparıyorlar. Dindar kesimler demokrasiyi benimsediler. Modern değerlerle birçoğuyla barıştırlar. Ama kendilerine ait bir modernlik tanımı var. Zaten bu çağdaşlık, modernlik laiklik tanımı problemli olmuştur….

     

    Türkiyede bir sınıf mücadelesi var !

    ..Türkiyede bir sınıf mücadelesi var. Aslında bügün gördüğümüz olay siyasal alanda devam eden mücadele bana göre bir sınıf mücadelesidir. Dindarlık iki tane şeyle özdeşleştirildi hep. Cumhuriyet tarihi boyunca hatta tanzimatı da buna dahil edebiliriz .Bunlardan biri cehalet bir tanesi cehalet öteki yoksulluk. Dindar kesim daha çok kırsal kesimdendi. Onlar şehire gelince önceden görünmüyorlardı. Şimdi görünür oldular.

    Türkiyede Üniversitelere Başörtülü Okumak İsteyenler Suudi Arabistan’a Gitsin dediler; Hiç birisi Suudi Arabistana gitmedi. Nereye gittiler O öğrenciler Viyana’ya Strasburg’a  Lonra’ya gittiler. Daha çok para bulabilen Amerika’ya gittiler.

     

    Dindar kesimin yönü tanzimattan bu yana yönü hiç bir zaman doğu olmadı.

    Din devleti İstiyor musunuz sorusuna %1 %2 lik bir oran evet diyor.

     

    Not:Programın videosu yükleniyor

     

     

  • Prof.Dr.Faruk Beşer Marmara İlahiyata Geçti

     

     

    Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Başkanlığını yürüten Faruk Beşer Marmara İlahiyat’ın öğretim üyeleri arasına katıldı

     

    Türkiye Faruk Beşer’i Mehtap Tv deki “İslam Ve Hayat” programıyla kendisini yakından tanıyor.

     İslam Ve Hayat Programınden Kesitler

     

     

    Faruk Beşer Kimdir?

     

    22.4.1952 de Trabzon da doğdu. İlkokulu Trabzon´da, Ortaokulu İzmit İmam Hatip Okulunda, Liseyi de Yozgat İmam Hatip Lisesinde

    okudu (1972).

     

     

     

    Atatürk Üniversitesi İslamî İlimler Fakültesinden mezun oldu (1978). Mezun olduğu Fakültede İslam Hukuku dalında “İslamda Sosyal Güvenlik” adlı teziyle doktor oldu (1985).

     

    Bu arada Diyanet İşleri başkanlığına bağlı olarak 8 yıl muhtelif görevler yaptı. Ardından İSAV ilmî sekreterliğinde bulundu. Bilahare özel bir ilmî araştırmalar merkezinde 6 yıl kurucu müdür olarak çalıştı. (1986-1993).

     

    Malezya International Islamic Universityye öğretim üyesi olarak gitti ve orada iki sömestr Mukayeseli İslam Hukuku ve İslam Milletler Hukuku dersleri okuttu (1993-1994).

     

    Döndükten sonra Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesine öğretim üyesi olarak intisap etti. 12.10.1994 tarihinde İslam Hukuku Anabilim Dalından doçent, 2000 Yılında da Profesör oldu.

     

    Aynı fakültede iki yıl dekan yardımcılığı yaptı. University of Pittsburgh´un daveti ile Visiting Professor olarak ABD´ne gitti ve adı geçen üniversitede altı ay araştırmalarda bulundu. (1999-2000)

     

     

  • Bu Habere En Çok İmamlar Sevinecek

     İmamlar Para Toplama Derdinden Kurtuluyor

     Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan (DİB) ilginç bir cevap geldi.

    Yakın zamanda camilerde elini kolunu sallayanın para toplayamayacağına dair güzel ve teknolojinin nimetlerinden faydalanıldığını gösteren haber bana faks yoluyla ulaştı. Kamuoyu da ilk defa duysun; Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, göreve gelmesinin hemen ardından cami önlerinde toplanan paraları kayıt altına alabilmek üzere “elektronik akıllı kasa” uygulamasını başlatmış.

