İstanbulun Fethine Sevinmeyen Türkler
Konuşmasına İstanbul’un geçmişinden bahsederek başlayan Emecen, İstanbul’un geçmişinin Yenikapı’daki kazılar sonucunda M.Ö. 6500’e kadar dayandığını, Asya ve Avrupa’yı birbirinden ayıran bu şehrin Doğu ve Batı’nın temsil ettiği fikrî temelleri belirlediğini belirtti. İstanbul, Roma’nın ilk başkenti olduğundan Hristiyanlar tarafından öneminin yanı sıra Peygamberimizin müjdesine mazhar olduğu için Müslümanlarca da önemli bir yerleşim yeridir. Bunun için İstanbul’un fethedilmesi hem Hristiyanlar hem de Müslümanlar için farklı anlamlar ifade eder.
Türkler aslında Batılı mı?
Sayın Emecen’in verdiği bilgiler şaşırttı beni doğrusu. Ona göre, İstanbul daha doğrusu Konstantiniyye Roma İmparatorluğu’nun başkenti olduğundan Batı için fazlaca önemli olmasına rağmen fetihten sonra Batı’da, Türk tehlikesi üzerine bol bol konuşmak ve dinî telkinlerle halkın manevi gücünü artırmak dışında pek ciddi bir tepki olmaz. Garip bir savunma mekanizması geliştirilir ve Türklerin aslında Batı’ya ait oldukları yönünde efsanevî bilgiler üretilir. Türklerin Truvalıların soyundan geldikleri için Roma ve Yunanlıların Truva’ya karşı yaptığı vahşetin intikamını almak üzere harekete geçtiklerine inanılmaya başlanır.
Karamanoğlu Beyliği siyasi davrandı
Konya merkezli Karamanoğlu Beyliği siyasi geleceğini düşündüğü için fetih hazırlıkları sırasında Venediklilerle anlaşma yapar. Fetihten sonra da Fatih Sultan Mehmet’i Memlük Sultanına şikâyet eder ki dönemin en güçlü Müslüman devleti Memlük devletidir. Çabaları işe yaramaz ve beylik kısa bir zaman sonra Osmanlı kontrolü altına girer.
Fatih, fetihnâmeler gönderir tüm Müslüman âleme
Fatih Sultan Mehmet, fetih haberini ilk olarak o dönemde güçlü komşuları olan Karakoyunlu hükümdarı Cihanşah’a, Memluk sultanı İnal’a ve Mekke emirine fetihnâmelerle resmi olarak bildirir. Bu mektuplar yerlerine ulaştığında bütün Müslüman âlemin fetihten haberi olur.
Memluk sultanına gönderilen mektubu getiren elçi Kahire’ye ulaştığında Sultan elçiyi her zaman uygulanan prosedürle karşılar. Fetih haberini duyunca da şenlik yapılmasını emreder. Fatih, Memlük sultanına gönderdiği mektupta “Allah’ın güneşi, ikbal sancağı” gibi övücü ifadeler kullanırken sultan, Fatih’e gönderdiği mektupta övücü ifadeler kullanmaz. Fetihten memnun olduğunu, Allah’a şükrettiğini yazar ve gönderdiği hediyelerin kabulünü rica eder.
Mekke’ye giden mektup daha etkili olur. Halk fetih haberini coşkuyla karşılar. Mekke emiri gelen fetihnameyi Kâbe’nin karşısında halka okur, Fatih Sultan Mehmet’i gazi olarak över.
Karakoyunlu hükümdarı Cihanşah’a yazılan fetihname diğer ikisine göre uzundur. Ayet ve hadislere de yer verir Fatih. Cihanşah’ın Fatih’e yazdığı cevabî mektupta Fatih’e övgüler vardır. “Şahlar şahı, hilafetin incisi, Allah yolunda gazi, iman ehli orduların kumandanı, zamanın kahramanı, adaletin koruyucusu…”
Kısaca fetih, Memluklular hariç diğer Müslüman ülkelerde halk tarafından sevinçle karşılanır. Osmanlılar fetihle üç kıt’aya hükmedecek devletin temellerini atarlar.
Meryem Uçar
Dünyabizim