Çağımızın Belası Micro Tesettür
…
– “Afedersiniz hanımefendi boynunuz açılmış.”
– “Ha öyle mi? Tamam. Teşekkür ederim.”
Elini boynuna götürdü, biraz da utanmış bir edayla boynunu örtmeye çalıştı ama nafile. Asılıyor asılıyor uzamıyor, başındaki iğneler, başörtüsünün küçüklüğü hep aleyhine işliyor.
…
28 Şubat bizlere çok şey kazandırırken çok şey de kaybettirdi. Başları daha sıkı örteceğiz derken boyunlar açıkta kaldı.
Asılmasınlar diye başörtüler kısa tutuldu. Hatta biraz da tasarruf olsun diye mendil başörtüler bile icat edildi.
Tesettür o kadar çok önemsendi ki yolda giderken eteklere çamur sıçramasın, bir şey takılıp yırtmasın diye boyları kısaltıldı. Artık mini (dizaltı) hatta micro(dizüstü) etekler giyilir oldu tesettür diye.
Öğrenciler, ev hanımları, tezgâhtarlar, sekreterler, hemşireler, doktorlar, öğretmenler, Kur’ân kursu hocaları vb. birçok kesimden bayanlarda görüldü bu durum.
…
– “Afedersiniz hanımefendi boynunuz açılmış.”
– “…”
“Hıh” dercesine başını hızla çevirdi ve bir yandan başörtüsünü de asılarak hızla uzaklaştı. Neden bu kadar tepki gösterdi acaba? Hâlbuki bir uyarıda bulundum sadece kardeşi olarak. Allah Allah. Yok, bir daha kimseyi uyarmayım bari. Şimdi biri çıkıp çantasını suratıma vuracak.
…
Hem de o kadar yaygınlaştı ki bu durum, çarşıda pazarda, avluda dışarıda her yerde görünür oldu. Yok, ben mi yanlış anlıyorum diye ara ara kendimi kontrol ediyorum. Başkalarına soruyorum onlar da beni haklı görüyor. O zaman değişen ne? Bu 28 Şubatın suçu mu?
Bence 28 Şubatın suçu değil bütün bunlar. İnsanların sanki değişmeye müsait bir algı yapısı var gibi. Sanki “Bir baskı olsa da…” der gibi insanlar. Şimdi diyeceksiniz ki “Nasıl sebebini sadece buna indirgersin?” Ben önce indirgeyim de sonra siz kaldırgarsınız olmaz mı?
HASAN GÜZEL
İzdüşünce