    Elektronik akıllı kasalar
    “Elektronik akıllı kasalar” ilk önce Kocatepe Camii avlusuna konmuş. Pilot uygulamaya bu noktadan başlanmış, ancak cuma namazları sonrası kapı önlerinde oluşan yığılmalar, kasa sayısının yeri ve adedi konusunda daha fazla çalışma yapılmasının gereğini ortaya çıkarmış.
    Diğer taraftan Diyanet’e “elektronik akıllı kasa” ürününü tedarik edecek firmanın iki ortağı, galiba iyi bir yere tezgâh açmanın hevesiyle, kendi aralarında patent kavgasına düşmüşler. Konu yargıya intikal edip hukuki boyut kazanınca kasaların teslim işi de aksamış, diğer camilere yaygınlaştırılması de gecikmiş. Fakat Başkan Prof. Dr. Görmez ve ekibi, cami önlerinde toplanan paraları kayıt altına almakta kararlı oldukları için benzer özellikleri olan yeni ürün tedariki için çalışmalarını ve çözüm arayışlarını devam ettiriyorlar. Görebildiğim kadarıyla önemli, kötü emellere açık bir meselenin çözülmesinde epeyce mesafe kaydedilmiş. Başkana ve ekibine bu yolda başarılar diliyor, tebrik ediyorum.
    Dün, Diyanet yetkililerinin dikkatini bir başka konuya daha çekmiştim. Onun cevabını da gelen açıklamadan aynen aktarıyorum: “Camilerin çağın ihtiyaçları doğrultusunda imar edilebilmesi konusunda da Diyanet İşleri Başkanlığı Türkiye’deki tüm mimarlık fakülteleriyle ortak çalışmalar başlatmış olup, sonbaharda Kent, Mekân ve Din’ üst başlıklı uluslararası katılımın sağlanacağı cami mimarisi sempozyumu tertip edilecektir. Sempozyum sonrası oluşacak üst kurul marifetiyle cami mimarisi üzerine geliştirilecek tip projeler cami yapmak isteyen hayırsever vatandaşlarımızın istifadesine sunulacaktır.”
    “Elektronik akıllı kasalar” ve camilerin çağın ihtiyaçları doğrultusunda dizayn edilmesi konusunda ben biraz daha farklı düşünüyorum.
    Birincisi; Diyanet İşleri Başkanlığı, ihtiyaç duyduğu kasalar için bir proje yarışması yaparsa hem daha iyi ürünler tedarik eder hem de daha hesaplı yani bütçesine çok fazla yük olmadan bu meseleyi halledebilir. Bir firmayla sessiz yola çıkılması zaten doğru değil.
    İkinci husus; Türkiye’de 79 bin 96 cami var. Her camiye ortalama 4 kasa konacağını düşünürsek ciddi bir ürün tedariki söz konusu. Bu kadar adetlik bir ürün için de en iyi şirketler çalışma yapar, rekabet eder, proje geliştirir. Kasalar merkeze bağlı olacağından görünen yüzeyleri de cami avlularına uygun şekilde tasarlanabilir. Merkezden kontrollü bir şekilde değerlendirilebilir.

    Sonra bu “elektronik akıllı kasalar”96 adetle en az camiye sahip olan ilimiz Tunceli’ye de yurtdışındaki 1805 camiye de yaygınlaştırılabilir. Kudüs’teki “Ağlama Duvarı”nda faks, e-mail ve kredi kartıyla işlem yapabilecek donanım bulunuyor. Amerika’dan arayıp kredi kartınızla bağışta bulunabilir, dua edebilir, hatta faks kanalıyla da duanızın “Ağlama Duvarı”na iliştirilmesini sağlayabilirsiniz.
    Hatta iPhone uygulaması bile var. iPhone kullanıcılarının, hazırlanan yeni uygulamayla dünyanın herhangi bir köşesinden “Ağlama Duvarı”na gidebilmeleri mümkün. “Ağlama Duvarı”nı yöneten Western Wall Heritage Foundation’ın kullanıma sunduğu uygulamayla Yahudi dinine göre çalışılması yasak olan Şabat ve dini bayram günleri hariç canlı yayınla ziyaret yapılabiliyor.

    “Camilerin çağın ihtiyaçları doğrultusunda imar edilmesi” mevzusunu da biraz açayım. Diyanet, yeni yapılacak camilerden bahsederken, ben mevcutların elden geçirilip çağa uyarlanmasını kastediyorum. Halen daha ayakkabı mahalli oluşturulamamış, tuvaletlerini temiz tutamayan, abdest yerleri, gasilhaneleri sorunlu camileri kastediyorum. Doğal olarak tarihi camilerin de tarihi dokusuna zarar vermeden, çağımıza göre uyarlanıp yaşatılması gerekir.
    Hadi bakalım dindar nesil işbaşına…

    Güntay Şimşek Habertürk 

  • KKTC de İlahiyat Düşmanlığı Sürüyor

    İlahiyat bölümü açtığı gerekçesi ile hükümeti TDP’ye şikayet eden KTOEÖS Başkanı Tahir Gökçebel, eylemlerine devam edeceklerini ve olası kaosların sorumlusunun KTOEÖS değil, “yurduna ihanet eden anlayıştaki yöneticiler” olduğunu söyledi. TDP Genel Sekreteri Esat Varoğlu da itaatkar ve ümmetçi bir toplum oluşturulmaya çalışıldığı gerekçesiyle açılan bölüme karşı çıktı.

