2) Hasen lî Gayrihi Hadis:
Bir hadisin senedinde yeralan râvîlerden biri
çok hata yapacak kadar dalgın ve ehliyetsiz ise, aynı hadis başka bir yolla da
rivâyet edilmişse o takdirde kendi dışındaki isnadlar ile hasen durumuna
yükseldiği için “hasen lî gayrihi” adını alır.
[1]
Zaaf derecesindeki fazlalık sebebiyle “zayıf”
addedilen bir hadîs başka tariklerden gelen benzerlerinin desteğiyle giderilip
hasen derecesine yükseltilen hadîstir. Yukarıda İbnu Salâh’tan kaydettiğimiz
açıklamada rivayet ehliyeti yeterince bilinmeyen mestur râvilerden gelen hadîsle
başka tarîkden benzerleriyle kuvvetlendirilince hasen li-gayrihi olur. Bunun
derecesi li-zâtihi’den düşüktür. Çünkü mestur olmaktan dolayı gelen zaaf daha
ciddi bir zaaftır. Bu gruba giren râviler, adâlet bahsinde görüldüğü üzere
haklarında açık bir cerh gelmediği için “berâeti zımmet asıldır” kaidesiyle
adâletine hükmedilen kimselerdir. Dolayısıyla mestur’un adaleti, zımnî bir
adalettir, dolayısıyla bundaki zaaf meşhur bir râvinin zabtındaki hafif bir
zaafta ileridir. Müteyakkız hadîs uleması, hâricî bir destekle kuvvet kazanan
mestur ile, yine hârici bir destekle kuvvet kazanan meşhur zayıf’ı (fakat zaafı
hâfızadan ve hafif olmak kaydıyla) bir tutmamış, birinciye hasen li-gayrihi
diyerek hasen li-zâtihi dediği ikinciden aşağı tutmuştur.
İbnu Hacer’in açıklaması da burada kayda değer.
Sahîh hadîs’i: “Adalet ve zabtı tam olan râvinin şâz ve illetten sâlim olarak
yaptığı rivayettir” diye tarif ettikten sonra “Zabt azalırsa hadîs, hasen li-zâtihî
olur, zayıf hadîs, âzıd (destek olan bir başka rivâyet) ile hasen mertebesine
çıkarsa, bu da hasen li-gayrihi” olur” der.
Tekrar edelim: Sahîh’le hasen li-zâtihi arasında
zabttaki hafif bir kusurdan başka fark gözükmüyor. Hasen li-gayrihi ise
behemahal bir başka destekle durumu takviye edilen zayıf’tır ve bu zaaf sadece
zabt’la kayıdlı değildir, adâlet’te de olabilmektedir.
Bu açıklamadan sonra daha iyi anlaşılacağı
ümidiyle müteahhir ulemaca yapılan birkaç hasen tarifi daha kaydedeceğiz:
a-
Şerefü’d-Dîn Hüseyn et-Tîbî (v. 743/1342): “Hasen hadîs, sika derecesine yakın
kimsenin müsned -veya sika kimsenin de mürsel- olarak rivayet ettiği ve birden
fazla tarîkden gelen söz ve illetten sâlim rivâyettir.”
b-
İzzü’d-Dîn İbnu Cemâ’a (v. 767/1365): “Hasen hadis, muttasıl bir senetle
illetsiz olarak rivâyetle birlikte, senedinde, rivâyetine şâhidi bulunan bir
mestur râvi veya itkan derecesine ulaşamayan bir meşhur râvi yer alan hadîstir.”
c-
Takiyyu’d-Dîn Ahmet Şumunnî (v. 872/1472): “Hasen hadîs: Şâz ve muallel olmamak
şartıyla, durumu, münferid rivâyeti, münker sayılanlardan daha iyi olan, zabtı
zayıf râvi-i adl’in rivâyet ettiği, muttasıl habere denir.”[2]