    İLAHİYAT BÖLÜMÜ VATANA İHANETMİŞ

    KTOEÖS Başkanı Tahir Gökçebel ziyarette, eylemlerine devam edeceklerini ve olası kaosların sorumlusunun sendikalar değil, “yurduna ihanet eden anlayıştaki yöneticiler” olacağını savundu. Gökçebel, moral ve motivasyonu yok olan Kıbrıs Türk toplumunda gençliğin dönüştürülerek, itaatkar bir cemaat yapılmak istendiğini ileri sürdü.

    VAROĞLU, EYLEMİNDEN DOLAYI KTOEÖS’Ü KUTLADI

    Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Genel Sekreteri Esat Varoğlu da, suskun kalmadığı için KTOEÖS’ü kutladı, itaatkar ve ümmetçi bir toplum oluşturulmaya çalışıldığını belirterek, eyleme destek verdi.
    Varoğlu, “Toplumumuz bunlara layık değil. Var olma mücadelesi veren bu toplum artık uyanmalı ve bu tür girişimlere başkaldırmalı. Tarih bizden bunu bekler” dedi.

    KOROYA DAÜ DE KATILDI

    Konu ile ilgili bir açıklama da Doğu Akdeniz Üniversitesi Birlik ve Dayanışma Sendikası’ndan (DAÜ – BİR-SEN) geldi. Sendikanın açıklamasında, “Siyasal İslam’ın, gericilik ve yobazlığın; Kur’an Kursları, ilahiyat fakülteleri, İmam-Hatip Liseleri aracılığıyla ülkemizde yuvalanmasını sağlayan UBP’li bakan ve milletvekillerinin bu ihanetini kendi çocukları bile affetmeyecektir. Çünkü Kıbrıslı Türkleri orta çağın karanlıklarına gömecek gelişmelerden onlar da kurtulamayacaktır” denildi.

  • Modern Türkiyede Medrese Geleneği Tartışılıyor

    Türkçe, Kürtçe, Arapça ve İngilizce olarak dört dilde hazırlanacak sempozyumda “Medreseler”, “Medreselerde Eğitim-Öğretim”, “Modernleşme Sürecinde Medreseler”, “Medreselerin Mevcut Durumu ve Geleceği” başlıklı konular tartışılacak. Hazırlıklarına 1 Ocak 2012 itibariyle başlanan sempozyum, 5-7 Ekim 2012 tarihinde Muş’ta gerçekleştirilecek.

    Sempozyumun her aşamasıyla ilgilenen Muş Alparslan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nihat İnanç “Üniversite olarak Türkiye’nin ihtiyacı olan bilimsel çalışmaları öncelemeye, desteklemeye ve gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Bu sempozyumla İlahiyat Fakültemizin kendi alanına önemli katkılarda bulunacağına inanıyoruz. Hedefimiz, bugüne kadar tartışılmayan bir konuyu uluslararası bir katılımla ele almak. Sempozyum münasebetiyle üniversitemiz, dünya çapında şöhrete sahip ilim adamlarını misafir edecek.” şeklinde konuştu.

    Sempozyumun Düzenleme Kurulu Başkanı ve aynı zamanda İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fethi Ahmet Polat ise “Türkiye’de ilk defa bu boyutta tartışılacak olan bir konuyu gündeme taşımak suretiyle üniversitelerin, bulundukları bölgenin sosyo-kültürel yapısına dair çalışmalar yapması gerektiği yönündeki sorumluluklarını yerine getirdiklerini ve devlet-halk bütünleşmesi adına bu sempozyumun önemli sonuçlar doğuracağını” ifade etti.

    Üniversite yönetiminin sürecin başından beri vermiş olduğu desteğe teşekkürlerini sunan Polat, sempozyumun önemine yönelik sözlerini şöyle sürdürdü: “Cumhuriyetin ilanından sonra Tevhid-i Tedrisat ile eğitimi tek elde toplamaya dönük adımlar dağınık durumdaki eğitim kurumlarının müfredatını belli bir çerçeveye yerleştirmiş ise de cins kafaların yetişmesine imkân veren bir yapıya ve programa sahip bağımsız eğitim kurumlarının sonunu getirmiştir. Özellikle dinî ilimlerde tebarüz eden bazı medreselere süreç içinde tırpan vurulması, mevcutların da bir zaman sonra devlet ideolojisine paralel bir eğitime mecbur ve mahkûm edilmesi, dindar halk kesimlerinin, resmî okullardansa gayri resmî medreselere rağbet etmesine yol açmıştır. Dinî kurumların devlet işleyişine ve devlet kurumlarına, devletin de din işlerine müdahale etmemesi anlamına gelen laiklik ilkesinin devleti yönetenlerce benimsenmesinden sonra Türkiye’de devlet erki ile temelden bir çatışma içerisine düş(ürül)en medreseler, bugüne kadar maruz kaldığı muameleye ve maddî-manevî pek çok zorluğa, arkasındaki halk desteği sayesinde tahammül edebilmiştir…

    Devleti kuran iradenin medreselere önyargılı yaklaşımı, medreselerin de devlet eliyle kurulan dinî müesseselere farklı bakmasına yol açmıştır. Çünkü Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana devlet erkinin dindarları kontrol altında tutma arzusu, din eğitimini kontrol altına alma arzularını da kışkırtmış ve bu iştihayı tatmin için İmam-Hatip Liseleriyle İlahiyat Fakülteleri kurulmuştur. Tüm bu olumsuzluklara rağmen, dünyanın ve Türkiye’nin geldiği noktada hem devlet eliyle kurulan dinî müesseseler hem de devlet ideolojisinin yan baktığı medreseler, müşterek platformlarda buluşmaya, düne nispetle bugün çok daha yakındır. Nitekim Diyanet İşleri Başkanlığı gibi resmî kurumların medreselerle resmî, gayri resmî düzeyde kurmaya başladığı ilişkiler, bu kaçınılmaz buluşmanın müjdecisi mahiyetindedir. Muş Alparslan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi olarak düzenlemiş olduğumuz, ‘Medrese Geleneği ve Modernleşme Sürecinde Medreseler’ başlıklı uluslararası bu sempozyumda, medreselere karşı geç kalmış bir görevin ifası olarak görülmelidir. Umarız bu adımın arkası gelir ve daha özel başlıklar taşıyan sempozyumlar, paneller, forumlar, konferanslar, seminerler, kitaplar, dergiler ve diğer akademik çalışmalar yoluyla medreseler Türkiye’deki entelijansiyanın gündemine girer.”

    Sempozyum Düzenleme Kurulu ile Bilim ve Danışma Kurulu da kendi alanında seçkin ilim adamlarından oluşuyor. Muhammed Umara, Tarık Ramazan, Haydar Hubbullah, Muhammed Reşid Reyyan, Vasim Memmedeliyev gibi uluslarası şöhretin yanı sıra Türkiye’den de pek çok ilim adamı sempozyuma destek verecek.

    Sempozyumla ilgili dikkat çeken bir diğer dikkat nokta ise Türkçe, Kürtçe, Arapça ve İngilizce olmak üzere 4 dilde sunum yapılacak olması. Sempozyumla ilgili duyuruların anlık yayımlandığı web sayfası da dört dilde yayına başladı. Sempozyumla ilgili her türlü bilginin yer aldığı web sayfasına http://www.alparslan.edu.tr/ilahiyatsempozyum adresinden ulaşılabilir…

     

  • Turk Diyanet Vakfı Burs Sonuçları Açıklandı

     

    2011-2012 Öğretim Yılı Yüksek Öğrenim Öğrencilerine Ait Eğitim Yardımı Değerlendirme Sonuçları Açıklandı. Sonuçlara ulaşmak için tıklayınız.

    Burs Sonuçlarını Sorgulamak İçin Tıklayınız


    Soru ve sorunlarınız için (SADECE) burslar@diyanetvakfi.org.tr adresine mail gönderebilirsiniz. (Mail gönderirken başvuru numaranızı veya TC Kimlik Numaranızı yazmayı unutmayınız)

    Eğitim Yardımı Almaya Hak Kazananlardan İstenen Belgeler

     



  • Sanal Mezar Ziyaretine Diyanetten Veto

     

    Özellikle ilçe, belde ve köyler adına kurulan internet sitelerinde 3 boyutlu görüntü, video ve fotoğraflardan oluşan sayfalarda, yöredeki mezarlıkların tamamı alfabetik sıraya göre web sitesine yükleniyor. Kişi sayfalardan yakının mezar fotoğrafına bakıp dua okuyor.

    Bazı siteler sayfaya ‘Ruhuna Fatiha oku’ butonu ekliyor. Tıklayan sesli olarak Fatiha duasını okutuyor. En çok tıklanan site, helikopter kazasında yaşamını yitiren BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun mezarı fotoğrafının yüklü olduğu site oldu.

    Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Prof. Dr. Raşit Küçük: Ölüye dua için internet e mezarlık görüntüleri yüklenmesine gerek yok. Trabzon Müftüsü Veysel Çakı: Oturduğun yerde tıklayarak ‘mezar ziyaret ettim’ diyemezsin. Gerçek mezarın duygusuyla mezar fotoğrafına bakmanın duygusu bir olamaz